30 Mayıs 2025 Cuma

Tatlı Cuma

 Yaşasın !!

 Bugün Tatlı Cuma. 

 Haftasonu kendimi dışarı atasım,ayaklarım şişene dek gezesim, bisikletle erkenden gezmeye çıkıp sabah çayını bir sahil kafesinde içesim, yeni aldığım kitabı açıp okuyasım var. Daha dolu şey sıralayabilirim, hiç bitmeyecek bir tatile başlamış hissi veren cuma gününü çok seviyorum. Bol hayal ve umut barındıran bu gün ne güzel !

Geçen hafta okuduğum kitapta S. Birsel ne güzel demişti;

''Hiçbir şey yapmasam da salondaki koltukta gönül yaylarımı gevşetmeyi krallara özgü bir iş sayarım.''

Çok şükür sağlıkla bunları düşünüyor, istek duyuyor, olan gücümüzle yaşıyoruz Benim için bu hafta bazı şeylerin belirginleşmeye başladığı bir hafta oldu. Ailemizde bazı değişiklikler oluşmaya başladı. İnsan kırklı yaşlarında hayatı daha iyi duyumsamaya, sakinleşmeye başlıyor. Hele elli yaşa ulaştınızsa onca süren yoğun yıllardan, uğraşlardan sonra bir çok şey yerine oturmuş, çaba harcadığınız işler bir anda bitivermiş oluyor. Hayat hıphızlı geçip gitmiş, amaçlanmış bir çok şeye ya ulaşılmış ya da artık önemi kalmamıştır. Bu sırada enerjinizde inişe geçmeye başlamıştır.

Son bir kaç yıldır bazı kararlar almaya çalışıyordum. Rüzgar beni nereye götürecek biraz da zamana bırakmıştım. Özellikle Allah'ın bana yazdığı kadere yaslanıp beklemedeydim tüm ümitlerimle. Öyle çok önemli kararlar değil bunlar, yanlış anlamayın. Özellikle yıllardır içinde bulunduğum ortam, arkadaşlar, insanlardan çok çok sıkıldığımı hissediyordum. Artık farklı yaşam farklı bir ortama gitme isteği içimi gün geçtikçe kaplıyordu.

Sakin bir yerde ev yaptırdık biliyorsunuz. Tam zamanlı yaşamayı çok istiyordum bu küçük evde. Ne yazık ki evimizin yanlarında evler yapılmaya başlandı, inşaat sesinden geçilmiyor. Sakince oturacağım, fazla insan yok ne güzel derken, evimizin etrafında ki arsalar satıldı ve yirmi tane villa yapılmaya başlandı. Artık haftasonlarımız gürültüden kabusa döndü. Bende de ne şans var arkadaş, neye niyetlensem bir şey oluyor.

Neyse yeni kararlar ve başlangıçlar aşamasındayım. Bu da beni çok stresli yapıyor ister istemez. Geceleri uyuyamaz oldum, mide ağrılarım geri döndü ama bunlarda geçecek inanıyorum.Biraz daha zaman...


Haftasonu kahvemi balkonumun çeşitli köşelerinde içtim.
Oğuz Atay 
‘Tutunamayanlar’da diyor ya: “Düşünmeden kapılırsınız olaylara. Sonu ne olacak diye korkmazsınız. Sonu yoktur ki… Sonu gelmez şövalye romanları gibidir bu yaşantı: En zor anlarda daima açık bir kapı bulunur girip saklanacak. Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire: ‘Buraya kadar!’ dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın”


Defterlerimi, kitabımı, kahvemi alıp saatlerce okuyorum.



                       Haftanın ilk günü sisli ve yağmurluydu. Serinleyen havayla biraz nefes aldık, kendimize geldik bence çok sıcak hava olacağına böyle her türlü mevsimi yaşamak harika bir şey.
                     Komşum Antalya'da oturuyor yılın belli bir kısmı. Oraya çoktan yaz gelmiş, iyice ısınmışlar bana ballandıra ballandıra anlatıyor. Nedense insanlar böyle. İçinde yaşadığı yeri gömme derdindeler. Burada niye oturuyorsun o zaman, git o cehennem sıcağına. Yazın biz ne güzel pikelerle serin serin uyuyoruz. Orada klimasız nefes alamıyorsun. 
Bir araya gelince hemen bir memleket mevzusuna girip doğduğum kenti bana şikayet etmiyorlar mı çıldırasım geliyor. O yüzden  neden Anadolunun her yerinden geliyorsunuz Kocaeli'ne..



