Anton Çehov'un şöyle bir öyküsünü okudum geçen gün ve çok sevdim. Kızıma da anlattım hemen. Bazen küçücük kıssalar ne çok anlatır bize değil mi. Neyse size de anlatayım;
“Dağın birinde bir bilge kişi yaşarmış. Herkes tarafından sayılır sevilirmiş. Gençlerden biri, bilgenin bilgeliğini kabul etmeyip maskesini düşürmek istemiş ve bir plan kurmuş. Küçük bir kuşu avucunun arasına yerleştirmiş. ve bilgeye sormuş; ‘Söyle bilge, avuçlarımın arasındaki kuş ölü mü, diri mi?’ Bilge şöyle bakmış ve demiş ki, ‘Evlat! Ölü desem avuçlarını açıp kuşu uçuracaksın, diri desem sıkıp öldüreceksin. Ellerinde hayatı ve ölümü birlikte tutuyorsun, gel bu kararı bana verdirme, kendin ver!”
Her şey elimizde, biz yön veriyoruz olacaklara. Çoğu zaman bizim dışımızda dönen hayatın olumsuzluklarına canımız sıkılsa da, umutsuzluk her yönümüzü de sarsa da kendi gücümüze inanmalıyız. Yaşama olumlu katkıda bulunmalıyız.
Bugün bir cumaya daha ulaştık. Şükürler olsun diyorum tüm kötü durumlara rağmen içimizde ki kıpırtıyı kaybettiğimiz için.
Geçen cumartesi pazar günleri resmen bahara adım attık. Bir an da dereceler yirmili sayıları gösterdi. Cumartesi gününde şehrin büyük alışveriş merkezine gittik mecburen. Kızımın baskıları sonucu kendimizi tüm günümüzü geçireceğimiz aşırı kalabalığın içinde bulduk. Off yaşlanmışız valla, bir iki saat mağaza mağaza gezince çok yorulduk. Kızıma para verip bundan sonrasında bizi bir kafe de bırakıp kendi başına gezmesini istedik. Artık bize göre değil bu curcuna dedik eşimle birbirimize. O kalabalık, çoluk çocuk aileler, bağrış çağrış Allahım nasıl bir eziyet şehir içi durumları..
Pazar günümüzü bahçemizin bahar temizliğine ayırdık. Kendimiz yaparız dedik ama yalnızca ön tarafı iki kişi tüm gün bitiremedik. O kadar zor ki bahçe bakımı anlatamam. İki ağaç altını çapaladım ellerim su topladı. Yine de çok güzel saatlerdi bizim için. Bahçenin her yanını salyangozlar sarmış bu sene de. En çok sardunya yapraklarını yemeyi seviyorlar. Ne yapayım kurtuluşum yok bunlardan..
Hafta içi harika bir gökyüzü eşliğinde okula gidiyorum. Bir tarafımda büyük bir sevinç oluyor doğanın gücü sirayet ediyor ruh halime. Diğer yandan gözümün önüne haberlerde seyrettiğim çoluk çocuk geliyor sınır kapılarında. Üç erkek çocuğu Meriç nehrinde çıplak yıkanmaya girmişler bu soğukta, başları sabunlu fotoğraflanmışlar. Gökyüzüne baksam da önüme çıkıyor bu görüntü. Çok üzülüyorum çok. Bir de konforlu alanlarında başka zamanlarda iyilik, sevgi, barış, hayvan sevgisi! edebiyatı yapanların gündelik konuşmalarında bu insanlara yönelik aşırı öfkelerini görünce daha bir utanıyorum insanlığımdan. Gökyüzüne bakmak bile gelmiyor içimden..
Ne varsa doğada var. İnsanlardan uzak, siyasi düşüncelerden uzak, yapmacık iyiliklerden uzak, kafamda ki seslerden biraz uzak..Köyde yürümek iyi geldi bu hafta boyunca. İlkbahar başladı işte belki bir umut...
“Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için diriler birbirini yiyor” diyor İmam Gazalî Hazretleri. Nasıl anlamsız geliyor bir çok şey bana inanmazsınız. Çoğu zaman insanlardan kopma noktasına geliyorum ama sonra içinde bulunduğum zorunluluklar beni engelliyor. Yüce Yaradan her daim mücadelede olmamızı istemiş diyorum iyilik,sevgi, doğru olan için.
