Nisan ayını da bitirmek üzereyiz. Baharın gelmesiyle daha çok dışarı da vakit geçiriyor, doğanın tadını çıkarıp ruhumu dinlendiriyorum. Yaş aldıkça kendine dönüş fazla oluyor. Sosyal yaşam yormaya başladı aslında, arkadaşlıklar uzun aralıklarla daha iyi oluyor sanki. Görüşmeyi, sohbeti sevdiğim bir iki arkadaşım var zaten. Ara ara buluşmak iyi geliyor ama bir iş sonrası koşarak evime gidip kitabımı, çayımı almak en büyük arzum oldu bu sene.
Hafta sonu bitmeyen bahçe işlerimize devam etmek için erken saatlerde bağ evimize gittik. Telaşa gerek yok dedim eşime, sonra çok yoruluyoruz. Uzun uzun kahvaltı yaptık zeytin ağacımızın altında. Ne yazık ki kuş seslerinin yerine inşaat çalışmaları yüzünden çekiç seslerini dinledik iki gün. Bahçenin otlarını temizleyip belledik tüm gün. İkinci gün yan bahçeye el motoru gelmişti, bizde rica ettik, tabi yirmi dakikasına 500 tl alarak bizim günlerce sürecek çapalama işimizi anında yaptı.
Sonrasında öyle mutlu olduk ki bu tertemiz bahçe görüntüsüne karşı oturup bir kahve içtik. Hayalim bu duvar boyu ortanca olması. Ön taraflara da bodrum menekşesi düşünüyorum. Kalıcı , donmayan bitkilerin olması gerekiyor. Varsa başka fikriniz öğrenmek isterim.
Bahçemizden ürünleri topladık bile 💚
Yeni tohumlar ektim. Roka, dereotu ve fesleğen tohumu almıştım, bakalım nasıl çıkacak. Biraz da marul, soğan, patates .. Bir arkadaş ahududu fidesi verdi, eğer büyürse ahududum da olacak. Hayal etmesi bile güzel..
Aşağıda ki evin bahçesinde de çeşit çeşit çiçekler açtı, çok mutluyum. Tek bir evde oturup bu evi kiraya vermeyi düşünüyoruz ama bu güzelim bahçenin kıymetini biliriler mi en büyük endişem bu.
Bu evin bahçesinde de çok oturuyoruz. Yelekli enişteniz en büyük emekliilik hayalimdi, gerçekleşti :)
Kahvaltı sonrası ilk kez bisikletimi çıkarıp yola koyuldum. Artık bisiklet sezonunu da açmış bulunuyorum. Mevsimin ilk bisiklet fotosunu da çekip şuraya koyalım 💙
Bisikletle gittiğim kütüphanemizi özlemişim, bu tarihi konağın böyle hizmete sunulmasıyla kendimizi şanslı hissediyorum. Zamanında zengin bir balıkçı ailesinin yaşadığı konakmış. Kocaeli belediyesi yenileyip kütüphane halinde halka açtı. Bisikletle uzun bir sürüş sonrası soluklanmak, kitapları seçmek, pencereye yakın bir masa da oturup dışarı bakmak, bir dergi okumak, o sırada üst katta gezinenlerin tahtaya bastığı an çıkan sesleri dinlemekle farklı bir zamana geçiyorum sanki.
İki kitap seçip eve dönüyorum. Okumaya hemen balkonumda başlıyorum. Zaten Selim İleri bu, sizi o hassas anlatımıyla bir döneme çekiyor, sarıp sarmalıyor yazdıkları. Bir de Zeki Bulduk Bozkırın Atları Yaman Ölür kitabını alıp okudum. Okumadıysanız daha önce tavsiye ederim. Anlatım dili kuvvetli ..
"Kuşlar bile yuva yapmış,
Bir kuş kadar olamadım..."
