22 Kasım 2024 Cuma

Cuma Gelmiş!


                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba giriyorum. Bir taraftan cumanın şu tatile açılan kapısına çok seviniyorum, içim mutlulukla doluyor, önümde kocaman bir dinlence varmış gibi oluyorum. 
Bu hafta da güzellikler, mutluluklarla geçti çok şükür, daha ne isteyeyim. Geçen cuma gününden başlayayım;
Pazara gidip her cuma balık almak adettendir bizim kasabada. Mahalle aralarında hep kızartılmış balık kokar, bir çok evde cuma pazarından alınmış balık pişiyordur çünkü. Ben de her cuma ya palamut ya da sardalya alırım. Roka, kırmızı soğan, pide ve palamut en sevdiğimizdir. Kızım balık sevmediğinden akşam yemeğine ananesine gider. Bu cuma da öyle oldu. Pazar yaparken bu kırmızılı taze fasulyeye rastladım. Pazarcı çok tavsiye etti, biraz kararsızdım çünkü artık kartlaşmaya başladı taze fasulyeler. Artık almıyorum ama bu türünü ilk gördüm - ya da hep vardı da ben yeni fark ettim -
 
                     
               Bunun adına Barbunya Yeşili dedi pazarcı teyze. Ben hiç duymamıştım, alıp denemeye karar verdim. Pişirince bayıldık lezzetine. Taze fasulye tadında aslında ama barbunya türünde bir şey sanırım.





Cumartesi pazar bağa gidip çalıştık, yeni tohumlar ektik Hatta yeni bir video çektim, yazı sonunda paylaşırım. Hava çok güzeldi tam tarla da çalışmalık. Ama çok zor arkadaşlar bu çiftçilik olayları. Biz bir de azıcık iş yapıyoruz. Geçimini buradan kazananlar ne yapıyor bilmiyorum. Zeytin toplama işimiz bitmedi hala. Zaten hiç ilaçlama yapmadığımızdan çoğu kurtlanıp dökülüyor. Yine de toplayıp zeytinyağı yapımına götüreceğiz. Güzel olanları seçip üç bidon zeytin de kurduk.



                        Bahçemde kasımla birlikte en güzel renkleri yaşıyoruz. Yapraklar iyice sarardı ve döküm başladı. Her yer yapraklarla kaplandı. 



Sahilde durum farklı bir güzel. Gökyüzü ve deniz birlikte..




Mahallemizde bir duvarı boydan boya örten ateş sarmaşığı kızarmaya başladı.




Okulda ki ilk rutinim sabah çayımı alıp her mevsim değişen bahçeye doğru oturmak...
 Okul bahçesine küçük bir sebze bahçesi yaptık öğrencilerimle. Heyecanla marul fidelerini ektiler. Biraz ıspanak tohumu da attık toprağa bakalım ne olacak..




Çocuklara benim resmimi yapar mısınız dedim bu hafta, bakın neler çıktı 💗





                         Bu hafta  okumadığım bir yazarın kitabını aldım kütüphaneden; Cengiz Dağcı. Yaşayan genç bir yazar sanıyordum ama 1919 Kırım doğumluymuş. Dünya Savaşını görmüş hatta Almanlara esir bile düşmüş. Bu kitabı çok etkileyiciydi. Savaşın ne zaman nerede olduğu önemli değil, dünyanın her yerinde aynı yapıya sahip. Aynı yıkım, aynı insanlık ötesi duygulara sahip. Yazarın başka kitaplarını da almaya karar verdim...




Hafta boyunca üç film seyredebildim. Genelde YouTube üzerinden takip ettiğim kanalları izliyorum. Hayat filmi benimde ilk öğretmenliğimi yaptığım, yirmili yaşların başında iki yıl yaşadığım Sinop Boyabat'ta geçiyor. Film de ki insan halleri çok tanıdık. Üç saat süren bu uzun film Zeki Demirkubuz imzalı.. 
Swallow insanı hayretlere sokan bir film. Hele Pika denen hastalığı bilmiyorsanız yok artık böyle bir şey diyorsunuz. Ama Haley Benett oyunculuğu mükemmeldi.


              My Dinner with Andre filmine bayıldım. O özlediğim masa başı sohbeti film de olsa memnun ediciydi. Tek mekanda tek bir karede iki kişinin konuşmasından oluşan film çoğu insanı sıkabilir ama ben çok seviyorum. Durmadan Andre konuştu, zaman zaman ben de yoruldum ama konu ve üzerinde yapılan tartışma üzerinde dönen film harikaydı.


Vee 20 kasım evlilik günümüz. 25 yılımızı doldurduk, inanamıyorum ! 
İlk yıllar alışma, çabalama, çocuk yetiştirme, iş güç ile göz açıp kapayana kadar geçti. Bunca yılın sonunda hem yorulmuş hem de değişik bir sakinlik ile içindeyim. Sanki hayatımızı değerlendirme aşamasındayım. Enerjimizi hayat telaşesine vermis hissediyorum. Yavaşlamak, yavaşlamak, eşimle hayatın tadına vara vara yaşamak istiyorum. Allah sağlık versin, sağlık ve huzurdan başka amacım, ümidim yok. 
Eşim geçmişe gönderme 25 sarı gül almış. Söz ve nişanımda da sarı güller vardı.



