17 Mart 2014 Pazartesi

İnsanlık Ayıbımız ; Savaşlar


                            Yurdumuzun  bulunduğu konum,  yüzyıllarca güçlü bir devlet durumunu sürdürmüş olması, çöküş sonrasında kendi çabalarıyla ayakları üzerinde durması,  kıymeti  bilinmez  zenginlikleri, bu kıymetleri her an elde edilmek istenmesi , en can damarı ' din' üzerinden  sömürülmeye çalışılması,  bu oyuna her an düşecek  kapasitemiz olması... bu  böyle  uzar gider.  Herkes memleketin halinden  şikayetçi,  herkes  birbirini  suçluyor. Diğer  taraftan  yakın  komşularda  müslümanların  birbirini katletmesi.  Gece  TV  de  haberleri  açmayagörün,  Avrupa dışında  heryerde  kan akıyor.  Facebookta  dikkat  ettiğim bir  durum var. Savaş,  politika paylaşımlarını yapanlar görevlerini  yerine  getirdiklerine inanıyor. Yapmayanları  duyarsızlıkla küçümseme var. Oturduğu  yerden  bir  tıkla  vicdanlar ne  güzel  rahatlatılıyor.  Tabi ki  olanlara kulak  tıkamak olmaz.  Hele  çocuk katliamlarına , yok olan ailelere,  kaybolan hayatlara kimsenin   duyarsız  kalacağına  inanmıyorum.  İlk  önce  her  konuda  birbirimize  tahammülü  öğrenelim.

                      Neden  bunları  yazıyorum.  Ben de  bir  taraftan  güzel bir  hayat  sürerken  diğer yandan  olanları  gördükçe  yaşamımdan  utanç  duyar  hale  geliyorum. Somut bir şeyler  yapsam ne olur diye  düşünüyorum  ama  cevap  bulamıyorum.  90 lı  yıllarda  Bosna da ki  savaşta  soydaşlarımıza  birşeyler yapmalıyız diye çırpınıyorduk , üniversitedeydim o zaman Ankara'da.  Elimizden  para yardımı  geldi yalnızca,  sonra o paralar  ne oldu biliyorsunuz.
Sontag'ın  Başkalarının Acısını Seyretmek kitabını  hatırlatmak istiyorum  diğer  taraftan.Oturduğum  yerden şimdi ben de vicdan yapıyorum biliyorum ama yine de  şu  iki  filmi  tavsiye etmek istiyorum. Mutlaka seyredin.  Savaşın  gerçek  yüzünü göreceksiniz..


                                 
                                                                       Incendies/ İçimdeki Yangın

                                 Incendies  sizi derinden etkileyecek  bir film, sizi  şimdiden  uyarayım.  Belki  geçen senelerde  film festivalinde seyredenler çıkan ama internetten de  kolaylıkla  bulabilirsiniz. Film,  Neval'in  Lübnan'da ki yaşamı,  savaş  ve  Jeanne ile  Simon'un  günümüzdeki  arayışları arasında  flash-back lerle  sürüp  gidiyor. 
İkinci  film  yine bir  savaş  sırasında  olan  olaylardan  oluşuyor.


                                 

                                   Diğer  Filmin  adı  Mandariinid    yani  Mandalinalar...Savaşın  yeri  bu sefer  farklı ama ortak  bir  anafikir var.  Abazhya   savaşı  sırasında  yaşananlar konu.  Abazhya  savaşı  1992-1993  yılları   arasında  bu  bölgede  yaşayan  abazhyalı  militanlar  ile  yine  burada  yaşayan  gürcüler  arasında  olmuş.  Filmde  dağın  ortasında yaşayıp  yetiştirdiği  mandalinaları  satmaya  çalışan  tarafsız  bir  Estonyalının  yaşadığı  olaylara  şahit oluyoruz.  Savaşın  ona  nasıl değdiğini  ve onun  insanlığını  nasıl  koruyabildiğini  görüyoruz.  Ayrıntılı  anlatmak  istemiyorum.  Savaşların    hiçbir mantıklı tarafı yok,  haklı olan tarafta olmaz,  zor  olan barış  içinde  yaşayabilmek  diyorum.
Eğer  seyretmedinizse  mutlaka  şu  filmleri de seyredin  diyorum  :

*   Sobibor'dan  Kaçış
*   Shoah 
*  Tarafsız  Bölge   /   No  man's Land
*   Gece  ve  Sis  /   Nuıt  et Brouillard





















4 yorum:

  1. bazen acılara susarak, göğüs germek önemli.
    bazen de avazımız çıktığı kadar bağırmak insanlık görevimiz olur.
    önemli olan doğru yerlerde bu ikisini yapabilmektir bence.
    selamla, sevgiyle..

    not: adımı değiştirdim. böcek yiyen peygamber.
    uzun zaman olmuştu buraya yazmayalı...

    YanıtlaSil
  2. Çok doğru, hiç hoş göremediğim bir şeydir duyarsızlık ile suçlamak ve suçlanmak..."bu kadar kötülüğe
    tanık olduktan sonra aynı kalabilir mi insan" diye bir söz duymuştum, kalınmıyor,bulaşıyor...
    "Kaplumbağalar da uçar"ı eklemek istedim,komşumuzun Irak'ın dramı ve tüm oyuncuları çocuklardı...

    YanıtlaSil
  3. İçimdeki yangın 1 yılı aşkın zaman önce izlememe rağmen her sahnesi ile hala tüylerimi diken diken ediyor.

    YanıtlaSil
  4. sevgili Buket,
    benzer utanç ve çaresizliği yoğun bir biçimde hissediyorum ben de...
    incendies beni de çok çok etkileyen bir film olmuştur...
    http://pinkket.blogspot.com.tr/2013/03/incendies-denis-villenevue-2010.html

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...