Evinizde kitapların olması, çantanızda kitap taşımanız , özellikle mutsuz zamanlarınızda elinize bir tanesini alıp okumanız , sizi mutlu edecek bir öteki dünyaya geçmek demektir. Zevkle okunan bir kitabın varlığı benim için zorunluluk halinde oturulan kalabalık içinde, anlamsız gelen kahkahalar arasında, sıkıcı insanlar içinde bana güç veren teselli kaynağı oldu hep. Okumayı bir zorunluluk değil de kendi seçtiğim bir mutluluk kaynağı olarak gördüm daima. Orhan Pamuk'un şöyle bir söylemi vardır, çok hak verdiğim :
Kelimeler ve edebiyat , karıncalar ya da su gibidir. Çatlaklara , deliklere, görünmez aralıklara herşeyden önce ve en iyi şekilde kelimeler girer. Hayat hakkında , dünya hakkında asıl merak ettiğimiz şey de, önce bu görünmez çatlaklarda belirir ve onu herşeyden önce iyi edebiyat görür. Yeni ve iyi edebiyatın , hayat hakkında hiç söylenmemiş parlak bir söz gibi , vazgeçilmez bir haber niteliği vardır ve bugün kitap okumaya beni en çok bağlayan şey bu ..''
Büyük romanlar gibi , hayatın anlamı da mutlulukla sıkı sıkıya ilişkilidir. Romanlarda olduğu gibi, hayatta da mutluluğa doğru bir istek, bir koşturmaca vardır. Hayatı anlamdırma çabası , kendini tanıma arzusu vardır. Elime yıllar sonra tekrardan aldığım kitapta Dostoyevski'nin İnsancıklar 'dır. Dostoyevski'nin ilk romanı olan İnsancıklar'a , ilk yazıldığında büyük tepkiler gösterilmiş. Dosteyevski kitabı 24 yaşında yazmış..Dosteyevski kitabı yazınca arkadaşı edebiyatçı Grigoroviç'e veriyor. Grigoroviç'te kitabı beğenince başka bir yazara veriyor. Bu iki yazar , Dostoyevskinin kahramanları olan orta yaşlı katip ile uzak akrabası genç kadının yalnızlıklarla dolu hikayesinden öylesine etkilendiler ki,gece yarısı Dostoyevski'nin evine gittiler. Dosteyevski daha sonra hatıralarında bu olayı oldukça heyecanlı bulduğunu anlatır..
Gelelim seyrettiğim filmlere.. Bu hafta kendime Bunuel filmleri haftası yaptım. Aldığım Bunuel filmlerimden ilk olarak "Tristana'' yı seyrettim.. "Tristana" Buñuel'in bütünüyle İspanya'da çektiğ i iki filmden biri. Olayların geçtiği toledo ise Buñuel 'in gençliği boyunca her hafta mutlaka bir kere bu şehre gidip vakit geçirdiği şehir olmuş.Tabi yakın arkadaşları Dali ve Lorca ile..
Tristana, Catherine Denueve - Fernando Rey ikilisinin bir araya gelişiyle oluşan doğal gerilimden beslenen bir Bunuel filmi. Luis Bunuel’in burjuva yaşantısını mizahi ve yıkıcı şekilde ele aldığı filmlerinde görülen müdahaleci tarzıyla çekmediği filmlerinden biri sayılabilir. Benito Peréz Galdós'un yazdığı bu romanı, başkahramanı Don Lope’den etkilenmesi üzerine filme çekmek isteyen Bunuel tüm yaşantısı boyunca duyarlılık gösterdiği birçok şeyi bu filme eklemeye çalışmış.
Seyrettiğim ikinci film Altın Çağ ( L'age D'or ).. Film, 1930'da Paris'te "Stüdyo 28" adlı sinema salonunda ilk gösterimi yapıldığında, sağcı örgütlerin saldırısına uğradı. Perdeye atılan bir bomba gösterimi yarıda kesti. Bu olay sonucunda filmin Fransa'da gösterimi hükümetçe yasaklandı. Fransa'dan sonra tüm ülkelerde de bu yasak uygulandı ve bu yasak tüm dünyada elli yıl sürdü. Bunuel bu filmde, toplum düzeninin hemen hemen her yönünü; gelenekleri, dini, kiliseyi, uygarlığı, kısaca burjuvazinin kutsal saydığı tüm öğeleri yerle bir etmişti..
Bu filmde Buñuel’in toplumsal saldırganlık isteği güçlü bir biçimde görülür. Film her türlü geleneği reddetmesi bakımından bir manifesto sayılabilir. İnsanın toplumsal ve ussal bilinçliğindeki esaretinden kurtaran, özgürleştiren aşkı amour fou’yu anlatan film gerçeküstücü sinemanın en doruktaki başarısıdır.
Seyrettiğim diğer Bunuel filmleri , bir daha ki postum da :))
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
sevgili buket ne güzel bir kitap ve harika bunuel filmleri!
