'' Kütüphanem benim için bir gurur sebebi değil, iç sıkıntısı ve hınç kaynağıdır. Elbette gördükleri eğitim ile gururlanan kişilerin yaptığı gibi , bu kitapları görmenin , elden geçirmenin , bir kısmını okumanın verdiği memnuniyete ben de kapılırım ben de . Gençliğimde , ileri de yazar olunca kitaplarımın önünde poz vereceğimi düşlerdim. Şimdiyse bütün bu kitaplara ömür ve para yatırmış olmanın, kitapçılardan onları hamal gibi taşımış , onları saklamış olmanın verdiği sıkıntı ; en önemlisi onlara bağımlı olmanın verdiği eziklik beni mutsuz ediyor.''
Kitap almaktan, kitaplığına koymaktan ve biriktirmekten hoşlanan biri olarak anlamaya çalıştım. Kitaplarımı gurur sebebi olarak görmüyorum gerçi. Ama biriktirmek ve sergilemek en büyük zevkim. Niye bu kadar seviyorum bilmiyorum. Küçük yaşlardan beri okumayı sevmem, sevdiğin birşeyi hep yanında bulundurmak istemen galiba. Kitapsız evler bana hep soğuk gelmiştir. Hele sıra sıra , raflarda yanyana duran kitaplar doluysa bir evde , görmeyin keyfimi. Saatlerce bu oda da oturmak isterim. Kimi saksılarını görmek ister, kimisi dantellerini, yastıklarını. Ne var bunda bende kitaplarımı görmekten muutluyum.. O.Pamuk hayatta sınırlı sayıda kitaba aşık oluruz diyor.
'' En iyi kişise kütüphane de , birbirini kıskanan bu sınırlı sayıda gerçek kitaplardan oluşmalıdır. Flaubert haklı olarak insanın on kitabı çok dikkatle okursa büyük alim olacağını söyler. Genellikle insanlar o kadarını bile yapamadıkları için kitap toplar, kütüphaneleri ile övünürler .''
Eh ne diyeyim , övündüğüm birşey yok. Ama kitap okunmayan , kitap alınmayan bir toplumda kitaplarım olduğu için ince ince gurur duymuyorum değil. Ama Flaubert 'in dediği 10 kitabı okuyup hazmedecek kadar da gelişmiş olduğumu sanmıyorum. Bu seviyeye gelmek için çoookk kitap okumam lazım..
Kitap okumak kadar film seyretmeyi de seviyorum. Dün seyrettiğim iki filmden bahsetmek istiyorum. Vilgot Sjöman adını hiç duymuşmuydunuz.. I'm Curious (Blue) filmini seyrettim ilk olarak.
Vilgot Sjöman ‘ın yazıp yönettiği ve Lena Nyman’ın başrolünü oynadığı “Jag är Nyfiken- Gul ” ,”Jag är Nyfiken- Bl唑 adlı filmler, İsveç bayrağındaki sarı ve maviyi çağrıştıran protesto filmleri. Filmde her şey Lena isimli isveç orta sınıftan çıkma, şehirli, üniversite öğrencisi, aktivist ve politik duyarlığa sahip genç kız etrafında dönüyor.. 60lar denilince aklınıza gelen hemen her şey sıkıştırılıp Lena'da kristalize olmuştur ki cinsellik de buna dahil.
Alıştığımız ve bildiğimiz sinema anlayışının tamamen dışında bir sanat filmi... Deneyselliğin ve farklılığın süreklilik kazanıp bir tür reflekse dönüştüğü o yıllarda bile sinema dilini kırışındaki şiddet ve yerine bir şey koymamasındaki cüret ile sinema tarihindeki yerini almıştır..
Filmde yer alan çıplak sahneler o zamanlar çok eleştirilmişti. Cinsel özgürlüklerin de geniş çapta işlendiği film dizisinde Lena Nyman saflığı ve güzelliğiyle beni büyüledi.
Alıştığımız ve bildiğimiz sinema anlayışının tamamen dışında bir sanat filmi... Deneyselliğin ve farklılığın süreklilik kazanıp bir tür reflekse dönüştüğü o yıllarda bile sinema dilini kırışındaki şiddet ve yerine bir şey koymamasındaki cüret ile sinema tarihindeki yerini almıştır..
Filmde yer alan çıplak sahneler o zamanlar çok eleştirilmişti. Cinsel özgürlüklerin de geniş çapta işlendiği film dizisinde Lena Nyman saflığı ve güzelliğiyle beni büyüledi.
Filmi not ettim :)
YanıtlaSilOrhan Pamuk'un bahsettiği eşyalara bağımlılık, bence kitaplar için geçerli değil. Ben de isterdim kurtulabilmek ama elimde değil:)
Aslında bunu, kitaplığımın çok kısıtlı bir hacmi olması nedeniyle yıllardır yapıyorum, ve bağışanmak üzere ayıklarken, işte bu birbirini kıskanan kitapları ayırıyorum. Henüz çok değiller, geçen ay bir parti daha gitti Anadolu'ya.. Ama denemeye değer. :) Kitapla, onların izleriyle kalın...
