24 Şubat 2020 Pazartesi

Lenin Kütüphanesi

               Büyük şehirlerin büyük kütüphanelerini çok severim. İçini gezmek, bu şehir de olsam hep gelirdim diye hayal kurmak, az da olsa havasını solumak çok iyi gelir. Ankara'da okurken -biraz da öğrenciler arasında moda mekandı galiba bizim zamanımızda- Milli Kütüphaneye gider ders çalışırdık. Mekanın tarihi ya da yapısı etkilemezdi tabi o yaşlarda ama o bile iyi gelirdi bize. Sonra Sinop'un Durağan ilçesine ilk tayinim çıkınca ve büyük bir şehirden küçük bir kasabaya gidince oluşan yalnızlığımı ilçenin kütüphanesine giderek dindirmek istemiştim. Gidince de çok şaşırmıştım, böylesine içe kapanık ilçede güzelce bir kütüphane vardı üstelik başında da okulundan mezun olmuş bir kız duruyordu. Onun katkılarıyla zengin bir kütüphaneydi.


Sonra ki yıllar Sinop merkeze geçmiştim ve tabi ki ilk işim kütüphanesiyle tanışmaktı. Gidince çok etkilendim çünkü harika bir tarihi binadaydı. Kocaman pencereleri denize bakıyordu.
Kütüphane sevdam sonra ki yıllar yaşadığım her yerde devam etti böylece.


                             Moskova'da gittiğimiz Lenin Kütüphanesinden bahsetmek istiyorum şimdi de. Eski adıyla Vladimir İlyiç Lenin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Kütüphanesi, bugünkü adıyla da Rusya Devlet Kütüphanesi dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri olarak kabul ediliyor.


Rusya Devlet Kütüphanesi, Rus Çarı 1. Nikolay'ın 1828'de verdiği talimat ile St. Petersburg'da müze olarak kurulmuş. Bu müze 1845'te İmparatorluk Halk Kütüphanesi bünyesine geçtikten  sonra Moskova'ya taşınmış.


367 farklı dildeki eserlerin sadece 3 milyonu değerli yayınları içeriyor. Kütüphanede 100’den fazla nadir eser ve dünyada eşi bulunmayan 30 kitap bulunuyor. İnsanlar çeşitli sebeplerden bu tarihi binaya gelmişlerdi o günde de. Benim gibi bir iki turist etrafta gezip fotoğraf çekiyordu. Öyle özendim ki oradakilere. Belki de şehirde yaşamayı istediğim ender zamanlardan biridir bu saatler.


Kütüphanede ki insan manzaraları. 


Kitap okumayı sevmeyen kızımın bile ilgisini çekti ama niye burayı geziyoruz diye söylenmenin etkisi yüzüne yansımış :)
Ülkemizde de artık çok nitelikli kütüphaneler açıldı, kıymetini bilelim derim.

















7 yorum:

  1. Kütüphanelerimiz bence de kesinlikle çok çok önemli ve yaşatılmaya potansiyel kitleleri arttırılmaya devam edilmeli , trabzondaki tarih kütüphanesini çok severdim bir kale surunun içinde tarihi merdivenlerden çıkıyorsun sonra üniverstede ktü nün kütüphanesi de harikaydı karadeniz manzaralı bursada şehir kütüphanesini de seviyorum şu an hem bursada çalışacak öğrenciler için 24 saat açık olan kısımlar da varmış muhteşem değil mi biz 9 da çıkmak zorundaydık

    YanıtlaSil
  2. Ne kadar güzel bir yer insanın ufkunu açar

    YanıtlaSil
  3. Kütüphaneleri genel olarak severim. Hoş gördüğüm belki 5 tane ya hiç yurtdışında gitmek kısmet olmadı.

    YanıtlaSil
  4. Kütüphaneleri ben de çok severim ya çok mutlu olurum icinde

    YanıtlaSil
  5. Kütüphaneler zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız yerler güzel bir paylaşım olmuş

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel mekanlar, huzur dolu.

    YanıtlaSil
  7. Kütüphanelerde bolca vakit geçirmiş biri olarak o ruhun büyüsünü çok iyi anlıyorum. Çok severim çok.

    YanıtlaSil

Diğer Ev

                                  Rachel Cusk adını nerede gördüm hatırlamıyorum ama ilk kez okumak üzere iki kitabını satın aldım. Diğer ...