Van Gogh düşüncelerime ayna olmuş bu sözleriyle. Bana nasıl okuyorsun bunca kitabı, nasıl zaman buluyorsun diyenlere bunu anlatamamın sıkıntısıyla bakar, okuyorum işte diyerek kısa keserim . Kitap tutkusu başka birşey, ona zaman ayrılmaz, hayatın parçasıdır, hobi değildir. Doğal bir gereksinimdir. Şu yaşıma kadar edindiğim tecrübeye göre de bu tutku doğuştan. Tamam çeşitli çalışmalarla kitap okur yapıyoruz çocukları, hayatlarında hiç kitap okumamış kimse fazla yoktur ama tutkulu olmak doğuştan. Buna sahip olanlar '' nasıl okuyabiliyorsun '' diye sormaz zaten. Daha önce '' Çöpte Dostoyevski Buldum '' yazımda anlatmıştım Oktay'ın serüvenini. Koşullar nasıl amansızdı ama kitap tutkusu onu hayatının bir yerinde yakalamıştı. Bence içinde olan bu tutkuyu bilmese de bir yerlerde onu bekliyordu. Çok çok etkilendiğim bir belgeseldir ..
Paris‘te Walter Benjamin‘in evine röportaj yapmaya giden bir muhabir, Benjamin’in çalışma odasında yeni alınmış koli halinde birçok kitap görür ve biraz alaycı bir şekilde “Tüm bu kitapları okuyabilecek vaktiniz olduğuna inanıyor musunuz?” diye sorar.
Benjamin de muhabire şöyle cevap verir “Kitaplar yalnız okunmak için değil, aynı zamanda birlikte yaşamak içindir de.”
Belki ben de onun gibi düşündüğümden edindiğim kitapları okumak isteyenlere verir, sonra da peşine düşerim. Geri aldıktan sonra da kitaplığıma koyar, onlarla yaşamaktan büyük haz alırım. Karşısına geçip oturmak, hangi kitabı hangi rafa koysam diye düşünmek, yeni gelecek olanların hayalini kurmak, düzenli olmalarını sağlamak zevk aldığım mutluluklardan.. Bu fotoğraftaki kütüphane de benim. Evimde ki en sevdiğim köşelerden biri..
Adnan Binyazar’ın “Kitaplar, kalemler aldım, hiçbirine doyamadım ” cümlesini okumuştum bir yerlerde. Ne kadar doğrudur bu tutku. Kitapseverler hiçbir zaman doymaz aldıkları kitapların, defterlerin çok oluşuna. Evlerinde sıra sıra duran kitaplar, renk renk kalemler mutluluk sebebidir onlar için. Niçin okumalıyız sorusuna her aydın, yazar ya da sanatçı farklı cevaplar vermiştir. Ama ortak payda öğrenme tutkusudur.
“Kimileri kitap okumayı sadece bir kaçış olarak görür: ‘Gerçek’ dünyadan hayali bir dünyaya, kitapların dünyasına bir kaçış. Oysa kitaplar çok daha fazlasıdır. Onlar, tamamıyla insan olmamızın bir yoludur.”
1996 yılında yazdığı “Boges’e Mektup” başlıklı kısa metninde böyle demiş Susan Sontag. İnsan olmanın şartı olarak gösterir okumayı.
Geçenlerde Prof. Dr. Süheyl Ünver 'in bir röportajına denk geldim:
'' O kadar çok kitap var ki,bunların hepsini okumak için insanın en az bin yıl yaşaması gerekir.Halbuki ömrümüz akşam namazının vakti gibi çabuk geçiyor.Sağımı solumu toplayayım derken bir de bakıyorsunuz, eş dost mezarlıkta toplanmışız.Durum böyle olunca kitap seçiminde titiz davranma zârureti ortaya çıkıyor.Dolayısıyla kültür,hangi konunun,hangi kitapta olduğunu bilmektir.Bu da ancak kitap karıştırmakla mümkün olur,’’ diyordu.
Kitapseverlerin en büyük korkusudur daha okunmamış binlerce kitabın bulunması ve bunlardan mahrum kalmak..
