.
Ölüme yaklaşmanın verdiği keder, büyük hesaplaşma....
Film İsac Borg adlı 78 yaşındaki doktorun masada günlüğüne birşeyler yazarken görülmesiyle açılıyor. Doktor şöyle yazıyordur :
'İnsanlarla olan ilişkilerimizde, temelde onların karakterini ve davranışlarını tartışır ve değerlendiririz.
işte bu yüzden, bu sözde ilişkilerin tümünden kendimi geri çektim. bu benim yaşlılık günlerimi daha da yalnız kıldı.
Hayatım çalışmakla geçti ve buna müteşekkirim.''
Filmin ilerlemesiyle, geçmişiyle hesaplaşan, özlemle hatırlayan yaşlı adamın bilinçaltının rüyalarında rol oynamasını, çevresindekilerin kendisini tanımlamaları ölçüsünde varolduğunu, artık bununda öneminin kalmayışını görürüz. Başkasının hakkımızdaki fikri, bizim kendi gerçekliğimizi bulmasına engel olur. Ya da yanlış yönlendirir belki de..Yaban Çilekleri de artık yaşlamış bir adamın geri dönüşlerle, rüyalarla kendini tanıma çabaları. Geçmişine acı dolu bir yolculuk yapar , neşeli, kalabalık evini görür,aşık olduğu güzel kuzeninin kardeşine gönlünü vermesini acı dolu bir sevecenlikle hatırlar.
Bergman tanrının mevcudiyetini Yedinci Mühür’dekinden farklı bir şekilde sorgulamıştır bu filmde. Bu defa tanrının mevcudiyetini iki genç tartışır ve profesöre tanrı hakkında ne düşündüğünü sorarlar. İhtiyar profesör ise bir şiir okuyarak karşılık verir:
“Her yerde aradığım o dost nerede?
Şafak söktüğünde bir yalnızlık çöker üzerime
Alacakaranlıkta, o hala benden uzaklarda
Kalbim yanıp tutuşsa da
O’nun zafer izleri her yerde çıkar ortaya
Bir çiçeğin narin kokusunda, tarlaları savuran rüzgarda
Soluduğum her nefeste ve havanın her zerresinde
O, lütfunu esirgemez
Bir yaz melteminde onun sesini duyarım…”
DÜĞÜNE
Körlüğümün ilk yılında, tekrar tekrar yaşadığım en korkunç an sabahları uyandığım zamandı. Uykuyla uyanıklık sınırında ışık olmayışı çoğu zaman bağırma isteği yaratıyordu bende. Zamanla alıştım buna. Şimdi uyandığımda , ilk yaptığım iş bir şeye dokunmak oluyor. Kendi gövdeme, çarşaflara, karyolamın başucundaki ahşap oyma yapraklara...
sy..19
DÜĞÜNE
Körlüğümün ilk yılında, tekrar tekrar yaşadığım en korkunç an sabahları uyandığım zamandı. Uykuyla uyanıklık sınırında ışık olmayışı çoğu zaman bağırma isteği yaratıyordu bende. Zamanla alıştım buna. Şimdi uyandığımda , ilk yaptığım iş bir şeye dokunmak oluyor. Kendi gövdeme, çarşaflara, karyolamın başucundaki ahşap oyma yapraklara...
sy..19
Çok güzel yazıyorsun, acayip bilgilendirici ama ne yalan söyliyeyim bana epey bir ağır geliyor:)
YanıtlaSilBak ben onca yazının içinden sadece kitap kapağındaki resime takıldım kaldım. Büyük ihtimalle Chagall'a ait. Onun Düğün temalı orjinal eserlerini de görmüştüm. bazıları iç karartıcı olsada bu çok hoş...
Ne güzel kitaplar okuyorsun Buketcim :) Paylaştığın için teşekkür ederim ! Hevesleniyorum, yeni kitaplar alıyorum ama fırsat yaratıp hızlı hızlı okuyamıyorum :(
YanıtlaSilcafenohutcum, dediğin gibi ağır. iyimi ediyorum kötü mü bilmiyorum.öğrendikçe okumak istiyorsun, izlemek istiyorsun.bir o kadar bunalımda oluyorum :(
YanıtlaSildidemcim, ben de aslında okulla yoğun bir dönemdeyim. okumamda yavaşladı...
YanıtlaSilKlavyene sağlık blogdaşım. ;)
YanıtlaSilbuketcim, hayatın sonuna yaklasmıs bir adamın filmi , hayatla hesaplaşması çok hüzünlendirici bir film olsa gerek.
YanıtlaSilBuketcim yine önemli bir film tanıtmışsın,şiir de çok güzelmiş,teşekküler.
YanıtlaSilBerger kitaplarına da hayranım , sen onun sadık bir okuyucususun:)
Sevgiler
teşekkürler euphrates...
YanıtlaSilzeynep hem de nasıl hüzünlü..
natalicim, evet seviyorum berger okumayı, tüm kitaplarını almaya çalışıyorum..
Kör olarak doğmak sonradan kör olmaktan daha iyi sanırım. İnsan yeteneklerinin değerini kaybettiği zaman daha fazla anlıyor.
YanıtlaSilBelki de hayat kaybettiğimiz şeylerin değerini kaybetmeden önce algılayabildiğimiz kadar anlamlıdır.
Selam Buket, Düğüne ile ilgili bir yazım vardı. İlgilenirsen bir göz atıver istersen.
YanıtlaSilhttp://hayalkahvem.blogspot.com/2009/08/hayata-dair-bir-yaz-ve-bir-kitap.html
Öğretmenim, yeni okul döneminde başarılar ve kolaylıklar dilerim:)
Buket’cim wild strawberries Dehan’ın arşivinde görüp bir türlü izleyemediğim filmlerden biridir. Yazın merakımı daha da arttırdı, kelimelerle ifade edilen bu temayı filmde yaşamak istedim canım. Kitaba gelince, ilk paragrafı okumak bile derinden etkiledi beni o duyguyu bire bir yaşatacak kadar güzel anlatmış yazar.
YanıtlaSilGiz’li Teras
berger'e bayılırım.
YanıtlaSilsevgiler,