Daha önce seyretmiştim ama tekrar tekrar seyretmeyi sevdiğim için - meslekten olsa gerek- yine izledim.Zaten Truffaut filmlerini severim. Belki de bazı ortak noktalarımız ve bakış açımız yüzünden... .Onun için dönüm noktası olan - benimde en sevdiğim film- ''Yurttaş Kane'' ni 27 kez seyretmiş.
400 Darbe'de onun ilk filmi. Fransızca' da okul kırmak anlamında...
Filmde bir çocuğun suçluya nasıl dönüşebileceğini görebiliyoruz… Aynı zamanda yönetmenin nasıl yetiştiğine şahit olma şansına sahip oluyoruz. Okuldan kaçıp kaçıp yüzlerce film seyretmiş bir çocuğun hikayesidir film… Yeni bir film kalmayınca tekrar tekrar izler. Truffaut ilk filmi Andre Bazin’e adar. Bazin ona kol kanat geren tek kişidir.
Filmde Antoine’ın evde çıt çıkarmasına bile tahammül edemez annesi. Kitap sevgisi bu dönemde gelişir. Evin kuytusunda sessizce kitap okur… Balzac’ı o kadar sever ki, odasının bir köşesine sunak yapar, mum yakar. Fakat mum yangın çıkmasına ve dayak yemesine neden olur..
Filmde Antoine’ın evde çıt çıkarmasına bile tahammül edemez annesi. Kitap sevgisi bu dönemde gelişir. Evin kuytusunda sessizce kitap okur… Balzac’ı o kadar sever ki, odasının bir köşesine sunak yapar, mum yakar. Fakat mum yangın çıkmasına ve dayak yemesine neden olur..
Evde yüzlerce kitap okuyan, okul zamanında da sınıftan kaçıp yüzlerce film izleyen 13 yaşında bir çocuk… Truffaut “çocukların kötü yetiştirilip mutlu olmaları, iyi yetiştirilip mutsuz olmalarından daha iyidir” demiş. Zaten kitaplara olan sevgi boyutunu aşan ilgisini Fahrenheit 451’de, 400 Darbe’den yedi yıl sonra yeniden göstermişti…
İlgisiz bir anne, pasif bir üvey baba, ceza vererek okulu, öğrencileri yöneten müdür ve öğretmenler.. Islahevine düşen bir çocuk...
Vee filmin final sahnesi... Antoine deniz kenarındadır. Kıyıdaki dalgalar Antoine’ın ayak izlerini, karanlık geçmişini siler, hayatında sembolik temiz bir sayfa açar. Sahne donar ve film biter…
Donuk karenin kullanıldığı filmlerden birisi Martin Scorsese’nin 1990’da çektiği Sıkı Dostlar’mış .
Donuk karenin kullanıldığı filmlerden birisi Martin Scorsese’nin 1990’da çektiği Sıkı Dostlar’mış .
Ayrıca F.Truffaut hakkında almak istediğim bir kitap var.Ronald Bergan derlemiş.Bergan bu kitapta ünlü yönetmenle 1960-1981 yılları arasında yapılan söyleşileri bir araya getiriyor. Kitap Truffaut nun filmleri ve düşüncelerini derinlemesine inceliyormuş.
Hey, Buket(Pelin?) merhaba!
YanıtlaSilSen Truffaut'nun Jules et Jim filmini izledin mi? Harikadır, çok çok güzeldir. Bir ara onu anlatmalıyım yazıyla, fakat çok sevdiğin şeyleri anlatırken dilin lâl olur, bilirsin.
Neyse, böyleyken böyle işte, yoğun hem buralar gevezelik yapılmıyor:)
Hoşçakal.
İzlemezmiyim,onu da paylaşacaktım ama sıkıldım.yani yazmaktan.eniyisi periyle sen yaz ben okuyayım.okumayı daha çok seviyorum çünkü,farkettin belki görsellik fazla o yüzden blogumda..
YanıtlaSilbende en kısa zamanda okumalıyım güzel yazmışsın canım
YanıtlaSilteşekkrler mevdşcmmm
YanıtlaSilBuketçim, not aldım bu filmi çok merak ettim..
YanıtlaSilAz önce ben de bu filmi yazdım, bloguna glince görmek beni çok memnu etti. Çok güzel yazmışsın. Keyifle okudum..
YanıtlaSil