Geçenlerde okuduğum kitapta geçiyordu Feriha Tevfik. Bilen, duyan var mıdır ama ben ilk duymuştum. Sene 1929.. Türkiye de ilk güzellik yarışması düzenleniyor ve Feriha Tevfik 13 yaşında katılıyor yarışmaya.Ve Türkiye'nin ilk güzellik kraliçesi oluyor. Yıllar sonra 1938 yılında Amerika elçiliğinden haber geliyor, bu sefer orada ki yarışmaya çağrılıyor. Haftalar süren gemi yolculuğuna çıkıyor. Oraya varınca yarışma öncesi zenginler tarafından kaçırılmak isteniyor.
Çok ilginç geldi hayatı, belki o yıllarda bunu başarmış olduğundan. Otobiyografiler hep ilgimi çekmiştir. Bir de sonlarını okumak bunca yazar, sanatçı,müzisyenin, canım iyice sıkılıyor. Neler yaşanmış, ne hayatlar olmuş ve kaçınılmaz sonla bir anda yok olması herşeyin kendime döndürüyor , daha da karamsar oluyorum. Ya da her kitapta, her film de beni dibe sürükleyecek şeyler bulmam asıl sorun.
Yaz geldi geçti. Planladığım bir çok şeyi yapamadım tabi ki. Ne çok film seyrebildim, ne taş boyayabildim, ne daha çok bisiklet sürebildim. İnsan çalışırken daha çok şey yapıyor sanki. Planladığımız gezilerimizi yaptık gerçi. Şimdi yapılacak olanların hayalini kurma zamanı.
Sonbaharın gelmesiyle örgü işine el attım. Sonbahar renklerinde küçük bir battaniye örüyorum. Ne zaman biter Allah bilir ama örme işi rahatlatıcı gerçekten. Yarım saatte olsa ilaç gibi.
Okullar da açıldı, yeni öğrencilerim yeni çocuklar sınıfımı doldurdu. Takip edenler bilir köy okulunda anasınıfı öğretmeniyim. Başlagıçta ellerine boya verdiğmde bir iki karalamayı geçmeyen resimlerinde son durum bu yani iki ayda. Bence her çocukta potansiyel var biraz üzerine düşmek gerek. Gerçek sosyal ve sanat yönlerini ağır ders programları ortaya çıkarma da engel. Zevkle yapılan resimler beni de mutlu ediyor. Aslında resim öğretmeni olmalıymışım ama yetenekte yok ki.
Kasım ortalarına gelmemize rağmen hava ılık ve yağışsız. Her gün tadını çıkarmaya çalışıyorum. En azından iş çıkışı sahilden yürüyerek eve dönüyorum. En güzel aylardan birindeyiz çünkü etraf turuncu ve tonlarına bezenmiş durumda. Cebimize sakladığımız mutluluk kareleri bunlar İlhan Berk'in dediği gibi;
'' Belki bir gün lazım olur diye ;
Kıyıya köşeye biraz mutluluk saklamalıydık''
Benim için mutlu anların kıymetlilerinden biri de dostlarla geçirilen zaman. Her yaştanız, hatta en yaşlısıyım ben. Ee gençlerle olmak lazım :) Geçen hafta sonbahar partisi yaptık kendimizce. Koyduk bunu da cebe..
Evimiz, evlerimiz ne de olsa huzur varsa sığınaklarımız. Gerçi bizde ki ergen yüzünden sık sık tartışma çıkıyor, bağrış çağrış oluyor ama inşallah bunlarda geçecek. İşte köşem, ellemesinler beni fazla sorun çıkarmam aslında.
* Evim bildim seni,
geçmişim ve geleceğim.
Oralarda bir yerdeyken sen ve güzel ihtimalken,
Bir şey gelmiyor elimden ..
Ali Lidar
İnstagramda bir fotoğrafa bakma süresi 3 saniye! Ne kadar hızlı yaşıyoruz. Biraz önceki blogger arkadaşa da yorum olarak yazmıştım bu gereksiz hızı. Aslında hızlı yaşarken geriye daha çok vaktimiz kalmalı ama öyle olmuyor. Tükeniyor zaman ve yetmiyor. Bir bakıyoruz birşeyler yapamamışız ama gün bitmiş, hafta bitmiş ve bir mevsim geçmiş... Telefonum serviste diye instagrama giremiyorum ve bloga daha da yüklendim. 2012 yılında ilk büyük şevkle yazdıklarım, koşa koşa çektiğim fotoğraflarım geldi aklıma. Anladım ki blog hiç bir sosyal medya hesabının yerini tutmuyor... Sevgiler...
