20 Aralık 2024 Cuma

Aralık Cuması

                 Tolstoy şu sözleri söylemiş midir bilmem ama çok severim;

           ''Epey yaşadım ve mutluluk için neyin gerektiğini bulduğumu sanıyorum. Kırda sessiz, münzevi bir yaşam; iyilik yapmanın kolay olduğu ve buna hiç alışmamış insanlara yararlı olma imkânı; sonra biraz fayda sağlayacak kadar çalışmak, sonra dinlenmek, doğa, kitaplar, müzik ve yakınlara sevgi... İşte benim için mutluluk fikri bu.

Benim içinde budur formül. Fazla hiç bir şey istemiyorum. Artık şu rutin hayatımdan çok sıkıldım, işe git gel evde çalış, yemek bulaşık hep aynı hep aynı... diyerek sıkılmayı, bunca nimet ve sorunsuz hayat ikamesinde şımarıklık yapmayı hayatımdan çıkarmak istiyorum. Hatta böyle konuşan olursa hemen uzaklaşmaya kararlıyım. Sağlıkla nefes alıyoruz ya, güven içinde evlerimizde uyuyoruz ya daha sonrası kesinlikle şımarıklık..

             Niye mi böyle düşünüyorum?

             Dünya da bunca olan olaylar, savaşlar, açlık, sefalet varken nasıl bir aymazlık içindeyiz? Geçen günlerde Gazze' de dedesinin kollarında gördüğüm ölü bebek - binlerce benzeri gibi-  aklımdan çıkmıyor. Sudan'da patır patır insanlar ölürken koleradan, aklımdan çıkmıyor. Büyükşehirlerde ne olduğu belli olmayan kadın cinayetleri... Hangi birinin yazacağım. Düşünmekten büyük bir çaresizlik içinde buluyorum kendimi.

           İzlediğim bir belgeselde - Ibelin - o gencecik çocuğun adım adım ölüme gitmesi, yaşadıkları hep aklımda. Mats Steen 1989 yılında Norveç'te doğuyor. Anne babasının gözbebeği çocukları yaşıtları gibi büyürken bir şeylerin yolunda gitmediğini anlıyor ebeveynleri. İki yaşında yürürken düşmelere başlıyor ve kalkmakta zorlanıyor. Yapılan tetkiklerde kalıtsal bir hastalık olduğu anlaşılıyor. Kasları günden güne eriyor ve zamanla hiç yürüyemiyor, solunum bile makinelere bağlı oluyor. Herkesin rahatlıkla yaptığı her şey onun için çok değerli. Ailesi bilgisayarda oyun oynamasına izin veriyor ve devamlı oyun oynuyor. 25 yaşına gelince de vefat ediyor. Ailesi son yıllarda yazdığı bloga https://musingslif.blogspot.com/ ) vefatını yazıyor. Sonrasında gelen mesajlarla aslında o sanal dünya da hiç te yalnız olmadığını keşfediyorlar. 

              Nasıl hüzünlendim nasıl üzüldüm bu belgeselde. Sonra da kendi hayatlarımızda ne çok şımarıklık yaptığımızı gördüm. Şikayet etmeden, bize verilmiş en büyük sağlıkla huzurla geçiyorsa günlerimiz içimiz dingin yaşamalıyız. Belgeseli izlemenizi tavsiye ederim.


                

                                 Bu hafta izlediklerimle devam edelim o zaman. Bir dizi bitirdim. Say Nothing. 14 kasımda Amerika'da yayınlanmaya başlayan ve beraberinde çok tartışmalar getiren dizi Kuzey İrlanda'nın 1968 de başlayan olaylarında bir kesit. 

Godland İzlanda coğrafyasında doğa, inanç, aile, ahlak kavramlarını ele alan bir film. Danimarkalı bir rahibin çıktığı yolculukta kendi inançlarından, değerlerinden uzaklaşmasını anlatıyor.

Memories of Murder uzakdoğu sinemasında bunama eşiğinde ki bir katilin gerçeklik sınırlarında dolaşması, eskiyle hesaplaşması ve son sahnelerde ki gerilimiyle kafaları yakan bir filmdi.


