12 Aralık 2015 Cumartesi

Rakım Sıfır





                         ''  Montale, 1950 de ziyaret ettiği  Strasbourg  hayvanat  bahçesinde , şehirde kalakaldıkları için koruma altına alınmış leyleklere ayrılan bölmelere açıklama levhaları iliştirildiğini  aktarır.  Göç için pek  zayıf, yuvasından  düşmüş, bir  meczup tarafından yaralanmış,  hastalanmış...  Sonra da  Alsace 'da ve Rhein  bölgesinde  neredeyse  kutsandığına  değinir leyleğin. İnsanlar ,  kolay yuva yapabilsinler diye evlerinin çatılarına  tahta araba tekerlekleri  yerleştirirler, leylekler onları  oluşturacakları yuvanın temeli  sayarlarmış. Serçelerle  paylaşıyor  yuvasını leylek,  her yıl  aynı  noktaya dönüyor  ve  yuvasını  sahiplenen bir  hemcinsi  olmuşsa ,  ikisinden  birinin  ölümüyle sonuçlanacak kıyasıya  bir  kavga başlıyor.''



                
                      Denizin  üzerinde ki  tahta  iskelede okumuştum bunları  bir yaz günü. Özledik bile yazı. Ama kışı da doya doya yaşamak istiyorum bir taraftan. Bir akşam üstü  kitabımı alıp sahile gitmiş masaya oturmuştum. İskelenin ucunda genç kızlar koşturup duruyorlardı. Masayı süsleyip fotoğraflar çekip gülüşüyorlardı. Okuduğum kitap çok sevdiğim Enis Batur Rakım Sıfır kitabından .  Hemen buraya  yazma  ihtiyacı  duydum. Çünkü leylekleri seven,  koruyan , kutsal  bilenlerin  yaşadığı Alsace  bölgesini  kısmen de  olsa  gezme imkanı bulmuştum. Leylekleri  seven bir köy halkı düşünün.İlkbaharla köye  gelen leylekleri kutsalmışcasına koruyan , seven köylüler. Tertemiz sokaklarda, evlerde leyleklere dair herşeye rastlıyorsunuz. Burada  gezerken bile hep bizim insanımızı, sokaklarımızı  düşünmüştüm.  Niye  bunu  bile  yapamıyoruz. Bozgunculuk, çirkinlik , vurdumduymazlık içinde nasıl da yaşıyoruz.  Bu   paragraf beni  Alsace  gezime geri  götürüp hayallere  daldırmıştı. Özlem  duydum oralara. Bir  bacam olsun isterdim üzerinde yuva olan, çocukluğumda  bıraktığım leylekler olsa üzerinde...
                   Öyle çok seviyorlar ki leylekleri kapı tokmakları bile bakın  nasıl..




               Bir  paragraf  yazı ile yakında olsa geçmişe dönmek, hatırlamak, özlem duymak ne güzel.
Günlerimizi  küçük  ama güzel  ayrıntıların doldurduğunu  farkına varalım  ya da  bu ayrıntıları  biz yaratalım..Güzel haftasonlarına..

4 yorum:

  1. Biz daha Alsace Bölgesi'ne gitmedik. Enis Batur'u çok severim. Yazdıklarını okumak için de emek vermek gerekir. Nedense hep öyle hissederim onun için. Öyle kafası dağınık okur istemez karşısında. Her daim dikkatli olacaksın. Leylekleri bilmiyordum. Şimdi sen söyleyince kafama not ettim. Daha unutmam. Gidince daha dikkatli bakacağım kapı kollarına, gizli ipuçlarına :)
    Öperim

    YanıtlaSil
  2. Leylekleri ben de seviyorum canım. Hele burada daha yakından ve daha çok görme imkanı buldum. Elektrik direklerinin çoğu yuvaları olmuş diyebilirim. Bazıları öyle kocaman ki ürkütüyor. Acaba diyorum dibime kadar gelse nasıl hissederim? Kapı tokmaklarına bayıldım. Anılar hep iyi ki var dedirtiyorsun bana yazdıklarınla. Kitabını okuduğun yer de şahane:)
    Sevgiler canım

    YanıtlaSil
  3. Buket hanımcığım,
    bu ikinci defa oldu, yazdığım yorumu bloğunuzda göremedim. Sanırım ulaşmadı size. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gelen yorumları yayınlıyorum ama ben başka göremedim. yalnızca
      bu vardı. sevgiler :)

      Sil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...