5 Haziran 2020 Cuma

Cuma Gelmiş




              Neredeyse salgın günlerinin doksanıncı gününe geldik, durup hesaplamadım, öyle tahmin ediyorum. Ne kadar hızlı, olaylı, korku ve endişe dolu geçti günlerimiz değil mi? Siyasiler hadi normalleşelim dedi sanki bitti bunca olumsuz duygu birçoklarının kafasında. Kırk küsur yıllık yaşamımda 99 depreminden sonra bunu da gördüm, bakalım nelere şahit olacağız daha.
Son bir kaç gündür uzaktım haberlerden, gazetelerden, medyanın yıpratıcı yönünden. Bunlar hayatımın içinde olmayınca daha pozitif düşündüğümü ve hissettiğimi anladım.
Yağmur yağdı günlerce, eve kapanmadım çıktım sokağa. Yürüdüm ıslak yollarda,yazla beraber gürleşmiş ağaçların altında. Açtım pencerelerimi sesini dinledim, havayı içime çektim ve şükrettim çokca. Yarını düşünmek istemedim, ikinci dalga gelecek mi, corona bana da bulaşacak mı, niye maske takmıyorlar diye zihnimi doldurmadım elimden hiç bir şey gelmeyen konularla.



           Güneş açtı tekrar çıktım gezdim, dolaştım. Aslında kızımla gezmek isterdim hatta işe gitmemiş olsa eşim, ben ve kızım ama olmuyor. Hep bir şeyler engel mutluluğun paylaşılmasına. O yüzden deniyor belki beraber olduğunuz anı yaşayın, keyfini çıkarın diye.


         ''Hayat, papağanı kuyruğundan çekerek aşağı sürükleyen kediydi; başı tüm basamaklara çarpıp duruyordu” diyor ‘Zamanın Uğultusu’nda Julian Barnes. Aslında zordur yaşamak,yıllar basamaklardan indikçe başımızı çarptığımız anlardan oluşur ama yine de isteriz hayatta kalmayı. Doğa her zaman şifa olur gibi geliyor bize. Yürümeyi belki bu yüzden çok seviyorum; bakmayı bir de sonra da uzun uzun düşünmeyi. 


             Kasabamızın sahili güzeldir. Bir de bana o yılları hayal kurduran tarihi binası vardır çok sevdiğim. Atatürk denizden 1933 yılında gelmiş, hemen bu binanın önünde ki limanda inmiş, kasaba halkını ziyaret etmiş, çok sevdiği kahvesini içmiş sonra küçük gemiye binip gitmiştir. Sahilde yürüyüş yaptığımızda hep önünden geçeriz,her yaştan çocuklar oyun oynarlar bu meydanda, gençler kay kaylara binerler.


Bazı elektrik binaları böyle güzel boyanmıştır bizim sahilde. Ağaçların arasında ne güzel duruyorlar, değil mi?


                   Bu hafta içinde neredeyse 4 günüm kitaplığımı bir odadan diğerine taşımakla, her kitabı silmek tasnif etmekle geçti. Tüm raflarım dolmuş ve 4 metre boyunca duvar kitaplarla kaplı. Fatma Barbarosoğlu bir yazısında şöyle der:
''Yaklaşık bir yıl önce odalar dolusu kitabın ortasında günlerce ağlamış niye bu kadar kitap biriktirdim diye kahrolmuştum. Kahrolup kendime  sınır koymuş, bir daha kitap almayacağım diye deliler gibi söz vermiş sözünü sadece ve sadece kırk gün tutabilmiştim.''
Benimde artık kitap almayacağım dediğim bir dönemdeyim. Şu salgın günlerinde kütüphaneler de açık olmadığından evdekileri tekrar okumaya başladım. Peyami Safa'nın üç kitabını yeniden okumak güzeldi benim için. 


Evde pişirme ve yeme olayını çok seviyorum. Pasta,kek, tatlı türlerini severim çok ama pastaneden fazla almam. Evde yaptıklarım daha bir leziz gelir. Bu hafta çikolatalı kek ve hazır baklavalık yufkadan burma tatlısı yaptım.



