27 Aralık 2012 Perşembe

Bir Film , Bir Kitap

                                  
                             ''   Hayatı  gözlerimiz  yarı  kapalı,  kulaklarımız  sağır,   zihnimiz  uykuda  yaşıyor olmamız  ne tuhaf  !  Belki   böyle olması  iyidir,  ancak  bu sayede  insanlığın  büyük  bir  bölümü  hayatı  çekilir  ve değerli  buluyordur.  Bununla  birlikte  yeniden  hoş bir  uykuya   dalmadan  önce  bir çok şeyi - herşeyi- görüp  , işitip  anladığınız  o  bir kaç  saniyelik  uyanış anlarından  birini  hiç tanımamış olanımız  çok azdır ,  ''
                                diyor   Conrad   son  okuduğum  kitabında.. Yani   Lord Jim ' de..  Conrad  çok  iyi  bir  yazar.  Biraz  ağdalı  dili var,  sizi  alıp  denizler ötesi  ülkelere,  insanlarına ,  denizcilerin  az  bilinen dünyasına  götürüyor.  Çok  iyi  insana dair  gözlemlemeleri  var.  Yeni  bitirdim  bu  kitabı.. Anlatmamın sebebi  bir gün  rastlarsanız  Conrad'a  alın , okuyun istiyorum  ..

                                      



                            Conrad  erkeklerin  dünyasını  anlatıyor  bize, gemicidir  hepsi.  Kitabın  baş kahramanları  Marlow   ve  Jim 'dir.  Karanlığın  Yüreği  kitabında  olduğu  gibi  burada  da anlatıcı  olarak  Marlow'u   seçmiştir   Conrad..
                             Lord jim kitabı, iki temel bölümden oluşuyor: birinci bölüm, lord jim'in başına gelen talihsiz olay ve marlow'a içini dökmesi ve sonrasında bir ticari temsilci olarak çalışırken, yaşadığı o talihsiz olayın sonuçlarından budalalık derecesinde bir gururla kaçındığı zamanlar. ikinci bölüm ise lord jim'in mezara girer gibi patusan denilen küçük bir ülkeye gidişi ve onurunu kendine yeniden ispatladığı bölüm.

                            '' Gerçekten de olmuş bir olaydan,"kötü niyetli birtanrı tarafından hazırlanmadıysa, şeytanın son derece amaçsız bir işi olmalıydı," (s.147)     
                               dediği bir olaydan esinlenerek yazmış bu kitabı  Conrad...

                               Marlow  yine  usul usul anlatır  olayları  dinleyenlere, aynı zamanda  bize.  Conrad'ın  özelliğidir  bu . Yazım  tekniğidir ,   mesela   karanlığın yüreği'nde    "ben"    olan  anlatıcı,    çok sıradan, biraz da ağdalı bir tazla büyük İngiltere'nin tarihteki gemicilerini, tüm dünyaya yelken açan maceraperest ingiliz ruhunu över.   sonra marlow sözü alır ve bu cafcaflı lafları, bu gerçeği ve çirkinliği gizleyen yalan sözleri neredeyse keserek, karanlığın yüreğini, ingiltere'nin ve tüm batı uygarlığının çirkin yüzünü görmüş biri olarak anlatmaya başlar. şaşırırız, biz "ben" anlatıcıyı dinliyorduk bambaşka havada. şimdi, "ben" anlatıcı ile birlikte yüzümüzü marlow'a dönüp onu dinlemeye başlarız. bir sürü anlatı katmanı yani.
                              Diğer  Conrad   kitapları  gibi  Lord Jim de  çok  beğenerek  okuduğum  bir  kitap  oldu.  Yazımı  kitaptan  bir  paragrafla  bitirmek isterim :

                               "bir insanın yüreğinin derinliklerini anlamaya çalıştığımızda, yıldızların görüntüsünü ve güneşin sıcaklığını paylaştığımız bu varlıkların ne kadar anlaşılmaz, değişken ve belirsiz olduğunu kavrarız. yalnızlık sanki varoluşun mutlak şartıymış gibi, önümüzdeki et ve kemikten ibaret kılıf, elimizi uzattığmız anda gözlerimizin önünde erir, geriye hiçbir gözün izleyemeyeceği, hiçbir elin tutamayacağı hercai, avutulamaz, kaypak bir ruh kalır sadece."
(s.165)
                 Kitaptan  sonra  izleyip  etkisinde  kaldığım  bir filmi  yazmak  istiyorum.  Haneke  filmlerinden  biri  olan   Kent  Üçlemesi'  nin  ilk  filmi  olan  1989 yapımı The Seventh Continent / Yedinci Kıta..

