9 Mayıs 2025 Cuma

CUMA GELDİ!


                      Evet yine ne çabuk geldi değil mi? Her defasında mutlu oluyorum ne yalan söyleyeyim. Tüm haftanın yorgunluğu, kısa bir tatilin rehaveti, hafta sonuna dair beklentiler yani karmaşık duygularla başlıyoruz minik tatilimize. Bazı işler var cumartesi bile işe gidiyor insanlar, valla Allah kolaylık versin ne kadar zor, sinirleri yıpratıcı. Hiç bitmesin istenilen cuma gecesi ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Ertesi gün erken kalkmayacağımızı bildiğimizden üzerimizde ki yükte hafiflemiş oluyor, içilen keyif çaylarının tadına doyum olmuyor, bir anda tüm haftanın yükü uçup gidiyor üzerimizden. Acaba bir ben mi böyle hissediyorum?

                   Geçen hafta cuma günü okuldu, pazar işiydi, yemek şu bu baya bir yorgun hissettim kendimi. Kızım bu hafta ilk kez kendine çiçek aldı. Annesini eleştiren o genç kızın böyle dönüşüm yapması hoşuma gidiyor tabi. Bakalım diğer bir çok konu da nasıl benzerlikler yakalayacağız, sabrederek ümitle beklemedeyim. Benden birşeyler alması hoşuma gidiyor tabi ki. Hele yıllardır süren ergen kız - anne çatışması beni de çok yordu. Çatışmalar bitmiş değil, hem o hem ben biraz daha sakinleştik galiba.Günümüz genç kızlarının çok çok sinirimi bozan, eleştirdiğim tüm istekler, hareketlere o da sahip. Bir çocuğunuz olunca bu dünyanın içinde oluyorsunuz isteseniz de istemeseniz de..


Cumartesi pazar güneşin artık kemiklerimizi ısıtmasıyla bizde bir çok insan gibi kendimizi dışarı attık.  Küçük masamızı, sandalyelerimiz alarak sabah saat 10 gibi sahile gittik. Hazırladığım kahvaltıyı burada yaptık. Ne yazık ki bizden önce orada oturanlar torbalar dolusu çöpü bırakıp gitmişler, onları toplayıp biraz çevre temizliği yaptık.
Sonrasında saatlerce oturduğumuz burası çok güzel. 




                      Eve gitmeden hadi bir pasta kahve keyfi de yapalım diyerek yeni açılan bir mekana gittik ama ne yazık ki uçmuş fiyatlar. Hep böyle diyorum, bir daha gitmeyeceğim falan ama insan işte farklı mekanlar farklı şeyler de denemek istiyor. 


Yürüye yürüye uzun zamandır gitmediğimiz bir yere daha gittik eşimle. 4 sene önce bu bahar ağacının altında piknik yaptığımız bu arsanın yerinde devasa blok blok apartmanlar yapıldığını görünce kalbim öyle kırıldı ki anlatamam. Niye bu kadar acımasız, açgöz olduk, niye her şeyi yok ediyoruz?
Gerçi artık kadınları bile bu kadar çok katlederlerken binalara üzülmek ...


Pazartesi okula gittiğimde bahçenin değişmiş halini görünce baharın gücünü hissettim. Biraz güneş çıkınca nasıl da değişiyor her yer..

Ne tuhaf ömrümün sonuna kadar
Kelimelerle yaşamam.
Ağaçtan çok ağaç sözünü
Denizden çok deniz sözünü
Sevmem.
Halbuki bir sabah erken uyanınca
Balkona çıkmak da güzel.

Sabahattin Kudret AKSAL

                  Okul çıkışı İzzet Amcaya uğradım. Neredeyse 80 yaşına gelmiş ama evinin bahçesine her türlü şey ekiyor biçiyor. Zaten ne varsa yaşlılarda var. Hatta yan arsa boşmuş, araştırmış sahibi Rize'de görev yapan bir doktormuş. Ondan izin isteyerek bu arsaya da ekecekmiş. Bir çok genci biliyorum, çalışmak zor gelen, işten işe girip çıkan. O kadar çok böyle hikaye dinliyorum ki. O yüzden hayatının en zahmetli yaşlarında bile üreten bu insanlara çok saygı duyuyorum.


Bizim sınıfta hep toprakla uğraştı bu hafta..



                  Okuldan eve döndüğümde temizleyip artık oturmaya başladığımız balkonumda bir yorgunluk kahvesi yapıyorum. Oturduğum yerden şu karşı apartmanı görüyorum ağaçlarımın arasından. 3. katta yaşlı komşularımız vardı geçen seneye kadar. Onlar da balkona çıkar, karı koca otururlar, karşıdan bana el sallar, gelene geçene laf atarlardı. Ama sırayla vefat ettiler sene başında. Onların balkonunu öylece, terkedilmiş, oturdukları sedir bomboş ve yerde ki saksılarda kurumuş çiçekleri görünce damlalar süzüldü gözlerimden.Sardunyaları oysa nasıl rengarenkti...




