Daha önceden adını duyduğum ama hiçbir kitabını okumadığım J.Conrad'ın Talih'ini nihayet bitirdim. Kendi çapımda kitabın değerlendirmesine geçmeden ben de kalan izlenimi paylaşayım..
Kitaba başlayıp 80 -90 sayfa okumama rağmen bazı bağlantıları kuramama, olay ve konunun yavanlığı yüzünden kitabın beni kendisine bağlamasında ki zorluğa rağmen yazarın uslübunu ilginç bulmam sonuna kadar okumama neden oldu.
Kitabın açılışı, kitabın kahramanları olan Powelın , Marlow ve yazara bir şans ( talih) eseri üçüncü kaptan olarak bir gemide ( Ferndale ) iş bulmasını anlatmasıyla açılıyor. Başlangıçtaki olayların oluşuna baktığımızda ana karakter Powell gibi gözükse de sonradan aslında yan karakter olduğunu, konunun Flora de Barral etrafında döndüğünü anlıyoruz. Marlow arada sırada tanıklık ettiği çoğu zamanda dinlediği uzun yılları kapsayan olayları yavaş yavaş anlatır.
Dediğim gibi kitaptaki olaylar bildik, melodram ..Hatta Conrad kadın -erkek ilişkilerinde kadını basit değerlendirmeler içine sokuyor gördüm. Bunu birçok kez tekrarlıyor, kadının doğasına bağlıyor.
Kitabın konusundan çok Marlow, Powell arasında gidip gelen anlatım tarzı ilgimi çekti. Olayı bize yalnızca bir kişi değil iki hatta üç kişi anlatır. Bu da geçmişte yaşananları kahramanların kendilerince eksik ya da tam anlatmalarına neden olur. Sonunda ne mi olur? Asıl kahraman Flora bile tüm yaşadıklarını abartılı bulmuştur. Tüm kitap boyunca saklanan, herkesin içeriğini merak ettiği mektupta yazdıklarını ' kabalık' olarak niteler. Yazdıkları bir zamanlar hayatına yön vermiştir ama şimdi yani yıllar sonra 'budalaca' olmuştur. Kitap boyunca talih, yine kitapta Türklerin dediği gibi alınyazısı olayların nedeni olarak görülür.
“Kendi yolunu kendi çizen bir insan pek ender mutlu olur, çünkü çizdiği yolun kendisi genellikle, asla tam olarak doyurulamayan arzular dünyasında pek de uzağa götüremeyeceğini anlayıverir.” sayfa 429
'Talihin gücü çok büyüktür; karşı konulması olanaksızdır ama kendini çoğunlukla, insanoğlunun sahici ya da aldatıcı büyüsü gibi, kırılgan biçimlere bürünerek ortaya koyar. İnsanın, etkisi kestirilemeyen nedenlere parmak basması zordur, ama aslında yaşam öyküsünü anlatan bu romanın yazılmasından Flora de Barral'ın sorumlu olduğunu rahatça söyleyebilirim.'
-Joseph Conrad-
Alıntıları netten yaptım, aslında kitabı okurken birçok yerin altını çizmiştim.Yazmak zor geldi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
bence kendi yolunu kendi çizen insan mutsuz olmaz... çünkü kendi seçimidir ve eğer seçmeseydi aklında kalırdı ve keşkelerle yaşardı. bu daha mutsuzluk verici...
YanıtlaSilKitabı da yazarı da hiç duymamıştım.Açıklamalar güzel iyi okumuşsunuz doğrusu.Sanırım kitap hem kalın hem de biraz zor.
YanıtlaSilYine de fikir sahibi oldum,çok teşekkürler.
Buket'cim kitabı çok yalın ve net anlatmışsın. Bu derece kaderci olması ilginç geldi bana, insanı kendi hayatının kontrolünü belli bir yere kadar ele alabileceğini savunuyor kitap, kendi yolunu çizen insanın mutsuzluğunu da kişiye kalsa arzularının kölesi olacaktır diyerek açıklıyor. Oysa insan sonunda tatmin de olmasa o seçimi kendisi yapmış olmaktan mutlu olmalıdır.
YanıtlaSil