Hevesle beklediğim yaz tatili geldi ama aşırı sıcaktan evden dahi çıkamayınca yazın bir anlamı kalmıyor. Yaz insanıyım, bahar insanıyım diye gruplar ya insan kendini, öyle bir taraf seçen olmadım hiç bir zaman. Her mevsimi yaşadığımız harika bir coğrafyadayız. Yaz da tüm bunaltıcı haliyle başladıysa katlanacağız tabi ki.
Hafta içi sıcaklı 40 dereceyi bile geçti Marmara Bölgesinde. Kuvvetli esen rüzgar durdu, nem zaten aşırı. İnsan nefes alamıyor. Bundan sızlanacak değilim, dedim ya olması gereken bu.
Balkonum çevreleyen ağaçlar sayesinde hep gölge. Sabahtan itibaren balkonda oturmaya başlıyorum, gece yatana kadar buradayım. Gelen geçen, arkamda anaokulunun sesleri, karşımda inşaat gürültüsü olmasa cennetteyim diyeceğim. Geçen gece arkadaşlar geldi, bahçede oturduk, sohbet muhabbet güzeldi her şey. Arkadaşlardan kime rastlasam '' yaa Buket delimisin sen? İnsan bu evi bırakıp gider mi ? '' diye serzenişte bulunuyor. Evet bence insan bırakabilmeli, çok sevdiği şeyleri bile kaybetme riskine girmeli, mala objeye çok bağlı olmamalı. Bunu yapabilme cesaretini kendime ispatlamam gerekiyordu. Madalya takmayacaklar bana tabi ki ama hayatımda bir şeylerin tahakkümünden kurtulmam gerekiyor.
Yaz boyunca evde oturacağım galiba. Sıcaklar mı desem nem olayı mı desem boğucu hava beni çok etkiledi bu hafta. Migren ağrılarım pik yaptı, bulantı da eklenince gözümü açamadım. Arada bir gün kendimi iyi hissedince moralim yerine gelsin diye yaban mersinli kek yaptım. Ama insanın sağlığı yerinde olmayınca her şey zehir oluyor, bunu bir kez daha anladım. Bahçemde ki bitkileri bile sulayamadım hafta boyunca kavruldular güneşin altında.
Bağ evine de son iki gündür gidebildim. Eşyaları getir götür, fazlalıkları ayır, uzun süredir evde oturmayınca her taraf toz toprak olmuş temizle, bahçeyi sula bugün yeni işim bitti. Ama o kadar yorgunum ki şu blogu da azar azar yazıp bırakacağım.
Benim evin alt kısımlarında büyük zeytin bahçeleri vardı. Bu gidişimde oraları da yerle bir edilmiş görünce şok oldum. Nasıl kıyıp talan edebilirler ki? Ama arka arkaya gelen bu ağaçları kesip siteler yapma haberleri insanları şaşırtmıyor. Sözde zeytin ağaçları başka yere taşınıp ekilecekmiş. Ama bunun da yapıldığına inanmıyorum. Bir arkadaşım apartmanlarının önünde ki 4-5 ağacı tüm apartman sakinlerinin oylamasıyla kesme kararı aldıklarını, tüm mahalleye güzel koku veren ıhlamur dahil bir çok ağacın kesildiğini söyledi. İnsanların bu aşamaya geldiklerine inanamıyorum.
Bağ evinde ne var ne yok ortaya döküp büyük çaplı bir temizlik yaptım ve bu iki günümü aldı. Şu an hastayım yani aşırı yorgunluktan çok halsiz ve bitkin hissediyorum. Bir taraftan kısmen geçen baş ağrım geri döndü, nane yağıyla masaj yapıyorum ama hiç bir şey etkili değil şu an.
İyi olduğum bir gün arkadaşımın evinde kahvaltıdaydık..
Bir arkadaşımın da yazlığında ki havuza bir kuş düşmüş geçen gün. O da kuşu sudan çıkartmış, kurutmuş ama bir süre uçamamış. Önüne su ve yem koymuş yememiş bir süre ama sonra yavaş yavaş canlanmaya başlamış. Sonraki günler de iyice kendine gelmiş ama uçup da gitmemiş. Her dakika beraberler. Sabah kahvesini içerken karşısında duruyor böyle 😌
Bu hafta iki kitap bitti. Blog dünyasına bir arkadaş daha geldi, içten yazılarıyla aramıza katıldı. Desteğinizi bekliyorum, biliyorsunuz yazılarımız okudukça paylaşıldıkça değerleniyor. Bu yeni bloga bir hoş geldin derseniz buradan gidebilirsiniz. Herkese hayırlı cumalar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder