Şimdiden uyarıyorum, bu post bol yeşil, çiçek, böcek içerir!
Seviyorum arkadaşlar, ne yapayım. Geçen gün kedisever bir arkadaşla konuşurken farkettim; '' Siz nasıl kedilerinizi, köpeklerinizi çok seviyorsanız ben de bitkilerimi, çiçeklerimi çok seviyorum. Tercih yapmam gerekse tarafım belli''. Çocukken de çok severdim çiçekleri. Yaşadığımız bölge bu kadar çok binalaşmamışken etrafımız ağaçlar ile doluydu. Hatta sitemizin hemen kenarından bir dere geçiyor, yan tarafı kiraz ve erik ağaçlarıyla doluydu. Her gün küçük kilimimizi alır, annemin özenerek hazırladığı minik sepeti alarak ağaçlar altında öğle yemeğimizi yerdik. Arkadaşlarımla oyun oynarken sıkılır, yakınlarda ki tepeye çıkar, çiçek toplar, anneme götürürdüm. Oyun oynamayı çok severdim özellikle hareketli oyunlarda çok başarılıydım, erkeklerle yarışır, yakantopta kolay kolay vurulmaz, saklambaçta en son bulunan olurdum. Ama canımı sıkan bir şey olursa koşa koşa o kiraz ağaçlarına çıkıp saatlerce oturduğumu hatırlıyorum.
İşim gücüm doğa, yeşil, dağlar, dereler tepelerdi. Hala da öyle. Hele artık tek düşündüğüm, hayal ettiğim bir ağaca yakın yaşamak en azından. Çok şükürler olsun ki iki evimizde ağaçlar arasında. Ama bunun için de çok uğraştık, o ayrı konu..
Okula arabamla gidip geldim ramazanda. Ama sabah yürüyemediğim için kendimi kötü hissettim. En azından 1,5 km yürüyüş yapıyordum otogara gitmek için. Konforu bırak dedim kendime, evden çıktığımda denize doğru uzanan yolda yürümek, bahçelerden taşan bahar dalları eşliğinde denizin o sabah kokusunu ciğerlerime çekerek uykuyu üzerimden atmak gibisi yok.
Kendimle övünüyorum evet. Şehrin göbeğinde ki bu evi aldığımızda bahçesinde sadece bir çam ağacı vardı. Evin bahçesi çok büyük değil. Dört bir yanı metruk bir haldeydi. Bunca yıl uğraşarak cennetten bir köşe yaptım kanımca. Sadece bir ağaç varken şimdi 14 tane ağaç var. Şu akçaağaç ( Acer ) öyle nazlı büyüdü ki, hem de kaç kez dondu ama bu bahar ayrı bir güzel..
Hafta içi iki grup arkadaş buluşması yaptık bahçemde. Soğuk günlerden sonra güneşi görünce bu kaçınılmazdı..
Köyümüze iyice bahar geldi. Okul sonrası bahçelerde gezmeye başladım.
Bu hafta canımı sıkan ...
Yorumsuz..
“Ve Rabbin arıya şöyle ilham verdi: ‘Kendiniz için dağlarda, ağaçlarda ve onların yetiştirdikleri ağaçlarda ev seçin. ”
Bu ayette Allah arıya tepelerde, ağaçlarda ve diğer yerlerde bir yuva yapmasını emrediyor.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim bal arıları konusunda “Karınlarından çeşitli tonlardan bir içecek çıkar” der. Bal renginin en önemli belirleyicisi çiçek kökenlidir yani arıların balı yapmak için kullandığı çiçek nektar çiçeğidir. Çoğunlukla bir çiçekten gelen bal türü, çiçek kökenli olarak bilinir. Araplar 400 çeşit bal bulmuşlar ve Arap dilinde 400 farklı ismi varmış.
Bu ayette Allah arıya tepelerde, ağaçlarda ve diğer yerlerde bir yuva yapmasını emrediyor.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim bal arıları konusunda “Karınlarından çeşitli tonlardan bir içecek çıkar” der. Bal renginin en önemli belirleyicisi çiçek kökenlidir yani arıların balı yapmak için kullandığı çiçek nektar çiçeğidir. Çoğunlukla bir çiçekten gelen bal türü, çiçek kökenli olarak bilinir. Araplar 400 çeşit bal bulmuşlar ve Arap dilinde 400 farklı ismi varmış.
