19 Şubat 2012 Pazar

KİTAPLAR

                                Okumaya  başladığım  Orhan Pamuk  kitabı   Manzaradan  Parçalar  'daki  bir  bölüm  beni düşündürdü. O.Pamuk  kitaplar,  biriktirilen  kitaplar   hakkında  şöyle  diyor :
                               
                                 ''  Kütüphanem  benim için bir  gurur sebebi  değil, iç sıkıntısı ve  hınç kaynağıdır. Elbette gördükleri  eğitim ile  gururlanan kişilerin yaptığı gibi  ,  bu kitapları  görmenin , elden   geçirmenin  ,  bir kısmını  okumanın  verdiği  memnuniyete  ben de  kapılırım  ben de .  Gençliğimde  ,  ileri de  yazar  olunca kitaplarımın önünde  poz  vereceğimi  düşlerdim.  Şimdiyse  bütün bu  kitaplara  ömür  ve para  yatırmış  olmanın,  kitapçılardan onları  hamal gibi  taşımış , onları saklamış  olmanın  verdiği sıkıntı ;  en önemlisi  onlara bağımlı olmanın verdiği  eziklik  beni mutsuz  ediyor.'' 


                                                   



                              Kitap almaktan,  kitaplığına  koymaktan ve  biriktirmekten  hoşlanan biri olarak  anlamaya çalıştım.  Kitaplarımı  gurur sebebi olarak görmüyorum gerçi.  Ama  biriktirmek ve sergilemek  en büyük zevkim.  Niye bu kadar  seviyorum  bilmiyorum. Küçük yaşlardan beri okumayı sevmem, sevdiğin birşeyi hep yanında bulundurmak istemen galiba.  Kitapsız evler  bana hep soğuk gelmiştir. Hele  sıra  sıra  ,  raflarda  yanyana duran  kitaplar doluysa bir evde , görmeyin keyfimi.  Saatlerce  bu oda da oturmak isterim.  Kimi  saksılarını görmek ister,  kimisi  dantellerini, yastıklarını.  Ne var bunda  bende kitaplarımı görmekten  muutluyum..  O.Pamuk   hayatta  sınırlı  sayıda  kitaba aşık oluruz  diyor.

                             ''  En iyi  kişise  kütüphane de ,  birbirini  kıskanan  bu sınırlı sayıda  gerçek  kitaplardan  oluşmalıdır.  Flaubert  haklı olarak  insanın on kitabı  çok dikkatle  okursa   büyük  alim olacağını  söyler. Genellikle  insanlar  o kadarını  bile  yapamadıkları  için  kitap  toplar,  kütüphaneleri  ile  övünürler .'' 

                       Eh  ne diyeyim ,  övündüğüm birşey  yok.  Ama  kitap okunmayan , kitap alınmayan bir  toplumda kitaplarım olduğu için  ince ince  gurur  duymuyorum değil.  Ama Flaubert 'in  dediği  10  kitabı  okuyup  hazmedecek  kadar  da   gelişmiş  olduğumu  sanmıyorum. Bu seviyeye  gelmek  için  çoookk  kitap okumam  lazım..
                       Kitap okumak  kadar  film seyretmeyi de  seviyorum.  Dün seyrettiğim  iki filmden  bahsetmek istiyorum.  Vilgot   Sjöman  adını  hiç  duymuşmuydunuz.. I'm Curious (Blue)   filmini   seyrettim ilk olarak.
Vilgot Sjöman ‘ın yazıp yönettiği ve Lena Nyman’ın başrolünü oynadığı “Jag är Nyfiken- Gul ” ,”Jag är Nyfiken- Bl唑 adlı filmler, İsveç bayrağındaki sarı ve maviyi çağrıştıran protesto filmleri. Filmde   her şey Lena isimli  isveç orta sınıftan çıkma,  şehirli,   üniversite öğrencisi,  aktivist  ve  politik duyarlığa sahip genç kız etrafında dönüyor..  60lar denilince aklınıza gelen hemen her şey sıkıştırılıp Lena'da kristalize olmuştur ki cinsellik de buna dahil.


                                             Vilgot Sjöman's "I Am Curious (Yellow)," (1967)


Alıştığımız ve bildiğimiz sinema anlayışının tamamen dışında bir sanat filmi...  Deneyselliğin ve farklılığın süreklilik kazanıp bir tür reflekse dönüştüğü o yıllarda bile sinema dilini kırışındaki şiddet ve yerine bir şey koymamasındaki cüret ile sinema tarihindeki yerini almıştır..

Filmde yer alan çıplak sahneler o zamanlar çok eleştirilmişti. Cinsel özgürlüklerin de geniş çapta işlendiği film dizisinde Lena Nyman saflığı ve güzelliğiyle beni büyüledi.










17 yorum:

  1. Filmi not ettim :)
    Orhan Pamuk'un bahsettiği eşyalara bağımlılık, bence kitaplar için geçerli değil. Ben de isterdim kurtulabilmek ama elimde değil:)

    YanıtlaSil
  2. Aslında bunu, kitaplığımın çok kısıtlı bir hacmi olması nedeniyle yıllardır yapıyorum, ve bağışanmak üzere ayıklarken, işte bu birbirini kıskanan kitapları ayırıyorum. Henüz çok değiller, geçen ay bir parti daha gitti Anadolu'ya.. Ama denemeye değer. :) Kitapla, onların izleriyle kalın...

