21 Ağustos 1929 ‘u gösterdiğinde Atatürk, Ertuğrul Yatı ile İstanbul’dan Bursa’ya doğru gitmek için yola çıkar, Yalova açıklarından geçerken gördüğü çınar ağacından çok etkilenir ve sahile çıkarak bir müddet dinlenir. Atatürk bu çınar ağacının yanına küçük bir ev yapılmasını ister ve istediği ev çok kısa bir sürede 22 gün gibi bir sürede ahşap iki katlı bir ev olarak yapılır. 12 Eylül 1929 tarihinde kullanıma açılır.
Bir yıl sonra Atatürk’e, bu ulu çınar ağacının dallarından birinin köşke değdiği ve kesilmesi gerektiği bildirilir, Atatürk ise ağacın kesilmesindense köşkün ileriye taşınması talimatını verir.8 Ağustos 1930 tarihinde İstanbul Belediyesi Fen İşlerinden mimarlar ve mühendisler nezaretinde ustalar ve işçiler evin taşınma işlemine başlarlar, ilk olarak evin çevresinde ki toprak zemin seviyesine çekilir ve daha sonra İstanbul’dan getirilen tramvay rayları dikkatlice evin altına döşenir, ilk olarak betonarme toplantı salonu taşınır, daha sonra ahşap ev taşınır.Köşk 3 gün içerisinde tam 4 metre 80 santimetre doğuya doğru kaydırılmış olur.Atatürk’ün de bizzat nezaret ettiği yapı hem yıkılmaktan hem de çınar ağacı kesilmekten kurtulmuş olur ve o günden sonra Yürüyen Köşk adıyla anılır olmuştur.
Bu fotoğraf o yıllarda çekilmiş. Benim gittiğimde çektiklerimde aşağı da. Hafta içi gittiğimden fazla insan da yoktu. Evi gezdim ve çok duygulandım. O büyük ağacın altında oturup neredeyse 80 yıl önce burada Atatürk'ün oturup denize uzun uzun baktığını hayal ettim. Zaten ev de de fotoğraflar var. Hatta Atatürk'ün içtiği kahve fincanı bile duruyor.
Atatürk’ün vefatından bir yıl önce tüm mal varlığıyla birlikte Yürüyen Köşk’ü millete bağışlamıştır, uzun yıllar Tarım Bakanlığı bünyesinde yer alır ve zamanla gözden uzak düşer ve yıpranır. 1998 yılında Çevre Bakanlığı Yürüyen Köşk’ü restore ederek tekrar canlandırır, 2006 yılında ise tekrar bir restorasyon görür. 2013 yılında ise Yalova Belediyesi en kapsamlı restorasyonu yapar ve daha önce beyaz olan köşk asıl rengi olan kestane rengine çevrilir .
Bu küçük ama doğası , atmosferiyle farklı yerde çok güzel zaman geçirebilirsiniz.
Yine çok güzel fotoğraflar ve bilmediğim bir hikaye. Teşekkürler.....
YanıtlaSilÇocukluğumda İzmit'ten ailece Yalova Termal'e gezmeye giderdik. Geçen sene Sağlık Bakanlığı'nın Termal otelinde bir eğitim toplantısına katılmıştım ve benim için müthiş bir nostalji olmuştu. Orman, manolya ağaçları, ortanca çiçekleri şahaneydi, Yalova'da dolaştık sonra, deniz muhteşem ve parklar çok bakımlıydı. Ayrıca Yalova hem İzmit'e, hem İstanbul'a hem de Bursa'ya yakın ve çok güzel bir şehir......
Emekli olunca Yalova'ya yerleşsek mi diye bir düşünce düştü aklıma........
Yalova 'ya yerleşme fikrine sıcak bakamıyorum. heryeri araplar, suriyeliler ve çok fazla il dışından gelenler var. biz de çocukken yalovadaki teyzeme giderdik. o zaman ki halini arıyorum şimdi. emekli olunca biz de az nüfuslu bir köye gitme hayalleri kuruyoruz :)
SilGeçen kış sırf köşkü görmek için Yalova'ya gittik ama restorasyon yüzünden içini gezemedik. Bahçesinde o havayı almaya çalıştık, inşallah içini de görmek kısmet olur.
YanıtlaSilSevgiler...
burası burnumuzun dibi ama daha yeni gidebildim. şimdi herkese açık. bir ilkbahar günü
Silçok güzeldi gezmek..
Merhaba, Yuruyen Kosk un gercek hikayesini fotograflarla film tadinda antlatan bir video yaptim. Videonun sonunda Yuruyen Kosk un gunumuzdeki halini gosteren bir gorsele ihtiyacim var. Buradaki fotografinizi videoda isminizi belirterek kullanmak istiyorum. Konuyla ilgili baysongur@gmail.com adresinden benimle iletisime gecerseniz sevinirim, simdiden tesekkurler.
YanıtlaSil