Üst üste olan olaylardan öyle canım sıkkın ki anlatamam. Herkes aynı durumda , biliyorum. Yiyoruz, içiyoruz, hayata devam ediyoruz ama şu yangınlar, sel felaketi, pandeminin devam ediyor oluşu, ülkeye akın akın gelen mülteciler.. Artık neye üzüleceğimi şaşırdım. Sabahları uyandığımda bugün ne olacak kimbilir diyorum. Bir taraftan herkes bilir kişi kesilip yorumlar, suçlamalar, öfkeler patlıyor sosyal medya da. Öyle sıkılıyorum ki tüm olaylardan, mecburiyetlerim olmasa dağlarda inzivaya çekileceğim. Aman hemen başlamayın, en kolayı seçiyorsun, savaşmak lazım, düzeni değiştirmek lazım, yarınları böyle inşa edemeyiz diye. Yok arkadaş, ne yaparsanız yapın benden bu kadar.
Bu hafta içinde bakalım neler yapmışım;
Ağustos ayının ilk gününden itibaren kızımın okulu başladı. Artık o da 12. sınıf yani üniversiteye hazırlık başladı. Ama artık şu dünyadan hiç umudum kalmadığı için çok da önemsemiyorum. İş olacağına varacak. 11 Yıl boyunca peşinde, ders takibi, öğretmenlerle görüşmeler, arkadaşlarının takibi derken bu sene üzerime bir boşvermişlik geldi ki anlatamam. Çok yıprandım netice de büyüme safhalarında. Artık diyorum bu kadar üzme kendini. Bundan sonra yönünü kendi çizecek. Ben sadece dua edeceğim.
Kızım okula, eşim işe gidince evde yalnız kalıyorum. Ben de annemlere gidiyorum kahvaltıya. Balkonlarda yaptığımız kahvaltının tadı hiç bir şey de yok. Her an ellerimden kayacakmış gibi hissettiğimden onlara daha çok sarılıyorum.
Cuma günü pazar ritüelimizi çok seviyorum. Erkenden gidip daha el değmemiş mevsimin sebze ve meyvelerini alıp eve gelmek.. İşte yaşam bu !
Kendi kendime yaptığım işleri çok seviyorum. Yanımda insan olsun da istemem bunlarla uğraşırken. Dinleyecek bir şeyler de açarım çünkü çalışırken. Bahçemde ki asma dallarını budayınca onları bağlayıp biraz da kozalak koyunca ortasına güzel bir kapı süsü oldu.
Topladığım taşları, su kabaklarını da boyamayı çok seviyorum.
Geçen gün belediye parkta yere böyle döşeme yapmış. Ah en sevdiğim iki şey; taş ve ahşap. Dururmuyum , bu anı ölümsüzleştirdim. Hayallerimde taş ve ağacın birlikte olduğu bir ev yaptırmak var ama hayal işte !
Yağmurun yağdığı iki gün olunca eve kapanmadım tabi ki. Bisikletime atladığım gibi yan köye kadar sürdüm. Bu sıra da çok mola da vermek zorunda kaldım çünkü sağnak yağış oldu çok. Yine de deniz ve gökyüzü öyle güzeldi ki.
Yan köy dediğim aslında belde. Deniz kıyısında balıkçı köyüydü zamanında. Bu kadar çok göç almasaydı öyle kalacaktı ama her yer gibi o da nasibini aldı. Yine de sahilinde balıkçılar var şükür. Bir de onların kayıkları.
Mutluluk budur! Markette bulduğum üçü bir arada elbezi seti !
Pazardan aldığım vişnelerle çikolatalı kek yaptım çünkü üç yıldır instagram sayesinde de tanıştığım bir arkadaş taa Hollanda'dan gelip beni ziyaret etti. Aynı payları olan insanlar tanışıyor olmasa da bir araya geldiğinde hiç yabancılık çekmiyor bence. Sanki kırk yıllık dostummuş gibi hissettim yine.
Bu hafta Selim İleri'nin zamanında tuttuğu edebiyat notlarından oluşan kitabını bitirdim. Zaten çok seviyorum İleri'yi. Her okuduğum kitabı bana öyle iyi geliyor ki. Bir tane daha elimde var, ona da bugün başlıyorum.
Öyle böyle geçen bir haftadan sonra biz yine yollara çıkacağız galiba bu haftasonu. Kısmet olurda gidip de dönersek yazarım. Herkese mutlu ve huzurlu cumalar!
Allahım başka afetler yaşatma bize, biz de birbirimizin yarasına derman olalım, yardımcı olalım.
Yazacak com şey var aslında huzur ve dingin hayat uzaklarda kaldı sanki.
YanıtlaSilHobilerimiz de olmasa ne olurdu halimiz bilemiyorum.
Sosyal medya çok kötü oldu sin 2 yıldır bizi bu kadar perişan eden olayları daha da büyüttü insanlarda sağlıklı psikoloji kalmadı l.
Şu balıkçı kasabasına bayıldım💛
Not:Gizel yazılarınızı cepten okumak çok zor mobil temaya gelmekte faydalı olabilir arzu ederseniz yardımcı olabilirim.
Sevgiler.
Devam etmek zorundayız…. Belki de hayat artık hep böyle geçecek bilemeyiz ki.
YanıtlaSilHayırlı Cumalar, bayıldım renklerine yine!
Blog dışında sosyal medyaya hiç bulaşmamış biri olarak çok mutluyum; blog sonuçta -iyiyi- seçme şansı daha çok olan nitelikli bir alan; tıpkı bu yazın ve fotoğrafların gibi iç açıcı, hem de olan biteni fark ettirici. Gündem yorucu elbette ama popüler haber üretenler dışında nitelikli bir medya da var. Sen şu alemin şanslılarından birisin; herkesin bir gün, diye hayalini kurduğu şahane bir yerde yaşıyorsun, e yaşama tutkun ve tabii ki zevklerinde yerli yerinde; o nedenle bari sen herşeyin farkında ol ama umutsuz ve serzenişler içinde olma. Bak ben oluyor muyum hiç, bizler ancak felaketlere -güvenilir kurumlar aracılığıyla- gücümüzce ekonomik destek verebiliriz, elimizden şükretmekten, bir de yazmaktan başka bir şey gelmez ki!:)
YanıtlaSilEmek verdiğin doğal süs eşyalarına bayılıyorum. Taşları boyaman, o kapı süsü... Çok güzeller.
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilGerçekten son günlerde yaşadığımız şu felaketler (yangın-sel-göçmenler-kavgalar-kazalar) sonrası insanda ne huzur ne de yaşama sevinci kalmıştır. İnanın ben de kendimi bir yerlere atma ihtiyacı hissediyorum. Ancak, sizin de vurguladığınız gibi, kaçmak yok, mücadele etmek var. Kaçarak hiçbir sorunu halledemeyiz. Tüm dünya, özellikle ülkemiz büyük bir sınavdan geçiyor. Batılı emperyalist ülkelerin, ülkemizi bitirmek ve bizleri yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Şu anda kendimizden başka dostumuz yok. Eğer bizler, birbirimize destek olup, yaralarımızı sarmaya çalışmazsak, kimse bize ne destek olur, ne de yaralarımızı sararlar. Ortada, ortalık yerde bir başımıza kalırız.
Gün, birbirimize destek olmak, birlik olmak günüdür. Selam ve saygılarımla.
Selam uzun zamandır buralarda yoktum şimdi yeni bir blogla geri döndüm sizi takipteyim. Rica etsem sizde bloguma bi göz atıp takip eder misiniz ? :)
YanıtlaSil