Yaşar Kemal'in Nuh'un Gemisi okuyorum, bitmek üzere. Yaşar Kemal'i anlatmak gerekir mi? Ya da okuyup etkilenmemek.. Bazı kitaplarını okumama rağmen kitaplığımda hiç kitabının olmaması kötü. Artık yavaş yavaş tüm kitaplarını alacağım. Kendi yazarımız, hem de dünyaca kabul görmüş, üstad, dil ustası, bizi en iyi anlatan yazar o. Ben de olmaması çok ayıp.
Kitap ilk olarak Diyarbakır bölümüyle başlıyor. Yaşar Kemal Diyarbakır'ı tezatlar şehri diye betimliyor. “İnsan birden irkiliveriyor, Atom bombası bu şehre düşmüş sanki. Yer yer taş yığınları, harabeler. Diyarbakır pas tutmuş, Diyarbakır, eski, çok eski bir demir kapı kadar paslı. (…) Bu şehir kılıf içinde.”
Yazar öyle güzel , usul usul anlatıyor ki , sanki oradasınız. İlginç konulardan birisi de Diyarbakır'a gelen göçmen konusu. 1939 yılında Bulgaristan'dan gelen göçmenlerden bir kısmı Diyarbakıra yerleştirilmiş. Yer Diyarbakırın 21 kilometre doğusunda Ambar çayının kenarındaki köprübaşıdır. Buraya üzeri kiremitli , iki göz bir de ahırıyla 94 ev yapılıyor. Kuruluş gayet güzel . Bu 94 eve 500 den fazla göçmen konuyor. Köyün adı da Köprübaşı oluyor. Hükümet göçmenlere birer çift öküz, birer pulluk, tohumluk veriyor. Otuzar dönüm toprak tevzi ediyor. Buraya kadar durum güzel ama işler yolunda gitmiyor. Diyarbakır'ın olumsuz şartları, susuzluk, hastalık göçmenlerin geldiklerinin ilk ayında 120 can veriliyor. Çevreye uyum sağlanamıyor. Ölenler ölüyor, kalanlar tekrar göç ediyor. Gidenlerin bir kısmı da gittikleri yerlerde barınamayıp tekrar dönüyorlar. Geri dönüyorlar ama ne üstte kalmış, ne başta. Hükümet tekrar yardım ediyor. Geliyor, yerleşiyorlar ama beş yıl zürriyet türemiyor, beş yıl sonra yavaş yavaş doğumlar başlıyor.
Bu işin başlangıcı. Yaşar Kemal yaşananları o dönemler cumhuriyet muhabiri olarak ele almış.
Adım adım Anadolu'yu geziyor Yaşar Kemal. Onun kaleminden, onun gözünden okumak farklı. O dönemler Van'ı anlatıyor. Şimdi üniversitesiyle koskoca olmuş şehrin durumu çok kötü. Şehir bir köyden farksız. 1952 yıllarında yaptığı geziler ülkemizin bir yüzü. Van , Bitlis, Erzurum , daha bir çok il.. Bir ara kaçakçılık işine giriyor. Yine onun kaleminden okunmalı, o insanların durumu, sefaleti, nasıl yapıldığı.
Hele Pasinler de yaşananlar. 52 yılında yaşanan deprem , depremin kış aylarında yaşanması.. Soğukta insanların çadırda kalma çabaları. Yaşananlar okundukça sizi boğazınızdan yakalayıp sıkmaya başlıyor. O insanların çilesi. Oradan başka bir ile geçen ve yurdumuzu bize yazan Yaşar Kemal. Bitlis yolunda yaşanan bir kaza. İnsanlık dramları..
Amasya ya gidiyor. Orası farklı bir açıdan acı çekiyor. Amasya sular altında. Bütün Amasya vadisi sular altında. Taşkın suyun uzunluğu 30 kilometre . Bu su değil, balçık. Sel karşısında yaşanan insanlık dramları. Burada ki insanlar her yıl olan su baskınına alışmışlar.
Kitabın ilginç bölümlerinden biri gemi seyahati. Geminin adı Aksu vapuru. Yazar bu geminin ününü yıllardır duyduğunu söylüyor. Gemiye biniş anını şöyle anlatıyor :
'' Kapıyı açar açmaz birden sendeledim. Bir koku, bir koku, tarifi kabil değil...Adamın ciğerine kurşun nasıl işlerse , öyle işliyor. Korkunç bir koku temiz havadan gelen insanı vuruveriyor. Ustura gibi keskin... Bir zaman insan kendine gelemiyor. Kendimi azıcık toparladıktan sonra içerilere doğru yürüyeyim dedim. Bir kalabalık... İnsanlar, üst üste, yan yana , kucak kucağa, kirli, yırtık, asıl rengini kaybetmiş yorganların, telis çuvalların, yırtık hasırların altında birbirlerinin üstüne yığılmışlar... ''
Bir solukta okunan, üzerinden onca yıl geçmesine rağmen acaba hala böyle şeyler yaşanıyor mu diye düşündüren bir kitap. Yaşar Kemal farkıyla...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma GİDİYOR !
Sıcağı sıcağına gezi fotoğraflarım geldi! Eve yeni geldik. Ara tatil neredeyse bitiyor ve şöyle iki gün okul öncesi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
Yaşar kemal'in kitaplarını severim . Buketcim anlatımınla kitaptan etkilendim bir ara okumak isterim.
YanıtlaSilYaşar Kemal demek yeterli. Hangi kitabı olursa olsun. Aslında bazı yazarlar vardır benim için tüm kitaplarını gözü kapalı almak ve tabii ki mutlaka okumak gerekir. Yaşar Kemal de benim ilk gençlik yıllarımdan beri her kitabını okumaktan zevk aldığım bir yazar. Sana keyifli okumalar canım...
YanıtlaSil