25 Ekim 2018 Perşembe

Flanöz ; Gönüllü Aylak

                            Fransızlarda ''  Flaneur '' denen bir tip varmış, bizde ki karşılığı ''düşünür-gezer'' gibi. Kentlerin büyük caddelerinde, ara sokaklarında amaçsızca gezer dolaşır ve devamlı düşünür. Sokakların tadını her köşesinde çıkaran, insanları gözlemleyen, özgürlüğünü yürürken ki hareketlerinden alan kişi.  Kendimi bir nevi buna benzetirim ve keşke tam olarak böyle olsam derim. Her şeyi terk etmiş, artık kimseyi düşünmeden sokak sokak gezen, etraftan lezzet alan, Benjamin Franklin'in '' kenti ve nesneleri bakışıyla estetize eder'' deyişinde ki gibi  her gördüğü hakkında düşünen, onlara anlam yükleyen ve varoluşunu  sokakların gücüyle pekiştiren biri.
                         Tamamıyle böyle olamasam da bazı zamanları böyle geçiririm. Orhan Veli'nin Galata köprüsünde durup '' hepimizi keyifle seyreden '' aylak adam gibi hissederim bazen. Köprü üzeride olmasam da bir çay bahçesinde, bir bankta, bir kafede.. Ya da Baudeleire 'nin şiirinde ki elleri cebinde gökyüzüne bakarken bulutları seyreden boşgezer gibi. Bazı insanlar tek başına gezemez, yanına insan arar yürümek için. Ama en sevdiğim tek başına dolaşmak, gözlemlemek, ara sokakların gizlerini yalnız başıma keşfetmektir. Gönüllü aylağım bir anlamda. 
                               Benjamin’e göre ise: “Cadde flaneur için konuta dönüşür; sokaktaki adam kendi dört duvarının arasında nasıl evinde olduğunu duyumsarsa flaneur de bina cepheleri arasında kendini evindeymiş gibi duyumsar. Onun gözünde emaye kaplı, parlak firma tabelaları aşağı yukarı bir burjuva salonundaki yağlı boya tablo gibi bir duvar süsüdür; duvarlar not defterini dayadığı yazı masasıdır; gazete kulübeleri kitaplıklarıdır; cafelerin balkonları da işini bitirdikten sonra eğilip sokağa baktığı cumbalardır.”



Bir zamanlar Enis Batur'un bir kitabında rastladığım Flaneur kavramına tekrar  Lauren Elkin 'in Flanöz kitabıyla kavuştum.
Lauren Elkin kitaplar ve kültür üzerine makaleler, denemeler yazan,biyografi, deneysel şiir, görsel kültür ve fotoğraf gibi farklı alanlarda çalışan bir yazar. 2004’te Paris’e yerleşen Elkin'in kitabında Flaneur Flanöze dönüşüyor. Bu sefer sokaklarda gezenler kadınlar. 
Virginia Woolf, Agnes Varda, Sophie Calle, Martha Gellhorn ve Joan Didion; Lauran Elkin’in izlerini takip ettiği diğer kadınlar. 19. yy a kadar evlere hapsolmuş kadınların şehir sokaklarına çıkıp kafelerde oturmalarının geçmişi çok değil. Nerden nereye diyor insan. 
Edebiyatın gezme, dolaşma zevkiyle buluştuğu bu kitabın sayfalarında aylaklık yapmak harikaydı, tavsiye ederim..








2 yorum:

  1. Flanör edebiyatına dair eserlerin çoğalması dikkate değer. Estetik açıdan zevk alıp etrafını gözlemleyen kitleler gezdiği çevreyi analiz ederek sebep, neden sonuç ilişkileri kurarak gelişigüzel mekanların arasında gezip veya yaşamayı/yaşamamayı irdeler. Ülkemizde varoş mekanları salaş ayağına yutturmaya çalıştıkları için estetik kurgusu gelişmiş, hikayesi olan iç ve dış mekanlara ihtiyacımız ve arayışımız var.

    İnternet alışverişimde BKM kitaptan yaparken 10 gün boyunca beklediğim siparişim bu yüzden bu kitabın temasını bilmeme rağmen hafif buruğum, sizin yorumlamanıza sevindim. BKM Kitap'tan online kitap bir daha alacağımı düşünmüyorum.

    YanıtlaSil
  2. bakayım bu kitabaaa :) flambeur, fransız bir sözcük. bak, bob la flambeur diye bir film var ünlü, izlersin belkii :) yves montand'n vardı galiba flambeur olduğu filmler. bizde de sait faik var tabisidee :) flambeur sempatik bişi. serseri gibi gezen ama yani cahil de değil :)

    YanıtlaSil

Diğer Ev

                                  Rachel Cusk adını nerede gördüm hatırlamıyorum ama ilk kez okumak üzere iki kitabını satın aldım. Diğer ...