8 Haziran 2011 Çarşamba

Bir Kitap : TALİH

                 Daha  önceden adını duyduğum ama hiçbir  kitabını  okumadığım  J.Conrad'ın  Talih'ini  nihayet bitirdim. Kendi  çapımda kitabın değerlendirmesine geçmeden ben de kalan izlenimi  paylaşayım..
                 Kitaba  başlayıp 80 -90 sayfa okumama rağmen bazı  bağlantıları kuramama,  olay ve konunun yavanlığı yüzünden kitabın beni kendisine  bağlamasında ki zorluğa  rağmen yazarın uslübunu  ilginç bulmam sonuna kadar okumama  neden oldu.
                 Kitabın açılışı,  kitabın kahramanları olan  Powelın ,  Marlow  ve yazara bir şans ( talih)  eseri üçüncü kaptan olarak bir  gemide ( Ferndale )  iş bulmasını anlatmasıyla açılıyor. Başlangıçtaki olayların oluşuna baktığımızda  ana karakter Powell gibi gözükse de  sonradan aslında yan karakter olduğunu, konunun Flora de Barral etrafında döndüğünü anlıyoruz. Marlow  arada sırada tanıklık ettiği çoğu zamanda dinlediği  uzun yılları  kapsayan olayları yavaş yavaş anlatır.


                                                
        
                    
                       Dediğim gibi  kitaptaki olaylar bildik, melodram ..Hatta  Conrad  kadın -erkek ilişkilerinde kadını basit değerlendirmeler içine  sokuyor gördüm. Bunu birçok kez tekrarlıyor, kadının doğasına bağlıyor.
Kitabın  konusundan çok Marlow, Powell arasında  gidip gelen anlatım tarzı ilgimi  çekti.  Olayı bize yalnızca bir kişi değil  iki  hatta üç kişi anlatır. Bu da geçmişte  yaşananları  kahramanların  kendilerince eksik ya da tam  anlatmalarına  neden olur.  Sonunda  ne mi  olur?  Asıl kahraman  Flora bile  tüm yaşadıklarını abartılı bulmuştur. Tüm  kitap boyunca  saklanan, herkesin içeriğini merak ettiği  mektupta yazdıklarını  ' kabalık'  olarak niteler. Yazdıkları bir zamanlar  hayatına yön vermiştir ama şimdi yani yıllar sonra   'budalaca' olmuştur. Kitap boyunca  talih,  yine  kitapta  Türklerin dediği   gibi alınyazısı  olayların nedeni olarak görülür.


                                                


                    “Kendi yolunu kendi çizen bir insan pek ender mutlu olur, çünkü çizdiği yolun kendisi genellikle, asla tam olarak doyurulamayan arzular dünyasında pek de uzağa götüremeyeceğini anlayıverir.”   sayfa 429

                     'Talihin gücü çok büyüktür; karşı konulması olanaksızdır ama kendini çoğunlukla, insanoğlunun sahici ya da aldatıcı büyüsü gibi, kırılgan biçimlere bürünerek ortaya koyar. İnsanın, etkisi kestirilemeyen nedenlere parmak basması zordur, ama aslında yaşam öyküsünü anlatan bu romanın yazılmasından Flora de Barral'ın sorumlu olduğunu rahatça söyleyebilirim.'
                   -Joseph Conrad-

                     Alıntıları netten yaptım, aslında kitabı okurken birçok yerin altını çizmiştim.Yazmak zor geldi...
   

3 yorum:

  1. bence kendi yolunu kendi çizen insan mutsuz olmaz... çünkü kendi seçimidir ve eğer seçmeseydi aklında kalırdı ve keşkelerle yaşardı. bu daha mutsuzluk verici...

    YanıtlaSil
  2. Kitabı da yazarı da hiç duymamıştım.Açıklamalar güzel iyi okumuşsunuz doğrusu.Sanırım kitap hem kalın hem de biraz zor.
    Yine de fikir sahibi oldum,çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Buket'cim kitabı çok yalın ve net anlatmışsın. Bu derece kaderci olması ilginç geldi bana, insanı kendi hayatının kontrolünü belli bir yere kadar ele alabileceğini savunuyor kitap, kendi yolunu çizen insanın mutsuzluğunu da kişiye kalsa arzularının kölesi olacaktır diyerek açıklıyor. Oysa insan sonunda tatmin de olmasa o seçimi kendisi yapmış olmaktan mutlu olmalıdır.

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...