'' Öyle işte kardeşim kısrak...Kuzma İoniç yok artık...Allah rahmet eylesin.. Boşu boşuna gitti işte. Düşün bir kere. Senin tayın var, onun öz annesisin... Bir de bakıyorsun, birdenbire tay ölüveriyor.. Acımaz mısın?
Beygir yalanır, dinler, sahibinin ellerine doğru solur..
İona dalar, ona herşeyi anlatır...''
Böyle biter Çehov'un o ünlü hikayesi, ACI...Arabacı İona'nın oğlu ölmüştür bir hafta önce. İona o akşamacısını arabasına binen bir subaya , ardından üç delikanlıya anlatmak ister, ama kimse dinlemez.Sonunda yattığı hana gider, genç bir arabacıyla konuşmak ister. '' Benimse kardeş oğlum öldü'' der. Genç arabacı kafasını yorganın altına sokup uyur. Ve İona acısını atına anlatır..
Acının niteliği, düzeyi insandan insana değişir. Aynı olan acı şekli başladığı zamana ve yere göre de değişir. Bazı seçimler bile bile acıyı çağırır, ona göz yumar.
'' Birincisi pek çok kişiye kolay gelir : Cehennemi kabullenmek ve görmeyecek kadar onunla bütünleşmek . İkinci yol , riski sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor ; ama cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var , onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak , ona fırsat vermek. '' Calvino
Altman'ın 3 Women filmini bilirmisiniz ? Film ünlü yönetmen Altman'ın eski filmlerinden..Film yaşlılara hizmet eden kaplıcalardan birinde çalışan iki kadın ve bunlara eklenen üçüncü kadın arasında geçen ilişkilerini derinlemesine incelenmesinden oluşuyor .Robert Altman , Bergman'ın Persona'sının en büyük esin kaynağı olduğunu ifade etmiş daha önce. Ancak her haliyle film, Persona'dan oldukça farklı. Bilindiği gibi bu filmin temeli de iki kadın arasındaki bir kimliksel değişime dayanır. Aynen Altman'ın filminde olduğu gibi kimi psikolojik ve cinsel içerikli semboller Persona'da da yer bulur. Pinky ile Millie arasındaki ilişki, travmalarla birbirleriyle yer değiştirmesi benzerlikler arasında. Fark olarak 3. olarak gelen kadın ve ilişkileri.. Seyredecek olanı kolayca etkileyece bir film 3 women..
Film görsel olarak da hayli farklı bir estetiğe sahip. Willie karakterinin yaptığı çizimlerin ve bu çizimlerin filmin görsel yapısındaki kullanım biçimleri filme hayli simgesel ve metaforik bir yapı kazandırıyor. Özellikle renk kullanımları da dikkat çekici. Üç kadının film boyu, yaşanan kırılma noktasından önce ve sonra giydiği kıyafetlerin renklerinin sıralanışına da dikkat edilmesi gerekiyor..
Film de acınası Millie ve başlangıçta safça duran Pinky arasındaki ilişkiye tanık oluyoruz. Diğer kadın yaşamında acının yoğun olduğunu hissettiğimiz ressam Willie .. Çakışan yaşamları, ilişkileri ve gerçeklikten ayrılarak yaşamlarının terse dönüşü filmin konusu.. Robert Altman'ın genel şablonunu tamamen gördüğü bir rüyadan aldığını söylediği ve kadınların dünyasına ilk ve son defa bu kadar direkt olarak girdiği filmi 3 Women / Üç Kadın, üzerinden 30 yıldan fazla süre geçmesine rağmen bugün tazeliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir film.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
Çehov'un o hikayesi beni ne çok etkilemiştir bir bilseniz...
YanıtlaSilBu Altman filmini de izlenecekler listesine ekliyoruz:)
Çehov'un kısa hikayelerinden bir seçki kitabım vardı, rast gele seçer her hikayenin sonunda içime bir taş oturmuş olarak kitabı kapardım. Bu hikaye de o zamanlar okuduklarımı anımsattı bana, anlatım yalın ama yaşattığı duygular çokça derin. Henüz 2 kardeşin ilişkilerinin anlatıldığı Lars Von T.'nin Melancholia'sını izlemiş birisi olarak 3 women'ı ayrıca merak ettim, izleyeceğim Buket'cim.
