Dönem dönem trendler var mesela 2000 lerin başında tarihi romanlar furyası oldu. Safiye Sultanlı yıllara Hıfzı Topuz'un kitapları eşlik etti. Ben de beğenerek okudum bir çok kitabı. Hem kolay okunuyor hem de tarihi sıkmadan hafızalarımıza yerleştiriyordu. Sonra ki yıllarda komplo teorilerinden oluşan romanlar revaçta oldu.Bunların başında tarihin en büyük komplosunu içeren '' Da Vinci'nin Şifresi '' romanı oldu. Kurgusu, diliyle tabi ki kolay okunanlardandı. Bunlar öyle çok yayıldı ki tv de bile benzer programlar mantar gibi çoğalmaya başlamıştı.
Bu dönemde belli bir süre sürdü. Sonra vampir kitapları çıktı. Alacakaranlık serisi çok okundu, genç kızların hayallerini gizemli vampirler süsledi. Sonra da yediden yetmişe kadınların fantezilerini besleyen '' Grinin Elli Tonu '' dönemi başladı. 80 sayfa kitabı bir ayda bitiremeyen kadınlar 600 sayfayı 4 günde bitirdi. Trend, trend, trend..
Sonra da çıtırlık kitaplar geldi. Mucizeler dükkanı falan. Kişisel gelişim kitaplarını 60 yaşında ki insanların elinde görünce acı bir gülümseme oluyor suratımda.
Yıllar önce yaşamış ünlü yazarlara bir zaman gelecek ve herkesin bir şeyler yazarak ünlü olup binlerce satış yapacağını söyleseydik inanırlarmıydı acaba. Wattpad uygulamasıyla klavyeyi eline alan herkes bir şeyler yazıyor. Bu da ' ergen romantizimin' popüler olmasına , henüz reşit olmayan gençlerin yazdıkları kitabımsıların yok satmasına , daha da durum ileri giderek bu kitapların dizilere dönüşmesine ve bunlara bağlı olarak bir çok yazarımsıların türeyişine şahit oluyoruz diyor Beyza Karakaya.
Yayıncıların tabiriyle söylersek '' hap kitaplar '' basılıyor ve yüksek satışlar yapıyor. Bir çok alanda olduğu gibi kitap dünyasında da yozlaşma yaşanıyor. Kitap okuma oranlarının düşük olduğu ülkemizde okunan kitapların kalitesi de sorun.
Allahtan bazı kitap ve yazarlar trend oluyor da şu instagramda kaliteli kitaplar da okuyor insanlar.
Eğer gerçek bir okur sayıyorsak kendimizi, biraz oturup düşünelim. Çağın trendlerinin neresindeyiz, bu çarka biz de kapıldık mı?
Ben çok küçükken, sanırım ilkokul 3. sınıftayken çocuk masallarını bırakıp, dayımın ve amcamın kitaplarını okumaya başladım. Hatırladığım ilk kitap Jeffrey Archer-Miras idi. Ondan sonra ise Umberto Eco'nun Gülün Adı. Yarısını anlamadım ama dayıma neler anladığımı anlattığımda kendisinden iyi anladığımı söylemişti:)Stephen King,John Steinbeck, Emily Bronte...Dünya edebiyatı ile bu şekilde tanıştım. Türklerden ise sanırım Servet_i Fünun yazarlarının tamamını okumuştum o dönem. Bu bahsettiğim yazarları halen severim, halen okurum.
YanıtlaSilYabancı yazarlarda daha esneğim ancak Türklerde ilk defa kitap yazan yazarlara şans veremiyorum maalesef. Bir de sürekli kokulu, Debbie Macomber çakması kitaplara rastlıyorum ki evlere şenlik. Çok güzel olduğu iddia edilen kitapları da okumak için birkaç sene bekliyorum.
Trend kitaplarda bahsettiğin o akımlar bana göre değil ama mesela Sarah Jio'yu uzun yolculuklarda tercih ediyorum. Hem kolay okunuyor, hem de çok konsantrasyon gerektirmiyor. Sevgiler:)
AYNI şekilde bende erken yaşlarda tanıştım klasiklerle. Belki bizi kolayca
Silavucuna alacak akımlar yoktu. Şimdi kolayca okunan, film seyreder gibi bizi alıp götüren , fazla çaba gerektirmeyen kitapları seçmemizin nedeni
herşeyin her konuda olduğu gibi kolayına kaçmamız. ama gerçek edebiyat damağı oluşmuş insanlarda bunlar zevk vermiyor . 600 sayfa boyunca yatmaktan başka atraksiyonu olan oblomovun edebiyat tadını alan
zaten istese de bunları okuyamaz. ama kızım var ve bu çarkta. şimdiye kadar okuduklarına bakıyorum da yanlış değerler empoze etmekten
başka yararı yok. çok üzülüyorum buna.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilEn müsterih olduğum konu:) Sadece şöyle bir suçum var, yeğenim karne hediyesi olarak bu tip bir ergen kitabı istedi benden. Fazla kitap okumuyor diye aldım. Bir sebebi de alıp bakayım belki önyargım yersizdir, olur ya, dedim. (Tabii ki yine yanıldım:))
YanıtlaSilBunları dile getirmeniz çok güzel.Karşı saldırı çok geliyor çünkü özellikle bu tip "şeylerin" yayınevleri tarafından. Bu tip şeylerin yanında gerçek kitapları da okusalar ayrımı zaten görecekler . Sıkıntı tek taraflı besleniyor olmaları bence.
