28 Şubat 2017 Salı

Bernhard'ın Beşlemesi

                           Duydum ki Thomas Bernhard özyaşamını beşleme ile yazıya dökmüş. Hemen internetten siparişimi verdim, beş kitaptan dördünü aldım. İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman edebiyatının en önemli isimlerinden biri Bernhard. Daha önce de bazı kitapları hakkında yazmıştım. Aykırı, kendisiyle ve dünyayla kavgalı, melankolik bir yazar. Ee tüm bu özellikler tam benlik ve ilk kitabından beri zevkle okuduğum yazar. Evet ben  sıkı bir Thomas Bernhard okuruyum.
                            Ona ait ne bulursam okuyorum, bu beş kitapta kendi ağzından kendini anlatıyor. Bu da oldukça ilgi çekici. Soğuk ilk okuduğum kitabı bu beşleme de. Diğerlerini de okudukça yazmaya çalışacağım. Bu kitapta 18 yaşında ki  hastalıklarla savaştığı dönemi yazmış yazar. Grafenhof denilen sanatoryuma yatıyor ve burada aylarca süren verem hastalığıyla yaşıyor. Bu esnada her zaman ki gibi etrafını gözlemliyor, kendisini, ailesini, geçmişini sorguluyor. Niye hastalandım, niye ölen bu insanlarla beraberim diye isyan etmeyip durumu her haliyle kabullenip şunları söylüyor:
Doğanın ilerleyişine karşı koymaya çabalamanın bir anlamı yoktu, burada hüküm süren gri renge dayanabilmek için onu olduğu gibi benimsemeliydim.”


                    “Ömür boyu, intihar edenlere büyük bir hayranlık duydum. Onların hepsini benden çok daha ileride gördüm. Ne kadar korkunç, değersiz, cansız, ucuz ve aşağılık olursa olsun hayatına sıkıca tutunan beş para etmezin biriydim ben.”
                    Hastalığının  umutsuz dönemlerinde söylüyor bunu, neden böylesine karamsar olduğunu sorgulayıp yıllar önce evini ateşe verip bir trene atlayıp giden babasını çözmeye çalışıyor. Yıllar sonra 18 yaşında akciğer hastaları ile dolu umutsuz bir koğuşta kalırken kendini onlar gibi  hastaneye de ait görmüyor. Evde bırakıp gittiği kanserin son aşamalarını yaşayan annesine karşı sonsuz merhamet ve vicdan azabı duyuyorken bile babası hiç aklından çıkmıyor.Koyu bir Nazi ve Katoliklik karşıtı olan yazar, tecrübelerinden yola çıkarak dünyayı ‘mide bulandırıcı bir yer’ ya da ‘lağım çukuru’ olarak nitelendiriyor. 
                   Hastane de ki rutin işleyen işlerin çıplaklığını, hastaların nasıl insanlıktan çıktığını içinde oluşan öfkeyle dışa vuruyor. Kitaplarında ki uslübunun ve yazı dilinin neden böyle acımasız oluşunu anlıyorum her satırda. 18 yaşında böylesine kuvvetli gözlem gücünün olması başka şekilde yazmasına zaten olanak vermezdi diye düşünüyorum. Dünyaya karşı tutumlarımızın benzerliği belki benim onu bu kadar çok sevmeme neden. Hastalığı belki de yakında gelecek olan ölümü her haliyle kabul etmesine rağmen yaşama isteği daha fazla ağır basıyor.
Kendine göre bir çıkar yolu buluyor bu ölümcül yerden kurtulmaya dair. Ama artık tüm hayatı boyunca onunla olacak karamsarlık, sert bir dil, eleştirel bakış açısı hep onunla olup böylesine harika kitaplar yazdırıyor.
                     Diğer kiaplarında yaşamında önemli rol oynayan büyükbabasını , çocukluk yıllarını, hastalık ve yoksullukla geçen seneleri, devamlı suçladığı okul hayatını, hiç sevmediği derslerdeki başarısızlığını anlatıp duruyor devamlı. Tabi yine hiç nefes almadan, hiç paragraf yapmadan, uzun solukta..
                 Bu beşleme özyaşam öyküsüne bayıldım, sevdiğim bir yazarın hayatının ilk yıllarını ağzından okumak benim için çok kıymetliydi. Tüm Bernhard severlere önerimdir..

7 yorum:

  1. farklı bır hıkayeye benzıyor okumak gerek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüm kitaplar zaten incecik, birinden başlayın derim..

      Sil
  2. Bir yazarı böylesi benimsemek de hoş bir şey. Ben de Hesse için yakın şeyler hissediyorum:) henüz her kitabını okumamişsam da. T. Bernhard da sizden bana salık verilmiş olsun. Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. H.Hesse tüm kitaplarını büyük bir zevkle ve ilgiyle okumuştum
      yıllar önce. Narzis ve Goldmund başucu kitabım. Herkese öneriyorum
      bu kitabı. Ama şimdi Bernhard ve Enis Batur benim yazarlarım..

      Sil
  3. Şimdi Thomas Bernhard okumak için nereden başlamak gerekiyor? O kadar severek bahsediyorsun ki okumam gerektiğini düşünüyorum. Kitap almaktan başka bir şey yapmıyorum zaten :) Bu ay sadece üç kitap okuyabildim. Eh, bu hızla gidersem aldığım kitapları okumak için 50-60 yıla ihtiyaç var. Tabii bu arada yeni kitap almamam gerek :)
    Durumum çok fena ama hayat çok güzel.
    Öperim seni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özleem hala okumadın mı sen? Bilmiyorum severmisin. Okuması, takip etmesi
      zor bir yazar. Ama kurgu, anlatım, içinde bulunduğu ruhu ne diyeyim
      ben çok seviyorum. Ben de biraz bütçeye destek olsun diye 2 aydır
      kitap almadım, devamlı kitapları kütüphaneden aldım. sonunda dayanamadım
      internetten 6-7 kitap sipariş ettim. kitap satan yerler
      olmayınca burada kitap almada kendimi kısıtlamak daha kolay tabi..

      Sil
  4. ufak bi ekleme..Thomas Bernhard Avusturyalı bir yazar..blogunuzu çok sevdim..her fırsatta her postunuzu okumaya çalışacağım..sevgiler :)

    YanıtlaSil

Cuma GİDİYOR !

             Sıcağı sıcağına gezi fotoğraflarım geldi!             Eve yeni geldik. Ara tatil neredeyse bitiyor ve şöyle iki gün okul öncesi...