16 Mayıs 2018 Çarşamba

Bu Haftasonu Manisa'da

   
Yurdumuzun her köşesi harika. İzmir'e giderken hep Manisa'dan geçeriz ama bu şehir de ne var ne yok bilmeyiz. Bu hafta sonu bir arkadaşım sayesinde Manisa Soma ve Kırkağaç çevresinde gezdik. Arkadaşım burada doğmuş büyümüş, kader yıllar sonra Kocaeli'ne getirmiş. Hadi bir hafta sonu bizim oralara gidelim deyince çıktık yollara. Kırkağaç deyince akla ilk gelen kavun. Ayrıca burada bulunan Jandarma komando alayı.
Kırkağaç Soma arası 13 km. Kırkağaç Manisa arası 79 km.


 Sabah ev sahibimizin harika kahvaltısıyla güne başladık. Çeşitli nedenlerle yollarımız güzel insanlarla kesişiyor. Bu gezide de öyle oluyor. Arkadaşımın annesi ve kayınvalidesi bizi çok güzel ağırladılar, yedirdiler, içirdiler. Buradan hepsine selamlar gönderiyorum.


Yola çıkarak neredeyse yarım saat uzaklıktaki Bergama'ya gittik.  Bergama'da yüksek bir tepe de bulunan Pergamon'a çıkmak için teleferiğe bilet aldık. 20 tl. gidiş dönüş. O gün çok rüzgarlıydı ve teleferik o kadar fazla sallandı ki korkudan nasıl gittiğimizi ve nasıl indiğimizi hatırlamıyorum. Keşke tek yön bileti alsaydık çünkü dönüşte taksiyle indik. 


 Burada  M.Ö. 3. yüzyılda yapılmış ve 10 bin kişi kapasiteli dünyanın en dik antik tiyatrosu yer alıyor. Tiyatroya ulaşmak için küçük, dar bir merdivenli bölüm var. Bu arada tiyatronun en altındaki düzlükten sağa doğru gidildiğinde Dionysos Tapınağı‘na ulaşılıyor.


 Akropol genel olarak Yukarı Kent anlamında kullanılıyormuş.Kralların ve krallık ileri gelenlerinin bu yüksek bölgede halkın da aşağıda yaşadığı söyleniyor. Akropol ören yerindeki önemli eserler ise 1874 yılında yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmış. O dönemdeki faaliyetlerden Pergamon Antik Kenti de nasibini almış, çünkü resmen bu şehrin tabanı bizde gerisi Berlin‘deki Pergamon Müzesi’ndeymiş.


Antik tiyatronun arka tarafında ise Akropol’ün en önemli yapılarından Traian Tapınağı yer alıyor. Eski Roma imparatoru Traianus tarafından yapımına başlanmış ve Hadrianus tarafından bitirilmiş. Bu iki imparatorun heykel başları ise Berlin’deki Bergama Müzesi’nde sergileniyor.
 Antik kentin arka tarafına doğru yürüyünce harika bir baraj gölü sizi karşılıyor. Görmeden dönmeyin.


Buradan bir saat uzaklıktaki Ayvalık'a da gidelim dedik. Cunda adasında papalina balığı yiyip sokaklarında gezdik. 


Üzerine meşhur lokmasından alıp Taş kahve de bir kahve içtik. Dışarısı çok kalabalıktı, biz de bu tarihi mekanda oturup dinlenelim deyip iç kısma geçtik. Ne yazık ki bu güzel mekan çarçur edilmiş, onca para kazanıyorlar turistlerden hiç mi güzelleştirilmez bu mekan. Özüne uygun korunarak temiz temiz tutulması gerekirdi.Oturduğumuz masayı ıslak mendille biz sildik. Etrafa şöyle bakınca tarihinden hiçbirşey kalmadığını gördük. Köşede kocaman bir soğutucu, etraf çöp evler gibi eşya dolu, büyük bir özensizllik içinde mecburen oturduk burada.


Daha sonra eve döndük. Ertesi gün Kırkağaç'a yakın Bakır kasabasına uğradık. Kasabanın adı eskiden burada bakır bakraçlarda yapılan yoğurtlardan  geliyor. Kasabanın meydanında büyük çınar ağacının altında çay içerek dinlendik. 


Buradan Soma  ilçesine geçip tarihi bir köy olan Darkale'ye doğru yola çıktık. Yörenin isminin kelime anlamı ise “Trakhys” yani “taşlık, kayalık” demekmiş. Yani, taşlık ve kayalık bir yerdeki şehir anlamına gelmekte. Şehrin, kuruluşu, MÖ.2’nci yüzyıl başlarına kadar gitmekte ve şehrin ilk görüntülerine yörede bulunan sikkelerde ulaşılıyormuş. Aynı dönemde, yörede Bergama krallığının egemenliği görülüyor. Hatta, tarih araştırmacılarına göre, Bergama krallığının önemli şehirlerinden sayılan “Germe” buralarda bir yerlerde kurulmuş.
Köyün küçük meydanında kocaman çınar ağaçları var ve insanlar bunların altında oturup dinleniyorlar.


