Bu  ay  benim için  gezilerle  dolu  bir  ay oldu. Geçen  haftasonu  İstanbul'a  gidip  iki  gün bol bol gezdik. Neler yaptık  aşağıda. Harem'den  otobüsten  indikten  sonra Vapurla  Beşiktaş'a   geçtik. Gelişimiz  öğle  saatlerini  bulmuştu. Beşiktaş  Çarşıya  giderek  kahvaltı  mekanlarına  baktık. Şöyle ünlü  olanlardan birine  girdik hatta.  Ama  çalışanların  bezmiş  ve  ilgisiz  tavırlarına  maruz  kaldığımızdan geri  çıktık. Etrafa  bakına  bakına  gezerken  Elde  Börek  diye  küçük  bir  yer  gördük  ve  içeriye  girdik.  Çalışanlar  hep  bayan ve çok ilgililerdi. Çok  lezzetli  böreklerinden  ısmarlayıp  kahvaltımızı  yaptık.
Buradan  Emirgan'a  gidelim  dedik.  Ama  bizim  gibi  milyonlarda  düşünmüş  olacak ki  her gelen otobüs  ağzına  kadar  doluydu  ve  hiç  durmuyordu.  Bir  taksiyle  neredeyse  1,5  saatte  Emirgan'a  gittik.  İstanbul'da  yaşayanlar  bilir  trafiği.
Lale  festivali  olduğundan  ,  hava da  uzun  zamandır  böyle  güzel olmadığından  herkes  buraya gelmiş. Ama  laleler çok  muhteşemdi. En  güzeli  herhalde  hafta içi  buraya  gelmek.  Her yer  çok  kalabalıktı, piknik  yapanlar, çocuklar,  gezenler..
Buradan  çıkıp  yürüye yürüye  Rumeli Hisarı,  Bebek  tarafına  gittik.  Baltalimanında ki  Japon  Bahçesini  görmediyseniz  bu  mevsim  mutlaka  görün derim,  çok  güzel. 
Burada   bir yerde  yemek  yedikten  sonra  Aşiyan'a  çıkıp  Tevfik Fİkret  müzesine  gittik  ama  saat  16. 00  yı  geçtiğinden  kapanmıştı. Gezmeyi  çok  istiyordum  ama  olmadı. Bizde  ara sokaklarda  kaybolup  uzun uzun  yürüdük.
Akşama doğru Karaköy'deki otelimize gittik. Otel lobisi çok ilginçti. Yeraltında koca bir küp vardı. Merak edenler için otel burada
Otelimizde  dinlenerek  ertesi  gün  Karaköy  sokaklarında  gezdik,  grafittileri  seyrettik  hayranlıkla,  kafeleri  keşfettik..
Karaköy'de küçük bir de kilise vardır. Arka sokaklarda gezinmeye devam ettiğinizde yolunuz Ali Paşa Değirmen Sokak’ta Meryem Ana Kilisesi’ne çıkıyor. Tartışmalı bir konumu olan Türk Ortodoks Patrikhanesi 1922’de Fener Rum Patrikhanesi’nin gücünü azaltmak için kurulmuş. Kilise ilk olarak 16. yüzyılda yapılmış. Günümüzdeki bina, 1840’ta Panayia Kafatiani olarak inşa edilmiş ancak 1924’ten sonra Papa Eftim tarafından yeni oluşumun merkezi olarak kullanılmaya başlanmış.
Vapurla  tekrar  karşıya  Kadıköy'e  geçerek  Meşhur  Rumeli  Çİkolatacısından   çikolatalarımızı  alarak  bir  kafede  kahvelerimizi  içtik.  Kadıköy  çarşısında,  sokaklarında  dolaştık uzun uzun. 
Gittiğimiz  kafe   Montag  Coffee Roasters..Kenya  kahvesinden  hazırlanan  lattem  çok  lezzetliydi. Ortam  küçük  olsa  da  çok  sakin,  balkona  çıkıp  Kadköy  çarşı  manzarasını  seyredebilirsiniz.Buradan  Bağdat caddesine  geçip  biraz  alışveriş  yaptık.  Yemek  için  Cook  Shop  seçtik.
Klasik  şekercilerden  lokum  ve  şekerlerimi  de  alıp   dönüş  için  otobüsümüze  gittik..





