Bu hafta birbirinden güzel filmler izledim. Ama şunu söyleyeyim bana güzel geleni siz beğenmeyebilirsiniz. Ben durağan geçen, fazla aksiyon içermeyen filmleri çok seviyorum. Belki bunun nedeni kafamın artık ses, gürültü, silah vb. gibi günümüz deforme malzemelerini çekmemesi. Zamanında çok izledim, korkusu ayrı, aksiyonu ayrı ama artık filmlerde bile huzuru, bir mesajı, hayatın içinden oluşunu arıyorum.
Kaç haftadır Niazi Diasamidza'nın o muhteşem film müziğini dinliyordum. Tekrar Tangerines izlemek farz oldu diyerek filmi açtım.Hala izlemediyseniz hemen diyorum. 
Genelde tv izlemiyorum ama doğada geçen sahneleri ilgimi çekince Sutak filmi de izledim. Kırgız dağlarında yaşayan bir ailenin hikayesi.
El Planeta bir yerden görüp izlediğim Amalia Ulman'ın yönettiği absürt komedi diyor ama bence hiçte öyle değil. Bildiğin dram. Anne kız ilişkisi belki bende komedi bir hal yaratmadı, her anne kız ilişkisi gibi..



Nereden not aldım bilmiyorum Utah Üniversitesinde Frank Page'in bir dersinde bağlamlarına göre filmler önerdiği yazıyordu. O uzun listeyi alarak ilk filmden başladım. İsterseniz benimle siz de başlayabilirsiniz. 
İlk film Türcülük/ ekoloji alanından film Never Cry Wolf. 1983 yapımı film de buradan
bakabilirsiniz. Belgesel tadında Kutuplarda geçen bir adam ve kurt etrafında dönen bir film.İkinci film sapkınlık,suç, damgalama alanından Straight Time. D.Hoffman oyunculuğuyla, konusuyla çok beğendim. 1978 yapımı film burada



Bu hafta tek bir kitap okudum hatta tam da bitmedi. Nazan Bekiroğlu'nun 38 yıllık iş hayatının bitip emekli olmasıyla oluşan duygularını anlattığı ilk bölüme bayıldım.Mihrican Fırtınası hep okumak istediğim kitaptı bu yüzden. Kendimde emekli olup olmama ikilemindeyim uzundur. Şu anlatılanları kemiklerime kadar hissettim..

“Elimde bir parça kâğıt, ‘İlişik Kesme Belgesi’. Ben artık bu yerli değilim. Adım sistemden çıkacak, posta adresim kapanacak, kimlik kartım geçersiz kılınacak, eşyalarım envanterden, adım kütükten düşecek. Odamın anahtarını iade edeceğim ve her şey tamamına erecek. Kapı üstünden ismim çoktan düşmüş olacak, odam orada durmazken ben artık çay odasında bekleyeceğim. Her sabah işe gidiyorum diye aynanın karşısına geçmeyeceğim, daha özenli hazırlanmayacağım. Sol elimin ayasındaki mühür, en güzel elbisem olmayacak. Bilgisayarın kapağını kaldırmayacağım.
"Yaktığım ateşlerde en evvel benim yanmışlığım, göze aldıklarım, gözden çıkardıklarım. Atlatamadığım nöbetler, geçen/geçmeyen cinnetim, kendi kendime konuşarak yürüdüğüm sokaklar, niyesiz seçimlerim. Sizin uğrunuza feda ettiğim koca yaşamım, ertelenmiş gençliğim, iptal edilmiş olgun yaşlarım, yoksulluğum ve o meşhur yalnızlığım. Ne varsa sizin içindi. Lâfı mı olur? Helâl ve hoş olsun."



Rebecca Solnitt'in Orwel'in Gülleri adlı kitabını bir arkadaşım önerdi ve not ettim hemen. Çünkü Orwell o kurgu yazılarının ötesinde bir bahçıvan, bahçe severmiş. Hatta bahçecilik Solnit'e göre siyasi bir uğraşmış. Eğer savaşın tam tersi olacak bir şey varsa bu da bahçe oluşturmak diyor. Aynı Tangerines filminde savaşın ortasında mandalina bağını terketmeyen o yaşlı adam gibi. Hatta dünyanın sunduğu güzelliklerin kıymetini bilen biri onun dertleriyle kederlenebilir diyor.
İşte bu benim dedim, bir çok insana göre çiçek böcek peşinde, ortalık yıkılıyor siyasette şu şu oluyor diye ama sen çiçek gezme tozma peşindesin diye alt metin de çok yorum alıyorum herkesten. Ama alın bakın ! Keder bende daha çok aslında. Solnitt'e katılıyorum dünyanın nimetlerini, güzelliğinin ne kadar çok farkındaysan üzüntün, kederin daha fazla.
Ben yine güzelliklere yoğunlaşacağım, paylaşacağım ve bu yarattığım dünyada yaşayacağım. 
Tam 11 sene önce bu tarihte Nice şehrindeymişiz 💜 Kızım ne kadar küçükmüş 💜


Vee son olarak bugün bana gelen cuma çiçeğimle iyi hafta sonları dileyeyim.








