16 Şubat 2017 Perşembe

Kayseri Gezimiz


Kış tatilimizin son durağı Kayseri oldu ve burada 3 gün kaldık. Kayseri oldukça büyük bir şehir ve gezecek çok yer var. Gittiğimiz sabah kar yağdı ve kar manzaralı bir Kayseri ile karşılaştık. Şehir içinde büyük parklar var. Kışın gerçek tadı burada çıkıyor. Harika bir gün geçirdik. Soğukta nasıl geziyorsun diye çok soruyorlar ama aslında soğuk  fazla gezmemizi etkilemiyor. Üşüdükçe kafelerde mola verdik, camiler sıcacıktı girip bu tarihi yerlere hayran kaldık.



                       Şehirde kümbetler görmeye değer. Kayseri ve civarında 40 kadar kümbet bulunuyor. Kayseri Talas Caddesi’nde bulunan Alaca Kümbet’in kitabesinden Emir Cemaleddin bin Muhammed adına 1280 yılında yaptırıldığı öğrenilmiş. Ancak  bu kitabenin bir bölümü tahrip olmuş.



                                       Gidilmesi gereken  yerlerden biri de Milli Mücadele Müzesi..
1922’de Kayseri Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atanan ve 2 yıl görev yapan şair Faruk Nafız Bey, savaşta şehit düşen öğrencilerin anısına "Kayseri Lisesi Marşı"’nı yazdı. Okulda, ileride tanınmış bir şair olacak Behçet Kemal’in öğretmeni oldu.
1923 yılında okulun adı "Sultani"'den "Lise"'ye dönüştürüldü. 14 Ekim 1924'te Mustafa Kemal Paşa, eşi Latife Hanım ile birlikte çıktığı yurt gezisinde Kayseri’yi ziyareti sırasında Kayseri Lisesi’ni de ziyaret etti. Okulun öğrencisi Behçet Kemal’in yaptığı konuşma ile açılan törende Mustafa Kemal’i çok duygulandıran bir müsamere sergilendi. Mustafa Kemal Paşa, memnuniyetinin ifadesi olarak okula bir yağlıboya tablosunu hediye etti.
Okul, 1935-1936 ders yılında kız ortaokulu ile birleştirildi. 1959 yılında bünyesinde bir Akşam Lisesi açıldı; 1982’de Akşam Lisesi kapatıldı. 1994-1995 öğretim yılında bünyesinde “Yabancı Dil Ağırlıklı” bölüm açıldı. 2005-2006 yılında "Anadolu Lisesi haline geldi.


                              Gezerken mola verdiğimiz yerlerden biri de Radisson Blu otelinin alt tarafında bulunan bir kafe. Pastası ve kahvesi harikaydı çok beğendik.


Şehrin Arkeoloji müzesi gezmeden olmaz. Kayseri çevresinden toplanan pek çok eser Kayseri Lisesinin bir odasında koruma altına alınmıştır.
1928 yılında Milli Eğitim Bakanı Esat Bey, Kayseri’ye yaptığı bir ziyaret sırasında, bu eserleri görür ve Kayseri Valisi Fuat Bey’le bir müze kurulması konusunu görüşür. Vali Fuat Bey’in çalışmalarıyla, Hunat Hatun Medresesi’nin onarımı yapıldıktan sonra, 1 Mart 1930 tarihinde açılan müze 1937 tarihine kadar “Depo Müze” olarak faaliyette bulunur. 



                          Bir sonra ki durağımız  Seyyit Burhaneddin  Türbesi oldu. Ömrünün son yıllarını Kayseri'de geçiren Mevlana Celaleddin Rumi'nin hocası Seyyid Burhaneddin hazretlerinin türbesi çok etkileyici. 
9 yıl boyunca Konya’da Mevlana’nın hocalığını yapmış ve Konya’ya geçmeden önce 2 ay Kayseri’de kalmıştır. 
               Seyyid Burhaneddin Mevlana’nın eğitiminden sonra Kayseri’ye dönmüş ve ölümüne kadar 9 yıl burada yaşamıştır. Ölümüne yakın Kayseri Moğollar tarafından işgal edilip, yağmalanmıştır. Kayseri'nin Moğol ordusu tarafından işgal ve talanı esnasında Mevlana'nın hocası Seyyid Burhaneddin, tüm olayların tanığı olmuştur.