YanıtlaSilOrhan Pamuk'un bu kitabını okumadım bu görüşünü de sayenizde öğrenmiş oldum.
YanıtlaSilBende kitap okumayı çok seven birisi olarak evimde en değer verdiğim yer kitaplığımdır.Ancak dışarıda yazılmış okunmayı bekleyen milyonlarca kitap varken bir insanın evindeki onlarca kitapla övünmesi pek samimi gelmiyor bana.Keza bu bütün yazarlar içinde geçerli.Ne kadar çok kitap okursak okuyalım her zaman yolun başında olacağız.
Şuan küçükte olsa ben kitaplığımdan memnunum.Ne zaman canım sıkılsa kitaplığımın yanına gider rastgele bir kitap seçer rastgele bir öykü ya da sayfayı açar okurum.Sohbetine ihtiyaç duyduğum bir dost olur bana.
Ben katılmıyorum Orhan Pamuğa. Kendi adıma evim kitaplarla dolsa taşsa zevkten dört köşe olurum, eğer bir konuda övünecekse bir insan bundan dolayı övünsün, ne kadar parası olduğuyla övünmesinden çok daha iyidir :)
YanıtlaSilAynen bir eve gittim mi ilk kitaplığı var mı acaba diye düşünürüm. Var ise hemen bakmak isterim :)
ben de en çok kitaplarimi getiremedigime üzülüyorum Türkiye'den :( gider gitmez Orhan Pamuk'un bu kitabina el aticam :) aynen ben de kitap olan evleri seviyorum, hemen evin bu kismini karistirmak istiyorum:)
YanıtlaSilFransa'dan sevgiler,
Betül
Cinematic Ceremony
bence koleksiyonundan parcalar okumalısın zaman içinde , bulundugun durumdan uzaklaşmak ve kafanı dinlemek için :)
YanıtlaSilfrancesca, aynen dediğin gibi kurtulmayı düşüneceğim en son şey bunlar..
YanıtlaSilselam SD! yaptığın öyle güzel birşey ki. ama yapabilirmiyim, ne yazıkki hayır. onlarsız mutsuz olurum. okumak isteyen herkese vermekle yetiniyorum..
YanıtlaSilhoşgeldiniz Muharrem, kitap okumayı seven biri olarak dediklerini gayet iyi anlıyorum. kitaplıktan bir kitap alıp keyiflenmek gibisi yok..
YanıtlaSilsycorox,canım, zaten seni kitap sevmez biri olarak düşünemiyorum bile. yaratıcılığını besleyen en büyük kaynak bence..
YanıtlaSilmerhaba Betül, bizden de buradan sana kucak dolusu sevgiler..
YanıtlaSilsevgili rainbow , nerelerdesin???
YanıtlaSilOrhan Pamuk vazgeçemediği bir bağımlılık olarak bakmış kitaplara mahkum görmüş kendini ben de ne zaman bir kitap alsam ve kitaplığıma koysam daha mutlu oluyorum ama bir yazar bir anlamda bağımlı olduğu için esiri gibi oluyor sanırım aynı zamanda kitapların ve edebiyat dünyasının. Aşka gelince, çok doğru demiş, Mrs. Dalloway'i ilk okuduğum andan beri aşık oldum o kitaba ne zaman bir sayfasını açıp okusam depreşiyor bu sevda :)
YanıtlaSilBen sadece taşınırken katılabilirim Orhan Pamuk'a:) Yoksa kütüphanemi özlerim ben, onunla vakit geçirmeyi severim.
YanıtlaSilBenim içimi asıl kitapsız evler sıkar, karanlık ve basık bir yerde gibi hissederim kendimi.
Ah satırlarca yazarım bununla ilgili. Borges'in sözü var ya "cenneti hep büyük bir kütüphane olarak hayal ediyorum," der.
Bahsettiğin İsveç filmi çok ilginç görünüyor Buket. Nereden buldun filmi. İzlemeyi çok istedim. Bir ara art arda İskandinav filmleri izleyip duruyordum.
Çok sevgiler.
evet giz, aslında o.pamuk bağlılık açısından değerlendirdiği için mahkum görmüş kendini.
YanıtlaSilalkım, filmi kadıköyde bir sürü film alırken almıştım. sonra araştırma yapınca bu bilgileri buldum ve paylaşmak istedim..
YanıtlaSilOkuduğum her kitabı mutlaka birileri daha okusun diye insaanlara hediye ederim. Hediye ederkende hep şunu düşünürüm aslında insanlar kitaba para verip almalı.Yazara olan saygıdan . Ama sonra yine bir kişi daha okusun der veririm. Dekorasyon dergilerindeki kitaplıklara hastayım. Salonum beni yansıtmıyor kütüphanesi eksik der dururum. Ama dedimya kitapları hep hidiye ediyorum:)
YanıtlaSil