               Bahçemi bu hafta ihmal ettim çünkü yağmur yağdığından ne dışarı çıkıp oturabildik ne de bahçeyi sulama işi gerekti. Bugün elime süpürgeyi alıp bahçeyi süpürmeyi düşünüyorum, haftasonu otururuz büyük ihtimalle. 


İnstagram arkadaşlıkları yabana atılacak cinsten değil. Sanal da olsa kalpler arasında köprüler kuruluyor. Evime gelen bu kıymetli hediye o kişilerden birine ait..


            Dün uzun bir aradan sonra okula giderken sabah 8 de simit aldığım teyzeye uğradım. Sabah simitlerimi alıp hatıra canlandırdık beraber. Yıllardır bu işi yapıyor. İçeride fırını var; kendi yoğurup pişirip satıyor. Kadınlarımız her daim çalışkan vesselam !


İmam Gazali'ye bir kulak verelim istiyorum bu cuma ve onunla bitiriyorum yazımı;

“Ey nefsim! Anladım ki, dünyanın nimet ve lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara kaptırmışsın! Cennet''e ve Cehennem''e inanmıyorsan, bari ölümü inkâr etme! Bu nimet ve lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın! Bunları istediğin kadar sev, istediğin kadar sıkı sarıl ki, ayrılık ateşi, sevgin kadar çok olur. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! Dünyaya niye sarılıyorsun? Bütün dünya senin olsa ve dünyadaki insanların hepsi sana secde etse, az zaman sonra sen de, onlar da toprak olacaksınız!”
Hayırlı cumalarımız olsun..

















9 yorum:

  1. Muhteşem :) Biliyor musun en çok da o yaseminin kokusunu özlemişim. Annemler dün bahçeden canlı yayın yaptılar, bizimki de açmış (40 yaşında bu yasemin, artık açmasını bırak orda kalması mucize gibi), bir hüzün çöktü ne bileyim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aileden uzak olmak, yaseminin kokusunun anıları da canlandırması
      belki hüzünlendirdi. Yaşımız geçtikçe daha çok hüzünlü, damlalar
      gözümüzün ucunda olacak gibi geliyor bana.

      Sil
  2. ne güzel yürüyüş yapmışsınız yeşillikler arasında. Tatlılarınızda güzel görünüyor elinize sağlık, afiyet olsun. Hediye almak güzel bir duygudur. Daim olsun bu duygunuz.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, yürümek gibisi yok. Bunca tatlının kalorisi hele
      böyle gider :9

      Sil
  3. insanların umursamazlığı gerçekten fena. Allah içimizdeki masumlara acısın.

    YanıtlaSil
  4. Yeniden okumak istediğim öyle çok kitabım var ki. Hem çabuk unutuyorum (Allah'tan sevdiğimi unutmuyorum) hem de bu yaşımdaki bakış açımla yeniden okuduğumda farklı şeyler bulabiliyorum.

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel bir hafta geçmiş... Şu günler için çokça değeri bilinesi... Sen de bilerek yaşamışsın her anı... Aslolan da bu sanırım... Çünkü sonra papağanı kuyruğundan tutup merdivende sürükleyen kedi ile başetmek daha kolay oluyor. Yine de o kedi papağanı kucağına alıp da merdivenleri yukarıya doğru seke seke, hem de çok neşeyle tırmansa keşke... Ama o vakit de kedinin değerini bilir miydi papağan!

    YanıtlaSil
  6. ah yaşadığınız yere doğalın içinde.nasıl imreniyorum.sabah kalkıpta binaları görmememek için hala sadece gökyüzüne bakıyorum.neyseki kuşlar cıvıldıyorlar hala.bir günü onlarda gidecek diye korkuyorum.tatlılar şahane görünüyor.sabah sabah canım çekti.)

    YanıtlaSil

Nisan Cuması

                        '' Dün bildik bir rüzgar esiyordu. Daha önce karşılaştığım bir rüzgar. Dışarıda mevsimsiz bir ilkbahar. Kara...