12 Mart 2014 Çarşamba

Kış Bahçesi , Çiçekler ve Edebiyat

                                        Charles  Chaplin 'in  annesi  parasız kaldığı günler  olsa bile cumartesi  oldu  mu  bir penilik şebboy almadan eve gelmezmiş. Küçüklüğümden  beri çiçeklerle bezenmiş evlerde büyüdüm. Babam anneme her ay  mutlaka  çiçek alırdı, hele lüks  çiçeklere ayrı bir  ilgisi vardı. Annem  zaten  evin  her köşesinde saksı  saksı  çiçek  yetiştirirdi. Ruhumun bir  nakış gibi işlenmesinde çiçeklerinde rolü olduğuna  inanırım. Her  genç kız gibi çiçekler otuzlu  yaşların ortalarına doğru  ilgimi  çekti.  Öncesinde sevgilinin  aldığı sembolik  çiçeklere anlam  yüklemiştim biraz.  Şimdi  bahçe,  çiçek, vazoda  ya da  saksıda olsun  fark etmez  , özellikle  keskin  kokulu  ve renk  cümbüşü  içindeki  çiçekleri  çok severim. Birçok kişinin  hayali, bahçeli bir  evde yaşıyorum, keyfini de  çıkarıyorum.  Daha mart  ayındayız ,  havaların güzel  gitmesiyle erken bahar çiçekleri  açtı. Bahçemde henüz  bir temizlik  yapmadım. Bazı  çiçekler kendi kendilerine açtı  bile. 



Japonların çiçek  sevgisini bilirsiniz. Onlara  göre, doğanın  özüne  yakın olmak,insana yakın olmaktır.  Yolları üzerinde gördükleri  çiçeklere  hiç  dokunmazlar. Japon yazıtlarının  birinde  şöyle  yazar :  '' Bu  ağaçtan  tek  bir  dal koparanın  parmağı  kesilecektir. ''   Bir  imparatoriçe  korka  korka  dokunduğu  bir  çiçeğe  şöyle diyecektir . ''Seni  koparırsam,  elim seni kirletir.''  


Çiçekler Türkler içinde çok  önemli  olmuştur.  17. yüzyılda  İstanbul' a  gelen  Simeon,  İstanbul'daki  her  bahçenin  bir  selvilik  olduğunu  söyler.  O çağlarda  İstanbul'un  dört bir  yanında padişaha özgü  bahçeler vardır.  Topkapı  Sarayında  Has Bahçe,  Haliç'te  Tersane Bahçesi,  Karaağaç  Bahçesi  vardır.  4. Mehmet  zamanında  yaptırılan bir  bahçe de  Çamlıca Bahçesi 'dir. Şimdilerde  açan  mimozalar ne  güzeldir.  Yakında  leylaklar ve  erguvanlar başlayacak  açmaya.. 


Türklerde  çiçek  sevgisini  gösteren  bir  çok alışkanlık  vardır.  Ali Seydi Bey  Osmanlı  göreneklerinden  açan  kitabında loğusa evlerinde sunulan kaynar  ya da  loğusa  şerbeti tepsilerinin  çeşit  çeşit  çiçeklerle  donatıldığını  belirtir.  Münir  Süleyman Çapanoğlu'da  sübyan  okullarında  çocukların her sabah  öğretmenlerine ,  kalfalarına  küçük bir demet çiçek  götürdüklerini  anlatır.
Ben  bunları  nereden mi  öğrendim, tabi ki  güzel  bir  kitaptan.  Salah Birsel'in  Kurutulmuş Felsefe Bahçesi ..
Nedense  bizler ,  bir hastaya giderken,  eşimize,  öğretmenlerimize,  yeni doğum yapmışlara, sevgililerde erkekler kızlara,  kocalar özel günlerde eşlerine çiçek alırlar. Ben devamlı  çiçek almaya dikkat ederim. Bir köye,  kırsala gittiğimde  de  hemen çiçek toplarım evime.  Kendimiz için,  çocuklarımız için, evimiz için almalıyız  sıklıkla. Böyle bir kültürümüz olmalı..



3 yorum:

  1. Çiçek çok severim ben , elimin de bereketli olduğunu söylerler , vakti zamanında kuşkonmaza bile çiçek açtırmışlığım vardır , :)Ve fakat artık yazları köye gittiğimizden buradaki evde maalesef çiçek bakamıyorum , köyde de ne yazık ki ekemiyorum çünkü biz geri geldiğimizde orada ilgilenebilecek kimse yok , büyük bir bahçemiz var ben de ağaçlara sarmış vaziyetteyim ...

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel yazmışsınız.Çiçek seven biri olarak zevkle yazınızı okudum. Şimdi zambak çiçeğim açtı. Onun resmini koyacaktım. Bana annemden geçti çiçek sevgisi. sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
  3. Son cümlelerine kesinlikle katılıyorum, neyse ki ben ve eşim de evimize çiçek alan, vazoda çiçek görmekten hoşlanan bir aileyiz...
    Tadını çıkar bahçenin Buketcim:)

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...