16 yorum:

  1. İlk satırlarına sonuna kadar katılıyorum, cuma akşamının verdiği mutluluk cumarteside bile yok bence :) Yine ne güzel ılık rüzgarlar esti yazıda, güneşli, denizli, çiçekli.

    Keder bazen kader gibi gelir insana ama biraz çabayla sağaltabiliriz bu karamsarlığı. Kendi adıma çevremde olup biten kötülüklerden, kıyımlardan dolayı ızdırabım çok ama diyorum ki bir kere geldim dünyaya ve biraz keyiflenmek benim de hakkım. Dengesini bulmaya çabalıyorum. Her şeye rağmen hayat yaşamaya değer.

    Kitapları, filmleri not aldım. Güzel bir hafta sonu olsun, sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eveet bu gece cuma ve hiç bitmesin!
      Yine ne yoruldum bugün. Demin bir çay demledim, güzel bir film açtım
      kendime. Ondan da haftaya bahsederim kısmetse. Yeni bitti, biraz da blog
      okurum şimdi. Ama gece 12 ye doğru uykum iyice bastırıyor.
      Kendi ruhumuzu da beslemeliyiz yoksa bunca kötü olaydan etkilenmemek
      mümkün değil.

      Sil
  2. OH, how lovely it looks to sit there by the sea. In peace and quiet without stress. Just being in this moment and enjoying it.
    I read a little of what you wrote, I'll read more later, and I discovered that we both like calmer films.
    Interesting photographs.
    Flowers always make you happy!
    Sussie

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Thank you Sussie..
      Welcome to my blog! Yes, we live by the seaside.
      The place where I work is also in a village. I love the flowers and the garden.

      Sil
  3. Tangerines ve Straight Time'ı görünce çok mutlu oldum da yazının sonu beni biraz üzdü. Bu herrrrrrkesin bir fikrinin olması herrrrrr konuda... Beni çıl-dır-tı-yor.

    Yahu kardeşim belki ben senin siyasetle kurduğun bağı, ancak ve ancak çiçeklerim, mandalina bahçem sayesinde kurabiliyorum, yaşamı ancak öyle anlayabiliyorum, ne biliyorsun yani, nereden biliyorsun ayrıca? Deli mi neler ya hahahaa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsteyen istediğini düşünsün Buster,
      Herkes çok iyi biliyor ya o yüzden ülkece çok mutlu huzurluyuz..

      Sil
  4. Buket öğretmenim, keşke komşunuz olsam da sizden bir şeyler öğrensem. Arada bir okul sonrası kahvenizi eşlik etsem de olur :) Hep olmasını istediğim ablam gibisiniz hayalimde :))
    Her cuma yazınız gerek duygusal gerek düşünsel anlamda ne çok dokunuyor bana anlatamam... Önerdiğiniz ve sevdiğiniz filmleri de not ediyorum çünkü ben de filmlerde bunları arıyorum galiba. Siz emekliyken de çok şey üretirsiniz eminim ama o kadar enerjik ve aktifsiniz ki daha zamanı var mı acaba diye hissettim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annabel canım ya, keşke olsaydık evet. Benim komşularım da
      hep yaşlı teyzeler, onlarla da görüşüyoruz ama şöyle senin gibi kafa dengi
      genç komşum, arkadaşım olsun isterdim. Emeklilik Eyt den vurdu ama olamadım. Kızım istanbulda üniversiteye başladı seneye 1. sınıf. İstanbul malum ne pahalı. Devlet yurdu çıktı ama ona 1.5 saat uzaklıkta. mecbur özel yurt. Yani çalışmaya mecbur devam. Eşimi emekli yaptılar istemeyerek. O evde, ben çalışıyorum.

      Sil
  5. Resimlerine baktım..hepsi dolu dolu..daima dolu ve anlamlı geçsin haftaların canım..
    Sevgilerimi bırakıyorum.

    YanıtlaSil
  6. deniz kıyısında kahvaltı ve ağaçlar çiçekler oh oh içimiz açıldı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya, mekanımız çok güzel. Evime de yürüyerek on dakika ,
      ayıptır söylemesi :)

      Sil
  7. Beautiful series of photos. Warm greetings from Montreal, Canada.

    YanıtlaSil
  8. Hi again! "Günaydin" from Sweden. I saw that one of your books, or was it a film, is in Swedish... The one with Max von Sydow. Do you speak Swedish?

    I really like the Turkish language and wish I could speak it fluently. I used to know a little bit and when I was in Turkey they said I spoke an old Turkish dialect. Kind of interesting, isn't it?
    Have a nice evening!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1 Know Max von Sydow films.I don't know Swedish, I even speak very little English. But I like to watch movies from every country.
      Thank you!

      Sil

Merhaba Cuma!

                Kalpten gelen sözler söyle, cekici dudaklara sahip olmak stiyorsan              Güzel gözler, insandaki güzeli gören gözlerd...