Bir türkünün hüznüne başımı yaslıyorum. Tüm hesaplaşmalardan, kayıplardan, kazançlardan, didinmelerden bana kalanları kuru bir canın nefes aldığı koca evde koyacak yer bulamıyorum.''
Bu hafta kardeşimden gelen kareler..
Dün akşam kızım dayısına gitti, beraber dizi gecesi yapacaklarmış. Bu arada yarım dönem okulunu donduran kızımı bir işe girmesi konusunda ikna ettim. Kazandığın parayı saklarsın sonra da İstanbul'da okurken rahat edersin diye diye, biraz da benim ısrarımla kabul etti. Yoksa tüm gün evden çıkmıyor, hatta işten eve geldiğimde hala onu yatakta buluyordum.
Sonunda zorlamalarıma dayanamadı -hatta biraz tehtid- garson oldu. Az buz da çalışmıyor şu an, sabah 9 da giriyor akşam saat 6 da çıkıyor. Tüm gençlerin boş kalmaması, çalışmasından yanayım. Hem bir şeyler öğrenecek hem de para kazanmanın zorluklarını görecekti.
İşe girdiği ilk iki hafta çok mutsuzdu. Eve geldiği gibi odasına girip kapıları örtüp tüm gece somurtuyordu. Ben biraz yumuşasam işi de bırakırdı ama çok güdülemeye çalıştım onu. Ve neyse ki bu hafta bir ayını dolduracak. Şimdi mutlu gidiyor, bir de maaşını alsın daha motive olacak.
İşte dün gece de dayısıyla dizi gecesi yapmışlar. Artık bu hangi dizi bilmiyorum. Ben genelde türk dizisi izlemediğim için. Tüm gece de yemişler içmişler, ara ara bana foto gönderdiler. Ailemizin tek torunu olunca çok seviliyor :)
Okul günlerim güzel geçiyor. Bu hafta boyunca hem sıcak hem soğuk günler oldu. Köyde dolaştım, eski evlere gidip baktım, çiçekler topladım.
23 Nisan günü Çocuk Bayramını kutladık. Bu sene çok değişik ve anlamlı bir bayram oldu bizim için çünkü bir huzurevi öğrencilerimizi ziyarete geldi Kocaeli'nden. Yaşlı teyzeler ve amcalar müdür ve çalışanlarıyla bizim köye geldiler. Onlar gelecek diye sofralar kurduk okul bahçesine, boşnak börekleri açıldı, tatlılar, salatalar yapıldı. Öğrencilerimiz onlar için resimler yaptılar ve hediye ettiler.
Teyzeler de tüm yıl boyunca atkı bere takımı örmüşler çocuklara. Genelde huzurevlerine ziyarete gidilir ama bu türlüsü de çok güzel oldu. Bayramı birlikte kutladık. Gidene kadar çok teşekkür ettiler, tüm hazırlıklardan, ilgi alakadan çok mutlu olduklarını her defasında tekrarladılar.
Bizim içinde çok anlamlı bir bayram oldu.
.jpeg)
Bayram sonrası seralara gittik eşimle. Baharda ekilecek çiçeklerimizi, fidanlarımızı aldık ve bahçede belirlenen yerlere diktik. Seralar rengarenk, öyle güzel ki her şey insanın hepsinden alası geliyor.
Ben de evde yeni balıklar boyadım ve satışa çıkardım. Balıklarımı çok seviyorum. Evde bir köşe de balık olmalı bence. Pozitif etkisi olduğuna, şans getirdiğine inanıyorum. Sukulentlerimin de coşma zamanı..
Bu hafta izlediklerim. Little Forest nasıl tatlı, dingin bir film. Köyüne dönen kızın yaptığı klişe şeyler aslında ama o köyü, evini, pişirdiği yiyecekleri izlemek terapi gibi geldi. Şehir hayatının kaotik temposundan uzaklaşarak kırsal bir yaşama sığınan Hye-won’un gözünden içsel huzurun arayışını işliyor. Little Forest hızlı yaşanan çağımıza karşı, yavaşlamanın ve köklere dönmenin ne kadar kıymetli olduğunu anlatan sımsıcak bir film.