YanıtlaSilİnanırmısın instagrama bile cepten bakmıyorum. Tabletimi açıyorum, fotolar kocaman oluyor ya daha bir zevk alıyorum. Telefonumda zaten internet yok. Eve gelince
Silve işlerim bitince alıyorum elime tableti. Esiri değilim Allahtan teknolojinin fazla.
Ama yapacak o kadar şey var ki yetişemiyorum birşeye..
İnsan çalışırken daha çok şey yapıyor bencede. Temmuzdan beri raporluyum anca iki kitap okuyabildim. Evet yazanlar azaldı,iyi yazanlar hem de. Sen kaldın ve bir kaç blog daha. İyi pazarlar.
YanıtlaSilNot: cuma dualarını özlüyorum
Ah Balthus takip listemden sen nasıl çıkmışsın
Silhiç farketmedim çok çok üzüldüm. ne zamandır yazılarını da okumamışım
hasta mı oldun ne oldu, çok merak ettim. okumadıklarımı
en kısa zamanda okuyacağım ama sende yazmaları bırakmaktan bahsetmişsin sanırım.
Hayııırr olmasınnn!!
Çıkmış mıyım ? Bende artık yazılarımı beğenmiyorsun sanıyordum :) Ölümden döndüm Buket :(
SilÇok çok geçmiş olsun, tek tek okudum ben de. Kendine çok iyi bak.
SilBen de elimden geldiğinde bloga yazmaya çalışıyorum. Yazmak iyi geliyor zaten. Daha çok insan yazsın, bloga yazdığım ilk günlerdeki heyecanımı tekrar yaşayayım istiyorum. Bu hafta söz verdim kendime. Bir yazı daha yazacağım mesela :)
YanıtlaSilO ergenden bizim evde de var. Uzak durmaya, fazla bulaşmamaya çalışıyorum ama arada sinirlerimi fena zıplatıyor. Daha önümüzde uzun yıllar varmış Buket öyle diyorlar. Dikkatli olmamız şart :)
Öperim
Sen de bırakırsan zaten artık hiç girmem şuraya bak :) Keşke
Silsenin hep zamanın olsa da devamlı yazsan. Bazen eski yazılarını bile okuduklarımdansın.Sende ki ergeni bilmem ama ben ciddi ciddi çok
sorun yaşıyorum. Birçok öğretmenden şikayet var, derste çok konuşmak, etrafı da
konuşturmak. Kızım diyorum bende öğretmenim, öğretmenlerin
en sevmediği şeydir falan filan . Bu yıl devlet okuluna da
geçtik ya gözümüzün yaşına bakmıyorlar. 4günde bir okuldayım :)
Güzel bir paylaşım. Dostlarla geçirilen zamanın değerini ben bilirim. Bazen birlikte aynı zamanı ve mekanı paylaşırız. Bazen uzaktan uzağa, kalben birbirimizi ararız. Artık iletişim çağındayız ala, birbirimizi görmek, sarılmak kadar huzur verici bir hal olmasa gerek.
YanıtlaSilKeyifli bir pazar gezisi olsun dedim profösör :)
SilSanal arkadaşlıklar da benim için çok değerli..
Eskiden takip ettiğim, şimdi yazmayı bırakan bloggerları ben de çok özlğyorum. Bir yandan da kızıyorum onlara. Hala yıllardır sayfalarına girip bakıyorum br şey yazmış mı diye. Bazı şeyler terk edilmiyor.
YanıtlaSilAynen ben onlara mesaj bile atıyorum :)
SilBen de bloglar bitmesin o sıcacık dostluklar tükenmesin istiyorum ama...
YanıtlaSilDünya çıldırdı , ne kadar çabalasak da bir daha eskisi gibi olmayacak hiçbir şey .
İnstagramda birkaç profile bakıp çıkıyorum artık hiç zevk almıyorum. Açıkçası ben blogların da instagramın da en yaşlılarından biriyim ; artık yaşıtlarım yazmıyor ya da yazamıyor :(((
Neyse pazar pazar karamsarlığın lüzumu yok , örgü iyidir , aç Leonard Kohen'i, demle çayını ; ör iki sıra rahatlarsın!
Öperim !
AH colette sen de olmazsa olmazlardansın. Her yazın, fotoğrafın
Silçok zevkli. Allah sağlık versin hepimize yazalım uzun süre. Bazı
bloglar mesela Banu Abla inşllh eski sağlığına ve enerjisine kavuşur da
güzel blogana döner.
Duymamıştım Feriha Tevfik'in öyküsünü. Ne kadar küçükmüş.....O yıllarda ailelerin minik bir kıza böyle bir yarışma için izin vermesi de ilginç geldi bana..
