Bu yılın ilk ona giren bir film Tokyo Hikayesi...
Sight and Sound Dergisi'nin Eylül sayısında yayımlanan tüm zamanların en iyi 10 filmi listesi şöyle:
1. "Ölüm Korkusu (Vertigo)" (Hitchcock, 1958)
2. "Yurttaş Kane (Citizen Kane)" (Welles, 1941)
3. "Tokyo Hikayesi (Tokyo Story)" (Ozu, 1953)
4. "Oyunun Kuralı (La Regle du jeu)" (Renoir, 1939)
5. "Şafak: İki Kişinin Şarkısı (Sunrise: a Song for Two Humans)" (Murnau, 1927)
6. "2001: Uzay Macerası (2001: A Space Odyssey)" (Kubrick, 1968)
7. "Çöl Aslanı (The Searchers)" (Ford, 1956)
8. "Kameralı Adam (Man with a Movie Camera)" (Dziga Vertov, 1929)
9. "Jeanne d'Arc'ın Tutkusu (The Passion of Joan of Arc)" (Dreyer, 1927)
10. "8 ½" (Fellini, 1963)

Tokyo Hİkayesi ünlü yönetmen Yasujirô Ozu 'nun filmi.. Noriko Üçlemesi altmış yıl öncesini günümüzle bağlayan, o zamanlardan bugüne ve sonsuzluğa tutulan ölümsüz bir ayna… Üçlemenin son halkası Tokyo Story hem bu serinin en önemli yapıtı, hem de sinema tarihinin başyapıtlarından biridir. Büyük metropol Tokyo’ya çocuklarını ve torunlarını ziyaret etmek için yola çıkmaya koyulan ihtiyar çiftle başlar Tokyo hikayesi.
İnanın bana seyrettiğiniz de ana-babanın çocuklarının çok çalışması yüzünden aradıklarını bulamamasını öyle yumuşak anlatmış ki.. Şimdiki şartlara bakıldığında ya da bu böyle kalıyor..
.jpg)
Ozu filmlerini seyretmeyi seviyorum. Değerlerimizi , insan olmanın şartlarını bize sakin sakin hatırlatıyor. Döneminde çekilen filmler toplum sorunlarına ayna tutuyor. Hiç değişen birşey yok ki , kıymetini bugün bile koruyor bu filmler...
Neyse , biz yine kaybolan değerleri gözümüze batıra batıra gösteren filmlere geçelim. Seyretsek neye yarar uygulayan kim? Ders alan kim?
Buna benzer bir film de Japon yönetmen Kiyoshi Kurosawa’nın (Akira Kurosawa ile sadece soyadı benzerliği var) 2008 yapımı Tokyo Sonata...

Baba, anne, büyük oğul ve küçük oğuldan oluşan dört kişilik Sasaki ailesi tek birarada oldukları yer olan yemek masasında dahi birbirleriyle iletişim kuramıyorlar. Dışarıdan bakıldığında, sıradan orta halli, "normal" bir Japon ailesi profili çizen Sasaki’lerin yaşantılarını yakından izledikçe aralarındaki uzaklıkların hatta uçurumların da ayırdına varıyoruz. Adım adım dağılmasını, olabilecek en dip noktalara gelmelerini izlediğimiz Japon ailesi için yönetmen sanki bir sihirli değnek kullanmış ve iyimser bir son çizmiş..

Hayat kısa diyoruz, sevdiklerimiz diyoruz ama tek taraflı değil hiçbirşey..Zamanın acımasızlığına yenilip kendini koyvermek en kolayı..
Fİlmi henüz izleyemedim ama isme aşinayım.
YanıtlaSilKirpinin Zarafeti'nde yönetmenin ismi pek sık geçiyordu. Okunmadıysa okunsun efendim, güzeldir.
Sevgiler.
öyle mi?? şimdi bakıyorum..
SilBuketcim merhaba.
YanıtlaSilBu filmleri nereden bulup izleyeceğiz ki, var mıdır bir kaynak.
ben sinegöz.com'da seyrediyorum bulduklarımı..
Siltokyo hikayesi her defasında gelir bir kavşakta dino buzzati'nin adını şimdi hatırlayamadığım bir öyküsüyle buluşur: o öyküde, yazar gibi gazeteci olan anlatıcı, italyan geleneklerine uygun bir biçimde cenaze arabasının peşi sıra yürüyen kalabalığın en önündedir ve annesinin kendisini görmeye geldiği zamanlarda bile onu nasıl ihmal ettiğini pişmanlıkla hatırlar. ben de hatırlarım; ziyaretime gelen annemin beni beklediğini bilmeme rağmen eve gidişimi biraz ağırdan aldığım aptallık günlerini. sadece utanmam, içim de çok acır.
YanıtlaSil