                  Sabahları okula gittiğimde 15 dakika vaktim oluyor derse girmeye. Ben de bu hafta gül çayımı alıp okuln karşı tarafında ki küçük parka gitmryi alışkanlık edindim. Salı gününden itibaren çok sakin, pırıl pırıl sabahlar oldu. Kuş sesleri eşliğinde sabah meditasyonu yaptım beşer dakika. 



                Okulda sene boyunca çocuklarla farkındalık çalışmaları yaptık. Özellikle bu yaş çocuklar çok enerjik, odaklanmaları kısıtlı, hevesler yoğun ve geçici. Ama hep bir şeylere dikkat çektim, yavaşlayarak ona odaklanmayı sağlamaya çalıştım. Yağmur, kuş sesi, bulut hareketleri, toprak üzerinde gezen bözeklerin hareketleri, yapılan resimler, okunan kitaplar bizim için bir araçtı bu konuda. İyi davranış geliştirme , kendini ortaya koyabilme gibi amaçlarımız da tüm sene devam etti. 




Okul sonrası köyde gezmeler..




Film izlemeye geri döndüm tatilden sonra. Edebiyattan sonra en çok zevk aldığım konu filmler, belgeseller, fotoğraf sanatı. Bu haftanın filmlerine bakalım.

İlk olarak Detachment 2011 yapımı, başrolünde muhteşem Adrian Brody var. Konu hassas; çocuklar, öğrencilik, eğitim. Sorunlu okullardan birini anlatan filmlerden biri. Öğretmen olarak izleyince o çırpınışı, çabalamayı görüyorsun, ebeveynlerin elinde hayatları sönen ve okullarda büyük sorun olan çocukların çaresizliğini görüyorsun ve için parçalanıyor. ABD ya da farklı büyük ülkelerde bu derece majör sorunlar yaşandığına inanamıyor insan. Ama biz de bile okullarda çok büyük problemler var. Adrian'ın dediği gibi '' Çocuk sahibi olmadan önce tüm insanlar incelenmeli, bu yetki ona göre verilmeli, çocuğu olacak adaylara eğitim verilmeli''

İkinci film Loveable. 2024 yapımı Norveç filmi. Arkadaşlar bunu da mutlaka izleyin. Bir kadın olarak hangi ülkede olursanız olun ilişkilerde, hayatın çeşitli aşamalarında benzer olduğumuzu göreceksiniz. Maria üzerinden kadın olmanın hayatta ki ağırlığını, anneliğin tüketiciliğini, işinde varolma savaşını, erkek olarak eşlerin her daim her coğrafyada benzer ayrıcalıklara ve davranış kalıplarına sahip olduğuna şahit oluyorsunuz. Haa zaten ilk eşinden 2 çocukla ayrılmışsın, ikinciye dolu dizgin gidip tekrar 2 çocuk niye yaparsın ey Maria diye çığlıklar attım izlerken. İlk filmle bağlantılı olarak, sonra da hep boşanmış ebeveynler, histerik anneler, terkedip gitmiş babaların gerisinde ki çocuklar ordusu...



Kütüphaneden kitap almaya gittiğimde bir dergi keşfettim. Kocaeli'de bir okul ve öğrencileri yapmışlar bu dergiyi ve ilk sayısı. Kapağıyla gönlümü fethetti. İçinde ki yazıları da kısmen okudum, başarılı buldum.
Sonrasında Katherine Mansfield'in öykülerinin olduğu bu kitabı aldım. Daha önce öykülerini okumuştum ama tekrar okuma isteği ile doldum. Artık ne zaman biter bilmiyorum çünkü çok kalın bir kitap. 900 sayfa nerdeyse.



