Haftalardır beklediğimiz güneş yüzünü gösterdi nihayet. Ne kadar çok ihtiyacımız varmış meğer. Kapalı ve soğuk havalar bu yıl uzun sürdü. Depresyonumu tetikledi, canımın sıkkın olduğu uzun günler oldu. Şu güneş ışınlarının ne büyük iyileştirici gücü var. Sabah daha erken kalktım. İşe gitmeden deniz kenarında biraz yürüyüş yapıp nefes almak istedim. Sanki gri ve soğuk günler de boğazımı sıkan bir el vardı ama bir an da ciğerlerimin en ucuna kadar nefes alır oldum.
Geçen gece izlediğim siyah - beyaz film de ( Brief Encounter ) kadın güneşi görünce şöyle diyordu : '' Güzel bir ikindiydi, temiz havada olmak ferahlatıcıydı. Bence sürekli sıcak, güneşli bir iklimde yaşasaydık , hepimiz çok farklı davranırdık. Bu kadar içine kapanık, utangaç ve geçimsiz olmazdık. ''
En sevdiğimi çay bahçesinde en sevdiğim masaya oturdum. Etrafımda daha çok yaşlı amcalar var. Onlar da benim gibi sırtlarını güneşe vermişler ne güzel ! Ruhen aynı saftayız. Z aten yaşadığım yer bir kasaba, bol bol emekli var. Ama ben bunu çok seviyorum zaten. Ahmet Hamdi şöyle der ya '' Taşra oturup bekleme yeridir .'' Ne kadar doğrudur. Keşke benim de işe gitme gibi bir derdim olmasaydı, ben de oturan emekli olsaydım ...
Biraz sonra yanıma bir kedi geldi, biliyorsunuz fazla sevmem onları ama baktık uzun süre birbirimize.
Geçen gün okuduğum Ziya Saba mısraları zihnimde. Ne güzeller :
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.
Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
İşte benim mekan. Sık sık gelirim, biraz çay içer, biraz denizi seyrederim. En güzel mevsim burada oturup keyif yapmanın. Yazın çok sıcak oluyor, çok erken saatlerde gelmek lazım. Öyle çok dertleri var ki şu insanoğlunun, kendimize birşey olmasa bile yakın , eş-dostun üzücü bir haberini alınca bu bizi de etkiliyor. Hayatın bu kısa molalarından zevk almaktan başka seçeneğimiz yok bence.
Yalnız başına gidip bir yerlerde saatlerce oturanlardanım. Birşeyler yapmak için başkalarına fazla ihtiyaç duymam. Ama arkadaşlarımla da oturmak başka bir zevk..
"Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben iki de bir de böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış bir kedi gibi kendimi zavallı hissediyorum."Yazıma Sabahattin Ali'nin bu güzel paragrafıyla devam etmek isterim. Nasıl büyük bir yazar, okumayan varsa büyük kayıp..
Evde de şu sıralar durum böyle. Ben de başladım şu örgü işine. Artık baya bir düzgün yapabiliyorum. Bu da başka bir terapi..
Okumalarım hızla devam ediyor. Şu sıralar başka bir kitap okuyorum ama hep diyorum Peyami Safa, seni ne kadar geç keşfetmişim. Muhteşem kitaplarından biri de bu. Bu haftamızın da bol güneşli, kitaplı ve huzurlu geçmesi dileğiyle..
Ne kadar güzel bir mekanmış. Ankara da yaşamak gerçekten eziyete dönüştü. Geçen hafta epeyce kar vardı. Güneş deseniz yalan yanlış. Her şey her yer gri hala çoğunlukla.
YanıtlaSilIşıl ışıl geçsin haftanız da :)
Ankara öğrencilik yıllarım. Gazi de okudum, bahçeli de kaldık ilk önce bir yurtta , sonra evde. bilmezmiyim Ankara soğuğunu :)
SilSüper bir yazı olmuş, yok yok:) deniz kenarındaki mekana bayıldım ben de öyle yerlerde yalnız oturmayı çok severim... sakıncası yoksa eğer neresi bu kasaba? ayrıca ben de örgüyü çok severim ve hakikaten terapi yerine geçer ama son iki yıldır öremiyorum canım istemiyor nedense, bekliyorum bakalım ne zaman başlayacağım diye... güzel yazınız için teşekkürler, elinize sağlık...
YanıtlaSilKocaelinde Karamürsel burası. Örgü işine yeni başladım, annem çok örer
Silyıllardır. Biraz ondan öğrendim, biraz da istek olunca öğrendim galiba. Yakında yaptıklarım burada :)
Nihayet bahar geldi, günler uzadı, havalar ısınmaya başladı ve ruhumuzda açılıyor artık. Ne güzel.....
YanıtlaSilSizin oturduğunuz çay bahçesini hatırladım galiba, benim en küçük kardeşim ve ailesi oraya en yakın kasabada oturuyorlar......
