Şimdi ki çocuklar gibi kolay kitap bulma şansımız yoktu ya da her hafta bana kitap alan bir ebeveyn. Bu yüzden elimdekileri tekrar tekrar okudum. Özellikle Heidi beş kez okumuş olduğum bir kitaptı. Onun Alplerdeki bol oksijenli dedesiyle olan yaşamına özenir , hayaller kurardım. O gökyüzüne uzanan ulu çamların altına yattığında ben de papatyaların içinde olduğumu hayal eder, esen rüzgarı duyumsardım yüzümde.
Daha sonraları evimizde bulunan babamın sayılı kitaplarından Budala 'yı keşfettim. Artık zengin bir dünyanın tadını almıştım. Arkadaşlarımın çoğu evlenince , çocuk olunca kitap okuma sekteye uğrar dedi. Ama bilmiyorlar ki, bu benim için temel gereksinim. Nasıl yemeden, içmeden, uyumadan yaşam devam etmez , bu da benim için böyle bir şey...
Nerden nereye geldim, bu serüven nasıl aklıma geldi. Bugün kızımı aldm, kütüphaneye gittim. Artık devamlı gitmekten beni tanıyan kütüphane görevlisi, bir liste yaptıklarını , istediğimiz kitapları getirtebileceğimizi söyledi. Hemen okumak istediklerimi sıraladım, bakalım gelecek mi? O sırada bir kız yaklaştı yanımıza. Borges, Peavese dedi. Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Çünkü 17 yıllık öğretmenlik hayatım boyunca ne bu camiada ne de çevremde bu yazarları duymadım :) Yeni bir edebiyat öğretmeniyle tanıştığımda hemen ne okuduğunu sorarım. Çantasından o sıralarda popüler olan best-sellerden çıkardıklarında tüm beklentilerim yıkılır..
Kızımda kitap seçip bende üç kitap alıp eve döndük. İnci Aral'ın kitabı Anlar, İzler , Tutkular'ı bir çırpıda okudum..
Justine blogunda paylaşınca hatırladım Human Planet seyretmemiz gerektiğini.. Benim seyrettiğim bölüm Deserts : Life in the Furnace.. Dünyadaki eşsiz çöller. Kimisi sıcak , kimisi soğuk, kimisi kurak.. Ve burada yaşayan insanların su bulma , yaşam savaşları... Ne diyebilirim ki , o kadar etkileyici ki..
Seyretmek isteyenler burada...
Son olarak seyrettiğim iki film var. Ne yazıkki yeni keşfettiğim bir yönetmen Carl Dreyer. Seyrettiğim ilk filmi Ordet..1955 yılı yapımı olan film tiyatrovari , fazla dış mekan çekimleri olmayan bir film. Kierkegaard'ı okuyup aklını kaybeden Johannes ile ailesinin tanrıyı sorgulaması, inanan ve inanmayan düzleminde insanların ilişkilerinin şekillenmesinden oluşan dini motiflerle dolu bir film.. Dreyer'in tarzından olsa gerek sahnelerin oldukça durağan geçmesi, insanların yavaşlığı, donukluğu, gözlerini uzak bir noktaya dikip uzun uzun bakmaları başta garip gelsede film sizi içine çekiyor. Filmi izlerken bu yavaşlığın etkisine girip inanç, acı, çaresizliği hissediyorsunuz.
Diğer film de yine Dreyer'in...Gertrud...1964 yapımı..Dreyer'ın son filmi, aşkı gerçek olarak hayatının merkezine koymuş ve bu hususta hiç taviz vermeyen Gertrud adındaki bir kadını anlatıyor..
Heidi'nin yediği peynir,ekmek,süt ne kadar lezzetli olurdu okurken sonra kahvaltıda peynire burun kıvırırdım ekmek kuru gelirdi süt de keçi sütü olmazdı ki.. Gerçekten de edebiyat öğretmenlerinin best seller okuması tam bir hayal kırıklığı benim bir edebiyat öğretmenim hiç Ahmet Ümit okumadığını söylediğinde bitmişti benim gözümde çok haklısınız çoook :)
YanıtlaSilKitaplığınıza ve renkli ışık toplarınıza bayıldım :)
YanıtlaSilKızınız ne kadar şanslı ki sizin gibi kitap aşığı bir annesi var.
Sevgiyle kalın.
"Nasıl yemeden, içmeden, uyumadan yaşam devam etmez , bu da benim için böyle bir şey..." ne kadar doğru ve güzel bir cümle ve sanki kendimi bulduğum:)
YanıtlaSilBuketcim, ne güzel anlatmıssın. okuma alıskanlıgını, okuma sevdasını. benı de en cok etkıleyen seyler, okumaya baslamadan evvel annemın almanca yemek kıtapları, yabancı dekorasyon dergılerıydı. okumayı kendım ogrendım dıyebılırım. hastalıktan ılkokul 1. sınıfa gıdememıstım ve bır masal kıtabından yazıları bakıp bır deftere yazarak kendım ogrenmıstım. heıdı, marco en sevdıgım kıtaplardı... ama yıne de senın kadar genıs bır edebıyat kulturum yok. borges'ı 16 yasında tanımıstım. resımde Dali, edebiyatta borges diyebilirim. ama bence o yasım ıcın bana agır bır kıtaptı. okuyup kendımce yorumlayıpi kıtap hakkında dusuncelerımı yazmıstım.. bakalım sen begenecekmısın.