Ozu'nun The Only Son diğer filmleri gibi hep hayattan dersler. İki tane belgesel de güzel. Birinde ölen kızının nedenini araştıran babanın mücadelesi, diğeri de intihar eden A.Bourdian yaşamıyla ilgili sürükleyici belgesel Roadrunner.
Bir de takip ettiğim İyi ki Filmler Var blogunun önerisi bir filmden bahsetmek isterim. Yıllar öncesi çekilen bu filmi de çok sevdim. Hatta filmi onadan alıntı yaparak bahsetmek isterim;
''Muzaffer İzgü'nün (1933-2017) çocukluğunu anlatan, Adana'da geçen Zıkkımın Kökü (1993); biz eskiden ne kadar güzel filmler yapıyormuşuz dedirten, iç ısıtan ve mutlu eden öyküsüyle yöredeki yaşama ve kültüre yoksul bir ailenin çalışkan çocuğunun yaşadığı zorluklar ve başından geçenler üzerinden konuk ediyor bizleri.
Küçük Muzaffer'in, namıdiğer Muzo'nun yoksul ailesinin çektiği sıkıntılar, onun okuma azmi, çevresine karşı duyarlılığı, saflığı, pırıl pırıl yüreği Zıkkımın Kökü (1993)'te içten bir dille, başarılı bir şekilde anlatılıyor.''
Vee son olarak hepimiz etkileyen depremden bahsetmek isterim. Perşembe günü öğle saatlerinde halama gittim. Hatta tesadüf babamda ablasını ziyarete gelmiş. Hadi oturalım bir kahve içelim dedik. Tansiyonlar ölçülürken ben de kahveleri yapmış sehpalara koymuştum. Halam da 4 katlı bir binanın 3. katında oturuyor. Sohbet ederken sehpanın yavaş yavaş sallandığını farkettim. Acaba babam ayağıyla mı değiyor diye düşünürken bizde gidip gelmeye başladık. Aa deprem oluyor, aman bekleyin dememle hızlandı. Şu paylaştığım resimde ki şeyleri biliyoruz, görüyoruz ama inanın hiçbirini yapamıyorsunuz. Sadece oturduğumuz yerde kalakaldık. 99 Depremini yaşadığımız için içimde geçmeyen bir korku var zaten.
Bittiğini anlayınca hemen bahçeye indik. Böyle zamanlarda kesinlikle evden çıkmak gerekiyor bence. Çünkü devamı kesinlikle geliyor. Başta evinize bir şey olmadıysa ikinci üçüncü de olabilir.
Tüm günü bahçede geçirdik bizde. Sonrasında evimiz zaten müstakil çok şükür onun rahatlığıyla devam ettik hayata. Ama bu İstanbul depremi hep oldu olacak deniyor. Biz de zaten dibindeyiz, her yer fabrika dolu. Allah sonumuzu hayretsin ..
Biraz buruk bir başlangıç yapıyoruz hafta sonuna. Allaha emanet olun, kendinize iyi bakın..
çok seviyorum sizin yazılarınızı, hep yazın olur mu..
YanıtlaSilÇerçekten mi !!
SilÇok mutlu oldum. Allah sağlık verdikçe yazmaya devam :)
Benimde cuma günlerimi yazılarınız ile ayrı bir renk katıyorsunuz ...
Silçok teşekkür ederim size de :)
SilMerhabalar PelinPembesi. "Sessizce" rumuzlu arkadaşımız çok doğru söylüyor. Sizin sayfanıza gelince insan aradığı huzuru, hatta umudu bile buluyor biliyor musunuz? Bu kadar güzel ve bu kadar pozitif enerji saçan bir yaz güneşi gibi sayfanız. Ve bu sayfanın mimarı da sizsiniz.