YanıtlaSilÇok ilgili çekti, en kısa sürede izleyeceğim, teşekkürler:)))
YanıtlaSilacıyı yaşamak, acıyı anlatmak. son zamanlarda yaşadıklarım acı ise ve ben anlatıp anlatmamakla sürekli gidip gelirken seçtiğim tek şey kendi kendine konuşmak oluyorsa bazen hiçbir varlık dinlemesin istiyor insan seni, senden başka.
YanıtlaSilkadınlar, acılar, renkler hmmm oldukça ilgi çekici...
YanıtlaSilaltman çok sevdiğim bir yönetmen olmasına rağmen, bu filminden haberdar değildim.
YanıtlaSilyazınıza çok teşekkürler..
mutlaka izlemelisin N.Narda..
YanıtlaSilGiz'im, bende kütüphanede bugün Çehovun öykülerinden oluşan 6 cilt kitapbuldum. aslında insanın kendi evinde olması lazım. devamlı olmasa da ara ara açıp hangisi denk gelirse okumak için. gerçekten yalın bir dil ve çok çok derinlik.. Melancholia bende seyretmedim. dün gece b.pitt'in tree of life seyrettim ama fazla beğenmedim..öpüyorum seni...
YanıtlaSilmultipurpose, gerçekten de çok ilginç bir film. benim hoşuma gitti, öneriyorum..
YanıtlaSilhoşgeldiniz gönlümünbayramları, zaten her acı kendine ait değil mi insanın. bu yüzden susmak eniyisi bazen..
YanıtlaSilmerhaba ceren :) sana anlatacağım çok şey var. ama senin bloga uğrayınca yazarım.şimdi acelem varda..
YanıtlaSildanzon, ne iyi ettin de bana uğradın. çünkü sana bir türlü ulaşamıyorum. inş bunlar okursun.çünkü senin blogunu hiç açamıyorum. yalnızca seninki de oluyor. bloga girmek istediğimde tüm sayfalar gidip bilgisayar herşeyi durduruyor. acaba yalnızca ben de mi oluyor. seni izleyenlere sorsak bu durumu..
YanıtlaSil[explorer'dan girince benim bilgisayarım da kitleniyordu; aynı bilgisayardan google chrome üzerinden girince sorun olmuyordu. ancak uyarınızla işi çözmeye çalıştım; yan sütundaki bir sürü eki kapatarak sanırım sonunda sorunu buldum: etiketler uygulamasında etiketlerin çok fazla olması. neyse... şimdi artık explorer'dan da rahat rahat ulaşılabiliyor.
YanıtlaSilbahaneyle blogum hafiflemiş oldu :)]
buket, diyorum ki yaşasın çehov! (ve teşekkürler hatırlattığın için.) hakikaten onun insan yaşamına o dokunaklı bakışı beni büyülemiştir hep.
YanıtlaSilaltman'ın bu filminden de haberdar değildim. persona ile ilinti kurulması filan ilgimi çekti. seçtiğin fotoğraflar çok etkileyici. ah ah, ne çok film birikti:)
Çehov tamam da Altman eksik :) Benim eksim yani...
YanıtlaSilçok etkileyici bir öyküsüdür Çehov’un, ”Kime Anlatsam Kederimi” diye geçiyordu öykünün başlığı benim okuduğum kitapta, ama belki farklı baskılarda farklı geçiyordur.
YanıtlaSilbir yerinde şöyle der; “Ama kalabalık ne onu ne de acısını fark etmeden geçip gider. Acısı korkunçtur, sınırsızdır. Ona öyle geliyor ki, göğsü paylatıp içinden acısı fışkırsa, bütün dünyayı kaplayacaktır, ama gene de bu acı görünmez.”
filmi merak ettim, ilk fırsatta izleyeceğim.
sevgiler.