Merhabaaa!
Geldi haftanın kraliçesi canım cuma..Kendimi hala çalışıyor hissedip cumanın gelişine sevinmem acaba yıllarca süren iş hayatı mı bilmiyorum. Emekli olunca böyle olacak demek ki. 25 Yıllık çalışma hayatımda aralıksız 3 ay evde kalmadım, acaba nasıl olur insan sıkılır mı diye düşünüp dururdum ama inanın günler su gibi akıp gidiyor. Yapacaklar listesi hala kabarık ve bir gün yetmiyor insana. Yıllardır erken kalkmanın acısını çıkarıyorum, sevdiğim sabah saatlerinde uyuyorum ama keşke daha erken kalksaydım bugünün de yarısı geçti demekten de kendimi alamıyorum.
Hafta içi sürülen bisikletle denize ilişmiş ağaçları seyrettim yine. Büyüyorlar onlar tabi ki, ne de güzel oldu doğa diye bu bahar da şaşırdık her sene ki gibi. Ne güzel bir şey bu tekrar eden hayretler, rutin duygular.. Denizin mavisi, esen hafif rüzgar, yaza ait o koku, bisikletimi sürdüğüm yollar, altından geçtiğim ağaçlar yine aynı, yine bilindik. Zamanında nasıl sıkılırdım, hep isyan ederdim ; bıktım bu küçük yerden, boğuluyorum derdim ama her şeyin bir yaşı varmış meğer. Dinimiz de üç yaşın önemli olduğunu dinledim geçen gün bir konuşma da. 23, 33 ve 40 diyordu anlatan. 23 tam fiziki olgunluğa erişilen yaş, 33 malum cennette ki ebedi yaş, ruhi olgunluğun da simgesi diyordu. 40 artık olgunlukla bir çok bakış açısının değiştiği, hayatın iyice şekillendiği bir yaş, peygamberlik yaşı.
''İyi bir şeydir insanın uzaktan bakabilmesi hayata,
Ve anlayabilmesi hayatın kendini nasıl algıladığını.''
Ve anlayabilmesi hayatın kendini nasıl algıladığını.''
Diyor ya Hölderlin. Uzakta ki bir kayık, sonsuzluğa giden sular ve içinde ki insanla birleşen kayık yalnızlığını, tek başına oluşunu nasıl hissettiriyor insana. Kıyıda durup seyrettiğimiz, düşündüğümüz o anlar mutlu olduklarımız mı acaba?
Güneşin olmadığı zamanlar da deniz kenarında yaptığımız bir gün rastladım bu yalnız kayığa.
Deniz kıyısında yapılan geziler kadar evime dönen yolu da çok seviyorum. Bahçemin kapısıyla açılan kendi dünyamın değeri ve içeri her geçen yılla çoğalıyor ve beni daha çok içe döndürüyor.
Lale Müldür'ün dizeleri ne güzeldir ;
''Herkesin küçük bir bahçesi olmalıydı
üzerinde fikir teatisinde bulunabileceği saatlerce..''
üzerinde fikir teatisinde bulunabileceği saatlerce..''
Şükür bahçem var, yine sonsuz şükür diyorum bu ülke şartlarında buna sahip oldum. Çok istedim evet oldu. Var böyle bir şey. Bir şeyi çok istersen oluyor. İlk önce yıllarca kirada oturduk ama sonra evren hizaya geldi ve dileğim gerçekleşti. Bahçemde ki bir kiraz ağacından çıkan kiraz, limonlar da kalın kabuklu ama olsun; zamanında iyi ki ekmiş annem diyorum. Şimdi gölgesinde oturuyoruz.
İnstagram da gördüğüm basit bir tarifi yaptım bu hafta içi. Muzlu bisküvili pasta. Çok güzel oldu bence siz de Özge'nin blogunda bu tarifi bulup deneyin derim.
Ev yapımı limonatamın tarifini sevgili arkadaşım Esmanur'dan aldım. İnstagramda çok güzel iki sayfası var; Gezgincibulut diye bulabilirsiniz. Güzel kitaplar okumaya devam ediyorum şu sıralar. Tarık Buğra kitaplarını bitirmeye niyetliyim. Yağmuru Beklerken şu an okuduğum.
Balkonda ki çiçeklerim coştu :)
Kaktüsün estetik haline bayılıyorum.
Yeni alınan yumaklar, yeni örgüler...
Bahçede bir takım boyama çalışmaları...