YanıtlaSilBenim kitap okuma serüvenim de seninkine benzer başladı.Şİmdiki çocuklar çok şanssız,internetin televizyonun renkli ve hızlı dünyasından sonra kitaplar onlara,yavan,yavaş ve sıkıcı geliyordur..İnşallah biz çocuklarımıza sevdirebiliriz..Bir de Cesare Pavesenin bir kitabını almıştım bir vakitler ben de ama sıkıldım yarıda bıraktım,şimdi onu hatırladım yazınızı okuyunca..Kız istediğine göre seveni var adamın,bir daha denenyeyim
YanıtlaSilbari okumayı:))sevgiler..
kitap okumaya ayırdığın zamanı anlıyorum da film izlemeye nasıl zaman buluyorsun işte onu anlamıyorum.sen film izlerken pelin ne yapıyor?ya da farklı bir açıdan sorayım pelin kaçta yatıyor?
YanıtlaSilAslında ana fikir, insanların, severek tutku ile yaptıkları birşeylerin olması ve onu yaparken mutlu olmaları. Sen kitap okurken, başkaları belki dantel örerken:) Önemli olan birşeylerden tatmin olmak sanırım...
YanıtlaSilPelinle sana bol okumalı bir tatil diliyorum o vakit:)
Buketcim ne kadar da iyi ediyorsun. Kitap okuma aliskanligi cok cok ama cok iyi bir aliskanlik gercekten, resmen insanin hayal ve dusunce dunyasini genisletiyor.. Ben de bizim minikten zaman bulup tekrar saatlerce kitaplara dalacagim gunleri iple cekiyorum. Fazla yorum birakamasam da ilgiyle takip ediyorum yazilarini.. Sevgiler..
YanıtlaSilIpek
ayy utandım bnm sana bir kütüphane fotoğrafı sözüm var dı O_o . Ne kadar da aynı düşünceler içerisindeyiz en çok satanlara benim de alerjim var,hatta bugüne kadar okumadım ve hiçbirşey kaybetmemişim.Epeydir kitapçı gezemedim Ankara'yı ziyaret edersen Kentpark avm de Arkadaş kitabevi var çok güzel ben bayılıyorum oraya.ve Kızılay karanfil sokak da Dost kitabevi.Ankara'ya düşerse yolun muhakkak uğramalısın.ben dün 2 saat gezindim durdum bu Dost kitabevinde.Mutlu oluyorum bildiğin.defter, ayraç, kalem, kitap almak ,hastayım bu 4lüye ;)
YanıtlaSilÇocukluğuma gittim yazınla beraber.Benimde çocukluğum buna benzer hikayelerle dolu.
YanıtlaSilBizimkiler hadi yat artık deyip ışığı kapatınca bende fener ile yorganın altında okumaya devam ederdim. Sonra bu keşfimi fark edip gözlerin bozulacak deyip kitaplarımı saklamaya başladılar. Hoş onlara sorsan saklama sebepleri ilkokul 3 'de okumaya kalkıştığım Sefiller'in bana ağır geleceğini düşünmeleri.Okuma tercihleri gazete ve dergi olan bizimkilerden bir şeyler bulamayınca kitap kaynağım o dönemde üniversiteden yeni mezun teyzemin kütüphanesi olmuştu. Elinde klasiklerle dolaşan bacak kadar diye tabir edilen ben bizimkilere pek bir korkutucu geliyormuş:)En son çok hasta olduğum ateşten baygın yatıp konuşamadığım bir gün babam sadece tepkimi ölçmek için ne alayım sana kızım diye sormuş; hiç bir soruya cevap vermeyen hasta ben güç bela "kitap al bana ne olur" demişim işte o gün babam pes etmiş hala her fırsatta bana kitap alır:)
herkesin anlayamayacağı başka türlü bir aşk bu..
Ve ne mutlu ki çocuklarımıza bırakabileceğimiz kitaplarımız var.
Harikasın ! Oku sevgili Buket,oku ki biz öğretmenler gurur duyalım,kitabı sevene ben ziyadesiyle saygı duyarım...
YanıtlaSilvalla ben de snein gibi delicesine kitap okuduğum için çok mutlu oldum bu postunu okuyunca... kitap candır gerçekten de...
YanıtlaSilmerhaba Deniz, demek sende severdin heidi'yi. dedesinin yaptığı peyniri bende annemden isterdim. ya yeniden mi okusam kitabı :))
YanıtlaSilMadam Dö Gonç, hoş geldin! artık blog yazmıyor musun ??