Bahçemizde ki son işlerimiz bu videoda..


Mutlu hafta sonu herkese !



15 Kasım 2024 Cuma

Cuma GİDİYOR !

             Sıcağı sıcağına gezi fotoğraflarım geldi!

            Eve yeni geldik. Ara tatil neredeyse bitiyor ve şöyle iki gün okul öncesi evde dinleneceğim. Pazartesi günü Abant'ta gittik ve otele yerleştik. Geçen sene de gidip memnun kaldığımız Abant Vonresort Otel'de konakladık bu sene de.  Başka otellere ve bungalovlara bakmıştık ama o kadar abartı fiyatlar var ki. Sadece oda kahvaltı verip neredeyse salaş yerlere çok ücret ödemek bana saçma geliyor. Bu gittiğimiz otel de yeni binasını yapıp hizmete girmiş. İki katlı villa tipi evleri de var ama onlar eski. Eski olmasına rağmen temizlikte sorun yok. Yarım pansiyon kaldığımız otelde yeme içme fiyat performans çok iyi. Yemekler oldukça lezzetliydi. Otel içinde spa ve havuzda eklenmiş, her şey yepyeniydi.



                              Sabah erken kalkıp uzun uzun kahvaltılar yaptık Kızımın online dersleri olduğundan erken kalktık ama iyi ki de böyle oldu. Çünkü gün ölmeden doya doya tatili yaşamış olduk. Kahvaltıdan sonra lobide oturup gazete, dergilerimizi okuduk.  Şöyle de bir gerçek var, tatil ile otel çocuk kaynıyordu. Tamam olacak ama lobiye elinde tabletlerle bırakılmış çocuklar o kadar çok gürültü yapıp kendi aralarında küfürlü konuşuyorlardı ki çok rahatsız olduk. O sırada anne babalar ortada yoktu.


                             Öğleden sonra Abant Gölü çevresinde uzun yürüyüşler yaptık. Sonbaharın en güzel zamanını yakaladık. Sizleri bu güzelliklerle bırakıyorum.





.
                         Bir gün de Bolu'ya 15 km uzaklıkta ki Gölcük Tabiat Parkına gittik. Burası da çok çok güzel. Kaç kere gitmişimdir buralara her zaman çok keyif alırım.





                                Göl kenarında oturup dinleneceğiniz güzel banklar da var..



                                 Bolu balkabağı meşhurdur, almadan olmazdı!




Şükürler olsun güzel bir tatil daha yaptık. Sağlıkla eve dönmek gibisi yok. Haftabaşı okula başlayabilirim :)

8 Kasım 2024 Cuma

Bugün Cuma



                                     Bugün cuma!

                                  Bugün ara tatil başlıyor! 

                                  Bugün çok sevinçliyim!

             Tam 9 günlük ara tatilimiz başlıyor. Birinci dönemin ortasına geldik, ha gayret! Milli Eğitim öğretmenlere ara tatilin online eğitim olacağını son anda bildirince bir yerlere gitmek için plan yapamadık. Aslında bu mevsimde hem de böylesine uzun tatilde yurt dışına gitmek ne iyi olurdu. Neyse bizde yakın çevreye bir bakacağız.

Geçen haftasonu öğretmen arkadaşlarla bizde oturduk, sohbet ettik, yedik içtik, eğitim sisteminin altından girdik üstünden çıktık :)

              

                    Evde ki sehpama pazardan aldığım Amasya elmalarına koydum, her okuldan gelip yorgunluk kahvemi içerken önümde ki görüntüden acayip huzur duyuyorum.
                  Bu hafta da Jan Troell filmlerine devam ettim. Bir de bloglardan Vnf'nin bahsettiği kısa filmi seyrettim.

                      

                         Geçen günlerde instagramda sinema haberlerini takip ettiğim bir sayfa Mubi'de oynayan The Substance  ( Cevher ) filmini anlatmış, bazı klasik filmlere de ( The Shining, Psycho, Carrie, The Fly ) göndermeler yaptığını yazmıştı. Filmde ki sahnelerin tahammülü zor sahneler diye yazınca bende yorum olarak ' çok lazımdı böyle filmler, her gün dehşeti yaşadığımız bir dünyada '  diye yazdım. Gerçekten de onca benzer filmler çok  seyretmişindir;  sinema sanatı sonuçta her konuyu işleyebilir, özgür bırakılmalı, sanat böyle bir şey engellenemez diye düşünürken artık kötülüğü gösteren hiçbirşeye tahammülüm yok. Yaş ilerledikçe iyice tutucu oldum işte ne yapayım. 

                 Sonuçta ortaya fikrimi koymuştum, beğenen beğenmeyen olabilir ama şu sosyal mecrada hemen yargısız infazlar geliyor. Bana da hemen biri şöyle yazdı;

''He kurban bilmem ne köyünde yiğenine kızına tecavüz eden kişi de zaten bu filmleri izliyordu. Çiçeğini sula sen zikrini çek işine bak!