YanıtlaSilPaylaşımınızı hazırlarken, fotoğrafları yan yana getirirken özel bir teknik ya da yöntem uyguluyor musunuz? Kolajlar hariç, siz sayfanıza resimleri o kadar güzel yerleştiriyorsunuz ki ben hem hayran kalıyorum, hem de merak ediyorum, Pelin bunu nasıl beceriyor diye!
Yine çok şahane bir Cuma paylaşımı yapmışsınız. Yani o güzelim baharın yeşil örtüsü üzerine, o güzelim sabah kahvaltısını hazırlayarak bizi bu sabah kahvaltısına davet mi ediyorsunuz?
Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim. İyi ki varsınız, iyi ki varlığınızdan bizi haberdar eden bu güzel blog sayfanız da var. Emeğinize ve gönlünüze sağlıklar diler, teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.
Recep Bey , övgüleriniz,nazik yorumunuz için ben teşekkür ederim. Blogum renkli
Silçünkü fotoğrafları çok tutuyorum. .nstagramda da böyle çünkü fotoğraf
olayını çok seviyorum. Hayat zor ama bir o kadar yaşanılası. Yaşarken
önem vererek her şeye yaşamaya çalışıyorum. Bir yemek bile yerken
görsele çok önem veririm. Ya da oturduğum oda da hep güzel bir şeyler olmalı. Böyle yaşamayı seviyorum. Fotoğraflayarak paylaşmayı da seviyorum. İyi ki
karşılığında ses aldığım siz blog arkadaşlarım var. Kendimi zengin hissediyorum.
Her şey paylaştıkça güzel.
Selam ve saygılarımla...
Merhabalar PelinPembesi.
SilYazınızı hazırlarken sağlı ve sollu yan yana resimleri yerleştirmeyi nasıl yapıyorsunuz. Ben bunu yaparken çok uğraşıyorum ve her zaman böyle dengeli ve ölçülü yan yana (sağlı sollu- kolaj işini biliyorum kolajdan bahsetmiyorum.)getiremiyorum. Biri biraz aşağıda, biri biraz yukarıda kalıyor. Ama siz her defasında resimleri yan yana (sağlı sollu) gayet güzel yerleştiriyorsunuz. Bu resim yerleştirmenin de özel bir metodu var mı? Yoksa sayfanızda kullandığını temanın genişliği biraz fazla geniş olduğu için mi böyle resimler kusursuz bir şekilde yan yana (sağlı sollu) kalabiliyorlar.
Teşekkür ederim. Kolaj için Karagoz'den bir proğram önerisi aldım. Kolaj çalışmalarında o proğramı kullanacağım. Ama benim sorum kolaj değildi. Çok teşekkür ederim.
Örneğin: Yazınızın girişindeki kahvaltı resimleri: Nasıl iki ayrı resmi yan yana getirebildiniz. Bloggerde iki resmi yan yana hizalamak biraz zordur.
Selam ve saygılarımla.
Recep Bey ,
SilYazıya fotoğrafı küçük ekliyorum ilk. Sonra altına ikinci resmi ekliyorum. Sonra mouse ile tutarak alt taraftakini yana çekmeye çalışıyorum. Bunları hep bilgisayarda yapıyorum ben. İkisi bir şekilde yanyana gelince üzerine tıklayıp boyutlarını orta yapıyorum. Çok büyük olursa yan yana gelmiyor. İlk siz de iki tane sayfaya yükleyip mouse yardımıyla yanyana taşımaya çalışın.
Merhabalar.
SilResim yerleştirme tekniğinizi açıkladığınız için çok teşekkür ederim. Ben de sizin tarif ettiğiniz gibi yapıyorum ama olmuyor. Ben de o zaman HTML kodlarına giriyor ve oradan kodlarla yapmaya çalışıyorum. Resmin boyutlarını ben de en küçüğe alıyorum ama bir türlü olmuyor. Bir de sizin açıkladığınız gibi yapayım bakalım nasıl olacak? İnşAllah becerebilirim.