Neredeyse 900 sayfa. Yanımda da taşıyamıyorum, sadece evde okuma yapınca artık kaç ayda biter bilmiyorum.





Şehrimizde bahçe kapıları serisi. Çoğu oturduğum mahalleden...





Kaktüslerim nihayet açmaya başladı.


Bizim burada bir duraktan bu görüntü. Kimbilir kime bu süpriz. Ne tatlı değil mi?


                      Hafta içi bazı günler kahvaltı için simit alır, minibüse biner köye giderim. Çarşamba günü simitçiye girip sıraya girdim almak için. Önümde ki müşteri baya bir şey aldığından uzun uzun bekledim. O sırada bir kadın gelerek arkadan öne geçerek -sahibini tanıdığından isimle hitap ederek- acelem var, araba kalkıyor bana hemen bir simit verir misin ? dedi. Biz bekleyenlerde enayi gibi bakakaldık. 
Ben hemen müdahale ettim. Hepimizin acelesi var ve sadece bir simit için sıradayız dedim. Hem bu yaptığınız hak yeme dedim. Bana dönüp büyük bir öfkeyle ( zaten böyle durumlarda üzülüp hatasını anlayıp özür dileyene rastlamadım) bana saydırmaya başladı. ''Umarım herşeyde bu kadar hak hukuk peşindesinizdir '' dedi. 
Ya sabır...




Kompostlarımızı toprağa karıştırdık.



Arkadaş buluşmaları okul sonrası...




Annem ve kardeşimden gelen haftanın fotoları..



Herkese hayırlı cumalar, mutlu tatiller!
Pelinpembesinden sevgiler 💜











29 yorum:

  1. Dolu dolu yazmışsın, keyifle okudum inan...
    Sen ilk yazdığında, evimizin yanında inşaat başladı diye, benim yüzüm asıldı, hakikaten ne şans yahu! Ama o arsa boş kalmazdı.... Bir dahakine hepimizeders olsun bak, demek ki arsayı çevre arsalarla alıp boş bırakacağız...
    Çocuklarla yaptığın farkındalık çalışması o kadar önemli ki. Çünkü eskiden bunu doğal olarak yapıyorduk, şimdi o kadar çok dikkat dağıtıcı var ki, çocuklar bu yetiyi geliştiremeden okula başladıklarında hemen dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu tanısını yiyorlar ki çoğu değil.. çocuğun durup odaklanmayı öğrenme şansı yok ki! ayşe kızım gel satranç, koş basketbol, yetiş resim kursu müzik kursu, bunları "iyi ebeveynlik" sanıyoruz.. halbuki iyi ebeveynlik çocuğa "alan açmak, boş zaman tanımak"tır çünkü çocuk bu sayede çocukluğunu yaşamak, hayatı incelemek fırsatı duyar..... Farkındalık çok önemli....
    Derginin kapağına bayıldım. Simitçideki kadına da sinir oldum. Hayır şuna daha çok sinir oluyorum, kimse de laf etmeden koyun gibi bekliyor, sen laf edince bari arkanda dursalar o da yok... Müstahak bu insanlara diyesim geliyor. Koyun olmaktan memnunlar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle şanssızım ki şu ev ve çevresi meselesinde. Kahve içtiğim balkonda
      hayat çok güzel çünkü çiçeklerimle objelerimle balkonumda bile
      güzel bir dünya kurdum. Bundan da çok memnunum ama arkadaşım
      geldiğinde de inanamadı kulaklarına öyle çok gürültü var ki. Çünkü
      bu evimde tam merkezde bir vaha. Karşı da da 2 tane ev yıkıldı , bu yaz
      inşaat her tarafımda anlayacağın.
      Dağlara kaçasım var, köyümüzde bile koca koca kamyonlardan geçilmiyor. zaten bölge olarak sıkıntılı buralar biliyorsun, marmara. kocaeli, istanbul, bursa

