15 Eylül 2021 Çarşamba

Dinliyor, İzliyor ve Okuyorum

                              Günlerin yorgunluğunu atmam için mutlaka okumam, müzik dinlemem ve biraz da keyiflenmem için seyretmem gerekiyor. Okumadan bir gün geçirirsem kendimi eksik ve rahatsız hissediyorum . Haftasonu sipariş kitaplarım gelince oldukça mutlu oldum. Kütüphaneye gitsem , kitap alsam aslında daha mantıklı ama bazı kadınlar çanta , ayakkabı alışverişinde ayarsız olurlar ya, işte bende kitap konusunda böyleyim. Depresyonumun yoğunlaştığı zamanlarda ilacım bu alışveriştir. 
Bu cumartesi gelen kitaplarımın içinde aslında bir zamanlar satın aldığım bir kitabı tekrardan sipariş etmiş olduğumu gördüm. Neyse bende hediye ederim dedim , ama yeniden okumalıyım diyerek başladım. Konu zaten tam benlik. Ormanda 27 yıl yaşamış bir münzevinin hikayesi. 1986 yılında 20 yaşındayken evinden ayrılıp ormanda yaşamaya başlayan Knight'ın öyküsü. Ve inanılmaz, 27 yıl yaşamış bir insan bu. Bu süre içinde hiç kimseyle görüşmemiş, konuşmamış. Milli bir parkın içinde kışıyla yazıyla 27 yıl yaşamış. İnsanın aklı almıyor değil mi?


                         Kuyruksuz Kedi son yazısında hangi radyoları dinliyorsunuz diye sormuş. Radyo dinlemek benim için oturup dinlendiğim zamanlara eşlikçi bir iş. Her cumartesi ve  pazar sabahları kahvaltı saatinde - diğer aile bireylerine biraz eziyet olsa da- Radyo Tell dinliyorum. Bu radyoyu telefonuma yüklediğim aplikasyon olan Radyo Garden ile ulaşıyorum. RadyoTell bir İsviçre radyosu ve devamlı Alpler müziği yapıyor. Öyle seviyorum ki anlatamam, her dinleyişimde oralarda yaşadığımı hissettiriyor bana. Yalanda olsa güzel bir his. Tabi bu isteğe sahip aile de ki tek kişi ben olunca diğerleri için eziyet oluyor. 
                        Blog yazarken mutlaka Radyovoyage dinliyorum. O sakin müzikler kafamı toplamam için olanak sağlıyor. Aslında sabah yayın yapan Radyo Karavanın yayınlanmış programlarını da daha sonraları elimde bir örgü, nakış falan yaparken dinliyorum. Gerçi Ayça Şen'in bir çok düşüncesi bana ters ama o arayış içinde oluşu, kendini ve bir çok şeyi   eleştirmesi, başlarda küfürlü konuşması rahatsız etse de dobra oluşu hoşuma gidiyor, bütün gün dolan kafamı boşaltmakta bir numara. Bunun yanı sıra mutfakta yemek hazırlıkları yaparken mutlaka podcast dinlerim. Nilay Örnek en çok dinlediğim. 
                       YouTube da seyrettiğim bir çok şey de var. Mymecra'da ki dini yayınlar kısa kısa hap gibi geliyor. Hamimommy, Girl in Calico, Her 86m2, Liziqi, Living Big in Family, Kris Harbour Natural yaşam şekilleriyle hayranlıkla seyrettiklerim. Bir kaç tane karavancı hesap var bir de seyrettiğim.


                               


                        Belgesel seyretmek en sevdiklerimden. Dün gece seyrettiğim bir belgeselden bahsetmek istiyorum. Yıllardır dinlediğim , sesini sevdiğim Cohen'in hayatı. Daha doğrusu Marianne'le olan ilişkisi. Hiç bilmediğin sevdiğin ozanın hayatından kesitler etkileyiciydi ama bir şey var ki bu sanatçıların hiç bir ilişkisi düz bir çizgide olmuyor, onlar göklerde uçan özgür kuşlar. evlilik, iş , çocuklu hayat gibi cenderelerin içine girecek insanlar değil. Bir de onlarla hayatı kesişmiş insanlar var, onlarında yönünden hayatları incelemeye değer. Sonunda ağlamaktan harap oldum o ayrı. 
bence izlemelisiniz.
                       Sizlerin sevdiği, izlediği , dinlediği şeyler neler? Farklı şeyleri öğrenmemiz açısından örnek verirseniz sevinirim.












6 yorum:

  1. Homimommy'yi ben de yeni yeni keşfettim. Çok güzel değil mi? Bu koreliler başka türlü insanlar, bambaşka bir estetik anlayışları var. Liziqi'yi de biliyorum benim youtube listemde var fakat pek sarmadı. Diğerlerine bakacağım.

    Sanatçılar hakkında söylediklerin beni düşündürdü.

    Çok dinlediğin bir sanatçının hayatını izlemek çok güzel oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bİYOGRAFİBELGESELLERİNE BAYILIYORUM. YOUTUBE DA DA doğada olan videoları seyretmeye bayılıyorum. zaman olsa daha çok şeyi takip edeceğim ama geriye
      okuma, dinlenme, iş güç için zaman kalmıyor.

      Sil
  2. Ne iyi yapıyorsun:)

    Başlığı görünce doğrudan böyle diyesim geldi, içtenlikle. Bak altını çiziyorum bu kez: Kesinlikle kibarlıktan değil:)

    Cohen favorilerimden, belgesel için teşekkürler:)


    Linkdeki radyoda ülke seçebiliyorsun, aynı zamanda eski yıllara da gidebiliyorsun, https://radiooooo.com/


    Bir de Radio Margherita önerebilirim:)

    YanıtlaSil
  3. Bu aralar sıklıkla podcastlere baktım. Birinden diğeri geçip durdum. Çok iyi podcastler var ama aman allahım ne kötüler de var yahu. Podcast dediğin şey biraz eğlenceli olur. Yok! çok sıkıcılar. Ben okurum çok güzel. Dinlemediysen dinle.
    Dün twitter'dan takip ettiğim bir çevirmenin bir podcastini dinleyeyim dedim. offf, 10 dakika dayanamadım. :)) Böyle de bir insan oldum ben.
    Ruhum neşe istiyor, hoş sohbet istiyor. olmayınca olmuyor bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. her podcast her insana göre değişiyor gerçekten. kitapları beğenmemiz
      gibi değil mi?. önerilen bir kaç podcaste bende baktım ama beğenmedim.
      ben okurumu dinlemiştim sanki. tekrar bakıp hatırlamam lazım. öyle kalabalık ki
      hayatımız ben de her şey siliniyor artık.

      Sil

Nisan Cuması

                        '' Dün bildik bir rüzgar esiyordu. Daha önce karşılaştığım bir rüzgar. Dışarıda mevsimsiz bir ilkbahar. Kara...