Ohh sonunda bahar iyice geldi. Sabahattin Ali'nin Mayıs şiirini bilir misiniz? Mayıs ayların gülüdür der, tüm şiir boyunca coşkusunu yazar. Mayısta gönlüm delidir der. Benimde içimde nedensiz bir sevinç var bugünlerde, Allah bozmasın!
Okuduğum Paul Auster ''Brooklyn Çılgınlıkları'' romanında aslında dünyanın neresinde olursanız olun her insan huzur ve sakin yaşam istediğini görüyorum. Brooklyn gibi bir yerde yaşayıp kırsal bir yerde yaşama hayalleri kuruyordu kitabın kahramanı.
Kitabı Auster dobralığı, içtenliğiyle okumaya başladığım da büyük keyif aldım ama bir noktadan sonra çok klişeye döndü hatta netflix tarzında bir film mi izliyorum dedim kendi kendime.
Bu hafta güzel filmler , belgeseller izledim. Daddio tek bir mekanda geçen filmlerden. Böyle filmleri seviyorum çünkü çok diyalog oluyor. Sean Penn ve Dakota Johnson döktürmüş.Başlangıçta Christy Hall tarafından bir tiyatro oyunu olarak tasarlanmış bu film. İlişkiler üzerine konuşmalar filmin temelini oluşturuyor. Ama bu tarz filmler izledikçe kadın - erkek ilişkilerinde yıllardır birşeyin değişmediğini görüyorum.
Diğer film ise oldukça eski bir film İstanbul'un eski hallerini görmek öyle güzeldi ki. Limmortelle çok ilginç bir film. 1963 yapımı Alain Robbe Grillet'nin yönettiği Fransız filmi.
Truth And Justice filmi 1880'lerde geçen uzun bir hayat hikayesi. İnsanın bir toprağa kök salmak için verdiği yorucu çaba, emek, savaş izliyorsunuz. 2019 yapımı Anton Hansen Tammsaare 'in kitabından uyarlama 3 saat süren Estonya filminde ahlak, irade ve sevgi çatışmasını izledim. Her sahnesinde basit bir köy yaşamını sergilediğini sanarken aslında insanoğlunun bir çok çıkmazına, karanlık noktasına şahit oluyorsunuz. Filmin baş kahramanı ailenin babası kafasında ki amaçlarının peşinde büyük bir iradeyle giderken bir çok insani özelliği yok sayıyor ve hayatının sonuna kadar bu kaybedişe tanık oluyoruz. Baş düşmanı kötü komşusu bile ona karısını kaybettiğinde şöyle bir konuşma yaparak kendisinden bile daha çok insafsız oluşuna dikkat çekiyor;
'' Çavdar tarlasının etrafındaki çiti yıktım. Domuzlarını benim tarlamda görünce ne yapacaksın merak etmiştim. Ama sen değil karın geldi, çok nazikçe konuştu: sevgili komşu neden çiti yıktın? şimdi domuzlarımız senin tarlana girecekler. Karının karşısında yıkılmış halde, çitin önünde utanarak durdum... Çünkü domuzları almaya kucağında bebeğiyle gelmişti.
Bir insanın hayatı nedir ki? Orak karşısındaki bir saman sadece. Gece düşünüyordum şimdi bize ne olacak diye. Karın hep barışmamızı sağlardı. Çünkü ikimizden de daha iyi biriydi. Artık tartışırsak, ki kesin tartışırız.Bizlere güzel sözler söyleyip bizi barıştıracak biri yok artık. Sonra korktum İkimiz için de. Boka dadanan iki sinek gibiyiz. Etrafta dolanıp bir şeyler planlıyoruz. tüm planlarımız ve tüm büyük hesaplarımız ise koca bir hiç. Bizi dinleyecek kimse olmayacak ya da bizi görecek. İyi bir karın vardı komşu, benimkinden bile iyi.''
Film uzun , durağan ama mesajlar derin. Böyle filmler izlemeyi çok seviyorum. Uzunluğuna bakmadan, insan olmanın, hayatta var olmaya çalışmanın, ne yaparsak yapalım ömür denen o sürenin kısa ve tüm heveslere rağmen anlamsız oluşunun sergilendiği filmden bir konuşma daha eklemek istiyorum;
''Ahlaklı olmak yetmez. Kutsal metin sarhoşluğunda bir dindarlık akıl ve vicdanı felç eder. Salt adalet çok sert bir iksirdir; katı dindarlık çok kalın bir örtüdür, yanıltır ve kuraklaştırır. Bilgelik ve merhametin tevazusuna sığınmak gerekir.''
Bay Bachmann ve Sınıfı uzun bir belgesel. Maria Speth ve ekibi Herr Bachmann und seine Klasse belgeselinde bir eğitim dönemi boyunca kayıt yapıyor. Stadtallendorf adlı sanayi kasabasındaki bir okulda, hepsi farklı ülkelerden Almanya’ya göç etmiş ailelerin çocuklarının bulunduğu sınıfı 217 dakika izliyoruz. Özellikle Almanya'da acaba eğitim nasıl diye merak eden biz öğretmenler için çok iyi belgesellerdi. Gerçi bir ara eşim gelip izlediğinde ''ya bunlar ne zaman matematik, fen öğreniyor, ne zaman ders yapıyorlar ? diye sordu.