      Sil
  2. loveable hemen izlerim :) kuzey avrupa sineması en sevdiğim :) bisiklet fotilerine alıştık :) yine ferahlatan fotolar teşekkürler :) oğuz atay biricikimiz tabii ki :) daha sessiz uzak bir yere gitceniz herhalde :) dağlık ormanlık olabilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dur bakalım Abbas yolcu olur mu olmaz mı, rüzgar nerelere atacak beni.
      Sen neredesin Deeptone, belki oralara gelmiş olurum :)

      Sil
  3. Mis gibi bir yazı, eline koluna gözüne sağlık Buket! Bu arada takıldığımız, sinir olduğumuz konular çok ortak, keşke herkes saygılı olsa çok mu zor. Bu kadar güzel bir memleket daha iyi daha güzel şeyler hakkediyor. Azıcık çaba bile yeter bir şeyleri güzelleştirmeye.
    Benim de önümde uzun bir tatil var ve şimdiden heyecanlıyım. İyi bayramlar, iyi tatiller diliyorum, kocaman sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa nereye yolculuk?
      Hem de uzun diyorsun, bayram tatilini mi birleştirdin? Tatil deyince içim gidiyor. Gidenlere de çok seviniyorum. Şimdiden güzel, bol dinlenmeli, keyifli tatiller..

      Sil
    2. Akyaka- Datça yollarındaydık tatil uzundu ama hemen bitti, çok teşekkür ederim :)

      Sil
  4. İyi hafta sonları canım, fotoğrafların yine enfes...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seviyorum fotoğraf çekmeyi, paylaşmayı. Çok teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Sana da hayırlı Cumalar. Yine çok keyifli bi gezme oldu, okuma demiyorum özellikle, yazılarının zenginliği ve görsellerle başarı bir şekilde ortaklaşmaları bu hissi veriyor bu okura... Emeklerine sağlık:)

    YanıtlaSil
  6. Her ne kadar sen yazı içinde seni üzen, kıran, sabrını zorlayan unsurlardan da bahsetmiş olsan da, ben okuyunca yine de içim açıldı cidden. :) Fotoğraflar her zamanki gibi müthiş, göze ziyafet tek kelimeyle.. <3
    Kim bilir Buketciğim, hayatın sana hazırladığı sürprizli yollara doğru yürümektesindir... değil mi ama.. :)

    YanıtlaSil
  7. Senin sayende Loveable filmini izledim. Çok beğendim. Maria’yı başta yorucu buldum; sürekli ima peşinde koşan, “Bunu mu demek istedin, şunu mu kastettin?” diyerek karşısındakini yoran biri gibiydi. Annesiyle konuştuğu sahne ise çok derindi. Sonrasında kendisiyle yüzleşmesi… “Kendini sevmeyen başkasını sevemez,” dedirten bir film. Tavsiyen için teşekkür ederim.
    Ama kadın müthiş oynamış zaten en iyi oyuncu ödülünü de almış film, diğer ödüllerin yanı sıra. Hak etmiş yani:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzeldi değil mi? Ben de çok şey buldum filmde. Dediğin gibi
      oyunculukta çok iyiydi. Seviyorum böyle filmleri..

      Sil
  8. köşeniz şahane daha ne olsun. merhabalar bu arada. ben eski bir blogyazarı olarak ve tüm sayfalarını kaybetmiş geri alamamış tekrardan yeniden bir sayfa açıp ziyaretlere çıkmış olarak hala umutluyum. blog dünyası başka bir güzel sizi tanımaktan da çok memnun oldum takibe aldım.. sık sık görüşmek üzere.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, ne kötü bir şey olmuş böyle. Yeni bloga uğruyorum hemen.

