30 Kasım 2017 Perşembe

Alışverişten Nefret Ediyorum Artık !

                        Ne çok severdim aslında mağaza mağaza gezip dolaşmayı. Bir gün nefret edeceğim aklıma gelmezdi ama evet ediyorum artık. Geçen gün gittiğim büyük avm katlarında dolaşırken bu düşüncem iyice pekişti. Üst üste insanlar, çocuklarıyla gelen kadın çoğunluğu, her yandan gelen çığlık ağlama sesleri...Tamam benimde çocuğum oldu ve küçükken gezdik bizde buralarda ama herşeyin bir yaşı var demek. Benimde alışveriş çağım kırk yaşında bitti.
                   Hele öğrenciyken paramız olmasa da ne gezerdik Ankara çarşılarında. Özellikle pasajlarda.  Ankara'da okuyanlar, oturanlar bilir pasajların önemini; hele ki Zafer Çarşısını. Özellikle kitapçılarını gezer gezer dururduk, fazla para da yok ya belki bir dergi alırdık içimiz tüm kitaplarda kalarak. Konur ve Karanfil pasajlarından da ucuza giyim bulmaya çalışırdık. Off  bir ruhu vardı tüm bu alışveriş yerlerinin. 
                  Geçen gün okuduğum Ayça Örer yazısı bunları düşünmeme neden oldu. Öyle güzel anlatmış ki bu durumu. İstanbulda ki pasajların nasıl avm ye yenik düştüğünü, insan kitlesinin bile alışverişlerde değiştiğini, dükkanların tek tek kapandığını yazmış. Aznavur Pasajında dükkanını kapatan Emin Bey bu durumu şöyle anlatmış:
                '' Kimse artık gönül rahatlığıyla caddelerde gezemiyor. Birincisi korku var. İstiklal güvenilir bir yer olmaktan çıktı.ikincisi yoksulluk.Sokakta yürürken en az beş kişi yanınıza  gelip para istiyor. Birisi sizden para isterken cebinizde ki parayı o kadar rahat harcayamazsınız. Üçüncüsü zebil gibi alışveriş merkezi açıldı. ''


                             Otomatik alternatif metin yok.


              Gençliğimizde yaptığımız alışverişler, gittiğimiz pasajlar, orada ki dükkanlar ne yazık ki geri de kaldı. Geçen hafta Ankara'ya gittiğimde tekrar Zafer çarşısına gidip eski günleri hatırlamak istedim ama keşke gitmeseydim. Çok üzüldüm son haline.
Bir zamanlar yani 40 yıl önce Cahit Zarifoğlu'nun Akabe Kitapevine ev sahipliği yapan mekanın kapısından girer girmez Gündoğdu Marşı çalınırmış. Sonra bu ses yerini bozuk oyuncak seslerine , sonra porno kasetlerine nihayetinde Ankara Büyükşehir Belediyesi eliyle mermer bir mezarın eziciliğine bıraktı diyor Ayça Örer. Ve burada 30 yıl müzik dükkanı işleten Dürdane Hanım'a sözü bırakıyor:
              '' Zafer Çarşısı da, Karanfil pasajı da, Konur pasajı da, Adil iş Hanı da Ankara için bir mayalanma merkeziydi. Memurlar, öğrenciler bu pasajlarda vakit geçirir,gün sonunda ellerinde bir kitap, bir kaset, bir dergiyle evlerine dönerdi. Artık kimse ne kitap ne dergi alıyor. Ankara da anlatılan bir zamanın okur yazar insanlarına rastlamak imkansız. Her tarafta kulak tırmalayan bir elektro saz eşliğinde Ankaranın bağları türküsü çalınırken sokaklar, pasajlar cep telefoncularının işgaline uğradı. Ne Kızılay, ne Tunalı, ne de kentin ilk merkezi Ulus'ta yaşayan bir şey görmek mümkün değil. Çürümüş, kangren olmuş ve kesilip atılmayı bekleyen birer uzuv buralar artık. Onların yerine de alışveriş merkezleriyle ikame edilmeye çalışılan protez azalar sunuluyor.''
                Dediğim gibi bunlar iyice batıyor bana. İyi ki bu büyük şehirler de yaşamıyorum, bu yozlaşmaya tanık olmuyorum. Artık üç aydan aya yaptığım alışverişler de bitecek gibi..












3 yorum:

  1. alışveriş merkezleri beni de çok bunaltıyor, harika bir yazı, elinize sağlık, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel tercüman olmuşsun hislerimize, büyük şehir ve çılgın kalabalık artık yaşamaktan soğutuyor. Umarım her şey daha güzel olur, sevgiler :)

    YanıtlaSil
  3. Tespitlerinize kesinlikle katılıyorum. İlave olarak gözümüz doydu, hevesimiz geçti galiba.....

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...