Sabahattin Ali o muhteşem kitabı İçimizde ki Şeytan'da şöyle sorar 37. sayfasında :
'' Bir insanı kendisi kadar, kendi düşünceleri, dertleri, korkuları ve noksanları kadar ne meşgul edebilir?” Ne anlamlı bir sorudur bu. Başkalarının derdine, eksiklerine , olmuş bitmişine odaklanmayan insanın tek bir derdi vardır aslında ; kendisi. Belki de ben böyle olduğumdan yakın geldi bu cümle. İçimde ki yargılama, eleştirme , inceleme mekanizması öylesine şahsıma dönük ki bu iyi mi kötü mü karar veremiyorum.
Etrafıma baktığımda herkes başkalarının ne olduğundan şikayetçi. Eskiden böyle olsa da artık düşüncelerim bu şekilde değil. Birbirini anlayamama, kazık atma, insan ilişkilerinde beklenmedik durumlarla karşılaşma durumlarına artık şaşırmıyorum. Herkesten herşeyi bekleyebilirim .
Beni uğraştıran ve yoran kendimim aslında. İçimde ki ses herşeyi didikliyor. Varolmaya , yaşama, ölüme, çabalar , işler güçler ve sonuçta ele geçen hiçlik duygusuna dair. Belki bu yüzden bu yönümü doyuracak filmler izliyorum , kitaplar okuyorum. Öte yandan hayatı olduğunca keyifli yaşamak istiyorum. Yaşamda ki keyfin de ayrıntılarda saklı olduğuna inanıyorum. Bu ayrıntılar aslında gözümüzün önünde kocaman duran ama koşturmacadan göremediklerimiz. Carl Sagan'ın '' soluk mavi bir nokta '' dediği dünyada biz neyiz ki? Biraz buna odaklanınca ne kadar basit geliyor insanların hevesleri, oyunları.. Sonra da bu düzende yabancılaşıyorsunuz.
Aklıma Marcel Proust geldi. Yağmurlu ve sıkıcı bir Paris günün de eve gelen ve çayın yanında yediği çörekle içine bir mutluluk yayılan yazar. Proust bu mutluluğun peşine düşmüş ve çocukluğunda haftasonlarında teyzesinin çiftliğine gittiğinde yediği çörekleri o mutlu günleri çağrıştırdığını keşfetmiş. Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserin temelini bu duygular oluşturmuş. Böyle olmuyor mu zaten bir tat, koku bizleri alıp derin hazlara götürüyor nedense.
Kapalı ve durgun bir pazar gününü mutlu kılma çabalarım beni çocukluluğuma götürdü yine. Kardeşimle evde ki oyunlarımız , annemin bize hazırladığı pastalar, bebeğim, hayal dünyam.. Annemle uzun uzun ördüğümüz örtümüz bugünün en güzel yanı. Beraber yatağa örtüp karşısında durup baktık eserimize . İçimden ''işte önemli olan bu, annem yanımda ve sağlıklı. Bir gün belki bu günümü anımsayacağım ve bu anın mutluluğunu özleyeceğim. Şimdi keyfini çıkaralım bu anın'' diyerek anneme sarıldım. Giderken de bu sefer kendi yaptığım kurabiyelerden vererek babamı benim için öpmesini istedim.
O dakika günümü güzelleştiren, anlam katan ve beni strese sokmayan insanlarla mutluyum. İlişkilerde ki karmaşıklığa kafa yormayı soluk mavi nokta bilincine ulaştığımda bırakmıştım zaten. Mecburen yanında az konuştuğum, bir an önce bitsin bu eziyet dediğim insanlarda az değil ama genelde durumumdan memnunum. Asıl olan kendi duygularım, saadetim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
Harika görünüyor battaniye ve çok doğru sözler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, uzun çalışmaların bir eseri :)
SilNe kadar güzel anlatmışsınız, duygusal bir yazı olmuş:) battaniyenize ise bayıldım, ben d ehep böyle bir şey yapmak istemişimdir, elinize sağlık, sevgiler:)
YanıtlaSilUzun zaman uğraştım ama zevkli birşey. Büyük parçalar olduğundan
Silkolay da oldu. Her gece bir tane yapınca 3 ay gibi bir zaman da
bitiyor..
Bende bir Pelin nin annesi olarak size ilk ziyaretim ne güzel yazmışsın anneniz ve ailenizle mutlu olun sevgili P.elin pembesi
YanıtlaSilHoşgeldiniz,
SilBenim Pelin oldukça huysuz , doğduğundan beri beni yoruyor
, sizin ki nasıl bilmem ama annem bu adı koyma, çocukta adı gibi olur demişti.
Pelin şifalı ama acı bir bitki ,ona bağlamıştı.Doğru mudur acaba diye düşünmeden edemiyorum şimdi :)
Uzun ve keyifli bir yaziydi,yemek yaparken okudum ama bence kahve icerken bir daha okunmali.elinize saglik.sevgiler
YanıtlaSilBeğendiğinize çok sevindim ..
SilBiz de son gün oğluşumla sarılıp pencereden manzaraya baktık. Dedim ki artık bu manzaraya her bakışında ben de yanında olacağım :)
YanıtlaSilBattaniye çok güzel, ellerinize sağlık. Hissettirdikleri ise paha biçilmez :)
Battaniye bir eve böyle değişik bir hava katarmıydı daha
Silönceleri bilmezdim. Ben teşekkür ederim..
Dinlendirici ve huzur verici bir yazı olmuş. Okurken kendimi iyi hissettim.
YanıtlaSilPelin'in yatak örtüsü çok güzel olmuş, elinize sağlık.
Ben de zaman zaman örgü örüyorum. Bu hafta elimde batik yün ve şişler var, eğer sabredersem bitince bir kazak olmasını hayal ediyorum.....
Son günlerdeki üzücü haberler beni deprese etti, kendi kendime terapi yapmama katkısı oluyor.....
Örgüye ara verdim şimdi keçeden birşeyler yapıyorum.
SilYakında onları da paylaşıyorum. Bu tür şeyler olmasa katlanılmaz bu
dünya. Aldığımız her kötü haber birşeyleri
eksiltiyor bizden. Başka da birşey gelmiyor elden.
Huzur dolu bir post olmuş.Eline,emeğine,yüreğine sağlık :)
YanıtlaSil