4 Temmuz 2011 Pazartesi

İki Conrad Kitabı daha..

                    KARANLIĞIN  YÜREĞİ

                   Talih'ten sonra  Conrad'ın  bu kitabına   başladım ve  bitirdim. Talih'te bulamadığım duygusal derinliği  bunda bulduğum için daha çok sevdim . Conrad  gerçekten de zorlayan , ilgiyi devamlı üzerinde isteyen bir yazar. Okuyupta zevk almak için çaba harcamak gerekiyor.
                  Conrad bu kitabında da  yine  Marlow karakterini kullanıyor. Yaptığım araştırma da  Joseph Conrad’ın “ KARANLIĞIN YÜREĞİ”ni eleştirmenler kişinin kendi benliğini bulma adına yapılan manevi bir yolculuk olarak değerlendiriyorlar.. Bazı eleştirmenler Conrad’ın simge ve sembolizmini Vergil’in Aeneid’inkine benzer geleneksel epik bir yolculuğu yansıttığını, kimisi de bazı bölümlerin Dante’nin İnferno’sunu yankıladığına dikkat çekerler. Kimi eleştirmenler ise kitabın psikolojik sembolizmle yüklü olduğunu vurgularlar. Bu görüşü paylaşanlar beyaz adam Kurtz’un ve roman kahramanı Marlow’nun bir eşi olduğunu ve Freud’un “ id” veya Jung’un gölgesini temsil ettiğini açıklarlar. Eser bir başka boyutta ele alındığında ise emperyalizmin eleştirisi olarak gözümüze çarpar.
                    Roman kahramanı Marlow’nun Belçika Kongo’suna yaptığı yolculuk Thames nehrinde başlar ve yine orada biter. Kongo'da yaşananlar karanlık bir yönüdür insanlığın. Günümüzünde  ayıbı olan sömürgecilik  karşısında  Marlow , bir de insanın kalbinin kötü tarafına da  yolculuğa çıkar.
                   Son olarak  Conrad  bu  kitapta  hem Afrikanın derinliklerine  hem de insanın kara  yüreğine yolculuk  yapar.


                                                    


                          NARCISSUS'UN  ZENCİSİ

                         1897'de yayımlanan Narcissus'un Zencisi, bazı eleştirmenlere göre Condrad'ın "büyük romanlar" dönemini başlatan kitaptır. Bombay'dan Londra'ya giden Narcissus gemisinde, James Wait isimli zenci bir tayfayla diğer mürettebat arasında geçen bu gerilimli hikâyenin, aslında temel olarak bugün "ötekilik" diye adlandırdığımız sorun hakkında olduğu söylenebilir. Gemilerini ve hayatlarını tehlikeye atarak, tüberküloza yakalanan zenci bir tayfayı kurtarmaya çalışan bir kısım mürettebat, karşılarında "zenci tayfayı" umursamayan bir kaptan bulurlar .
                          Heybetli vücudu, insanı ürküten konuşması ve sesine rağmen ters giden bir şeyler vardır Wait’te. Daha sonra anlaşılır ki, Wait tüberkülozdur.
                          Hep ölümden dem vuran ve ölümle dost olduğu havasını yaratan Wait, cüssesinin tam tersine iş yapmaktan kaçınan ve ölümü bekleyen birisidir. Bir süre sonra patlayan korkunç fırtına ve sonrasında onu kurtarmak için canını tehlikeye atan mürettebat, karşılarında zenci tayfayı hiç de umursamayan bir kaptan bulurlar. Her şey bundan sonra daha da karışacaktır, zira bencillik ve bir arada yaşamanın ahlaki boyutları birbirine karışmaya başlar.

                         “Yemek yiyemiyorum kâbuslar görüyorum

                              ve karımı korkutuyorum. Bitsin artık şu kitap.”

           Conrad’ın kitabı bitirmeye çalışırken Edward Garnett’a yazdığı bir mektuptan...



                                                   

4 yorum:

  1. SANA NASIL İMRENİYORUM ANLATAMAM NE KİTAP OKUMASI ELİME KOŞTURMAKTAN TAŞ BİLE ALAMIYORUM .SEN OKU BEN SENDEN ÖZETLERİNİ ALIYORUM SAĞOL CANIM BENİM.GÖZÜNE SAĞLIK

    YanıtlaSil
  2. ee mevdoş, yaz geldi daha çok koşturma var.öpüyorum kocamannn :))

    YanıtlaSil
  3. buket'ciğim,
    okuyup bitirmişsin tüm conrad'ları:)
    karanlığın yüreği kitabını, talih'ten daha duygusal bulman da sürpriz oldu.

    sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Bu güzel kitap tanıtımı için teşekkürler:)

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...