YanıtlaSilo yıllrda bukadar küçük kız aylar süren gemi yolculuğuyla nerelere
Silgitmiş değil mi? Yollarda hastalanmış falan. oraya varınca başına gelenler,
bana da çok ilginç geldi
10 yıl tam on yıldır blogger ım, bende çok üzülüyorum, herşeye rağmen devam etmeye çalışıyorum. Birilerinin güzelliği ve iyiliği de yaymasi lazım diye. Köşeye bayıldım. Sevgiler.
YanıtlaSilNe yazık ki seni de geç keşfettim ve bayıldım. Hep yaz, güzel fotolarını
Silpaylaş bence. Benden de kocaman sevgiler
Ne guzel bir yazi ve fotograflar...Bayildim bu sefer ayri:) Ben,bence uzun sure yazan blogculardan olacagim:) Kendimi artik CS olmadan dusunemiyorum acikcasi.Kimi bloglari ki cok az sayida kaldi,zevkle okuyorum,hayatlarinin devamini merakla bekleyerek.IG'de,cok uzun yazilan yazilari pek okumuyorum ama.Hos bazi insanlar oyle ozel ki,okutuyor:) Super bir hafta diliyorum.
YanıtlaSilSeni de geç keşfettim sevgili Sibel ama olsun. okulda özellikle blogunu açıp
Silçocuklarla fotolarına bakıyoruz. cuma yaılarından etkilenip ben de başladım biliyorsun ama ne zamandır yazamadım. şu gezi yazılarım bitmedi bir türlü. Bundan sonra yazacağım inşllh
Bende her fırsatta blog yazmak istiyorum ve Yen'i kişiler keşfettiğim zaman çok seviniyorum . Blog sayesinde kurduğum dostluklar . Bazı bloglar da sırf reklam onları pek sevmiyorum .
YanıtlaSilher şeyi çok hızlı yaşıyoruz malesef .. sevgiler
çok teşekkür ederim..
SilBen de hep aynı şeyleri düşünüyorum. Eskiye özlem her geçen gün artıyor:(
YanıtlaSilHepimiz çok keyifsiziz, mutlu olacak bir şey kalmadı ki elimizde. Çoşamıyoruz, ümitkar olamıyoruz, içimize dökmeye, paylaşmaya korkuyoruz... Üretemiyoruz da bu ortamda:(
Hızla tüketmek de cabası... Ne bileyim, keşke bir sihirli değnek olsa da çok değil 5-6 yıl öncesine bile dönsek yeter...
Ah ilk göz ağrım! Senin blogun hiç bitmesin zaten..
Silheeeeey işallah hep yazacağız yaaa. senin blogun hep en iyilerden oldu ki. ben en çok kültür sanat ile ilgili yazılarını seviyorum senin ama blogunda aslında en hoş kısım gezi yazıların oldu ve senin bu gezi sevgine de ayrıca hayranım, senin sayende çok motive oldum ben gezme konusunda. feriha tevfik de duydum ama onun biyografisini anlatan bir kitap okumadım. sen yazsanaaa :) bu yazını koyayım bloguma çünkü nefis ve klas her zamanki gibi :)
YanıtlaSilişte bildiğin gibi deeptone, her telden yazıyorum ben de. tembellik
Silolmasa daha çok ve ayrıntılı yazacağım ama olmuyor. düşünsene 70 lerde
bile yazıyor olsak. ahh keşke :)
Pelinciğim ne kadar güzel bir konuya değinmişsin. "Eskiden" demek istemezken, maalesef kendimi kullanır buluyorum bu kelimeyi. Kendi adıma terketmeyi hiç bir zaman düşünmüyorum bloğumu ama biraz zamana yenik düştüğümü görüyorum. Bahane bulmak mümkün ama o zaman da bir evin içindeydim, işlerim vardı, gerekirse uyumaz yazardım. Tembelleştim farkındayım.. hem kim okuyacak ki düşüncesi de oluştu. Oysa hatırlatırım kendime; kendim için yazıyordum :) Bir günah çıkartıp silkinme olsun bu cümleler.. Yazalım ve birbirimizi teşvik edelim.. eskilerde olduğu gibi :) Ergen konusunda bir şey diyemiyorum, bu zamanın ergenleri farklı çünkü :/ allah sana kolaylık versin canım.. inşallah bir gün yine şehir nostaljisi yaparız.. öpüyorum sevgiler..<3
YanıtlaSilBlog yazma konusunda iyice tembelleştik gerçekten, hele yaz gelince
Silhiç yazamaz oluyoruz nedense. şimdi yazma mevsimi bence. şu kenarda ki istatistiklere
bakıyorum ben de ilk yıllarda daha çok yazmışım . sen okunmazmısın hem, bir sen
okmak ne demek, hep yaz ve okuayalım