Büyülü Dağ 1. cilt bitti nihayet. Genç bir Almanın iyileşmek için gittiği İsviçre dağlarında ki durumunu uzun uzun anlatması okurken sabır gerektiriyor. Ama zaman ve mekan kavramlarını kitap öyle güzel hissettiriyor ki. Dağda geçirilen zaman hem uzun hem ayları göz açıp kapayana kadar esir ederek kısalıyor. İnsan ömrünü genç bir adamın üzerinden hesaba koyuyor.
Kitabın ikinci cildini kütüphaneden yeni aldım. Bakalım önümde 450 sayfalık uzun bir okuma var.



                                  Bu hafta boyunca sınıfta ayraçlarımıza çalıştık, düzenledik ve almak isteyenlere postaladık. Sevgili blog arkadaşlarım ve instagramdan bir çok kişi talepte bulundu. Herkese çok teşekkür ederim. Umarım bu güzel resimler okuduğunuz kitapların sayfaları arasında uzunca beklerler..



Bu hafta muhteşem insanlar serimizde bir velim var. Kendisi evli ve 2 erkek çocuk sahibi kırk yaşlarında bir bayan. Kocası çalışmak istemeyen, evde oturan biri. Çocukların geçimi, evin idaresi onun üzerinde. Hep başkalarının yanında terzilik yapmış, asgari ücret bile alamamıştı. Geçen sene yine kendi gibi bir bayanla ortak küçük bir dükkan kiralayarak dikiş işlerine başladılar. Yavaş yavaş işler almaya başladılar, çok çalıştılar, müşteri edindiler. Kısa zamanda adlarını duyurdular. Sık sık ben de birşeye diktirmeye gidiyorum. İki kadının çalışmasını gördükçe mutlu oluyorum.

      

                                Hafta  boyunca fırsat buldukça köyde yürüyüş yaptım.





              Hafta boyunca yeni yıl hediyeleri, ayraç kargoları hazırlandı, postaya verildi. Güzel insanlardan bana da yeniyıl kartları geldi.


Evdeyken ansızın gelen arkadaşlar ve hediyeleri..


Hava güzelse bahçe de çalışılır, budama yapılır, bahçe süpürülür...



Bahçenin güzelleri..




                           Sabah gün başlarken yola çıkıp o pembe çizgiyi gökyüzünde görenler ...



                                Akşam üzeri sahilde yürümek. Aralık ayında şu havaya bakar mısınız?

                                                                 Hayırlı cumalar 💜💛

6 yorum:

  1. Şükretmenin ruhuma çok iyi geldiğini hep düşünürüm ve hep dilimderi, bir yandan da savaşlar, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, sokak hayvanlarına yapılan eziyetler, kötüleşen ekonomik şartlar mutluluğumu, iç huzurumu alıp götürüyor. Kendi hayatımın yolunda gitmesi mutlu olmama yetmiyor. Kaçıp sığındığım kitaplar, bloglar okumaları, hobilerim, kedilerim olmasa delirmiştim. Yeni yıl ruhu ne güzel yansıyor fotoğraflarda, hediyeler ne güzel, şimdiden iyi yıllar diliyorum, umarım yeni yıl barış, mutluluk, sağlık ve huzur getirir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı duygular içindeyim. Belki biz hepimiz bu şekildeyiz. Onca olumsuz şey hep olacaktır, tavrımız bunlara aldırmıyor demek değil. Çok çok hassasız aslında
      ama bir şekilde de ruh sağlığımız da tehlikede.
      Ne güzel dileklerde bulundun Deniz !

      Sil
  2. Ne güzel fotoğraflar tablo gibi... Teşekkürler paylaşım için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim bir uğradığın için ..

      Sil
  3. Doğa fotoğraflara bayıldım, adeta gülümsüyorlar. Bu karanlık günlerde doğa en büyük avuntu kaynağı. :)
    Güzel bir hafta sonu diliyorum.

    YanıtlaSil

Aralık Cuması

                 Tolstoy şu sözleri söylemiş midir bilmem ama çok severim;            ''Epey yaşadım ve mutluluk için neyin gerektiğ...