Açıklama ve bilgilendirme için çok teşekkür ederim, size zahmet verdim. Hakkınızı helal ediniz.
Selam ve saygılarımla.
Ne demek helal olsun. Ben de deneyerek tesadüf keşfettim. Umarım
Silsizde yaparsınız, bir deneyin..
Sevgili Buket, yazdıkların, fotoğrafların içimi büyük bir mutlulukla dolduruyor, iple çekiyorum her hafta yazılarını, bahçene, köydeki öğretmenliğine, , kitaplara ve filmlere ayırdığın vakite, doğayla içiçe oluşuna imreniyorum. Huzurunuz daim olsun. Umarım bir gün ben de tekrar bahçeli evime kavuşurum. Çok istiyorum bu İstanbul'u bırakıp gitmeyi, umarım bir gün olur.
YanıtlaSilMuzaffer İzgü ile bizim yazlığa geldiğinde tanışmıştık, çok sevmiştim, bir çok kitabını okudum babamın teşfikiyle, bence mizahi edebiyatın ustasıydı, allah rahmet eylesin.
Little Forest'ı çok merka ettim, ilk fırsatta izleyeceğim. Bu arada önerdiğin filmler Netflikste olmayınca bulmakta zorlanıyorum, internetten mi indirmem gerekiyor henüz orasını çözemedim :)
Ve son olarak deprem, biz de çok korktuk, ben hemen kedilerimi alıp aşağıya indim, bütün site bahçeye indi, herkesin yüzü korkudan bembeyazdı, 99 depremini, 6 şubat travmasını atlatamadık ve tedbirli olmamız gerekiyor. Allah daha acısını yaşatmasın.
Sevgilerimi gönderiyorum, mutlu hafta sonları dilerim.
Merhabaa!
SilDepremi bizde böyle korkuyla yaşayıp bahçeye indiğimizde tüm mahalleyi
orada bulduk. İnsanlar saatlerce evlere giremedi. Çoğu insan köylerine gittiler. Hatta bugün okulda çocuk yoktu fazla. Herkes çok korkuyor, ne yapacağız bilmiyorum.
Filmlerin adını google ' a yaz. Mesela ben Little forest izle yazdım çıktı. Bilgisayardan izliyorum aradığım tüm filmleri. Bu filmleri de öyle buldum izledim.
selam çok geçmiş olsun. Doğanın renklerine bayıldım. Çiçekler öyle güzel ki! taşları ne güzel boyamışsınız. Sevgiyle kalın.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim..
SilYelekli enişte hayalinize çok güldüm, çok tatlısınız :)) Haftayı sizin yazınızla kapatmak ne güzel :) Gençlerin çalışması konusunda ben de aynı sizin gibi düşünüyorum ve aynı yöntemle kız kardeşimin işe başlamasında etkim oldu ve sosyal bağlantıları sayesinde istediği iş oldu sonunda:) Dilerim kızınız için de en güzeli olsun :)
YanıtlaSilEşim benden önce emekli olduğundan hem kıskanıyor hem sinir oluyorum :) Ama
Silhayat şartları böyle oldu işte, ne yapalım artık. Kızımın seneye ekimde yeni sınıfı
başlayacak. o Zamana kadar biraz bir şeyler yapsın istedim..
Rengarenk içim açıldı.. İnsan bedenen yorulacak ki ruhu dinlensin.. Bu tüm yazı boyunca gerek kızının işe girmesinde, gerek bahçe işlerinde, gerek belli yaştan sonra (benim de yaşadığım) içe dönme sürecinde hep aklıma gelen cümle oldu.. Yatarak dinlenilmiyor, çünkü yorgunluk aslında bedende değil.... :) Balıklara ayrı bayıldım, isterim bir tane!!! :))
YanıtlaSilTabi ki Cerencim bir buluşsak !
