29 Ocak 2011 Cumartesi

NARAYAMA TÜRKÜSÜ

                          Okulların tatili ile bütün gün aylaklık yapmaya  başladım. En güzel tarafı da bu gri günlerde evde oturup,kitap okumak,film seyretmek...Bugün seyrettiğim film  Narayama Türküsü..Shohei Imamura'nın 1983 Cannes Altın Palmiye en iyi yönetmen ödülünü aldığı  film..Kesinlikle  sizi dehşete düşürecek.Çünkü hikaye çok ağır ve bugünkü  insanlık  değerlerinden  çok  uzak.Film yönetmenin tercihiyle tam tarih vermese de 19 . y.y da  Japonya'nın dağ köylerinde geçmektedir.




Çok zor koşullarda yaşayan insanların,  bizim için olmazsa olmaz birçok değeri (vefa, şefkat vb.) rafa kaldırıp tüm çabalarını hayatta kalmak için sarfetmesi ele alınmış. Bu amaçla boğaz sayısını arttırdığı ve satılıp para kazandırmadığı için erkek çocuklar toprağa gömülüyor, yaşlılar artık verimli olamayacakları düşünülerek ölüme terk ediliyor. Bu durumun o insanlarca gayet doğal bir döngü gibi algılanıyor olması izleyenleri daha da dehşete düşürüyor. Gerçekten de yönetmen insanı bir hayvan gibi görmüş; çiftleşme, yemek bulma, sürüye ihanet edeni cezalandırma gibi güdüleri de buna göre anlatmış. Özellikle yemek çalan ailenin diri diri toprağa gömülmesi sahnesi buna dair korkunç bir ayrıntıydı.

Enteresan ve bir o kadar da güzel konunun yanı sıra makrovari böcek ve kurbağa sahneleri, insanların baykuşun arkasından çekilmesi vb. gibi görsel ayrıntılar da  çok ilginç.
Imdb puanı 7.8.Oldukça iyi yani.

4 yorum:

  1. okurken içim çekildi. Bu film bende buradaki açıklamasıyla kalsın. İzlemeyeyim, toprağa diri gömülmeler falan :)

    YanıtlaSil
  2. evet ya bu tatil günlerinde resmen kendime eziyet ediyorum :))

    YanıtlaSil
  3. Narayama Türküsünü ben de seyretmiştim Buket. Hatta Hayal Kahvem'e bir yazı yazmıştım. Bazı filmler insana keyif verir. Hayatı eşsiz hissettirir. Bazı filmler ise insanı şöyle bir sarsar silkeler. Bu film hem yoksulluk ama iyice yoksulluk vaziyetindeki insan hallerini gözümüzün önüne getirdiği gibi gelenekleri de sorgulatan bir film. Hani 70 yaşına gelen ebeveynlerini illa ki Narayama Dağı'na çıkarıp bırakıyorlar ya.. Böyle gelmiş böyle gidiyor çünkü. 70 yaşına gelen dağa bırakılacak ve sofradan bir boğaz eksilecek. Yönetmen öyle bir film çevirmiş ki o seyrettiğiniz yoksulluk içinde "evet, yaşlılar ölmeli gençler kalmalı" gibi bir düşünceyi kafanızdan anlık da olsa estiriyor. Sonra diyorsunuz ki " ne yapıyorum ben. Böyle şey olabilir mi? İnsanlık dışı bir uygulama." Film kendinizi sorgulatıyor. Bazan böyle sirkeleyen filmleri seyretmek iyi gelir bünyelere.. Biz böyle gelmiş böyle gidiyor dediğimiz hangi gelenekleri sürdürüyoruz acaba diye sorgulatır... Bu film çok sarsıcı bir film gerçekten. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Yüreğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  4. evet hayal kahvem, sevdiğim film türleri bunlar,insanı yani bizi anlatan...

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...