İşte yeğenin gibi benimde kızım o kitapları okumak istiyor ve lafımı
Sildinletemiyorum. çünkü bu çark böyle birşey. bulaşıcı hastalık gibi,
okunacak kitapları aleyhimize seçenler onlar, ne nasıl konuşacağını
belirleyen bu sanal dünya ( kızımın konuşma stilini görsen bunları yazan benim için gözlerin yaşarır. keko, bro, bağcılar oturuşları..Allahım çıldıracağım. ) ne yazık ki okuma alanında ki
yozlaşmadan bahsettim bir de kültürümüzü, ahlak değerlerimizi yokeden
durumlar ayrı.
İşte itirazımın olduğu konulardan biri bu. Sosyal medyanın en çok bu yanından şikayetçiyim. Senin, benim gibi bilinçli okurlar bile etkileniyor ister istemez çünkü peş peşe paylaşılan fotoğraflarla bir algı yaratılıyor. Frakında olmadan gördüğün o fotoğraflar bir yer ediyor zihninde. Geçenlerde ben de bu tarz bir yazı yazdım çünkü aklımın/zihnimin manipüle edilmesinden rahatsızım. İnsanlar her anlarını "story"dedikleri yerde paylaşıyorlar. Paylaşılmayan anlar kıymetini yitiriyor sanırım. Bu nasıl bir şeffaflık anlam veremiyorum. İnsanların tatil fotolarına bakıp şu soruyu sormak istiyorum Buket: Güzel kardeşim kaç bavulla çıktın sen bu seyahate? Değişik, değişik elbiseler, ayakkabılar, çantalar, makyaj... Sonra da o fotoğrafının altına Mevlana'dan, yok bilmem kimden bir alıntı. Hepsi de iyi insan meziyetleriyle ilgili. Okuyacağım kitaba bile sosyal medya karar vermeye başladı. "Bu popüler bir kitap; bunu okumazsın sen bir hiçsin" alt mesajı bir yerlerde saklı. Sonra kitap çıkarmış birilerinin illa ki pofpoflamam bekleniyor. Bir şey yazmazsan arkadaş mesajla derdini dile getiriyor: Dostumu, düşmanımı tanıdım. İyi de ben kısıtlı zamanımda canımın istediği kitabı okumak istiyorum.
YanıtlaSilYayınevlerine gelince, onlar da çok takipçili hesapların peşindeler. Ne kadar takipçi, o kadar satış :)
Nasıl kırk kilo verdim, on günde elli kitap, iyi bir gardrobun olmazsa olmazları, nasıl marka çanta edindim :)
Ben bile farkında olmadan bu düzenin kurmanı oluyorsam, çocuğum ne yapacak?
Çok dikkat etmek gerekiyor. O yüzden ben sosyal medyada gezindiğim zamanı kısıtlamakta kararlıyım. Daha çok blog yazıp, daha çok kitap okuyacağım bana kalan zamanda :)
Yine çok güzel bir yazı yazmışsın.
Tebrikler canım
Yeni bloguma bakıp yorumlara cevap yazabiliyorum.Günümüzde
Silher konuda yozlaşma çoğaldı özlem bundan çok rahatsızım. Hadi ben
kendimi koruyorum ama ne yazık ki Pelin de bu çarkın içinde. geçen sene
kitap fuarına gittiler okulca. satın aldığı kitapları görünce şok geçirdim, niye mi? bir ergen olarak Watpad üzerinde ünlü olmuş
yazarların tuğla kadar kitaplarına 35 -30 tl verip almış tamam da
başında ki öğretmen ( türkçe ) hiç mi yönlendirmez. hadi ebeveyn olarak
bu konuda sözünüz geçmiyor. bu tarz kitapları okuyor gençler. orta okulda dostoyevski okumaya başlamıştım şimdi bakıyorum üniversiteye
gelmiş daha düzgün kitap okuyan yok. zaten okuma oranımız düşük milletçe bir de okunanların niteliği de ölçülse. türk edebiyatıyla
dizilerle tanışan milletiz. off ne yazsam az.
Ben bir kitabı almadan önce illa ki yorumlara bakıyorum. Listeme ekliyorum ve onu da elimdeki kitaplarım bittikten sonra okuyorum. Modası geçmiş oluyor.
YanıtlaSilSosyal medya keşke sadece kitap konusunda trend yaratsa razıyım. En azından gaza gelip okuyordur belki insanlar. İnsanlar hayatlarını sosyal medya için yaşar oldu.
Kesinlikle haklısınız şimdi ki çocuklar gençler ne yazık ki Türk ve dünya edebiyatının klasiklerinden habersiz yetişiyor. Üzülüyorum bende
YanıtlaSilAlttaki sohbet çok daha verimli olmuş,ah be Buket olmaz mı trend kitaplar,var tabi.Biz ortaokul lise yıllarında dediğin gibi dostoyevski falan okurduk.
YanıtlaSilŞu bahsettiğin çerezlik kitapları alıp okuma alışkanlığı edineceklerse bırakalım hiç okumasınlar ;)