SilPelin şu Almanca dil sınıfını geçti ya çok şükür. Bahar dönemi derslerini alabilirdi ama kızım boşver, acelesi yok seneye 1. sınıftan ekimde başlarsın dedik. Doya
doya beraberiz. Ama ben işteyken tüm gün evde yatması sinirimi de bozmaya
başlamıştı. Geldiğimde resmen yatakta elinde tabletle buluyordum.
Neyse tartışa sürtüşe bu aşamaya geldik. Tabi bunları sorun eden bir benim evde.
Almanca dizi önerin olursa yazsana yine. Daha önce söylediklerini izledi. En son Casandra izledi , öyleydi di mi adı?
"Telaşa gerek yok" cümlesini seçtim bu posttan. Sonra kütüphaneye bayıldım. Bahçenin verdiklerine de. Pelin'in işe girmesi bana Ali Deniz'i yaz tatilinde çalıştırmak için ilham verdi. Sonra bir de okul ziyaretine gelen huzurevi sakinleri ne güzel olmuş, hep kendi mekanlarında ziyaret yerine böylesi daha tatlı değil mi? Hem tebdil-i mekanda ferahlık yok mu? Okudukların, izlediklerin, bunları bizimle her cuma paylaşman nasıl güzel bir rutin Buket :) Biz de rutinlere bayılır, bunu nimetten sayarız hep, daim olsun bir kez daha, bahçeniz, huzurunuz, esenliğiniz..
YanıtlaSilEskiden haftada 2-3 yazardım sonra en azından hafta da bir olsun dedim yoksa
Silara verince hiç yazılmıyor ve ara çok açılıyor. Buna evrildi sonunda.
iyi de oldu gerçi, artık mecbur gibi cumaları bir doküman gibi yazıyorum..
Oooo bahçede kahvaltı başlamış sefanız olsun, afiyet olsun.
YanıtlaSilBahçe verdikçe verir insana, bizde şu an sadece soğan ve nane var, daha kazdırmadığımız için ekemedik.
Bisiklet asla kullanamadığım bir alet oldu, rahmetli babam uğraştı ama düşecem diyerekten yapamadım ben.
Kütüphanene bayıldım, nostaljik bir yapı. Bizimde yeni bina bitti mayıs sonu taşınacaklar 2 ay kapalı kalacak kütüphane.
Kitaplarını not aldım.
Kardeşinin resimleri mükemmel tahta iskele sanki maldivler.
Çiçekler konusunda hem fikiriz hangisini alacağını şaşırıyor insan.
Balıklar sahiplerine şans getirsin.
Deprem için hepimize geçmiş olsun, bende bu tecrübemi pazartesi yazısına saklıyorum.
Sevgiler,
Sizde çok hissettiniz değil mi? Yakınsınız. Allah sonumuzu hayretsin, şu sıralar
Silçeşit çeşit uzmanlar bir şeyler diyorlar ve 99 depreminden beri bunun
korkusuyla yaşıyoruz.
Yarın da bahçeye gidip birşeyler daha ekeceğiz. Biraz yağmur yağsın diye
umut ediyoruz ama bu hafta gözükmüyor da.
yaa mutlu olduk keyiflendik valla, doğada kahvaltı, roka gibi otlar, çiçekler, tek torun, yelekli enişte ha haaa :)
YanıtlaSilyaa hepsi var bizde :)
SilPelin hanım merhaba. Blogunuzu severek takip ediyorum. Bu yazdığım adresde ki blog da bana ait. Merak ettim acaba bir dergide yazmak ister misiniz? Eğer isterseniz yakın zamanda dijital bir dergi çıkaracağız. Kültür, sanat ve edebiyat üzerine olacak. Dergmizde olmak isterseniz size kapımız sonuna kadar açık. Cevabınızı bekliyor olacağım.
YanıtlaSilFırsat buldukça katkıda bulunmak isterim. Dergi çıkınca bir link gönderin isterseniz. Sonra yine yazışırız.
Silbuketco73@gmail.com