13 Mart 2017 Pazartesi

Tolstoy Mutluluğu

                            Uzun yıllar  sekiz çocuğu, yirmi beş torunu ve bir sürü hizmetkarı ile  iyi  bir şekilde  yaşayan Tolstoy,  mutluluğu  yazdığı Savaş  ve Barış 'ta   ''  Varlığın bir değeri varsa, bu ondan vazgeçme zevkidir '' diye açıklar. Ama yaşantısında bunlardan da bir türlü vazgeçemez. Zengindir , hizmetçileri vardır ama her şeyden de  kurtulmak ister. Kendimi cesarete getirip birçok şeyden vazgeçip sade yaşamı seçmeyi düşündüğüm çok olur. Tabi bu bir çok kez hayalde kalır. Öylesine bağlıyız ki eşyaya, boş arkadaşlıklara, iş hayatında ki zorunluluklara.
                            Tolstoy  İvan İlyiç'in Ölümü'nün sonlarına doğru , ölüm döşeğinde ki İvan İlyiç'e ahlak felsefesinin şu temel sorusunu sordurur: '' Doğru bir hayat mı yaşadım? Tamam, iyi bir eğitim gördüm, iyi bir meslek edindim;  güzel  bir evim, iyi bir evliliğim var, ama doğru bir hayat mıydı benimkisi? Yoksa kocaman bir yanlış olarak mı ayrılıyorum hayattan?
                            Bu sorular içinde kıvranıyoruz çoğumuz, sonra bir boşvermişlik geliyor mecburen. Belki de olması gereken böylesi. Enis Batur Koma Provaları kitabında ne güzel özetler bizi : '' Ruh: sıkışıp kalmış bir fikir.” (s.26) Bir taraftan içsel sorunlarımızla uğraşırken diğer yandan insanlık halleri var. Bunca sorun, meşakkat halindeyken mutluluğu tutturmak anlara bağlı bu yüzden. John Berger'in dediği gibi ;  
İnsan mutluluğu ender rastlanır bir olgudur. Mutlu çağlar değil, yalnızca mutlu anlar vardır.” 

                               

                            Geçen gece yüksek imbd notu olan  yönetmeni Yann Arthus Bertrand olan  Human ( 2015) belgeselini izledim. Oldukça etkileyici bir belgesel. Yönetmen dünyanın değişik ülkelerinden farklı dillere, dinlere , özelliklere sahip insanları çıkartıp bir çok konu da görüşlerini alıyor.  Çekimleri dünyanın 60 farklı şehrinde gerçekleşen ve 2 bin kişiyle yapılmış söyleşilerden oluşan “insan”, “bizi insan yapan nedir?” sorusunun peşine düşüyor. Böylesine vurucu bir belgeseli seyrettikten sonra insana dair çok şeyi sorguladım tabi ki. Kendi mutsuzluk ve varoluşumu tarttım biçtim. Kimi an çok üzüldüm elimizden birşeyin gelmemesi bu çıkmaz sorgulamanın dibini boylattı. 

4 yorum:

  1. İnsanız, doymak bilmiyoruz... yetinme duygumuz sıfırlanmış. Diğer canlıları düşünmeden hoyratça herşeyi yok ediyoruz. Hep bir tane daha olsun diye evdeki dolaplarımızı şişiriyoruz, tabiatla bütünlük kuramıyoruz, bunun için dünyadaki tüm kaynakları kurutuyoruz. Bu yaşıma geldim, tüm öğrendiklerimden maada, insanın bir canavar olduğu ! insan=canavar Sanırım bana sorulsaydı sadece bunu söylerdim.. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu farkeden azinlikta olmak bizi mutsuz kılıyor
      momentos. Elimizden fazla da birşey gelmiyor daha da katmerleniyor
      umutsuzluğumuz. tek teselli burada bunu yayınlayınca benzer
      hislere sahip insanlarla olmamız..

      Sil
  2. Hayat bir defadır öncesiyle kıyaslayamaz sonrasıyla telafi edemeyiz. Bu sebeple hiç birimiz doğru bir hayat mı yaşadım sorusuna tatminkar bir yanıt bulamayacak.
    Belgeseli ise bilmiyordum çok sağol kesin izleyeceğim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep ivedik 6 . bölümmü oldu işte her seferinde
      izlenme rekorları kıran bir ülke de belgesel seyretme oranı nedir
      acaba. kızım bile istemiyor, yalnızca şu belgeseller bile ne farkındalıklar
      yaratır insanımızın gelişiminde. bundan bile umutsuzum..

      Sil

Cuma GİDİYOR !

             Sıcağı sıcağına gezi fotoğraflarım geldi!             Eve yeni geldik. Ara tatil neredeyse bitiyor ve şöyle iki gün okul öncesi...