Belgeselde öğretmen Bachmann’ın sınıfı, evi andıran havasıyla, öğrencilerin üzerine uzanıp kestirebilecekleri kanepesiyle, her daim köşede duran müzik aletleriyle, çay-kahve yapıp içtikleri köşesiyle evin rahatlığı içinde. Böyle ekstrem öğretmenler ve eğitim alanları bizde de var. Almanya'da her sınıf böyle değildir herhalde.
Biz bağ evine gidip sobayı yaktık bu haftasonu. Hava bildiğiniz gibi çok serindi hafta boyunca. İyi ki de böyle oldu, yağmur yağdı ve ektiğimiz tohumlar, çiçekler sulanmış oldu.
Bağ evinde sobada çay demlenirken elmalı kurabiye yaptım. Elma sezonunu da böylece kapatmış oluyorum. Bahçeden haftalık sebzelerimiz de topladık, biraz bakla olmuş, onu da şöyle zeytinyağlı dereotlu pişirdim, harika oldu.
Kardeşimden bu hafta gelen fotolar 💚
Bu hafta boyunca baya bir sosyal ilişkiler içindeydim. İçecekler, sohbetler, oturmalar, tatlı yiyelim tatlı konuşalım :)
Çalıştığım köyde ben 11 yıldır kalıcı olandım. Bu süre boyunca çok öğretmen arkadaş gelip geçti ama 4 kişi biz artık farklı okullarda yollarımız ayrılsa da fırsat buldukça buluşup görüşüyoruz. Yine öyle bir buluşma oldu.
Bahçe de pazartesi güzel çalıştık. Sonrasında çok sorun oldu. Saksılara toprakları doldurup tohumlarımızı ektik.
Bu hafta hastane de randevularım vardı. Çok fazla baş ağrım oluyordu, sonunda nörolojiye gidip MR çektirdim, çok şükür kötü bir şey yok ama son beş yıldır ara ara yoğun baş ağrıları çekiyorum. İlaç kullanmıyorum yani ağrı kesici kullanmam genelde. Yatıp geçmesini beklerim. Doktor kuvvetli bir ağrı kesici vermiş, onu da almadım. bir de magnezyum vermiş ama onu kullanacağım. Haftaya da genel kan tahlilleri yaptıracağım.
Hastane dönüşü manzaram da böyle..
Bu hafta yeni bir video ekledim kanala. Bizim bahçede ki işler..
Ve son olarak ;
“Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman”ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”
''Ahlaklı olmak yetmez. Kutsal metin sarhoşluğunda bir dindarlık akıl ve vicdanı felç eder. Salt adalet çok sert bir iksirdir; katı dindarlık çok kalın bir örtüdür, yanıltır ve kuraklaştırır. Bilgelik ve merhametin tevazusuna sığınmak gerekir.''
Timeo hominem unius libri” Tek bir kitabı olan insandan korkarım.
Eleştiriye açıklık yoksa söylenen propagandadan, dikteden ibaret kalır. Eleştiriye açıklıksa her zaman bir reddiye değil. Bazen istisna getirmek bazen daha iyi gerekçeler sunmak da olabilir. Fikri derinleştirmek da olabilir reddiye de.
Buket içim açıldı :) Yıllardır köyü ziyaret etmek istiyorum inşallah bu sene kısmet olur.. Almanya’da bahsettiğin türdeki okullar Waldorf okulları ama eğitim anlamında çok geriler, fakat çocuklar mutlu :)) Baklayı bir de enginarlı pişir benim için de afiyetle ye :)
Enginar düşmedi daha bizim pazara. Bekliyorum dört gözle, çok da seviyorum her türlüsünü. Bu bakla yetiştirmeyi çok sevdim, çok uğraş gerekmeden oluveriyorlar, bolca da mahsul. Herkes sevmiyor gerçi baklayı..
off 20 de tansiyon mahveder insanı. Sana da çok geçmiş olsun. Ben de artık MR sonucum temiz çıktıysa bu kadar yoğun ağrıyı hormonal değişime bağlıyorum. Dönem dönem -ki bu da sık oluyor- baş ağrısı çekmeye devam. Önceden de mide ağrılarım vardı yıllarca süren. Şükür şu sıralar yok. İnsanız işte dertsiz olan yok.
Filmler, bahçeler, sohbetler, yine içimizi açtın :)
"" insan olmanın, hayatta var olmaya çalışmanın, ne yaparsak yapalım ömür denen o sürenin kısa ve tüm heveslere rağmen anlamsız oluşunun " bu söz kadar gerçek ki, son zamanlarda hep bunu ve yaşama çabasının kaynağını, hevesimizi kıran onca şeye rağmen yaşamak için nasıl motive olduğumuzu düşünüyorum.