YanıtlaSilkitap eylemcisi, işte ortak yönümüz :)
YanıtlaSilzeynepcim, kitap sevdası çocuklukta başlayıp gelişiyor değil mi? bakalım kızlarımız nasıl olacak, çok merak ediyorum..
YanıtlaSilmy little world, pavese karamsar, acıyı seven bir yazar . belki bu sıkmıştır seni. ama yazdıkları özlü sözler niteliğinde..
YanıtlaSilmerhaba kara kitap..
YanıtlaSilbiz gündüz film seyrediyorsak onunda film ya da tv seyretme zamanı başlıyor. akşam zaten 9 da yatıyor. şimdi tatil olduğundan geç yatmak istiyor. 8 yaşında olduğundan oldukça bağımsızlaştı. odasında oynuyor, resim yapıyor, kitap okuyor . benimde zamanım çoğaldı..
Cafenohut, gerçekten doğru. sevdiğin bir şey hiç sana külfet gelmiyor. ne güzel ki böylesine uğraşlarımız var..
YanıtlaSilWelcome dina!
YanıtlaSilsevgili ipek, senin kitabın artık o :) bebekler tüm zamanını ve enerjini alıyorlar. büyüyünce sizde bizim gibi olursunuz..
YanıtlaSilArsız kedi, hala dost kitabevi var mı? öğrencilik yıllarımızda ne çok giderdik ama parasızlıktan fazla alamazdık :) evet sen nezaman kütüphaneni koyacaksın..
YanıtlaSilhoşgeldin CNL, evet bizi bizden olan anlar :)
YanıtlaSilteşekkürler colette ve hamide, iyi ki varsınız!
YanıtlaSilKitap okumak gibisi yoktur, helal olsun..
YanıtlaSilbende çok özeniyorum vakit bulup sık sık okuyabilenlere :)
YanıtlaSilhttp://rainbowgatherer.blogspot.com
Merhaba :-)
YanıtlaSilBlog aleminde yeni birisi olarak yeni tanistim blogunla. Cok sevdim blogunu seni izleme listeme aldim
Sende buyur gel istersen
sevgiler...
İnci Aral çok severim. Bizim buralardan olmana bende çok sevindim. Bloğunu ,kitap okumayı sevmeni,sanatı sevmeni çok sevdim. Daha sık görüşelim:)
YanıtlaSilHeidi'yi ben de ne çok severdim :)) Eskiden çok daha fazla kitap okuyabilen ve kitap okumanın tadını başka hiçbir şeyle bir tutmayan birisi olarak çok imreniyorum sana canım :) beni hayatımda en çok dehşete düşüren şey, hayatları boyunca kitap okumadıklarını söyleyip bunla övünen insanlar olmuştur. Ne mutlu kitap okuduğumuz için :)
YanıtlaSilYKY ve CAN göze çok batıyor. :)
YanıtlaSilben asıl boş zamanlarında kitap okuyanların hastasıyım.
YanıtlaSiloysa okumak boş vakit doldurma işi değildir. emek, zaman ayırmak, fedakarlık ister. üstelik pek de kolay bir şey değildir, bir yerlerde oturup, zamandan ve mekandan sıyrılarak bir kitabın dünyasına dahil olmak ve bir süre orada kalmak.
Bu postuna bayıldım Buket ,o ne güzel Kitaplık öyle,ışıklandırman ne kadar güzelse raflarda yer alan kitapların da eminim o kadar değerlidir :)
YanıtlaSilBenden yurt dışı gezisi için fikir istemişsin ya , madem çocukluğunda hayranlıkla 5 kes Heidi'yi okumuşsun ,o zaman sana İsviçre'yi tavsiye ederim.Geçen sömestrde ordaydım.Gerçi orda bi tanıdğımda kaldım ama sanırım Alplere yakın bölgelerde mutlaka pansyon veya misafirhane gibi konaklama imkanları bulursunuz.Eğer oraya gidecek olursanız Luzern ve İnterlaken'e mutlaka gidin.Zaten hızlı trenle hemen heryere kolayca ulaşmanız mümkün.Gerçi Heidi'nin yaşadığı yer her nekadar Avusturya ise de,2si hem komşu ülke hem de coğrafi açıdan birbirine benzer.
Almanya'nın güneyinde ki Baverya eyaleti de görmeye değer- meşhur Karaormana sahip.
Benim gittiğim yer ve fotoğraflarda gördüğün o güzel yerler ise çok daha kuzeyde Hannover'e yakın Herford ilçesine bağlı mekanlar.
Öğrenmek istediğin başka şeyler varsa ,hiç çekinmeden yaz meslektaşım :)
çok çok teşekkür ederim. hemen dediklerini not alıyorum. bu ay okul projesi olarak madride gideceğiz. hadi hayırlısı :)) çünkü ilk kez uçağa bineceğim ve acayip korkum var. yenmek için çabalıyorum. 23 nisana prag gezisi yapacağız inş.. burası için tavsiyen var mı? turla gideceğiz ama boş vakitlerde var..
Sil