'' Çalar saatin çalıyor ama kılını kıpırdatmıyorsun, yatağından çıkmıyorsun, tekrar kapatıyorsun gözlerini.Önceden düşündüğün eylem değil hatta eylem bile değil eylem yoksunluğu. ''
Diye başlamıştı geçen gece seyrettiğim film. Okumadığım George Perec kitaplarından biri Uyuyan Adam . Aynı isimle bir de hiç diyalog olmayan , tek kişilik oyuncusunun olduğu filmi çekilmiş. Seyrettikçe koşturup duran, buna rağmen bir şeye yetişemeyen kendimle özdeşleştiriyorum. İlgimi çekiyor 25 yaşında ki bu adamın bir oda da oturup düşünmesi. Kendini hamamböceği olarak bulan bir insan çaresizliği gibi. Yatağında oturuyor, her sabah kalkti[i gibi neskafesini yapıyor, “dingin bir kayıtsızlık içinde; duyarsız değil yansız; adsız dünyanın efendisine” doğru değişimi başlıyor düşündükçe. Dış dünyayı yorumluyor, kendisine rağmen geçip giden zamanı irdeliyor.
''Notları okuyor, kâğıtları buruşturup top yapıyorsun. Sana randevular veriyorlar ama sen gitmiyorsun. Kollarını ensende birleştirip, dizlerini büküp, dar sedirinin üzerinde uzanmış yatıyorsun. Tavana bakıyor, tavanda çatlaklar, kabarmalar, lekeler, süsler olduğunu keşfediyorsun. Ne kimseyi görme, ne de konuşma, düşünme, dışarı çıkma, yerinden kımıldama isteği duyuyorsun.''
Bir gün herşeyi umursamadan, korkmadan tüm cesaretimle dünyaya nanik yapıp böyle olmak istiyorum. Verdiğim randevulara gitmemek, çalan saati kapatmak, işe gitmemek, arayan telefona bakmamak, kimseyle görüşmemek. Yatağımda oturup bu değişimde olmak ..
Bunu hayal ederken bile sonuçları düşünüyorum. Belki üç dört kişi telaşa düşer, iki üç gün evime gelip giden olur, sonra bıkarlar ve aramaz olurlar diyorum içimden. Yine bağlıyım birşeylere ne kötü..
''Dostların bıktı artık, kapını çalmıyorlar. Onlarla karşılaşabileceğin sokaklarda pek yürümüyorsun artık. Sorulardan, rastlantı eseri karşına çıkan birinin bakışlarından kaçıyor, sana ısmarlamak istediği birayı ya da kahveyi kabul etmiyorsun. Sadece gece ve odan, üstüne uzandığın dar sedir, her an yeniden keşfettiğin tavan seni koruyor; geceleyin, Grands Boulevards'ın kalabalığı ortasında tek başınayken, gürültülerden ve ışıklardan, hareketten, unutuştan zaman zaman adeta mutlu oluyorsun. Biriyle konuşmaya, bir şey istemeye ihtiyacın yok.''
Bu derece hayattan kopmak nasıl olur diye düşünmek hoşuma gidiyor. Hep söylerim hayatta bir çok şey yaparım; gezerim , dolaşırım, hobilerim, iş hayatı, evlilik, koşturma koşturma.. Bir tarafım her zaman herşeyi sona erdirmeyi özler aslında. Belki bu yüzden bunu anlatan filmler, kitaplar, yazılar, böyle yaşayan insanlar ilgimi çekiyor. Uyuyan Adam'da ki o çocuğun yatağında oturup saatlerce düşünmesi duyduğum özlemi, merakımı arttırıyor. Perec'in ilk kitabıymış alıp okumalı..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
Bazen benim de her şeyi bırakıp gidesim geliyor. Tabii bırakmaktan kastettiğim daha çok işim. Bunun tek sebebi de kendime ayıracak vaktimin bol olması olacak. Telaşsız bir hayata adım atmak istiyorum. Uzun yürüyüşler yapmak, yazı yazmak, yogaya gitmek. Sahiden bunlar istediklerim. Elbet kitap okumak da var. Sonra İstanbuldaki film festivallerinin hepsine bilet almak istiyorum.
YanıtlaSilSen biraz başka bir yere parmak istemiş olsan da, bana yarama parmak basmışsın gibi geldi :=)
Öpüyorum tatlım seni çok
Özlem , inanmayacaksın ama ben ara ara herşeyi bırakıp ortadan kaybolmayı
Sildüşünürüm. Ne yazık ki , kuralcı ve disiplinli olma gibi
kötü özelliklerim olduğundan bunlar ağır basar tabi ki. Düşünce de kalır yani.
Belki de bu yüzden ekstrem yaşayan insanların izindeyim,
bu yönümü doyuruyorlar.
Ben yaptım. İşimi bıraktım. Vakit için, düşünmek, yazmak, okumak için bolca vakit var. Hepsini yapıyorum da ah o parasızlık. Hep belimi büküyor.
YanıtlaSilBırakıp gitmek de çözüm olmuyor ki bazen. Hep karmaşık hep düzensiz.
Gerçekten mi??
SilNe büyük bir karar. Çalışmazsan sen saha çok kafayı
yersin diyor eşim :) Ama her gün koşturmacalarımızla
çemberinde dönen fareler gibiyiz. İsteklerimi gerçekleştirme de
para da lazım. Nasıl olcak bilmiyorum. Böyle diye diye
20 yıldır çalışıyorum o da ayrı birşey..
Herkesin vardır istediği öyle anlar eminim ki. Herşeyi bırakıp bomboş durmak mesela en basiti. Bazen yapsak iyi olabilir aslında :)
YanıtlaSilTatilleri bekliyorum o yüzden. Bir bakıyorsun o da gelmiş
Silgeçmiş. İşte sömestr tatili geldi bile. sonra hızlıca o da geçiyor.
Ömür böyle böyle geçiyor aslında kafaya taktığım bu belki de,
hayatın nasıl anlamsız olduğu.
Hayatımın bir iki yılını böyle geçirdim ben.çok zor,çok tehlikeli Buket hanım.zaten kafka'ya gönderme yapmışsın.Ama sanırım bu karakter raskolnikov birebir. Zordur böyle bir yaşam tekrarlıyorum. Ve aklımdayken yineleyim hep şaşırıyorsun,12 ocakta 37 oldum. Ben aynı yaştayız diye hatırlıyorum :) yeni mezun olmam,bekar oluşum falan bu izlenimi veriyor sanırım. Biri filmimi çekmiş yahu:) izliycem bunu.Cuma duası bekliyoruz bol "hayır"lı ;)
YanıtlaSilevet ya belki bu nedenlerden hep 30 yaş izlenimi veriyorsun :)
Silama yine de yaş farkı var ben 43 artık :)
cuma yazısı yok yine yazamadım nedense tembellik işte. yarında bir geziye çıkıyorum
dönünce bakalım. instagramda devamı, iyi tatiller hepimize..