      Sil
  9. Ev konusunda duruma üzüldüm oysa çok iyi yaptı orada yaşamayı düşünmekle demiştim.
    Arkadaş çevresi zamanla hep değişir zaten eledikçe elersin...
    Sisli görüntülere bayıldım muhteşem bir yaşam olur oralarda.
    Derginin kapağına bayıldım, umarım içerikte zengindir.
    Kitabı not aldım alacağım.
    Bahçe kapılarına bayılıyorum...
    Kaktüslerin çok güzel açmış maşallah....
    O sıra konusuna bende takık durumdayım. Ana sağlıkta sabahtan kan tahlili veriyorsun, sonuçlar öğleden sonra çıkıyor. Ben genelde ertesi gün giderim her ihtimale karşı ve yine sıramı alırım makinadan. Sıramı bekliyorum bana gelmiş benim girmem lazım, gelen bayan aynen şöyle diyor ben tahlil sonucu öğrenicem girebilirmiyim sizden önce? Bende şöyle diyorum ben de tahlil sonucu alıcam ama sıramı makinadan aldım, sizde gidin makinadan sıra alın ondan sonra girersiniz.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman aman hele doktor odası önlerinde ne kavgalar kopuyor. Ben de
      senin gibi sonuç göstermeye sıra alıyorum yoksa zaten okul var
      öncesinde gidip sıraya giremiyorum. uyanıklar kimseye sormadan biri
      çıkınca hemen atlıyorlar kapıya.
      Her yerde var bunlar yani..

      Sil
  10. allam, sadece yetiştirdiğin değil, yanından geçtiğin, gözünün dokunduğu çiçekler bile havalanıyor pelin pembesi... valla... bakar mısın? nasıl gerim gerim geriliyorlar... bi eda - bi işve... o ne.. renkleri şıkır şıkır... resmen ruhlarına dokunuyorsun yeminle...

    bakar mısın? çek fotoğrafımızı... koy bloğuna... takipçilerinin de gözleri şenlensin diyorlar... haklılar... bayılıyorum her birine... benden de selam söyleyiver e mi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz kelimeleri uçuruyorsunuz ben görüntüleri hayalkahvem :)

      Sil
  11. Buket'cim ne güzel bir paylaşım olmuş. Seni ve kasabayı özledim. Çok üzülüyorum huzur bulmak için emek emek yaptırdığınız o güzelim evin böyle kuşatılmış olmasına. Soluk alabileceğimiz bir doğa parçası kalmayacak bu gidişle bize. Umarım aklınızdan geçenler, size arzu duyduğunuz hayatı sağlayabilir. Öğretmeni olduğun çocuklar ne kadar şanslı olduklarının farkındalar mı bilmiyorum ama büyüdüklerinde bir gün gökyüzüne baktıklarında, yağmuru izlediklerinde ya da kuş seslerini duyduklarında sen illa ki akıllarına geleceksin. Böyle anlarda anılmak ne kadar güzel. Harika bir iş çıkarıyorsun orada gerçekten. Loveable'ı izlemedim. İlk fırsatta bakayım. Kitabının da keyfini çıkart. Öyküler şahanedir. Yakında kavuşmak dileğiyle, öpüyorum canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anasınıfı öğretmenlerinin kaderi ne yazık ki hep unutulmaktır. sorsan
      herkes ilkokul öğretmenini hatırlar. o yüzden çok üzülüyorum.
      Hatta veliler bile bizi bir tık farklı tutuyor.Geçenlerde bir velim
      açık açık ''sizde bir öğretmen sayılırsınız ''dedi. Böyle bir intiba var,
      gerçek öğretmen başka türlü.
      bunca veliye rağmen zihinlere ve kalplere bir tohum attığıma inanıyorum.

      Sil
  12. Your blog is so inspiring with deep and thoughtful but still bright thoughts. It feels uplifting to read. I understand the noise thing. Our street used to be a non-through-traffic street, but now... I often put earplugs on. I suffer so much from stress too.
    Your photos are great. :)
    Have a great day!
    Hugs from Sussie

    YanıtlaSil
  13. İnsan faktörü her yerde aynı aslında. Müstakil evin olsa bile günümüz koşullarında rahat etmene engel bir sürü ıvır zıvır çıkabiliyor. Yeni başlanan villalar ve gürültülerine dayanmak zor iş, haklısın. Ancak gün gelecek bitecek hepsi. Kendini yıpratma bence, sağlığından olursun. Tek çare sabretmek. Su akar yolunu bulur elbet.

    YanıtlaSil

Temmuz Cuması

                           2025 yılının temmuz ayının ilk cumasına geldik beraberce. Bu hafta boyunca atandığım Tekirdağ ilinin Çerkezköy i...