                                       Yine bu türbenin yakınlarından kalkan minibüslerle Erciyes Dağına çıktık. O gün oldukça tipi varmış , yollar karla kapanmış ama minibüsle kolaylıkla çıktık. Kayak yapmasanız da karlı dağda gezmek güzeldi.


                           Karda dolaşıyorsunuz ama kısa süre de donmaya başlıyorsunuz. Biz de  Magna Pilot otelin kafesine girip kahvemizi içtik.


Gece de şehir  güzel, her yer ışıl ışıl. 
20. yüzyıl başında Sultan II. Abdülhamit zamanında tüm büyük şehirlerde birer saat kulesi ve muvakkithane yapılması için ferman yayınlanmış. Kayseri Saat Kulesi de bu fermanın sonucu olarak 1906 yılında inşa edilmiş.



                              Kayseri'ye çok yakın olan Talas mutlaka gezilmeli.Kayseri il merkezine çok yakın, içinde villalar ve bağ evlerinin bulunduğu şirin bir yer. Bu nedenle, yazın buranın nüfusu hızla çoğalır, kışın ise azalır. Bunun yanında, Erciyes Üniversitesine yakın olması da, bu yörede, yaklaşık 15 bin civarında öğrencinin hareketliliği görülmektedir.



                             Yukarı mahalle de eski evler görülmeye değer. Burada bir zamanlar yaşayan Ermeni ve Rumların evleri birbirinden güzel.



Yaman Dede Camii: 1886’da inşa edilen kilise 1925’te camiye çevrilmiş. Bugün kaybolmuş olan kitabesinin Karamanlıca olarak yazıldığı bilinmekte. Talas’ın en güzel yapılarından biri olan bu caminin adının ilginç bir hikayesi var.  1877’de Talas’ta doğan Kayseri Rumlarından “Dyamandi”, çocuk yaşlarından itibaren İslamiyete ilgi duyar. Eğitim için gittiği İstanbul’da bu ilgisi artar, gönlünce Müslüman olur. Bunu uzun yıllar gizledikten sonra açıklar. Adını da “Yaman Dede” olarak değiştirir. 1962’de vefat eder. Kiliseden camiye çevrilen ibadethaneye de Talaslı olması nedeniyle onun adı verilir.


Talas'ta methini duyduğumuz Yeşil Künefe de künefe yedik. Yanında bir de soğuk süt verdiler. İlk başta nasıl olur dedik ama gerçekten tadını tamamlıyormuş. 


Yemek için  Talas'ta bulunan Bereket Develi Cıvıklısı'na gittik.


Kayseri içinde bulunan Elmacıoğlu  mantı, yağlama, pide çeşitleri muhteşemdi.




3 yorum:

  1. Çocukluğumun üç senesinin geçtiği, yakın zaman gidişlerimde biraz soğuk gelen ama kesinlikle tanınması gereken bir kent diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  2. 87-94 yılları arasında oradaydım... hatta eşimle ikimizin memleketi olmasa da düğünümüz orada oldu... kızım orada doğdu... çok güzel anılarım var... hep özlemle yad ediyoruz da yeniden gidip görmek kısmet olmadı bir türlü... çok değiştiğini duyuyorum... görmek, anıları tazelemek çok istiyorum...

    YanıtlaSil
  3. Anneannemin annesi Kayserili...
    İnstagramdan takip ediyordum ama blogu sanırım okumamıştım. Çok güzelmiş.

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...