Truffaut'nun Ray Bradbury' nin aynı adlı romanından uyarladığı Fahrenheit 451 filminde Clarisse itfaiyecilerle karşılaşır. Topladıkları kitapları düzenli bir şekilde yakan itfaiyeci Guy Montag'a üç soru sorar :
'' Fahrenheit 451 nedir? ''
'' Kağıdın yanmaya başladığı sıcaklığın derecesi..''
İkinci soru gelir sonra :
'' İtfaiyecilerin eskiden kitapları yakmadıkları, tam tersine ateşi söndürdükleri doğru mu? ''
Montag şaşırır, böyle düşünmek hatalıdır der. Çünkü zaten tüm evler ateş-korumalı. Ardından son soru gelir.
'' Kitapları niçin yakıyorsunuz? ''
İtfaiyeci çok normalmiş gibi omuzunu silker, diğerleri gibi bir iş işte der.Sonra da hangi gün hangi yazarın kitaplarını yaktıklarını sıralar. Montag hiç kitap okumuş değildir. Ama bir gün '' yaktığınız kitapları hiç okudunuz mu'' diye bir soruyla karşılaşıp tüm yaşamı değişecektir. İnsanı nasıl yoksadığını kitaplardan sonra farkedecektir. Montag'ın karşılıksız bıraktığı sorunun cevabını itfaiyecilerin başı verecektir ;
'' Kitaplar insanı mutsuz ediyor. ''
Bunun üzerine Montag niye diye sorar.
'' Çünkü kitap okumak onları toplum-karşıtı ( anti-sosyal ) yapıyor.
Filmi tekrar izleyince daha önce farketmediğim noktaları yakaladım. Yukarı da yazdığım diyalogları düşündüm ve hak vermemek imkansız. Kitap okurluğum okumayı öğrendiğim ilk çocukluk yıllarıma rastladığı düşünülürse bunca geçen zamanda kendimi bunca yalnız hissetmem, yalnızlığı sevmem, artık beni destekleyecek insanlara ihtiyaç duymamam bununla açıklanabilir belki de.
Çünkü kitap okumak bireysellik duygusunu arttırıyor. Bu arttıkça yabancılaşma
arzusu güçleniyor. Öte yandan da toplumsallaşma içgüdüsü azalıyor. Bu da insanlardan kopmaya, kalabalıklara tahammül edememeye varıyor bence. Kitap dünyasında varolmaya başlıyorsunuz belli bir süre sonra.Gerçek insanlardan çok onların varlığı sizi tatmin ediyor. Böyle ben'm gibi olan var mı acaba?
Bunları yazarken sipariş verdiğim , gelmesini dört gözle beklediğim yeni arkadaşlarım içimi kıpır kıpır ediyor. Okudukça ruhumda büyük uçurum oluşuyor kimsenin yardım edemeyeceği. Bundan da şikayetçi değilim zaten. Ne mutlu dünyası, işi gücü, tek derdi kitaplar olan insanlara...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
Yorumlarınızda haklılık payı yüksek. Ama tamamen içe kapalı, toplumdan soyut bir birey olmak, yaşadığımız dönem adına sorumluluk almayı, gerektiğinde eyleme geçmeyi bir şekilde engelliyorsa bunu mesele olarak görmeli değil miyiz?..Görülmeyecekse benim de içim rahat edecek:))))
YanıtlaSilOff ben de tam bu nokta da artik düşünmekten,
Silsavaşmaktan bıktım desem. Tabi ki normali her şartta sorumluluk almak, eyleme geçmek. ama ne oluyor sanki bu ülke de , değişen birşey
var mı yok. iyice umutsuzlaşıyorum ve daha da içime kapanıp
kitaplara gömülüyorum. zaten benim asosyalleşme halim
daha çok ruhen.
Kitaplar insanı üzmüyor, herhangi bir şey istemiyor...vs. vs.
YanıtlaSilTesbitiniz doğru. Kitaplar çok okunduğunda kişiyi yanlızlaştırabiliyor. Kendine ayrı bir dünya kuruyor insan. O yüzden kendine göre ulvi bir amaç için çalışan insanlarla beraber olmak, topluma ve kendimize faydalı olacak bir şeyler yapmak lazım. Bu insani duygularımızı güçlendirecektir. Yoksa sadece ekrandan veya sayfalardan bir şeyler okuyarak bu duyguları yaşayamıyoruz.
Ben gülen bir yüz görmeyi çok seviyorum mesela. Emojiler hep aynı. Fakat her insanın tebessümü farklıdır.
Ne güzel bir tespit. Emojiler var bir sürü ama tek bir
Silgülümseme her suratta farklı. insanlardan kopma diyorsun
tabi ki. bir kaçış noktası kitaplar, insanın olduğu yerde
her duyguya, her duruma hazırlıklı olmalısın.
Merhaba Mimlendiniz :)
YanıtlaSilhttps://beydaninkitapligi.blogspot.com.tr/2017/11/mimlendim-ve-mimledim-17-gune-nasl.html
Teşekkürler, bakıyorum hemen..
SilBuket hanımcığım, kitap okurken kendimize ait bir dünya kuruyoruz ve günlük sorunlardan, zamandan uzaklaşıp kitabın geçtiği zamanın içine giriyoruz, kitap sakinlerinin sorunlarını, sevinçlerini paylaşıyoruz.
YanıtlaSilAma kitap okumak beni daha çok sosyalleştiriyor çünkü okuduklarıma kendi yorumumu, varsayımlarımı da ekleyerek çevremdekilerle paylaşıyorum. Siz bir öğretmensiniz, eminim çok daha fazla paylaşıyorsunuzdur.
Bugün öğretmenler günü, iyi ki sizin gibi sevgi, bilgi dolu öğretmenlerimiz var. Sevgilerimle....
çok teşekkür ederim iyi dilekler için..
SilKesinlikle katılıyorum. İyi bir kitaptan sonra gerçek dünyaya dönmem bile zaman alır benim. Basbaya yumruk yemişe dönerim, yaşadığım zamana, yere, çevremdeki insanlara adapte olamam. 10 aylık bir kızım var, onu biraz büyütüp tekrar kitaplarıma dalmak için sabırsızlanıyorum. Etraftan tamamen soyutlanıp güzel bir kitabın içinde kaybolmayı çok özledim!
YanıtlaSilnitelikli yalnızlık diyorum ben buna. ve ben de seviyorum :)
YanıtlaSil