13 Temmuz 2023 Perşembe

Yaşlılık Yalnızlığı

                        Fournier kitaplarını uzun zamandır etrafta görüyor, her okuyandan övgüler aldıkça merakım artıyordu. Kütüphanelerde aradım ilk olarak ama yoktu. Kitapsever  arkadaşlara -ki onlarda bir elin parmağını geçmez- soruyordum ama ne okuyan vardı ne elinde olan. Tek bir arkadaşın bir gün paylaşımında görünce hemen istedim. Daha o vermeden başka bir arkadaşın evine gittiğimde kitaplığına bakarken ince bir Fournier kitabı gördüm. Tek Yalnız Ben Değilim..

Bir günde okuyup bitirdim kitabı ki zaten sayfalarda çok boşluk vardı. Neden sevildiğini anladım, Karl Ove gibi içten yazıyor, esprili bir dili de var. Yaşlılık gibi insanların bir çoğunun eninde sonunda Allah ömür verirse içine gireceği ama hiç düşünmediği alanı yazmış, acı gerçekleri yüzümüze vurmuş. 

Yaşlı olmasam da şimdilik, çevremde, filmlerde gördüğüm o sert hayat dönemi beni rahatsız eder, o insanlara karşı büyük bir merhametle dolar, hatta kendimi suçlu hissederim. Hayatımda ki yaşlılara karşı hep bir vefa duygum vardır, devamlı ziyaret eder, edemesem telefonla arayıp sorar, ilgilenirim. Fournier kitabında yaşadığı yalnızlığı yazarken herkesin bunu tadacağını söyler. Geçen gün bir radyo programında Avrupa'nın en yaşlı ülkelerinin İtalya, Yunanistan ve Polonya olduğunu söylüyordu. İnsanlar ailelerinden kopuk, hayat arkadaşlarını kaybetmiş dört duvar içinde tek başlarına yaşıyor bu ülkelerde. Pandemi de hatırlayınız Avrupa'nın yaşlılara tutumunu. Fransa da bazı belediyeler yaşlılarla ilgilenme birimleri açmış. Fournier buraya kayıt olduğunu, belediyeden gönüllü bir kızın her hafta kendisini ziyaret ettiğini, sohbet edip bazen de bir yerlere gittiğini yazıyor.


Eşini 10 yıl önce kaybetmiş Fournier isyan ediyor kitabında yalnızlıktan;
“Yalnız olmaktan bıktım artık, bıktım her geçen gün daha yalnız, daha yaşlı, daha çirkin olmaktan. Bunların başıma geleceğini bilseydim yaşlanmazdım.” diyor.
Hani derler ya seçilmiş yalnızlık güzeldir, kabul ettiğin için olmasını istediğin için varlığı acıtmaz çünkü sıkılırsan hemencecik çıkarsın içinden. Fournier'in bahsettiği yalnızlık başka bir şeydir. Çoluk çocuğun olsa da uzaktır artık onlar, yıllarını geçirdiğin eşin yoktur artık ve yerinde kocaman boşluk vardır. O boşluk hiç bir zaman dolmaz, içinde yuvarlanır gidersin..














7 yorum:

  1. Seçilmiş yalnızlık güzeldir, kabul ettiğin için olmasını istediğin için varlığı acıtmaz çünkü sıkılırsan hemencecik çıkarsın içinden.
    İşte bu cümle beni anlatıyor. Kitap tanıtımı için sağol.

    YanıtlaSil
  2. Mahalle sosyal klüpleri var Almanya'da, internet üzerinden yürütülüyor. Ben de mahallemizinkine üyeyim ama üyelik anonim asla olmuyor adın telefonun adresin doğru olacak, kontrol edilip alınıyorsun içeriye.. Sonrasımı? Sonrası kim kime nasıl yardım edebilir.. Ben bazen yaşlılara alışveriş yapıyorum, biri Türkçe öğrenmek istedi onunla konuşuyorum bazen, işte hastalandın çocuğunu bırakacak kimsen yok yazıyorsun hop mahalleden biri kucak açıyor... Yemek yapıyorsun, eşyalarını paylaşıyorsun, bazen bi cafede buluşup sohbet ediliyor.. Çok hoşuma gidiyor özellikle yaşlılar için çok büyük bir şans bence bu. Yabancılar için de tabii.. Çocuklarım küçükken bir yabancı anneler üyeliğim de vardı, kim doğursa ona ilk hafta sırayla yemek götürüyorduk :) Tatlı değil mi... Bir de sorsan Türkler misafirperver ve sıcak, Almanlar mesafeli ve soğuk derler değil mi.... İnsan olmak işte milletin ne olursa olsun böyle olmalı.....
    Aslında bak şimdi bunun bir benzerini kursak mı ya? ;)

    YanıtlaSil
  3. Yaşlılık yalnızlığı enteresan, o yalnızlığı hiç yaşamayan insanlar da var... hep gençler:) Dün yürüyerek bir yere gidiyordum, karşımdan bir bey arkadaşım nasılsın, epeydir görüşemedik diyerek ve gülerek geldi ve onun hamlesi ile mecburen öpüşüp kucaklaştık. Sonra güler yüzlü enfes bir sohbet... O arada yaşının 75 olduğunu söyledi, inanılmazdı, kendimi çocuk gibi hissettim:) Velhasıl konu dönüp dolaşıp insanın kendini kaç yaşında hissettiğine geliyor ki bunun özü de yaşadığın hayatı nasıl doldurduğun, neler biriktirdiğin ile ilişkili:)

    YanıtlaSil
  4. Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam'ı bitirdim. Ebeveyn olarak içim sızladı. Fournier'in tüm kitaplarını okuyacağım sanırım.

    YanıtlaSil
  5. Ah Buket'cim benim de en hassas noktam:-( Yaşlanmak olmasa yaşamak çok daha güzel olurdu sanki. Ben de yakınımda ilgilenmek zorunda olduğum yaşlılar olduğu için çok düşünürüm bu konuda. İnsanın yapabildiklerini yapamaması, hareket kabiliyetinin akli melekelerinin azalması, anılarını yaratan insanların bir bir yok olmasıyla birlikte onu var eden hayatın izlerinin de bazen yavaş bazen de çok hızlı silinip gitmesi gerçeğini kabul edememek, sevgiyle paylaşılan bir yuvanın dengelerinin eşlerden birinin vefatı ile bozulması bundan ötürü hayatın kalanını adeta topallayarak yürümek zorunda kalmak, hep tutmaya alıştığın elin yerini alan boşluğun soğukluğu... Fournier kadar olmasa da çok şey yazabilirim ben de bu konuda. Zaten kısacık yazıyor Fournier ama çok etkileyici vurguları var. Okuduğum bir kaç kitabından beni en çok "Dul" etkilemişti. Umarım diğer kitapları da bulup okursun canım. Olmazsa seneye gelirken, bendekileri getirmek sana sözüm olsun. Sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Bu kitabı YKY Kitapçısına her gidişimde elime alıp bırakıyorum, sanırım üç kez tekrarladım bu hareketi. Bu defa alayım okuyayım. :)
    "Bilseydim yaşlanmazdım" noktasına gelindiğinde insan incinmiş hissediyor olmalı.

    YanıtlaSil
  7. Yaşlılık zor. İnsan ömrü uzadığı için yalnızlık dahil ortaya çıkan yeni yeni problemler var yaşlı insanlar için (ki biz de yaşayacağız). Bu yüzden yakın gelecekte hayatı kolaylaştırmak adına yeni çözüm yolları bulunacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil

Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...