                                                       

                              The Seventh Continent   Michael Haneke’nin 1989 yılında kendisi 47 yaşındayken çektiği ilk sinema filmi. Yani başka bir deyişle bu film Haneke’nin TV’den sinemaya geçiş yaptığı film.  Almanya doğumlu Avusturyalı yönetmenin “duygusal buzlaşma” adını verdiği üçlemesinin ilk filmi bu, diğer ikisi ise 92 yılında gelen  “Benny’s Video” ve 94′te 71 kısa fragmanla dağınık ve zor bir anlatıma sahip olan “71 Fragments of a Chronology of Chance”.  “The Seventh Continent” ise çoğu çevrelerce Haneke’nin en güzel filmi. 
                            Haneke; filmlerini izlerken insana rahatsızlık veren bir yönetmendir. Ancak bunu kan, şiddet gibi klişe ve kolay yöntemlerle yapmaz. Haneke filmlerinde seyirciyi suçlar, seyirciyi izleyici olmaktan çıkarıp konuya dahil eder ve bunu başarır. Hatta gerekirse Funny Games’teki gibi bir oyuncu bize döner izlediklerimizden hoşnut olup olmadığımızı bile sorabilir. 
                            
                           Haneke filmlerinin bir başka özelliği de hiçbir sahnede müzik olmaması. Bu yüzden anlatılmak istenen fazlaca çıplak ve gerçekçi bir şekilde karşımıza seriliyor.


                                    


                  Bugün  bir  filmi  ve  bir  kitabı  kısaca  tanıtmak istedim.  Yarın   gece  4  günlük  süpriz  bir  geziye  çıkıyoruz.  Dönüşte  güzel  kareler  paylaşacağımı  ümit  ediyorum.  Şimdiden  yeni  yılınızı  kutlarım.
                                                         Nice  güzel  günlere!








                 
                        






    

5 yorum:

  1. Güle güle git güle güle gel arkadaşım. Yolun açık olsun. Umarım bol bol eğlenirsin. Yeni yılını şimdiden kutluyorum.

    YanıtlaSil
  2. Sana da nice güzel günler Buketcim. Sevdiklerinle güzel bir yıl olsun.
    Lord Jım aklıma takıldı. Çok eski zamanda ya okudum ya izledim. Çok tanıdık bir isim. Düşüneyim bakayım bana neden yaptı bu çağrışımı.Film önerin için ayrıca sağol. Bu sıralar her gece bir film izlemekteyim zira:)

    YanıtlaSil
  3. Buketcim, önerdiğin kitabı da, izlediğin filmi de çok merak ettim. Çok güzel tanıtıyorsun.
    Tatil dönüşü fotoğraflarını da sabırsızlıkla bekliyorum. Yeni yılınız kutlu olsun. Sağlıklı, neşeli bir yıl geçirmenizi dilerim.

    YanıtlaSil
  4. neşeli umutlu yıllaaar.
    :)

    YanıtlaSil
  5. 2013 yılının bütün güzel duyguları beraberinde getireceği mutluluklarla ve sağlıkla dolu huzurlu bir yıl olması dileklerimle...
    2013 YILINDA DA BİRLİK DE OLMAK DİLEĞİYLE MUTLU YILLAR

    YanıtlaSil

Cuma GİDİYOR !

             Sıcağı sıcağına gezi fotoğraflarım geldi!             Eve yeni geldik. Ara tatil neredeyse bitiyor ve şöyle iki gün okul öncesi...