Okumak, kitaplar, yeni dünyalar, hayatlar, insanlar ..Bizi zenginleştiren , hayatımıza anlam katan, bizi insan yapan araçlar hayatımızdan hiç eksik olmasın..
Kitapseverlerin en büyük korkusudur daha okunmamış binlerce kitabın bulunması ve bunlardan mahrum kalmak..
Okumak, kitaplar, yeni dünyalar, hayatlar, insanlar ..Bizi zenginleştiren , hayatımıza anlam katan, bizi insan yapan araçlar hayatımızdan hiç eksik olmasın..
Kitap okuyan bin kez yaşar okumayan ise bir kez yaşar hayatı.Ne güzel huzurlu bir köşe okumalarınızın devamı dileği ile. Sevgilerle
YanıtlaSilçok teşekkür ederim..
SilNe güzel yazmışsınız.Kitap okumak tutku.Yaşamın anlamıdır.
YanıtlaSilBeğendiğinize sevindim :)
SilNe olacak sonumuz bilemiyorum Buket:) Esasında nesnelere bu kadar bağlanmamak lazım... Lakin sahiden kitaplar benim de "vazgeçilmezim".
YanıtlaSilHasan Ali Toptaş der ki, zamanı ne kadar hesaplı kullanırsak kullanalım, bir çok kitap asla okunmayacak. İşin kötüsü okumamız gerektiği halde okuyamadığımız bazı kitapların adlarını ve yazarlarını bile asla öğrenemeyeceğiz. Kör noktada kalacaklar ve biz bunları art arda yayımlanan binlerce kitap arasında göremeyeceğiz.
O halde ben de yazar gibi şöyle bir dilekte bulunmalıyım: ""Ey hayat, bana kör noktamı aydınlatacak bol ışıklı dostlar ver!"
Bol ışıklı dostlarımdan biri sensin:) Tanrım, teşekkür ederim.
nE GÜZEL ŞEYLER DEMİŞSİN HAYALKAHVEM. Keşke daha çok görüşsek, ama
Silhayat hızlıca akıyor. Hasan ALİ'NİN karamsarlığını tüm kalbimle
anladım.Hep daha fazlasını okumalıyım, daha fazla yazarla tanışmalıyım
diyorum. Nereye kadar tabi ki bu. Işıklı dostlarda o kadar az ki. Benim için
sen de böylesin. şÜKÜRLER olsun az da olsa var..
odamda böyle büyük bir kütüphane var. kitapların çoğunu okumuşum bazılarını ise almışım sıraya koymuşum ama şu sıralar okumaya vvaktim sabrım yok... ama bu vazgeçilmezin hep böyle vazgeçilmez olsun... kitapsız hayat kalmasın..
YanıtlaSilsevgiler ;)
Kütüphanesi olan arkadaşlarım öyle az ki. keşke yakınımda olsaydın ben de
Silgelseydim oraya. kitapsız ev düşünemiyorum..
Kitap tutkusu en iyi bu şekilde anlatılırdı sanırım ;) 2 çocuklu çalışan bir anneyim arkadaslarım hangi ara vakit ayırıyorsun okumaya der ve ben güler geçerim çünkü gercekten bu bir hobi değil yaşam biçimi. Çocuklarıma da oyuncktan çok kitap alıyorum ve tüm kitapları özellikle kitaplığımızın önünde okuyoruz çünkü daha güzel bir manzara olamaz ;) sevgiler
YanıtlaSilHele çocuk olunca kitap okuyor olmana ayrı şaşırıyor insan. Ne kadar
Silgüzel bir tablo, çocuklar ve kitap okuyan ebeveyn..
Eşyanın tesellisi diyor Orhan Pamuk, ben de bu kadar çok kitap almamın ve okumaya aşırı düşkünlüğümün açıklamasını buldum bu ifadede, iyi ki kitaplar var, yoksa hayat ne kadar sıkıcı olurdu.
YanıtlaSilGüzel yazınızı okuyunca yazmak istedim ben de buraya.
Sevgiler..