Balın çağlar boyunca insanoğluna şifada ve ilaçta rolü var. Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar yüzyıllar öncesinde çeşitli hastalıkları tedavi etmek için balı ve aynı zamanda enfeksiyonları tedavi etmek, yaraları iyileştirmek için kullanmış.
Kur'an-ı Kerim Şifa kelimesini sadece bal için kullanmış diye okudum bir yerde. Bundan dolayı Hazret-i Peygamber de şöyle bildirmiş:
“İki şifadan istifade edin: Bal ve Kur’an. ”
Peygamberimiz şifa arayışı içinde şöyle demiştir;
“Tedaviden faydalanın, çünkü Allah, bir hastalık hariç, yani ölüm dışında, ona çaresi olmayan bir hastalık yapmamıştır.
İslam'da bal çok değerli bir gıda olarak kabul edilir ;
İslam'da bal çok değerli bir gıda olarak kabul edilir ;
Hafta sonu bağda bahçe temizlik işleri devam etti. Ağrımayan yerimiz kalmadı, özellikle eşimde bel ve diz sorunu zaten vardı, iyice kötü oldu. Şu otlar bitse, belleme ve sebze ekimi var. Tarımla ilgili her şey çok zor arkadaşlar. Onca yorgunlukta vazgeçilmezim biraz fırın işleri.
Bahçemden çiçekler ve renkler..
Bu hafta boyunca iki film iki belgesel izledim. Özellikle belgeseller dikkat çekiciydi. For Sama Halep'te savaşta ülkesinde kalan, elinden geldiğince savaşa karşı koyan gemç bir çiftin yaşadıkları. Kadın gazeteci kocası doktor. Savaş boyunca iki çocukları oluyor. Kadın devamlı hayatlarını çekiyor. Yaşananlar zaten insanlık dışı, izleyen insanı çaresiz bırakıyor ve koltuğa yapıştırıyor. Yine de insanın gücü ve umudunu gördükçe yaşam daha anlamlı geliyor.
Still Michael J. Fox'un yaşamına dair. Çocukluk yıllarımızda filmlerini izlediğimiz haliyle aklımdaydı. Bebek yüzlü bu adamın şimdi ki halini görünce gözlerime inanamadım.Hayat zengin, fakir, ünlü ünsüz demeden insanı nasıl da ezip geçiyor...
“Zamane meşakkatlerinden şikâyeti bırak. Meşakkat çekmemiş insan, tam ve olgun bir insan değildir. Bilmez misin ki, ırmak suyu başını taşa çarpa çarpa tadını ve lezzetini bulur.”
Kulluk Kitabı/ Muhammed İkbal
Yenilebilir bahçe :)) Bir yazı da bu "yenebilen bitki ve çiçekler" üzerine yazsana sevgili Buket... Renklere bayıldım, iyi haftasonları!
YanıtlaSilPastaya her çiçek koyduk çocuklarla ama bir de zehirleniriz diye kremayla
Silbirlikte sıyırdım hepsini. Evet bazıları yeniyor ama benim fazla
bilgim yok. Süslerken çok eğlendi çocuklar.
çiçekler doğa otlar doğal besinler evet evet :)
YanıtlaSilSeveriz di mi :)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilSizin bu köyde aklım kaldı. İmkanım olsa, sizin bu köyün neresi olduğunu keşfeder, buradan satılık bir yer bulup, bu köye yerleşirdim. "Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünürmüş" derler. Acaba benimkisi de öyle bir şey mi? Oraya yerleşip de iki gün sonra gerisin geriye dönme fikri de oluşursa, ben ne yaparım o zaman?
Siz nasıl olsa oraya alışmışsınız, tadını çıkarın ve dolu dolu yaşayın. Benim ilçeme bağlı köylerim de var. Hem de Kızılırmak'ın kıyısında öyle güzel yerler var, ama sizin paylaşımdaki görüntülerin sıcaklığını hiçbiri vermiyor.
Sizin Cuma sohbetleriniz öyle dolu dolu ki okudukça okuyasım, baktıkça bakasın geliyor. Belki her Cuma sohbet yazınıza yorum yazamıyorum ama emin olun gelip okuyup izleyip gidiyorum. Sizin bu Cuma sohbet ve paylaşımı, Momentos'un aynı kelime paylaşımı gibi .
Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Çok teşekkür ederim Recep Bey,
SilDediğiniz doğru her yazılan yazıyı genelde okuyoruz ama hepsine
yorum yazmak çok zor. Ben de öyleyim, arada bir ses vermek istiyorum
en azından okunduğu belli olsun diye. O yüzden hiç üzülmeyin.
Bizim Kocaelinin bir ilçesi diyeyim. Ama emin olun güzel açıları yakalayıp
paylaşıyorum. Yoksa çok temizlik sorunu var, aşırı bina artışı, doğa tahribi de var. Zaten sanayi bölgesi olduğundan havası da kirli. Etrafta çok fabrika var. Ama Marmara bölgesinin iklimi güzel.
Merhabalar.
SilCevab-i yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ülkemizde sanayiyi, hepten Marmara bölgesine yığdılar, sanki tek vatan toprağı orasıymış gibi. Ben Almanya'da kaldığım için biliyorum. Almanya'nın her tarafında, köyüne kadar gidin bir sanayi kuruluşuyla karşılaşabilirsiniz. Düşünsenize Anadolu'nun köylerinde kurulmuş sanayi tesisleri. Bu ancak rüyamızda olur. Kocaeli'ni sadece Ankara-İstanbul-Ankara arası otobüs seyahatlerim esnasında otobüsün camından gördüm. Gölcük'te bando astsubayı olarak görev yapan kardeşimin cenazesini getirmek üzere bir sefer Gölcük'e gidip geldim. Acımız olduğu için nereye gidip geldiğimi bile hatırlamam mümkün değil.
Selam ve saygılarımla birlikte en Güzel'e emanet olun. Sağlık, sıhhat ve afiyetler dilerim. Her şey gönlünüzce olsun.
Çok teşekkür ederim Recep Bey, tekrar buralara gelirseniz haber verin. Sizle
Siltanışırız kısmet olursa. Çok selamlar...
Merhabalar.
YanıtlaSilDikkat ettim de kaldırımın kenarına park edilen arabaların yüzünden, kaldırıma dikilen ağaç fideleri hepten yamulmuş görünüyor.
Selam ve saygılarımla.
Aslında ekildiklerinde düzgün duruyorlardı ama özellikle kestiler. Rahat araba parketmek için yavaş yavaş hepsini yok etmeye bakıyorlar. Arabalarla vura vura kalanlar da böyle oldu.
SilYine her şey çok güzeldi, huzur buldum ve alıp gidiyorum, emeklerine sağlık:))
YanıtlaSilHoşgeldin Buraneros!
SilBen de bitkilerin tarafındayım, hayvanlar ardından geliyor. :)
YanıtlaSilFakat o görgüsüzlük nedir? Zavallı fidanın üstüne çıkmak nasıl bir iş öyle!? :(
Yaa gördün değil mi?
SilO sıra boyunca ekilen ağaçları zaten söküp çıkarmışlardı. Kalanlara da
arabalarla vurdura vurdura yamultmuşlar.Nereye baksam sinir olduğum
bir şey görüyorum:(
Yine güzel bir hafta derlemesi, pastayı karıştıran minik elleri yerim:))
YanıtlaSilO videomuzu da instada yayınladım bugün :)
SilSenin gibi bahçesini sayısız ağaçla cennete çevirmiş biri ne yazık ki ağaç düşmanı, duyarsız ve de kendini bilmez beyin özürlülerin bol olduğu bir şehirde oturuyor :(
YanıtlaSilO gencecik ağaçların hali ne öyle?Hayır yani, plakası falan ortada. Gelen geçenlerden biri belediyeye şikayet etse olmaz mı?
Benim ağaçları bile komşular yarı şaka eleştirdiler zamanında. Yok çok büyümüşler evlerinin önünü kapıyormuş yok yola çok yaprak döküyorlarmış. Benden başka
Silağaç delisi yok herhalde etrafta. Bu fideler ne ki ; koca koca zeytin ağaçları
kesiliyor apartman yapılacak diye. Zeytin koruma yasası var ama ona da bir kılıf bulmuşlar. Kökünden çıkarıp başka yere ekeceğiz deniyor, sonrasında takibinin yapıldığını sanmıyorum.
Kendinizle ne kadar övünseniz az kalır! :)
YanıtlaSilMaşallah. Ne bereketli ne renkli bir dünya yaratmışsınız kendinize.
