Leros Adasında gezdik, dolaştık, harika yemekler yedik. Bizim gittiğimiz yerleri , yediğimiz yemekleri anlatmak istiyorum şimdi. Aslında bir yere gidince şuraya gidin gelin demek saçma bence. Turistlik yerleri bilmek güzel ama insan kendi keşfetmeli. Gezerken gözüne hoş gelen yerlere girmeli. Yunan adaları her zaman cazip gelmiştir, daha ucuz diye yazılır çizilir. Ama artık euronun yükselmesi bunu geçersiz kıldı, bize artık her yer pahalı. Yine de Taze balık çeşitleri, balık çorbası, karides, fava, humus, musakka, cacık "Tzatziki", kabak çiçeği dolması, Ege otları, rakının kardeşi "Ouzo" ile yunan yemekleri lezzetli.
Leros adasında Alinda koyunda kaldık biliyorsunuz. İlk gün öğle yemeğini yediğimiz yer bence en güzel restorandı. Getirdikleri gerçi basit şeylerdi; patates, salata , balık ama çok lezzetliydi. Patates kızartması yapmak en zor iş aslında, ya çok yağ çeker, ya çok kızarır, ya hamur gibi olur ayarı zor . Yediğimiz patateslerin kesim şeklinden tadına kadar herşeyi çok güzeldi.
Restoranın adını yazamadım ama kendisini çektim . Alinda koyunda deniz kenarında olan bu restoran ..
Yunan adalarında yemeklerin baş tacı tabi ki Yunan salatası..
Leros sokaklarında gezerken merkez Platanos bölgesinde biraz dinlenmek için oturduğumuz bu kafe de ki dondurma çok güzeldi. Yer Platanos Cafe..
Panteli koyunda bir kaç tane deniz kenarında kafe var. Bunların birinde oturarak frappe içip serinleyebilirsiniz. Bir frappe ada da genelde 2,5 euro.
Ada da methedilen restoranlardan biri Mylos diğeri O Karaflas. İkisine de rezervasyon yaptırarak gitmek gerekiyor akşamları. Gündüz kimsecikler yok biz uğrayıp restoranı gezmiştik. Biz yine Alinda koyunda ki To Steki restoranda yedik .
Vee gelelim adanın tarihi, en eski pastanesi. Orada olduğum sürece her gün gidip birşeyler yediğim , bayıldığım bir yer oldu. To Paradosiaka 1800lerin sonundan beri gelen bir pastane. Damla sakızlı dondurma ile servis edilen bir tür revani olan '' paçavouropita'' en beğenilen tatlısı. Özel dolgulu milföyde harika bir tatlı mutlaka denenmeli.
Son gün feribotu beklerken zaman geçirmek için Lakki sokaklarında gezmiştik. Sonra da herşeyi pembe olan bu kafeye girip kahve içmiştik. Sunum, tatlar, garsonların ilgisi harikaydı. Adını hatırlamıyorum ama Lakki zaten küçük, eninde sonunda bir yerlerden çıkar.
Nasıl güzel yemekler onlar, özellikler ahtapot beni benden aldı.. Afiyet bal şeker olsun, ne güzel tatil oluş sizin için..
YanıtlaSilSevgiler
teşekkürler ezgi..
SilSevgili Pelin Pembesi, hayranım size, ne güzel geziyor ve yazıyorsunuz. Gençken, enerjiniz varken gezgin olup bu alemi dolaşmak çok güzel şeyler katıyor insana hiç şüphesiz....
YanıtlaSilGaliba sizde Evliya Çelebi gibi dua etmişsiniz....
Evliya Çelebi'nin kendi ifadesine göre; bir gece rüyasında, Ahî Çelebi Camiinde Hazret-i Peygamberi sahabesiyle birlikte görmüş, Peygambere hayran kalarak mübarek ellerini öpmüş: "Şefaat Ya Resulallah!" diyeceği yerde, heyecandan dili dolaşmış: "Seyahat Ya Resulallah!" diyerek ondan seyahat dilemiştir.
Bu rüyadan sonra da seyahatlerine başlamış ve gezip gördüğü yerleri kendi mizahi üslubuyla anlatarak ünlü eseri seyahatname'yi oluşturmuştur.
Bilmez miyim Evliya Çelebi'nin duasını.. Bilmem ki niye bu kadar
Silçok seviyorum belki çocukken babam bizi bir yere götürmemesine bağlı. Ailece
en yakın ilçeye bile gitmemişizdir. Aksi gibi annemde çok sever gezmeyi. Hatırladığım 8 yaşlarındayken ananem istanbula camiler gezisine gitmiş torunlar içinden beni seçerek götürmüştü. Sonra ki gezim üniversite 3 . sınıftayken 4 kız bir arkadaşımın memleketi ıspartaya gitmiştik. Sonra evlenince özgürlüğüm başladı. Kızlar babalarına benzer erkekler seçer ama ben tam tersini seçtim :)
Allahtan o da çok seviyor ve geziyoruz. Şurada kaç yılımız var ki deyip
her yıl her günü değerlendirmek istiyoruz. Şimdi bile bizi bağlayan çok unsur var;
çocuk, iş.. Sağlık olduğu sürece inşllh hep gezilir
senin sayende Salzburg'u gezmıslığım var. HEr dediğini yemeye hazırım :)
YanıtlaSil