            Bana bunu yazana bakayım dedim 30 yaşında bir belgesel çekerek trt ödülü kazanmış bir kadın. Çok şaşırdım bu söylemine. Bende ona;

''sizde sanatınızla ne kadar güzel insansınız '' diye  yazıp alkış koydum sonuna. O da bana hemen cevabı yapıştırdı;

''ben güzel insanım demedim. Azıcık mantıklı düşün ve konuş.''

Devam eden ağız dalaşına kendimi sokmamak için sustum. Başka insanlarda olaya dahil oldu, birisi şöyle yazdı bu kadına;

''neden bu kadar saldırgan bir dil kullandınız ? Hanımefendi kötü bir şey söylememiş, hakaret etmemiş, karşısındakini rencide etmemiş.. sadece fikrini söylemiş. Şu üsttenci dilin çirkinliğinden ben utandım yahu.

Bu sefer ona şöyle yazdı;

''bu tür yorumlardan günde 937646 kere görüyorum. Sanat sadece çiçek böcek kırlı bahçe değil. İbret alınsın diye yapılıyor örnek alınsın diye değil. Siz toplumu simgeliyorsunuz bu tür anlatıların önü tıkanıyor. Zaten girişte sinopsis denilen yazıyla ne izleyeceğini gösteriyor ve fragman var izlemezsiniz olur biter! sen kızılcık şerbetini izle boş ver böyle filmleri

           Böyle uzayıp gitti olay. Niye anlattım bunu. Bunları yazan insanın bir belgesel çekip ödül olan bir nevi sanatçı aydın olması. Mesele sinema nedir ne değildir tartışması değil. Bana bir şey kanıtlamak zorunda değil ama benim gibi basit bir vatandaşa tepeden bir bakış. Belli ki profilime girdi baktı; örgüler, saksı saksı çiçekler, kurabiye, kekler. ( maşallah zikri de nereden anladıysa ) sonra bu nereden bilecek sanatın anlamını dedi verdi veriştirdi. Üzüldüğüm nokta bu dil. İnsanın birbirine yaptığı bu acımasız küçümseme. O tabi ki daha iyi biliyordur sinopsisi, body horror filmleri. Bize söz düşmez!

         Bunun gibi bir aşağılamayı yıllar önce Satantango filmini seyredip burada yazınca biri yazmıştı. Sana düşmez bu tarz filmleri yazmak, sen otur kekini yap demişti. 

       Yaa arkadaşlar böyle işte, her kavramın tapusu var, her kavram birilerinin tekelinde. 

         Döneyim ben börtü böceğime :)


                              Bahçemin renkleri, bereketi, güzelliğine ne demeli!


Bizim kasabadan bol bol sonbahar manzarası çektim sizin için..


                                      Köyümüzde de serin ama güneşli bir hafta vardı . Yapraklar iyice sarardı, dökülmeye başladı. Kasım ayı öyle güzel ki! Okul çıkışı yürüyüşlerim devam etti çok şükür..
                      Bir sabah okula geldiğimde zil çalmasına 15 dakika vardı, orada olan öğrencilere hadi çocuklar gelin biraz ormanda yürüyelim dedim. Çevreyi inceleyerek kısa bir tur attık.


                                  Okul bahçesinde ki hurma ağacından olmuş meyveleri topladık, püre yaptık ilk olarak sonrasında da hurmalı muhallebi pişirdik.



                Akrabalarımdan biri ayağını kırmıştı, geçmiş olsun paketi hazırladım. Ziyaretine gittim. Elma baskılı paketimi görünce çok sevindi..



              Minibüste gidip gelirken kitap okuduğumu gören bir öğrencimiz '' öğretmenim niye bu kadar çok kitap okuyorsun? '' diye sordu. Tabi bir öğretmen olarak uzun uzun nedenini anlattığımı tahmin edersiniz. 



En sevdiğim nakış işlerim devam ediyor..




                  Bugün güzel bir gazete yazısı okudum. Çok sevdiğim Fatma Barbarosoğlu bugün Paterson filmini seyretmiş, bazı noktalara dikkat çekmiş. Yazısında;
''Dış dünyanın verileri azaldıkça iç alemin sınırlarını genişletmek için bekler gönül.Fakat bazen gönül dahi kendi sesini duyamaz olur. İçinde birikeni yoluna koyamayınca kendinden kendine varan yolu kesmiş olur. Yolu düzenleyecek olan nedir? 
               diye soruyor. Yazıyı okumak isteyenler buraya

             Seyrettiği filmden ilham alarak İsmet Özel'den bir şiir okuyor. Bir parça bizde nasipleniyoruz, bakın şu mısraların anlam yüküne..

                         Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
                            taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
                               kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
                                 bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
                                    tütmesi gereken ocak nerde?
  
              Bu haftada böyle. Herkese sağlık ve huzur dolu günler dilerim!






























Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...