Şahsen sizin gibi insanların çoğunlukta olmasını çok isterdim fakat sizin de belirttiğiniz gibi hatta görselden bariz göründüğü üzere düşüncesiz insanların sayısı daha fazla. Maalesef!
O insanların karşısına geçip anlatsanız yüzünüze bakar bakar sonra da "Ağaç...Ağaç yani..." der "Ne abarttın!" edasıyla.
Anlatamazsınız da...
Hoşgeldiniz!
SilKendimle övüneceğim dedim biraz mübalağa yaptım :)
Çok duyarlı, düzgün yaşayan insan da var aslında ama genelde doğaya, çevreye, birbirimize karşı hoyrat yaşayan insanlar oluşmaya başladı. Blog dünyasında
biraz olsun bizim gibi insanlarla beraber olduğumuzu sanıyorum. Elimden gelen bu kadar. Paylaşmayı seviyorum umarım kendini beğenmişlik olarak algılanmıyordur.
Hoş buldum. Teşekkür ediyorum. :)
SilEstağfurullah. Tabii ki bu şekilde algılamadım. Ben söylediklerim de sahiciydim.
Dediğim gibi maşallah çok bereketli ve renkli bir dünya yaratmışsınız.
İnsan baktıkça bile huzur buluyor kaldı ki ne güzel siz içinde yaşıyorsunuz. Verdiğiniz emek için ne kadar övünseniz tüm içtenliğimle az kalacağını düşünüyorum. Bu sebeple bu cümleleri kurdum. Kesinlikle öyle algılamadım kimsenin de bu güzel emeğe karşılık böyle algılayacağını sanmıyorum. 🌷
Doğa ve doğadan gelen besinler muazzamlar.. toprakla uğraşmaya başlayınca insan daha iyi anlıyor ne kadar zahmetli bir şey olduğunu.. elinize kolunuza sağlık senin ve eşinin. <3
YanıtlaSilGerçekten uğraşmaya başlayınca ne kadar cömert olduğunu görmeye başladım. Ne kadar da bu işlerin zor olduğunu. Artık pazarda yerel satıcılarla hiç pazarlık falan da yapmıyorum, hatta en çok onlardan alışveriş yapıyorum. Atatürk'ün dediği gibi onlar bizlerin efendisi.
SilÇok öpüyorum Momentos..
Ay ay o pastalar ne tatlı olmuştur, kimbilir, maşallah yapan ellere.
YanıtlaSilBen de kesinlikle ağaç ve çiçekçiyim, bayılırım resimlerini çekmeye. Çok güzeller ve bahar en güzel mevsim.
Bence de öyle :)
SilBayıldım, ne güzel adıyla müsemma bir yazı, bahar bahar... Kızım seneye anaokuluna başlayacak artık ve inşallah sizin gibi bir öğretmeni olur, bunu çok isterim :)
YanıtlaSilSeneye dönüm noktası o zaman:)
SilÇocukların okula gitmesiyle birlikte büyük bir değişim gerçekleşiyor buna
şahit olacaksınız. Umarım öğretmenini de çok sever, böylece
her şey daha güzel oluyor. Kendini yaşıtları arasında var etmeye
çalışacak, artık birey olarak tek başına savaş verecek küçükte olsa bir toplumda.
Şimdiden hayırlı uğurlu olsun..
Hep çiçek böcek olsun, baharı yaşama sevincini sonuna kadar yaşayalım. Ağaçların üzerine çıkan arabaların sahiplerine bir "can" a zarar verdikleri için kötü dualar gönderdim, sakin kalamıyorum bu durumlar canımı çok sıkıyor. Yazılarını her hafta merakla, heyecanla bekliyorum, kahvemi alıp okumak çok keyifli, teşekkür ederim kendi adıma, sevgilerimi gönderiyorum.
YanıtlaSilBen de çok etkileniyorum. Mesela dün ve bugün pilim bitti sanki. Yaşam
Silenerjim sıfırlandı. Nedeni de ucu toplumun bir çok olumsuzluğuna dokunuyor.
Elimden geleni yapsak da insan için de yaşıyoruz hem de böylesine acımasız ve duyarsız insanlar. Normal de tanısan gördüğüm kötülüğe susan değil tepki veren bir insanım. Gün geçtikçe huysuz ihtiyarlara mı dönüyoruz diyoruz eşimle birbirimize.
Off dedim ya canım sıkkın bir çok şeye bugün nedense..