YanıtlaSil"insancıklar"ı çok severim anacığım:) bendeki iletişim'den ergin altay çevirisi.
orada, makar alekseyeviç'in odasını bir tarifi var ya buket. daha doğrusu anlattığı şeyin sonunda, bir mutfağın tahta bölmeyle ayrılmış bir köşesinde kaldığını anlarız. çok tatlıdır bu. hatta anlatırken şey der; (hatırladığım kadarıyla) "benim köşem burası işte. aklınıza kötü bir şey gelmesin anacığım." bi yandan da okuyanı teselli eder gibi:). dostoyevski, yazarken, hiç trajedi bulaştırmaz duruma...
biz de eski angelopoulos filmlerine devam ediyoruz. pek bilinmeyen veya unutulmuş. ustanın, daha çok, siyasi filmlerim dediği filmleri bunlar. bu gecekinin adı; "hunters".
sevgiler buket. iyi okumalar ve izlemeler.
Hemen gidip kitapligimdan bir kitap alip okuyasim geldi, ne guzel anlatmissin kitabin insana verdigi mutlulugu...
YanıtlaSilBoş yere bir araya gelen kalabalıklar ya da sebepsiz atılan kahakahalar yerine kitapları seçmek harika:))
YanıtlaSilÇantada kitap taşımak dostunu çantada taşımak gibidir bence. Çantada kitap varsa, kafede, parkta, plajda yalnız olmak keyfe dönüşür.
YanıtlaSilBuket, bana alıpda unuttuğum fimi hatırlattın ve aklıma soktun. Altın Çağ filmini alalı 1 sene oldu fırsat olmadı henüz ama yazından sonra tekrar heveslendim izlemey. Diğer Bunuel filmleri postunu merakla bekliycem:)
YanıtlaSilİnsancıklar kitabı ilk gençliğe geçişimde babam sayesinde okuduğum bir kitap. Evet diğer Dostoyevsi kitapları içinde itiraf etmeliyim ki daha çok beğendiklerim de var ama. Beni bu kitabın en çok ismini beğenmişimdir:))
YanıtlaSilBuket, sana özendiğimi daha önce de söylemiştim değil mi:)
YanıtlaSilHarika filmler izliyorsun. Tristana'yı tekrar izlemek istedim şimdi. Bu kez Toledo'da geçtiğinini farkında olarak. Granada'da yaşarken Toledo'ya gitmiştim bir kaç kez ve bir ortaçağ kentiyle karşılaşınca büyülenmiştim. Bunu filmde de görmek istedim.
Altın Çağ ise akrepleriyle yer etmiş bende.
Bunuel haftası yapıyorsun demek:)
Aglea, angelopoulos filmlerine de bir ara başlamak istiyorum . ne yazık ki yalnızca iki tanesini seyrettim şimdiye kadar ve çok beğenmiştim.Sonsuzluk ve Bir Gün
YanıtlaSilile ağlayan çayır izlediklerim. ne güzel sen fazla bilinmeyenleri bile bulmuşun.
İpek, kitap okumayı çok sevdiğimden anlattıklarımla sevgimi fazla anlatamamış gibi geliyor bana. seven sizlerle bunları konuşmak, paylaşmak bile çok hoş..
YanıtlaSilkitap eylemcisi, seninde paylaştığın kitapları zevkle takip ediyorum..
YanıtlaSilCeren, en çok tatilde balkonumda ya da plajda kitap okumaya bayılırım. keyif yapmanın son noktasıdır, yavaş yavaş uyku getirir,biraz uyur biraz okursun. off yazı özledim :)
YanıtlaSilSinemcm, Bunuel sürrealisttir. altın çağda bir çok simge kullanmış.seyrettikten sonra film hakkında yazılanları okumakta da fayda var..
YanıtlaSilmultipurpose, bende lise yıllarımda okumuştum.ama geçen gün tekrar elime aldım onca kitap arasından. dediğin gibi ismi çekti beni de..
YanıtlaSilAlkım, Granada da yaşadın demek. blogunda anlattın mı hiç. çok merak ediyorum ben de oraları. gerçi martta okul projesiyle ispanya da bir yere gideceğiz ama neresi şimdi tam bilmiyorum. bakalım bizi nerelere götürecekler?
YanıtlaSilGeçen yıl altı ay kalmıştım Buket. Ondan önce de yolum düşmüştü. Bana çok büyüleyici geliyor oralar (Endülüs). Umarım uğrarsınız gezinizde. Neyse, öncesinde haberleşelim mutlaka.
YanıtlaSil**5-6 yazı yazmıştım orada iken. Yazılara şuradan ulaşabilirsin:
http://nezlelikarga.blogspot.com/search/label/Granada
Buketcim bu mutluluğun tarifini hangimiz yapmak istesek hep bir şeyler eksikmiş gibi geliyor galiba ben de kimseye anlatamadığımı düşünüyorum. Yine keyifle okuduğum bir post olmuş.Eline sağlık.
YanıtlaSil'' Bunuel filmleri haftası '' off kulağa ne hoş geliyor..hiç bitmemesini dileyeceğim bir hafta olurdu :))
YanıtlaSildostoyevksi,bunuel tam benlik olmuş bu yazı :)) ben de şu an dostoyevski okuyorum.yeraltından notlar,okumadıysan tavsiye ederim :)
merakla bekliyorum ben diğer postu :)
poliganum, dostoyevskinin bir çok kitabını lisedeyken okumuştum. bizim buradaki kitap fuarını bekliyorum.çünkü tüm dostoyevski kitaplarını alıp yeniden okumayı düşünüyorum.
YanıtlaSil