Köyde bulunan camiye bayıldık. Gördüğüm en ilginç camilerden biri Kırkoluk cami. Selçuklu mimari özelliklerine sahip cami Hicri 1159 tarihinde yapılmış deniyor.  Caminin altında bulunan şadırvan ve çeşmelerin mermerleri incelenmeye değer. Caminin diğer tarafında eskiden kullanılan çamaşırhane varmış. Eskiden caminin karşısında 14 tane tabakhane varmış, bu yöre de dericilik meşhurmuş. 
Caminin tam ortasından bir dere geçiyor. Alt tarafında ki kırk oluktan su akıyor, buradan sıra sıra su içenlerin kısmeti açılıyormuş.


Camiyi gezdikten sonra Darkale sokalarında gezdik. Fazla insan yoktu, bir çok ev terkedilmiş gibiydi. Köyün daracık sokaklarında gezmek harikaydı. Köyün diğer adı Tarhala. Meşhur Tarhala Baranası adı verilen folklör oyunu 18 kişiyle kadın erkek oynanan bir oyunmuş.
Biz gezerken evlerden birinde kadınlar oturuyordu, bizi de davet edip oturup çay içip sohbet ettik. 


 Buradan  Kırkağaç'a yakın bulunan Anıt Zeytin 'e doğru yola çıktık. Manisa’nın Kırkağaç ilçesinde bugün 1656 yaşında olan ve dünyanın en yaşlı 3. ağacı olarak tespit edilen anıt zeytin ağacıyla ilgili ilçede ’Hz. Meryem’in Bergama’dan Efes’e giderken doğacak çocuğu için Kırkağaç’ta bir zeytin ağacı diktiği’ yönündeki rivayetler var.


                 Kırkağaç-Soma karayolu üzerinde Çam denen yerde her yıl mayıs ayının başında düzenlenen Çamlık festivaline de denk geldik.  Panayır zamanın da yöre halkı çadırlar kurarak burada konaklıyorlarmış. Tezgah açan bir çok esnaf, lunapark, çeşit çeşit yeme -içme, eğlence ve kalabalık görünendi. 
Bu arada, “Çam” kelimesi, Kırkağaç yöresinde bir kültürü anımsatmaktaymış. Çamla ilgili mazisi Orta Asya yöresindeki Şamanizm geleneklerine dayanan, gelenek ve görenekler sürdürülmekteymiş.

İki günlük seyahatimizde çok güzel yerler gördük, harika yemekler tattık. Bu yöreye ait yemeklerden biri Sura. Özellikle Kurban bayramında yapılırmış bu yemek. Kurban etinin kolu ve kaburgası içine iç pilav hazırlanıp mahallenin fırınına götürülüp 7-8 saat pişirilip yenen çok lezzetli bir yemek. Biz bayıldık. Üzerine de yine bu yöreye has kaymaklı ekmek kadayıfı yedik. İnanılmaz lezzetliydi. 


Küçük bir rota da dolu dolu iki gün geçirip evlerimize döndük. Bizim için çok farklı küçük bir tatil oldu. Ama anılarımıza yenileri eklendiği için çok mutluyum.




7 yorum:

  1. Bizm orayada uğrasaydınız.Çok iyi yapmışsınız. Akhisar ile Soma arası 15 dakika.Memleketime yaklaşmışsınız kokusunu aldım. Darkale'yi bilmiyorum. Çocukluğumda çok Bakır'a gitmiştik. Yengem Bakır'lıydı. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Otobüsle ilk zaten Akhisar'a indik. Oradan bizialıp Soma'ya götürdüler
      ilk. zaten ev sahibi nereye götürdüyse orayı gördük. her ilçe
      başlıbaşına gezilecek, görülecek gibi. çok güzeldi gezimiz,
      çok beğendim buraları.

      Sil
  2. Bayılıyorum böyle göre göre, uğraya uğraya gezilen; ayrıntılara dalınan seyahatlere.

    YanıtlaSil
  3. Ayy ne güzel ne güzel, hemen gitmek istedim :). O kahvaltının güzelliği, afiyetler olsun :).

    YanıtlaSil
  4. Ülkemizin her yerinde ayrı bir cennet gizli. Bunların farkına varmadan yurtdışı tatiller bize nedense daha cazip geliyor.

    Güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Kavun heykeli çok gerçekçi duruyor. Dev bir kavun gibi.

    YanıtlaSil
  6. Geze geze yeni yerleri görmek beni herzaman heyecanlandırıyor. Yazınızi okurken bu heyecanı hissetiriyorusunuz. Kaleminize sağlık. TOZU AYNA www.tozluayna.com

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...