Çok geçmiş olsun, magnezyum takviyesinin çok önemli olduğunu duyuyorum arkadaşlarımdan ama ben de kan tahlili yaptırmadan, doktor önermeden kolay kolay ilaç kullanmayan bir insanım. O nedenle ben de bir doktora gitsem iyi olacak. Arkadaşlarla birlikte güzel sofralarda ve sohbetlerde buluşmak dayanıklılığımızı arttırıyor bence. Almanya'daki eğitim sistemini anlatan belgesel dikkatimi çok çekti. Ne güzel bir Mayıs selamlaması olmuş, çok sevgiler :)
Ben de doktor ve tahliller, tetkikler yapılmadan ilaç ya da takviye alma taraftarı değilim. Dün tahliller yapıldı, bakalım neler eksik, fazla çıkacak. Umarım çok önemli sorunlar çıkmaz. Beslenmeme dikkat ediyorum ama şöyle un, şeker olmadan da yapamıyorum. Çok tüketmesem de varlar hayatımda..
''Ahlaklı olmak yetmez. Kutsal metin sarhoşluğunda bir dindarlık akıl ve vicdanı felç eder. Salt adalet çok sert bir iksirdir; katı dindarlık çok kalın bir örtüdür, yanıltır ve kuraklaştırır. Bilgelik ve merhametin tevazusuna sığınmak gerekir.''
YanıtlaSilTimeo hominem unius libri” Tek bir kitabı olan insandan korkarım.
Eleştiriye açıklık yoksa söylenen propagandadan, dikteden ibaret kalır. Eleştiriye açıklıksa her zaman bir reddiye değil. Bazen istisna getirmek bazen daha iyi gerekçeler sunmak da olabilir. Fikri derinleştirmek da olabilir reddiye de.
Dediği gibi bilgelik ve merhamet her koşulda olmalı..
Silgrillet değerli filozoflardan, filmleri oldukça değişik :) daddio duymadıydım izleyim :) bahçeler sofralar oh oh :)
YanıtlaSilBu filmi tüm kadınlar izlemeli özellikle..
SilBuket içim açıldı :) Yıllardır köyü ziyaret etmek istiyorum inşallah bu sene kısmet olur..
YanıtlaSilAlmanya’da bahsettiğin türdeki okullar Waldorf okulları ama eğitim anlamında çok geriler, fakat çocuklar mutlu :))
Baklayı bir de enginarlı pişir benim için de afiyetle ye :)
Enginar düşmedi daha bizim pazara. Bekliyorum dört gözle, çok da
Silseviyorum her türlüsünü. Bu bakla yetiştirmeyi çok sevdim, çok uğraş
gerekmeden oluveriyorlar, bolca da mahsul. Herkes sevmiyor gerçi
baklayı..
Geçmiş olsun. Baş ağrısından çok çekmiş biriyim, sonuçta 20'lerdeyken tansiyon yakalandı da baş ağrısını unuttum, ama ilaç kullanmaya devam ediyorum:)
YanıtlaSiloff 20 de tansiyon mahveder insanı. Sana da çok geçmiş olsun. Ben de artık MR
Silsonucum temiz çıktıysa bu kadar yoğun ağrıyı hormonal değişime bağlıyorum. Dönem dönem -ki bu da sık oluyor- baş ağrısı çekmeye devam.
Önceden de mide ağrılarım vardı yıllarca süren. Şükür şu sıralar yok. İnsanız
işte dertsiz olan yok.
Filmler, bahçeler, sohbetler, yine içimizi açtın :)
YanıtlaSil"" insan olmanın, hayatta var olmaya çalışmanın, ne yaparsak yapalım ömür denen o sürenin kısa ve tüm heveslere rağmen anlamsız oluşunun " bu söz kadar gerçek ki, son zamanlarda hep bunu ve yaşama çabasının kaynağını, hevesimizi kıran onca şeye rağmen yaşamak için nasıl motive olduğumuzu düşünüyorum.
İnsan hep ikilemler içinde. Belki de yaşamın doğası bu, kabullenip yaşamak
Silzorundayız bence..
Çok geçmiş olsun, magnezyum takviyesinin çok önemli olduğunu duyuyorum arkadaşlarımdan ama ben de kan tahlili yaptırmadan, doktor önermeden kolay kolay ilaç kullanmayan bir insanım. O nedenle ben de bir doktora gitsem iyi olacak. Arkadaşlarla birlikte güzel sofralarda ve sohbetlerde buluşmak dayanıklılığımızı arttırıyor bence. Almanya'daki eğitim sistemini anlatan belgesel dikkatimi çok çekti. Ne güzel bir Mayıs selamlaması olmuş, çok sevgiler :)
YanıtlaSilBen de doktor ve tahliller, tetkikler yapılmadan ilaç ya da takviye
Silalma taraftarı değilim. Dün tahliller yapıldı, bakalım neler eksik, fazla
çıkacak. Umarım çok önemli sorunlar çıkmaz. Beslenmeme dikkat ediyorum ama
şöyle un, şeker olmadan da yapamıyorum. Çok tüketmesem de varlar
hayatımda..