    YanıtlaSil
  3. Orhan Pamuk'un bu kitabını okumadım bu görüşünü de sayenizde öğrenmiş oldum.

    Bende kitap okumayı çok seven birisi olarak evimde en değer verdiğim yer kitaplığımdır.Ancak dışarıda yazılmış okunmayı bekleyen milyonlarca kitap varken bir insanın evindeki onlarca kitapla övünmesi pek samimi gelmiyor bana.Keza bu bütün yazarlar içinde geçerli.Ne kadar çok kitap okursak okuyalım her zaman yolun başında olacağız.

    Şuan küçükte olsa ben kitaplığımdan memnunum.Ne zaman canım sıkılsa kitaplığımın yanına gider rastgele bir kitap seçer rastgele bir öykü ya da sayfayı açar okurum.Sohbetine ihtiyaç duyduğum bir dost olur bana.

    YanıtlaSil
  4. Ben katılmıyorum Orhan Pamuğa. Kendi adıma evim kitaplarla dolsa taşsa zevkten dört köşe olurum, eğer bir konuda övünecekse bir insan bundan dolayı övünsün, ne kadar parası olduğuyla övünmesinden çok daha iyidir :)
    Aynen bir eve gittim mi ilk kitaplığı var mı acaba diye düşünürüm. Var ise hemen bakmak isterim :)

    YanıtlaSil
  5. ben de en çok kitaplarimi getiremedigime üzülüyorum Türkiye'den :( gider gitmez Orhan Pamuk'un bu kitabina el aticam :) aynen ben de kitap olan evleri seviyorum, hemen evin bu kismini karistirmak istiyorum:)
    Fransa'dan sevgiler,
    Betül
    Cinematic Ceremony

    YanıtlaSil
  6. bence koleksiyonundan parcalar okumalısın zaman içinde , bulundugun durumdan uzaklaşmak ve kafanı dinlemek için :)

    YanıtlaSil
  7. francesca, aynen dediğin gibi kurtulmayı düşüneceğim en son şey bunlar..

    YanıtlaSil
  8. selam SD! yaptığın öyle güzel birşey ki. ama yapabilirmiyim, ne yazıkki hayır. onlarsız mutsuz olurum. okumak isteyen herkese vermekle yetiniyorum..

    YanıtlaSil
  9. hoşgeldiniz Muharrem, kitap okumayı seven biri olarak dediklerini gayet iyi anlıyorum. kitaplıktan bir kitap alıp keyiflenmek gibisi yok..

    YanıtlaSil
  10. sycorox,canım, zaten seni kitap sevmez biri olarak düşünemiyorum bile. yaratıcılığını besleyen en büyük kaynak bence..

    YanıtlaSil
  11. merhaba Betül, bizden de buradan sana kucak dolusu sevgiler..

    YanıtlaSil
  12. sevgili rainbow , nerelerdesin???

    YanıtlaSil
  13. Orhan Pamuk vazgeçemediği bir bağımlılık olarak bakmış kitaplara mahkum görmüş kendini ben de ne zaman bir kitap alsam ve kitaplığıma koysam daha mutlu oluyorum ama bir yazar bir anlamda bağımlı olduğu için esiri gibi oluyor sanırım aynı zamanda kitapların ve edebiyat dünyasının. Aşka gelince, çok doğru demiş, Mrs. Dalloway'i ilk okuduğum andan beri aşık oldum o kitaba ne zaman bir sayfasını açıp okusam depreşiyor bu sevda :)

    YanıtlaSil
  14. Ben sadece taşınırken katılabilirim Orhan Pamuk'a:) Yoksa kütüphanemi özlerim ben, onunla vakit geçirmeyi severim.
    Benim içimi asıl kitapsız evler sıkar, karanlık ve basık bir yerde gibi hissederim kendimi.
    Ah satırlarca yazarım bununla ilgili. Borges'in sözü var ya "cenneti hep büyük bir kütüphane olarak hayal ediyorum," der.
    Bahsettiğin İsveç filmi çok ilginç görünüyor Buket. Nereden buldun filmi. İzlemeyi çok istedim. Bir ara art arda İskandinav filmleri izleyip duruyordum.
    Çok sevgiler.

    YanıtlaSil
  15. evet giz, aslında o.pamuk bağlılık açısından değerlendirdiği için mahkum görmüş kendini.

    YanıtlaSil
  16. alkım, filmi kadıköyde bir sürü film alırken almıştım. sonra araştırma yapınca bu bilgileri buldum ve paylaşmak istedim..

    YanıtlaSil
  17. Okuduğum her kitabı mutlaka birileri daha okusun diye insaanlara hediye ederim. Hediye ederkende hep şunu düşünürüm aslında insanlar kitaba para verip almalı.Yazara olan saygıdan . Ama sonra yine bir kişi daha okusun der veririm. Dekorasyon dergilerindeki kitaplıklara hastayım. Salonum beni yansıtmıyor kütüphanesi eksik der dururum. Ama dedimya kitapları hep hidiye ediyorum:)

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...