'' Peki ya ötekiler? Ötekiler benim içimde değil. Dışarıdan bakan başkaları için , benim düşüncelerim , duygularımın bir burnu var. Benim burnum. Bir çift gözü var, benim gözlerim, benim görmediğim, ama başkalarının gördükleri. Düşüncelerimle burnum arasında ne gibi bir bağ var? Bana göre, hiçbir bağ yok. Peki ya ötekilere göre? İçimde ki düşüncelerimi göremeyen , dışarıdan bakınca burnumu gören başkalarına göre? Başkalarına göre , düşüncelerimle burnum arasında öyle çok bağıntı var ki, eğer düşüncelerim, tutalım çok ciddi , burnumsa biçim olarak çok gülünçse, gülmeye koyulurlar.
Başkalarının bende , benim bildiğim ben olmayan birini, ancak dışarıdan bakarak tanıyabilecekleri birini gördükleri düşüncesi, benim içimde olduğundan, onlara göre benim ( bana göre benim olmayan bir ''benim'' ) olduğundan , benim olmayan, bana kendi gözümde yabancı kalmaya yazgılı bir görünüş veren gözlerle. Yalnız onlara göre benim olduğundan içine giremeyeceğim bir yaşam düşüncesi rahat huzur bırakmadı bende.''
Luigi Pirandello Biri, Hiçbiri, Binlercesi kitabını okurken bana hiçte yabancı olmayan bu fikirlerle karşılaşınca heyecanlandım. Aynada kendime baktığımda gördüğüm kişi, varlık, canlı vb. bende büyük bir yabancılaşmaya neden olur. Ayna da kendime bakarken bu gördüğüm de kim, niye şu göz diğerinden farklı, burun bir tuhaf, kaşlar artık düşmeye başlamış, dudak çevremde ki çizgiler belirgineşip aşağıya doğru düşmeye başlamış bile diye sanki bir uazaylıya bakıyormuşum garipliğiyle dolup taşarak dakikalarımı geçirdiğim çok olmuştur. Ergenlikte ki kendini bir türlü beğenememe değil bu duygu. Yıllar geçtikçe anlamsızlığı çoğalan, sizi daha çok yabancı kılan içinden çıkılmaz bir şey anlatmak istediğim. Bunu hiç paylaşmadım daha önce ama bu kitapta ki kahramanın söylediklerini ne çok yakın buldum tahmin edemezsiniz. Fiziki varlığımız kendi irademiz dışında oluştu, hatta farklılaşmaya devam ediyor. Bizi biz yapanlar arasında bedenimiz, cinsiyetimiz, bedensel özelliklerimiz ne kadar önemli?
Kitapta ki kahraman bir sabah aynada ki yüzünde burnunun eğriliğini farkediyor ve başından aşağı kaynar sular dökülüyor. O andan itibaren maddi gerçekliğini sorgulamaya başlıyor. Aynada gördüğü kişi insanların onu gördüğü kadar çok ve çeşitli. Ben hangisiyim diyor, İnsan bir midir, hiç midir yoksa binlerce midir ?
“Hiç birimiz diğerlerinde kendi içimizdeki dünyayı, sanki dış dünyaymış gibi zorla kabul ettirmeye çalışıyor, diğerlerinin de onu ille de bizim bildiğimiz biçimde görmesi gerektiğinde ısrar ediyor ve böyle yapmadıkları taktirde var olamayacaklarını iddia ediyoruz.”
Sahip olduğumuz özellikler için kaygılanmak, böbürlenmek, bunalıma girip nefret etmek ne kadar anlamsız. Olması gereken şeyler hakkında inat etmek, kategorize etmek, değer biçmek ne kadar anlamsız. Ruhumuzun ete kemiğe bürünmüş haline onca yıl geçse bile alışamamak, hatta gülünç bulmak ise ne acıklı..
“Bir pencereye yanaşırsınız ; dünyaya bakarsınız ve dünyanın size göründüğü gibi olduğuna inanırsınız.”
Gördüklerimiz hakkında farklı bir yönden düşündüren kitaptı. Pirandello önemli bir italyan yazar , okumanızı tavsiye ederim.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil.
YanıtlaSilSana imrendim, ve imrenmekle kaldım çünkü çok tekrar ettiğim üzere pandemi bana farklı bir virüs enjekte etmiş olmalı ki sinema dışında film izleyemiyorum:) Komik bir durumdayım yani:) Kitap ilginç, onunla ilgilenebilirim. Ve geçmiş olsun.
YanıtlaSilGeçmiş olsun Buketciğim, hastalık uzun bir dinleme arası sağlamış anladığım kadarıyla ve sayesinde/sayende yukarıdaki nefis paragrafı okudum, teşekkürler. :)
YanıtlaSil“Bir pencereye yanaşırsınız ; dünyaya bakarsınız ve dünyanın size göründüğü gibi olduğuna inanırsınız.”
YanıtlaSilBu nasıl bir cümledir, bana bu kitabı aldırtır inanın...
Geçmiş olsun, kitap gerçekten çok ilgi çekiciymiş bu arada. Bir bakayım. :)
YanıtlaSilkıyamam geçmiş olsun ...kitabı not aldım...sevgiler....
YanıtlaSilBu kitaba başlamıştım ama aklımın sakin ve duru olduğu zamanda okumak üzere bıraktım.
YanıtlaSilsix moral tales'i tek bir film sanıyordum. meğer altı ayrı filmmiş. önüme ilk çıkanı, 1972 model love in the afternoon'u izledim. çok eski filmlere karşı mesafeliyim normalde ama bunu beğendim. diyalogları ben de beğendim. bunu not almalıyım dediğim bir sürü replik geçti.ama hiç birini not alamadım. usul usul filmi izledim. diğerlerini merak ediyorum şimdi. sebep olduğunuz için teşekkürler, hastalığınız içinse çok geçmiş olsun.
YanıtlaSilBen bu kitabı aldım ama nedense elim varmıyor bir türlü.
YanıtlaSil