Merhaba Eylül!
Neredeyse yarısını geldik bile. Zaman yine hızlı, işler yoğun, hava hala sıcak. Ağustosun son haftası okullar açılmadan yazın hiç yapmadığımız tatili yapalım diyerek İğneada'ya gitmiştik. Geçmiş yazıda ilk gittiğimiz oteli ve çevreyi anlatmıştım. Bir yere gidince uzun uzun tek bir otelde kalmıyoruz, ne olur ne olmaz iki otel seçiyoruz ki beğenmezsek eziyet çekmeyelim. Her şey dahil otelleri artık sevmesem de kızımın havuzu, aqua parkı olan otel istemesi yüzünden İğneada merkezde ki bu çok katlı oteli seçtik. Her şey dahil olan bu otel fiyat performans olarak çok iyi çıktı. Dışarı da yemek yeme fiyatları belli, üç öğün yemek, istediğin zaman istediğin içeceği içmek de içinde olunca gayet iyi bir seçimdi.
Ama çok katlı oluşuyla benim için kabus oldu. Zaten yangın ve deprem korkumla böyle bir otelde gece geçirmek çok fenaydı. Orada kaldığımız üç gece boyunca hiç uyumadım desem yeridir.
Sabah olduğu gibi sahile gidiyordum ve şezlongda uyuyordum.
Ama dev dalgalarıyla deniz kenarı çok güzeldi. Her gün gittiğim köşemde öyle güzel dinlendim ki. Bulutlar, deniz, kumsal ve deniz kabukları ile güzel bir tatil oldu ki bunu da beklemiyordum.
Dönüşte Yenice köyünde bir festivale denk geldik.
31 Ağustos 2025 tarihinde, Kırklareli – Pınarhisar – Yeniceköy’de gerçekleşen Zelenika Şenliğiydi. Zelenika Çiçeği, Balkanlarda, nemli ormanlarda genellikle nisan-haziran ayları arasında açan endemik bir türmüş.
Istrancaların her bahar yeşile, mora boyayıp yaprakları hep yeşil kalan Zelenika, adını da Balkan dillerinde “yeşil” anlamına gelen “zelen” sözcüğünden alıyormuş
Balkanların kuzeyinde, hemen her köyde bahar aylarında Zelenika Şenlikleri yapılıyormuş.
Balkanların kuzeyinde, hemen her köyde bahar aylarında Zelenika Şenlikleri yapılıyormuş.
Pazartesi okullar açılınca da yoğun bir işin bir dönemin içine girmiş olduk. Bir gün Çatalca'da eğitim vardı, böylece Çatalca merkezini de görmüş oldum. Yemyeşil gayet güzel bir ilçe .
Denizden topladığım deniz kabuklarını sınıfımda bir köşeye koydum. Sınıf haziranda okulların bittiği anıyla kalmış, her tarafı pislenmiş ve tüm eşyalarıyla çok karışmış durumdaydı. Bir hafta boyunca temizlik ve düzenleme yaptım. Velileri de organize edip sınıfı boyattık, tamir ettik , halılar, tüller, minderler yıkandı. Tuvalete yeni lavabo ve klozet taktırdık. O kadar çabuk sınıfı elden geçirdik ki buna ben bile inanamadım. Ama her gün de eve geç ve yorgun geliyordum.
Hala da sınıfa tam yerleşmiş sayılmam, ne nerede aradığım çok oluyor. Öğrencilerimde pırıl pırıl çocuklar, veliler ilgili.
Oturduğumuz evin hemen yanında ki arsada bulunan çöpler çok canımı sıkıyordu. Hafta sonu ellerimize eldivenleri taktık, çöp poşetlerini aldık çıktık arsaya. Ne var ne yok topladık ve temizledik. İlk resimde çöplerin bir kısmı görülüyor, temizlenince çok güzel oldu. Gelen geçen insanlar şaşkın şaşkın baktılar ama görsel olarak etkileme bile yaptıysak ne mutlu bize. En azından bir kişiden ne olacak demeyip ayda bir mahalle de temizlik yaparsak bu bile çok güzel bence.
Hafta boyunca okuduğum iki Alain De Botton kitabı..
Çerkezköy'de deniz yok ama mavi gökyüzü çok güzel. Gecesi başka gündüzü başka. Deniz burnumda tütüyor tabi ki, martı seslerini özledim, hele kokusu...
,
Geçen gün karşıma çıktı tam 12 sene önce bu zamanlarda Portofino'da geziyormuşuz. Hele Pelin'e bakın nasıl da küçük 💖
Uzun bir aradan sonra Kitaphaber'de yazım çıktı. Hadi alın kahveleri elinize, şöyle güzel bir adaya doğru gidelim. Okumak isteyenler buraya
Aynı zamanda İğneada tatilimizde bu videoda.
Bu haftalık bu kadar , herkese mutlu hafta sonları !