Biz de ilk olarak Perast kasabasına gidip sonra Kotor'a geçtik. İkisi birbirine çok yakın. Kotor’da dünyanın en büyük fiyordlarından biri var. Sahil boyunca ilerlerken veya denizden giderken inanılmaz manzaralar çıkıyor karşınıza. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ndeki kente daha girerken büyüleniyorsunuz. Burası Karadağ’ın Adriyatik kıyısındaki en güzel koylarından birinde. Şehrin geçmişi iki bin yıl öncesine uzanıyor. Tarihi boyunca Venedikliler, Osmanlılar, Avusturyalılar ve Fransızlar tarafından yönetilmiş. Denizcileri, tüccarlarıyla ünlü liman şehri, şimdilerde Adriyatik’teki kruvaziyer turlarının önemli duraklarından.

Üç kapılı kenti korumak için dağlara doğru yapılan kalın surların uzunluğu 4,5 kilometre. Dağdan gelen saldırıları kesmek için zig zag şeklinde inşa edilmiş. Kilise, katedral, saray ve çok sayıda ortaçağ binasıyla Dubrovnik’e benziyor. Kent meydanındaki yapıda suçlular cezalandırılıp, teşhir edilirmiş. Bazı yapılar büyük depremde yıkılıp, yeniden yapılmış. Roma, barok, rönesans gibi çok sayıda mimari üslup bir arada görülebiliyor. Kent meydanında Aziz Triphon için 12’inci yüzyılda yapılmış katedral dikkat çekiyor. Saat kulesi ise 6’ıncı yüzyıldan kalma. Katedral kapısının iki yanındaki sütunlarının uzunlukları farklı. Nedeni parasızlık. Aziz Luca Kilisesi’nin tabanında ise şehrin ileri gelenleri ile din adamlarına ait 100’ün üzerinde mezar bulunuyor.

Kotor’un sokakları dar. Tarihi görüntüsünün aksine, balkonlarından sarkan renk renk çiçekler, sırtlarında çantalarıyla öğrenciler, kaldırımlarda sohbet eden kent sakinleri, şakalaşan gençleriyle gayet genç ve aktif bir şehir. Tarihi yapıların büyük kısmı okul, ev, otel, restorana dönüştürülmüş.

Sveti Luka Kilisesi, Sveta Ana Kilisesi, Sveta Marija Kilisesi, Gospe od Zdravlja ve 17. yüzyıldan kalma Prens Sarayı ile 19. yüzyıldan kalma Napolyon Tiyatrosu en çok görmeniz gereken yerlerden. Tüm yapılar kesme taştan yapıldıkları için hangisi en güzel, karar vermek zor açıkcası, her biri bir diğerinden daha güzel. Kuleler kilisenin ön cephesine birleşik ve üst kısmı üçgen şeklinde sonlanıyor. Bu üçgenin sonlandığı noktada çanlar yer alıyor. Yaz aylarında Kotor’u ziyaret edebilirseniz 2001 yılından itibaren düzenlenmeye başlayan ve her yıl Ağustos ayının başına denk gelen karnavalı da görme şansınız olacaktır.

Kotor kalesine tırmanmak yapılması gerekenlerden biri. Ama oldukça zor. 1350 basamak olduğu söyleniyor. Biz akşam üstü saat 6 da tırmanmaya başladık ama sıcakta öleceğiz sandık. Yanınızda bol miktarda su olsun. Gerçi yukarılarda içecek satanlar var. Ama en üste tırmandığınız zaten buna değdi diyorsunuz. İşte böyle manzara...


Kotor'a yakın şahane bir yer bir daha ki yazımda.. Görüşmek üzere..
harika manzarası varmış, bir gün ben de giderim inş :)
YanıtlaSilBuket hanım,
YanıtlaSilgenellikle cumartesi, bazen pazar günü yazdığınız gezi yazılarınızı severek okuyorum.
Bakalım bu hafta nereyi anlatacaksınız diye merakla bekliyorum.
Size minik bir önerim olacak, "mümkünse" gittiğiniz yeri haritadan işaretlerseniz bizi haritaya bakıp yazıya dönme zahmetinden kurtarırsınız.......
Balkan turu en kısa zamanda yapılması lazım......
1 Ağustos 2015 Cumartesi tarihli "Budva Gezisinden" yazınıza da yorum yazmıştım, gönderememişim galiba.....
Sevgilerimle......
harita da işaretleme nasıl oluyor acaba, bilmiyorum. araştırmam lazım. sıkılmasam
Sildaha ayrıntılı ve bol fotolu paylaşacağım ama :)