Niye kedileri sevmiyorsunuz, bi lokmacık yiyecek verseniz bir kaç güzel kelime söyleseniz, size nasıl da sevgilerini sunacaklarını bilemediklerini göreceksiniz. Benim sevgili kedim Tuşpa ve diğer kedilerle sevgi paylaşmak öyle keyifli ki anlatamam.....
Eğitimle elde ettiğimiz kitap okuma, tiyatro, sinema, müzik vs gibi alışkanlıklarımızı sürdürürken şiş, tığ örgüsü gibi annelerimizden öğrendiğimiz el işlerini yaparak hem bir nevi terapi yapıyoruz kendimize hem de bir şeyler üretmiş oluyoruz. Bu kış tam dört tane yuvarlak atkı ördüm.
Peyami Safa'nın Yalnızız ve Sözde Kızlar kitapları da güzeldir......
Sabahattin Ali'nin paragrafı Kürk Mantolu Madonna'dan sanırım........
Kedileri sormayın, onlarla başım dertte :) Bahçeme girip tüm bitkilerimin
Silüzerine yatıp herşeyi eziyorlar. Mahallede heryer onlara uygun. Benim bahçe bakımlı ya ağızlarının tadını biliyorlar, ben kovaladıkça daha da çoğalarak geliyorlar. Saksıların içine bile oturuyorlar, işte bu yüzden :)
Ya evet böyle nir durum var. Bizim evin içi saksı dolu, Tuşpa bir ara büyük saksıları eşelemeye dadanmıştı doğası gereği. Fakat hem kızdığımı anladı (su püskürttüm, kediler su sevmezler çünkü) hem de saksıların dibine gazete koydum. Bir de balkondaki büyük saksıları eşelemesine ara sıra izin veriyorum.......,
YanıtlaSilSizde su püskürtün kaçarlar o zaman.....
ben yokken yapıyorlar yapacaklarını:)
Silben de sopalar koydum saksılara oturamıyorlar ama bahçede yuvarlanıp
duruyorlar :)
Buram buram huzur kokuyor o masalar. O güzel dileklerden avuçlar dolusu da burada :)
YanıtlaSilŞu sürekli dibimizde gezen kedi değil mi bu? kovalamak bile kar etmemişti.
YanıtlaSilEmeklilik hayalleri müthiş ama emekli olmak için önce çalışmak lazım maalesef. Neyse ki tatile az kaldı diyorum ben de.
hahhaa:) evet o. ne güzel de çıkmış değil mi? bakınca böyle
Silçok masum görünüyorlar. aman benden uzak olsunlar :)
Mekan ne guzel izmitli olarak bayildim
YanıtlaSilBuraya geldin mi hiç ??
Silkısacık bir ce yapıp gitti canım güneş şuan donuuyorumm
YanıtlaSilevet hala çok soğuk :(
SilCanım,
YanıtlaSilŞu an en ihtiyacım olan öyle bir deniz kenarı gazinosu:) Gazino derdik eskiden, bizim yazlıkta vardı öyle elma ağaçları dolu bir yer, orayı anımsattı bana. Burayı da muhtemelen biliyorumdur:) Orada arkadaşla sohbet elbette ki başkadır ama yalnız da çok keyif alınacak bir yer. Denizin rengi de bir harika. Kokusu geldi sanki bir an.
Biliyor musun örgüye ben de giriştim. İlk seferinde biraz moralim bozuldu çünkü unutmuşum. Şimdi motif değil de şerit şerit gibi bir model örüyorum kafam dağılıyor. Sana whatsaptan yollarım:):) Havalar artık bozmasın diye yat kalk dua ediyorum. Bahçede keyifle uzanmayı çok özledim. Bahçe masamı da bir ara boyamaya girişmeliyim artık. Umarım bir gün orada seninle kahve içeriz birlikte denize bakarak. Bol keyifli, kitaplı, örgülü, gülümsemeli günler diliyorum canım.
Sevgiler
ay annemler de gazino derdi bir zamanlar :) burası hala çok soğuk. bugün bir de
Silçocuk bayramı ,okula gittik sabahtan. çocuklar dondu üzerinde ki giysilerle.
ne örüyorsun merak ettim, gönder cepten. ben de yeni bir şeye başladım onu
çekip gönderirim. bugün uçağa da bineceğiz :(
kapadokyaya gidiyoruz
Çanakkale kordonuna benzer bir yer, hep kenarından geçtik ama hiç gezmedik Karamürsel'i...Okul dönüşlerinde ben de senin gibi takılırdım sahilde, "Çanakkale geçilmez" yazısına karşı ayaklarımı kenardan sallar dinlenirdim.
YanıtlaSilAh ne çok özlemişim.
Sabahattin Ali benim geç tanıştığım bir yazar, çok çok sevdim.
Çizdiğim satırlarını dönüp dönüp okurum.
Örgü işinde gayet iyisin, yastık bitmiş:)
Sırf 12 ay güneşli olması bile Adana'mı sevmeme yeter. Sizin oralar da Adana'm kadar olmasa da güzel görünüyor
YanıtlaSil