İnstagramda ördüğüm battaniyeleri satıyorum. Aslında satışı hiç düşünmedim hiç bir zaman ama yaptıkça birikti. Hiç birini elden çıkarmak istemiyordum hepsi çok kıymetli benim için. Yapanlar bilir.. Ama Peygamberimiz en sevdiklerinizden feragat edin diyor. Düşündüm ve vermeliyim dedim böyle biriktir biriktir nereye kadar. İlk önce hediye edecektim ama sonra piyasa fiyatının biraz altında satıp hayır kurumlarına verme fikri gelişti. Özellikle çocuklara yardımcı olan kuruluşlara.
Örüp satan bir kaç kişiden fiyat aldım. Her çeşit fiyat var tabi ki, ben de ortalama birşey belirleyip satışa çıkardım. Şükürler olsun ki bu niyetim yerini bulmak üzere. 4 tane battaniyem satıldı. İnşallh alan arkadaşlar da memnun kalır, benimkiler sonuçta oldukça amatör çalışmalar. Allah hepimizin niyeti olarak görsün dileğim..
Elim de 3 tane daha kaldı, ilgilenirseniz sayfama beklerim..
Bir haftanın sonuna daha geldik sağlıkla, afiyetle, ağız tadımızla çok şükür. Hasta olan, iyileşmek isteyen, hastanelerde olan herkese Allah kolaylık versin, şifa hepimizle olsun.
Mutlu cumalar herkese....
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBöyle yer sevilmez mi! Ben de hava yağışlı değilse, kızımı okula bıraktıktan sonra biraz oyalanıyorum doğada, nehirin yanından sürüyorum bisikletimi, malum deniz ancak hayal... 10dk birşey önü sonu ama nasıl iyi geliyor güne başlarken.. Dualarının hepsine amin ve iyi haftalar dileklerimle!
YanıtlaSilBlog yazısını yükleyip çıkıyorum hemen bu blog dünyasından Ceren. ne zamandır
Silbu böyle. oturup keyifle okumak istiyorum hepsini ama hep bir iş bir iş. seninde ne çok yazın birikmiştir şimdi okuyacağım kısmetse. diğer yorumunu okumadan her yorumu
yayınladığımdan yayınlamış oldum ama sildim. en kısa zamanda döneceğim.
elimde kalanların özelliklerini yazarım.
keyifli pazarlar!
manzaralar super, bahçe şahane, en güzeli de mahsulleri oluyor değil mi? pastayı sevdim ama kremşantiyi sevmem onun için şu an kenara yazdım sadece tarifi. Sevgiler,
YanıtlaSilçok teşekkürler güzel yorumun için :)
SilNe güzelsiniz siz:) Serebral Palsili çocuklarımızı da unutmayın olur mu?
YanıtlaSilBundan sonra yaptıkça edeceğim inşllh. az da olsa herkes elinden
Silgeldiğini yapsa ne çok yardım olur değil mi?
Yaaaa Buket,cok seviyorum seni ben,cok takdir ediyorum yaptiklarini,yansittiklarini ve sukrediyorum senin gibi bir insan var su dunyada.Istanbul'da olsaydim ben de alirdim bir battaniye inan ki,cunku cok seviyorum kroseyi.Belki gelmem kesinlesirse haber ederim ve belki bana orersin,benim de bir faydam dokunur cocuklarina.Cok cok mutlu gunler dilerim sana,keydin daim olsun.23 yasimda hic bilmedigim bir hayata,yere yelken actim.33 yasinda yeni hayatima ancak yerlesmistim,alismistim,kendimi yavas yavas kabul etmeye baslamistim,kendimle savasim azalmisti.40'larim en sakin oldugum zamanlar gibi gozukuyor,herseyi daha akisina birakip,kabul etmeyi ogrendigim.50'lerimde gezecegimi hayal ediyorum:)
YanıtlaSilSibelciğim ya kalplerimiz karşılıklı, insan benzerlerini bulurmuş
Silşu dünya da. şu blog ya da instagram dünyasında olsun kalpleri pırıl pırıl
ne çok insan tanıdım. kısmetse ördükçe satacağım. zaten örüp duruyorum. elimde
niye biriksin. kendi maaşımla geçinip gidiyorum zaten, üç kuruş
kazanacak değilim, bir de diğer insanlara olan mesuliyetimi hep düşünürdüm.
sonra elimden bu geliyor deyip böyle bir şeye karar verdim. Daha ne olsun,
yaşamda bir motivasyon oldu bu da bana diyorum. daha öreceğim inşllh
yine bakarsın..
Maşallah. İç açan fotolar ve bahçe...
YanıtlaSilben doğayı insandan kıskanıyorum zaman zaman. İnsan doğaya karşı çok bencil oysa ki o hep bize kucak açıyor, acısa da kolay kolay incitmiyor. Bir parçamız doğaya ait ve bunu idrak etmek için belki de eve tıkılmamız gerekti diye düşünüyorum.