20 Haziran 2013 Perşembe

Wittgenstein’in Yeğeni

                             
                               Sancılı ve öfkeli  monolog okumaya  ne  kadar  dayanırsınız?  Nedense  Thomas Bernhard'ı  anlatmak istemiyorum. Anlaşılmak ta istememiştir  zaten. Öfke ve karamsarlık dolu  dilini  bir çok  kişi  sevmeyecektir. Ama  ben, ilk  Don sonrasında  da Odun  Kesmek  isimli  kitaplarıyla tanıştım  onunla.  Kitaplarında  döngüsel  halinde  süren  anlatımını  çok  beğendim .  Şimdi de elimde  Wittgenstein'in  Yeğeni  var.
                                Kitabın son  kısmında  Orhan Pamuk'un  yazarın  romancılığına  ait görüşleri  var. Şöyle diyor Pamuk :  ''  Tekrarlanan  düşünceler  -  düşünceden  çok  ünlemlerle  bitirilecek  öfkeli  bağrışlar,  sövgüler, ilenmeler, çığlıklar,  yakarışlardır  bunlar-  akıllı,  uslu,  mantıklı  dünyasında  kalmaya  kararlı  okurun  kolay  kolay hazmedemeyeceği  şeylerdir :  Bütün Avusturyalıların  gerizekalı olduğunu  okuruz,arkasından Almanlar  ve  Hollandalılar içinde  aynı şeyler  söylenecektir;  bütün  doktorların acımasız  birer  canavar ,  sanatçıların  çoğunun aptal, yüzeysel, yeteneksizolduğunu okuruz;  bilim  dünyasının  şarlatanlar dünyası  dünyası,  müzik  dünyasının  sahtekarlar dünyası  olduğunu okuruz;  zenginler  ve aristokratlar iğrenç asalaklardır,  yoksullarda fırsatçı  ve üçkağıtçı,  aydınların çoğunun özenti  düşkünü  boş  kafalılar,  gençlerin  çoğunun  da  herşeye  gülen  budalalar olduğunu  okuruz...




                              

                 Orhan  Pamuk  Bernhard  dünyasına  giriş  için  Wittgenstein'in  Yeğeni 'nin  rahat  bir  başlangıç  olduğunu  söylüyor.Thomas  Bernhard  'ın  roman  dünyasını  daha  yakından tanımalı, onun daha  karmaşık  ve  daha  zengin  öteki  kitaplarını da  çevirmeliyiz,  diyor..
                Bu  kitapta  son zamanlarını  yaşayan iki dosttan  birinin  hesaplaşmasını,  öfkesini,  nefretini tekrar tekrar  okuyoruz.  Bu  döngüsellik  beni  sıkmadı. Gerçekten de Orhan  Pamuk'un  dediği  gibi  güvenli  dünyalarında  çıkmayı göze alamayanlar  okumasın.  Hayat denen  şu  kısacık  zamanda ki  çırpınışlarımızı  yüzümüze  yüzümüze  vuran  Bernhard  okumak  size  ne kazandırır  bilemiyorum.  Onun  tiksindiği  bu  kadar  konu varken  nasıl  yaşamayı  becerdiği  ayrı bir  konu.  Valery  bir  yerde   nefret  edip  tiksindiğimiz bayağılıklarla  aslında  yakından  ilgilendiğimizi,  bayağı  bulduğumuz  şeylerle  aramızda  bir  merak  ve  yakınlık  olduğunu  söyler.  Bernhard'ın  kahramanları da  durmadan  nefret  ettiği  konulara  dönerler,  nefretlerini  körükleyecek koşulları  ararlar  ,  iğrenmeden  nefret  etmeden  yaşayamazlar:  Viyana'dan  nefret ederler,  oraya  koşarlar,  müzik  dünyasından  iğrenirler,  müziksiz  yapamazlar ;   kız  kardeşlerinden  nefret ederler,  onu  ararlar;   gazetelerden  iğrenirler  ,  okumadan  edemezler...

                 


Espresso  eşliğinde  bir  çırpıda  okunan   Bir  Thomas Bernhard  kitabı  daha. Kapanışı  kitaptan  bir cümleyle  yapmak  istiyorum :
'' Ben  de  er  ya da  geç  kendimi  ve  dünyayı  hastalıklı  biçimde  gözümde  büyüttüğüm  için  mahvolacağım ...''
Diğer  kitaplarına  başlamak için  sabırsızlanıyorum  ama  hemen  geçmeyeceğim.  Biraz  ara vermeliyim  bu  yoğun karamsarlığa.  Yeni  okumalarda görüşmek  üzere...

11 yorum:

  1. bernhard'ı ben de yavaş ve hazmederek okur, değişik düşüncelere gark olurum.

    YanıtlaSil
  2. Yorum yapiyorsunuz size biturlu geri donemiyorum kusura bakmayin. Annemle bile 5 gundur gorusemiyorum ya saatler uymuyor yada islerimz oluyor. Simdilik burdayim ama ne icin geldigimi ben bile bilmiyorum, kafa dagitmak tatil ve belki kalmak, henuz hicbirsey kesin degil..Fotograf paylastikca yazarim anlatirim olan biteni diyorum ama hala bi firsatini bulamadim..Size iyi pazarlar opuyorum cimcime kizinizi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne demek canım :)
      zevkle okuyorum paylaşımlarını..

      Sil
  3. Merak ettim bu yazarı.kitapta ince sanırım. Başlangıç için iyi olacaktır.

    YanıtlaSil
  4. ben de son günlerde, polonyalı usta bir tiyatro yönetmeni vasıtasıyla sık sık denk geldim thomas bernhard adına. ve ne yalan söyliyim daha önce duymamıştım. şimdi, sizin yazınızdan da sonra, iyice merak ettim. bu yaz mutlaka bir-iki kitabını okumalıyım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba danzon,
      ben de bugün yeni bir t. bernhard kitabına( eski ustalar)
      başladım. neredeyse tüm kitaplarını aldım. tarzını, öfkesini , yalnızlığını
      çok sevdim. zor okunan bir yazar ama çabaya değer. polonya ile ilgisi ne olabilir merak ettim şimdi. gerçi yönetmen Claus Peymann'ın yönettiği oyunları Avusturya'da oynanmış diye biliyorum..

      Sil
    2. polonya'nın yaşayan en önemli tiyatro yönetmenlerinden krystian lupa bernhard'ın romanlarından oyunlar sahneye koyarak dünyada adını duyurmuş. örneğin önümüzdeki ekim'de paris'te sahneleyeceği son oyunu da yine bir bernhard uyarlaması: ikinci romanı "perturbation".
      geçen hafta polonya'dayken "immanuel kant" adlı romanının lupa tarafından yapılmış oyun uyarlamasının dvd'sini edindim. önce "immanuel kant" dahil olmak üzere bir kaç bernhard okuyup, ardından lupa'nın oyununu izlemeyi planlıyorum.
      paylaşımlarınız için teşekkür ederim..

      Sil
    3. bilgiler için çok teşekkür ederim danzon. aslında yazdığı
      oyunları izlemek isterdim. ne yazık ki böyle bir şansım
      yok ama dvd sonrası izlenimlerini paylaşırsan sevinirim. ekim de pariste olacağız ama dil sorunu işte :((

      Sil
  5. Yine farklı bir kitap çıkardın karşımıza canım, bu çeşitlemelerine hayranım. Güzel paylaşımın ve harika fotoların için teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  6. bu kitabı yeni okudum ve çok eğlendim hatta bol bol kahkaha attım bence bir mizah kitabı bu yaaa :)

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...