''Doğru kendimize esir ettiğimiz, teslim alıp servetimize kattığımız bir şey değil; doğru tutunduğumuz, sığındığımız, gözden kaçırmamamız, sürekli gözetmemiz gereken bir şey... Doğruluğumuz, doğru ile irtibatımızı koruyabildiğimiz ölçüde ayakta kalabilen bir şey... Doğruluk, her gün, her an girdiğimiz bir imtihanın en zor sorusu... Hiç kimse, bir kere doğruyla temas etti diye ömür boyu doğruluk hakkı kazanmıyor. Yine hiç kimse doğruluğu çağrıştıran kelimeleri çok kullandığı için doğruluğun tapusunu elde etmiyor. Sürekli doğru tarafta olduğu vehmiyle yaşamak vehimlerin en tehlikelisi... Ve aslında kazanılmış tek bir kayda değer muharebesi olmayanların, atlarını en tekinsiz yollara en gözü kapalı, en tedbirsiz bir halde sürerken, doğruların bütün zaferlerini bir şekilde terkilerinde taşıyor olduklarını zannetmeleri, kibrin en aldatıcı, en sinsi, farkına en zor varılan senaryosu...''
diyor bir yazısında Gökhan Özcan.
“Bir toplum, yaşlı adamların gölgesinde asla oturamayacaklarını bildikleri ağaçları dikmeye başladıklarında gelişir” diye bir Yunan atasözü varmış ne kadar güzel değil mi..
Çocuklarla olmanın huzuru. Beraber kek çırptık ve mutlu olduk :)
Bugün uzun bir ara veriyoruz okullara. Sınıfları topluyoruz, hafta içi ilaçlanacak, temizlenecek. Tüm yıkanacak eşyalarımızı velilerimize vereceğim birazdan. Çocuklar evlerde daha korunaklı olacak, daha iyi beslenecek diye düşünüyorum. Umarım tüm dünya da bu salgını fazla kayıplara ulaşmadan atlatırız.
Herkese mutlu, hayırlı ve sağlıklı cumalar !
Ne güzel alıntılar Buket hanım çok doğru, İnsan ne bahara ne de önüne çıkan güzel birşeylere tam kalbiyle sevinebiliyor, ne varsa şehirden uzakta ve doğada var, o huzur ve sakinlik, evet kötü kareler aklımızdan çıkmasa da en azından içinde olunan yer etkisini bir nebze olsun azaltıyor, iyi günlere dair inancımızı güçlendiriyor. Avmler gerçekten tam bir vakit kaybı ve işkence alanı, karmaşa ve kaosun tam adresi. Bende işim düşmedikçe uzak kalmaya çalışıyorum hele ki haftasonumu orada geçirmek büyük kayıp geliyor. Sizin fikir güzelmiş dolaşmak yerine kahve keyfi yapmak daha keyifli :) Güzel bi tatil ve sağlıklı günler dilerim... :)
YanıtlaSilKusura bakmayın bloguma bugün bakabildim ve cevap veriyorum. okullara bir
Silanda ara verilnce işler yoğunlaştı eve bugünden itibaren kapandık, ergen
çocuğumla savaştayım, sanki normal tatile girdik. her gün gezmek istiyor,
neyse ki bugün sözümü dinledi. sonra ki günler ne olur bilmiyorum:)
iyi ki ziyaret etmişim sayfanızı duygularıma düşüncelerime tercüman olmuşsunuz yazdıklarınızla nasıl bu aralar herşeyi geride bırakıp bir köy yerine kaçasım var anlatamam..ama her daim mücadeleye devam devam...hayırlı huzurlu bir haftasonu dilerim size ve ailenize
YanıtlaSilçok teşekkür ederim, Allah herkese sağlık ve huzur
Silversin..
Umarım Pelin.. İçim bahar bahar doldu. Biz de önümüzdeki 5 hafta ev hapsindeyiz (Almanya'da durum biraz ağır) ve neyse ki bir bahçemiz var, tam da zamanı biraz ekmeyi dikmeyi çocukları ev sınırları içinde ama bahçede koşturmayı umuyorum. Okullar ve işyerleri kapanınca birden annelik yerini öğretmenliğe de bıraktı tabii - o da ayrı zor :) Hepimize sağlıklı haftalar ve güç diliyorum!
YanıtlaSilAynı şekilde bizde şimdilik 2 hafta ev içindeyiz. Daha kötü
Silgünler görmeyiz umarım.
sizi okumak aklıma ve ruhuma çok iyi geliyor. insan değişik bir canlı. kalıplarla düşünmek karar vermek çok pratik sanırım. o nedenle hayvan sever olmak kolayken insana merhamet duyabilmek için şu ya da bu olmak durumunda sanırım. gerçek katiller mazlumu öne sürüp kendini saklıyor gibi. sevgiler
YanıtlaSilBirbirimize iyi gelebilmek ne kadar güzel. Çok teşekkür
Silederim güzel yorumnuza..
Fotoğrafların güzelligi mi desem yazınızın harika detayları mi 😊 kaleminize sağlık... Doğa en vefakar ve öğretici keşke biraz daha ona dönebilsek...
YanıtlaSil